Ana Menü

FiLm yorumLari

Başlatan AsA, Haziran 21, 2008, 20:52:35

0 Üyeler ve 10 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg


BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

CR7


Temple Grandin Poster







Temple Grandin ve filmde onu canlandıran Claire Danes.

Habertürk Gazatesi Ek Yayınlar Genel Yayın Yönetmeni Nilay Örnek, dünkü köşe yazısında Temple Grandin'i anlattı:
SARILMA MAKİNESİNİ İCAT EDEN ÖZEL KADIN
''Benden birkaç yaş büyük en yakın arkadaşımla yazlıkta kumsaldayız. 10-11 yaşlarındayım. Kış boyunca okuduğumuz kitapları anlatıyoruz... O İstanbul Erkek Lisesi'nde ya, Almanca kitaplar da okuyor. Bir kitap okumuş; adı "Satranç"... Gestapo tarafından bir otelde hücre hapsine kapatılan Dr. B.'nin hikâyesi; onun cezası "ona okuyacak bir şey verilmemesi"! Dr. B. bir sorgulama sonrası subayların birinin cebindeki satranç kitabını çalıyor. Okuyacak tek şey o ya, onu "yutuyor". Sonra kapatıldığı yerde zihninde kurduğu satranç tahtası üzerinde kendi kendine oynamaya başlıyor... Bu hikâye yıllar yılı aklımdan çıkmıyor; Avusturyalı yazar Stefan Zweig'ın "Satranç"ı Türkiye'de ancak 1997'de Can Yayınları tarafından yayınlanıyor! Ama ben Zweig'ı daha önce başka bir eseriyle "Yıldızın Parladığı Anlar"la sevmişim meğer... Kafamda, tarihi değiştiren insan ve anların hikâyelerini yazmışım... Zweig bugün yaşasaydı, ABD'li Temple Grandin'in hikâyesini de yazardı... Neden mi? Biraz anlatayım...

OTİSTİK OLMANIN AVANTAJLARI!
Grandin uzun boylu, kumral, erkek gibi giyinen, hatta kovboy kıyafetleriyle gezen bir kadın. Şimdi 64 yaşında. Hiç evlenmemiş, çocuğu yok. ABD'nin Colorado Devlet Üniversitesi'nde profesör. Hayvanlar konusunda uzman bir veteriner, bir yazar ve mucit. Ancak bugünlere kolay gelmedi, çünkü o bir otistik. 2 yaşında "Beyninde hasar var" dendi; 3 yaşında ona otizm teşhisi kondu. Doktoru Temple'ı otizm konusunda uzman eğitim veren bir okul yerine, konuşma terapisi veren yaşıtlarının gittiği bir yuvaya yönlendirdi. Temple 4 yaşında konuşmaya başladı. Ailesi sonra da onun "farklı" eğitim görmesini istemedi. Temple, onu hem hasta, hem de özel kılan özellikleri nedeniyle kendisiyle dalga geçen insanlarla okudu ortaokul ve liseyi. Yazlarını teyzesinin çiftliğinde geçiren Temple, büyükbaş hayvanlarla hep yakından ilgili oldu. Onun görsel zekâsı, farklı özellikleri ve hayvanlara ilgisini gören lisedeki fen bilgisi öğretmeni sayesinde yeteneklerinin üzerine gitti.

MARS'TAKİ ANTROPOLOG
Teyzesinin çiftliğinde aşı yapılacak sığırları sakinleştirmek için "sıkıştırma makinesi kullanıldığını" gören Temple Grandin, 18 yaşında, otistikler için sakinleştirici, onları güvende hissettiren "sarılma makinesini" icat etti. İnsanlarla zor da iletişim kursa psikoloji ve hayvan davranışları üzerine master ve doktora da yaptı. 80'lerde otizm hakkında konuşmalar yapmaya başladı. Otistik çocukların aileleri ilk kez "bu kadar içeriden bilgilere sahip oluyor", çocuklarının neyi niye yaptığını anlamaya başlıyorlardı. Temple, diğer taraftan gelen sesti. 1995'te yayınlanan "Mars'taki Antropolog" adlı bir kitabı ve bu vesileyle onunla ilgilenen Time, People, Forbes gibi dergiler, New York Times gibi gazeteler sayesinde hikâyesi milyonlarca kişi tarafından öğrenildi.

100 ETKİLİ KİŞİDEN BİRİ
2010'da Grandin, Time'ın "En Etkili 100 Kişi"sinden biri seçildi. Grandin, kesimhaneler ve besi çiftlikleri için araştırmalar yaptı; yapıyor. "Sığırları anlamak için sığır gibi düşünmek gerektiğini" düşünüyor; hayvan refahı için çalışıyor. Sosyalleşmeyi sıkıcı buluyor, şu anda bile saç kurutma makinesi ya da bir motosikletin sesinden büyük rahatsızlık duyuyor. TV izlemiyor, duygusal ilişkileri anlamıyor... Ama yaşadığı her türlü sıkıntıya rağmen otizmin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaları desteklemiyor; çünkü nöro çeşitliliği savunuyor...

FİLMİ BUGÜN NTV'DE
NTV'de, saat 22.00'de Tohum Otizm Vakfı'nın "Otizmin Farkındayım, Onların Yanındayım!" kampanyası kapsamında Ajda Pekkan'dan Tuba Büyüküstün'e, Beren Saat'ten Engin Altan Düzyatan'a pek çok ünlü kişi otizm hakkında konuşacak. Ancak asıl ondan önce, 20.15'te, bu özel kadını anlatan 7 Emmy ödüllü "Temple Grandin" adlı film ekranlarda olacak. "Ötekileştirmemek", birinci ağızdan "anlamak", ümit verici bir öykü izlemek için bire bir; tavsiye edilir! Dr. Temple Grandin (sağda), filmde onu canlandıran aktris Claire Danes ile birlikte.

TEMPLE GRANDIN KİMDİR?
Temple Grandin, ABD'deki tüm çiftlik hayvanları tesislerinin üçte birinin tasarımını yapmış fazlasıyla yetenekli bir hayvan bilimci. Ayrıca otizm alanında tüm dünyada farkındalık yaratmak konusunda da oldukça iddialı. Çünkü Temple Grandin otizmli, biz diğerlerinin anlayamayacağı bir şekilde düşünüyor, hissediyor ve yaşıyor.

7 EMMY ÖDÜLÜ ALDI
HBO film, fark yaratan çalışmalarının ardından Temple Grandin'in hayatını film olarak ekranlara taşıdı. "Temple Grandin" filmi 62. Emmy Ödüllerinde En İyi Televizyon Filmi, En İyi Kadın Oyuncu (Claire Danes), En İyi Yönetmen (Mick Jackson), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Julia Ormond) ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (David Strathairn) başta olmak üzere toplam yedi ödül aldı.



Yönetmen : Mick Jackson
Oyuncular : Claire Danes, Julia Ormond, David Strathairn, Blair Bomar, Charles Baker, Cherami Leigh, Catherine O\'hara, Gerry Robert Byrne, Barry Tubb, Jessica Wilson, Melissa Farman, Tamara Jolaine
Senaryo : Merritt Johnson, Christopher Monger, Temple Grandin (Kitap), Margaret Scarciano (Kitap)
Yapımcı : Anthony Edwards, Scott Ferguson, Dante Di Loreto
Görüntü Yönetmeni: Ivan Strasburg
Müzik : Alex Wurman[/color]

http://www.imdb.com/title/tt1278469/

bu akşam NTV'de verildi. özel program vardı otizm ile ilgili. biz de programdaydık orada izledik.
çok güzel bir film tavsiye ederim.
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

Simurg

The Tourist Movie Trailer Official (HD)

The Tourist 2006 yılında Das Leben der Anderen (Başkalarının Hayatı) filmi ile büyük övgü toplayan Alman yönetmen Florian Henckel von Donnersmarck'ın yeni filmi The Tourist aksiyon türünde bir yapım. Johnny Depp ve Angelina Jolie'nin başrollerini paylaştığı filmde eski aşkını unutmak için İtalya'ya tatile giden Amerikalı bir turistin (Depp) burada Elise (Jolie) adında gizemli bir kadınla tanışması ve sonrasında yaşadığı olaylar konu ediliyor.

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

CR7

Vicky Cristina Barcelona(Barselona Barselona)
bugün izledim. hoş sayılır.
benim gibi Scarlett Johansson sevenler varsa izlesinler pişman olmazlar :)


oyuncuları da yazalım : Rebecca Hall(Vicky) Scarlett Johansson(Cristina) Penelope Cruz(Maria Elena) bir de adam var işte Eat Pray Love'da da oynayan.
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

CR7

Turist filmini beğendik :)
gayet hoş valla :)
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

CR7
















Dünya sinema endüstrisine öncülük eden ve kendine has üslubuyla günümüzde hala ağırlığını gösteren, zaman zaman realist, bazen şiirsel, dahası ticari kaygılardan uzak sinema filmleriyle ünlü olan Fransız sineması, geçen yıllarda sinema potasını daha da geliştirip daha fazla özgün filmler yetiştirdi bünyesinde. Bunlardan biri, ''Şarküteri'', ''Kayıp Çocuklar Şehri'' ve ''Alien 4'' isimli birbirinden başarılı filmlerin yönetmeni Jean Jeunet'den Fransız modern hayatını ti'ye alan modern bir masal görünümünde olan Amelie filmiydi. Orijinal adı "Le Fabuleux destin d'Amélie Poulain" olan film, gösterime çıktığı 2001 yılında izleyiciler tarafından büyük bir beğeni kazanmıştı. Kendine has karakteristik stiliyle kafalarda evrensel bir tip oluşturan Jean Jeunet hayatı boyunca gözlemlediği ve kendi Montmartre'nındaki özgün dünyasına dair notları derlediği bu filmle, sinema endüstrisinde üslubuna ilginç bir tarz kazandırmayı amaçladı ve başardı da. Film "Tüm dünyada en büyük başarıyı kazanan Fransız filmi" adlandırılmasıyla dünya sinema tarihinde yer almayı başardı. Bu, bir sinemacının kendi ülkesinde edindiği en büyük başarı olmalı.


Konusu basit bir aşk hikayesi gibi görünse de, film aslında aşkın sıradan olmayan özgün kimliğini tanımamız için türlü ipuçları veriyor bize. Bu ipuçlarını birleştiren Amelie kendi hayal dünyasının yetkin şeklini bir başka hayalci kimlik olan Nino ile aşkı yaşayarak paylaşıyor. Aslında filmde 22 yaşın olanca debdebeli kimliğinin Amelie cephesinde durgun ilerlediğine şahit oluyoruz. Amelie, hayatının çoğunu crème brûlées'siyle bir çay kaşığı ile oynamaktan, gün ışığında Paris'te yürüyüşe çıkmaktan, St. Martin's Kanalı'nda taş sektirmekten, yüzeyi hoşuna giden taşları toplamaktan başka bir şeye benzemediğini fark eder. Kendisi ''Çift Değirmen''de garsondur ve ne yazık ki orada sıkıcı dünyasına çare olacak hiçbir eylem bulunmamaktadır. Ortama, daha çok kafede çalışanların alışkanlıkları ve tuhaf korkuları hakimdir. Modern pollyannamız bütün bu insan kargaşası içinde sessiz sedasız monoton adımlarla ilerlemektedir!


Bir akşam Amelie, ilginç bir tevafuk noktasında, küçük bir çocuğun hatıra kutusunun onda yarattığı etkiye bakarak, kendini bir arayışın eteklerinde dedektif kılığında bulur. Çetin bir anlaşmaya imza atar : '' Kutuyu sahibine ilettiğinde eğer sahibi duygulanırsa, Amelie bundan sonra hayatını insanları mutlu etmeye adayarak geçirecektir ''
Kendini çevresindeki insanların tebessümleri için adayan Amelie, aslında özel hayatını es geçmektedir. Kendisi gibi tuhaf zevkleri olan, yırtık fotoğrafları birleştirip katalog yapan Nino adlı gence orijinal bir tutkuyla bağlıdır. Bir insanı elde etmek günümüzde bu kadar kolaylaşmışken, Amelie'de bu durumun tam tersi bir ayrıntıda takılı kalıyoruz. Belki de bu tarz bir yaklaşım modern masalın en etkileyici hali oluyor bizim için. Amelie'nin kimliğini ifşa etmeden kendi aşkını çekingen bir kurnazlıkla yavaş yavaş inşa etmesi, bizi hikayede heyecanın doruğuna çıkartıyor.
Daha önce Happenstance' de izleyici karşısına çıkan Audrey Tautou olmadan bu utangaç Amelie karakterini düşünmek imkansız olurdu. La Heine, Crimson Rivers gibi filmlerin yönetmeni olan Mathieu Kassovitz'de Nino karakteriyle başarılı bir performans grafiği çizerek, Amelie filminde kendini favori bir üst kimliğe taşımıştır. Aslında filmde önemsiz bir çok detay var lakin yönetmen bu ince ve gereksiz halleri masalına ustalıkla yedirmiş. Genel atmosfer neşeli ve komik ilerliyor filmde. Sadece son sahnelerde Amelie'nin kek yaptığı bölümde gözünden akan gözyaşları, izleyicide kısa anlı bir dram teşkil ediyor.


Filmin repliklerinde bile sımsıcak heceler saklı sanki. Trende komşusunun mektuplarından etkilenen Amelie, bilet soran adama ''Sensiz şu anki duygularım ancak geçmişin kuru bir kabuğu olabilir.'' diyebiliyor. Belki de en çok hoşuma giden replik, cümle sıralanışı bakımından çok basit görünen ama yürek tahtına giderken çok fit olan replikti . '' Hayır... Ben kimsenin gelinciği değilim.''
Film gerçekte bir koleksiyon tutkunu olan yönetmenin, bu tutkusunun sıcacık bir öyküye uzandığı yoldu. ''Listeleri, koleksiyonları seviyorum. Koleksiyon temalarının koleksiyonunu yapmayı da. Filmde bunlardan birkaçını kullandım: Nino, betondaki ayak izlerini ya da vesikalık fotoğraf kulübelerinde atılmış şeritleri topluyor. Uzun bir zamandan beri bu küçük küçük parçaları, fikirleri bir kutuda toplamaktaydım. Hala da topluyorum.'' diyen Jean Jenuet takıntısı olduğu bu halin kendine böyle bir başarı kazandıracağını belki pek kestirememişti.Filmde vurgulanan bu küçük detayların oscara tutunan küçük eller olduğunun hepimiz farkındayız, değil mi? :))
Belki de bu film tümüyle bir hayal ürünü değildi. Yazımızın başında da dediğimiz gibi Jenuet'in uzun yıllarını geçirdiği Montmarte'te biriktirdiği bütün anıların senaryo taslağına servis edilmesiydi. Gerçekte esas karakter Amelie üzerinden şekillenmemişti elbette. Jeunet ilk önce İngiltere'de büyüyen kahraman'ın Montmartre'e yerleşmesiyle gelişen bir olay örgüsü hazırlamıştı ve tiplemesinin adı Emily'di. Lakin şartlar olumsuz bir gidişat sununca senaryosunu baştan sona değiştirip, olayın başlangıcını da Montmartre'e aldı. Dikkat ederseniz filmde her bir kare bir ressamın fırçasından fırlamış gibi ve filmdeki her karakter üzerinde uzun uzun çalışılmış. Filmin başlangıcında, karakterlerin küçük ayrıntıları verilerek aslında küçük detayların dev projesinin soluğunu hissediyordunuz izlerken. Her karakterin sevdiği ve sevmediği unsurlar izleyici de film başlamadan tereyağı gibi eriyen tebessüm provaları yaptırıyor. Anlatıcı unsurunun babacan kimliğe bulanması da filmde başka bir teknik ayrıntı. Müzikleriyle de dikkat çeken film, Yann Tiersen'in muhteşem akordeon vuruşlarıyla kulağa da hitap ediyor. Özellikle '' J'y suis jamais allé'', '' La Valse d'Amelie'' ve '' L'autre Valse d'Amelie'' dinlemenizi tavsiye ettiklerim arasında. Sırf müziklerini dinlemek adına dahi kendini izlettiren bir film olmuş. Toplam 19 parçadan oluşuyor müzikleri.
Bu kadar dikkat çeken Amelie, yine de Cannes film festivaline katılmamıştı çünkü ''Kayıp Çocuklar Şehri'' filmine gelen soğuk tepkiler yönetmen Jenuet'in canını sıkmıştı ve festivale katılmayarak bu duruma protestosunu sunuyordu. Yine de Amelie'nin festivaldeki yokluğu filmi beğenen eleştirmenler tarafından hoş karşılanmadı. Film, her ne kadar sanatsal ve ticari anlamda büyük bir başarı yakalamış olsa da, bazı eleştirilere maruz kalmıştı. Serge Kaganski filmi realistlikten uzak bulmuştu ve biraz da ırkçı bir muamele sergilendiğini beyan etmişti. Ona göre, Montmartre'de yaşayan etnik gruplar filme pek dahil edilmemişti. Aslında sanırım eleştirmen biraz dikkatsizdi ya da filmi sırf eleştirmek maksatlı eleştirmişti. Dikkat etseydi eğer, filmdeki manav Collignon'un çırağı olan Lucien'i, Kuzey Afrika kökenli oyuncu Jamel Debbouze'un oynadığını mutlaka fark ederdi. Bu eleştiriler yine de filmin uluslar arası düzeyde geniş bir kitlede gösterilmesini engelleyemedi. Hatta film, aldığı çok sayıda ödülle görürünür derece de büyük bir sükse yaptı. Aldığı ödülleri zikredecek olursak, ki şöyle:


Ödüller:
2002 BAFTA Ödülleri – "En İyi Sanat Yönetmeni", "En İyi Özgün Senaryo"
2001 Canberra Uluslararası Film Festivali – "İzleyici Ödülü"
2002 Cesar Ödülleri – "En İyi Yönetmen", "En İyi Film", "En İyi Film Müziği", "En İyi Sanat Yönetmeni"
2001 Avrupa Film Ödülleri – "En İyi Yönetmen", "En İyi Görüntü Yönetmeni", "En İyi Film"
2002 Goya Ödülleri – "En İyi Avrupa Filmi"
2001 Karlovy Vary Ödülleri – "Kristal Küre Ödülü"
2002 Bağımsız Ruh Ödülleri – "En İyi Yabancı Film"
2002 Sant Jordi Ödülleri – "En İyi Yabancı Aktris"
2001 Toronto Uluslararası Film Festivali – "Halk Ödülü"


Özetle şunu diyebiliriz ki, masalsı düşlerin yeşil ve kırmızı çayırında yuvarlanmak ve yüzünüzü çirkinleştirene kadar tebessüm ettirmek istiyorsanız, yüreği sıcacık eden bu filmi mutlaka görmelisiniz! •







izleyin işte be!  ;D
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

CR7



IMDB Puanı 8,6/10

Mükemmel film. izleyin derim.
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

IL Capitano

Alıntı yapılan: Simurg - Ocak 16, 2011, 09:26:06
The Tourist Movie Trailer Official (HD)

The Tourist 2006 yılında Das Leben der Anderen (Başkalarının Hayatı) filmi ile büyük övgü toplayan Alman yönetmen Florian Henckel von Donnersmarck'ın yeni filmi The Tourist aksiyon türünde bir yapım. Johnny Depp ve Angelina Jolie'nin başrollerini paylaştığı filmde eski aşkını unutmak için İtalya'ya tatile giden Amerikalı bir turistin (Depp) burada Elise (Jolie) adında gizemli bir kadınla tanışması ve sonrasında yaşadığı olaylar konu ediliyor.

Tavsiye ederim.. :ok  yalniz Johnnyi biraz yaslanmis ve kilolu buldum  :)  ama Angelina her zaman Angelina  ;D
Inadina Gülümse Hayata : Biz ATATÛRK Gencleriyiz !!!....

NoPasaran



Social Network  :ok

Heyecansız bir film..

Ancak ben bayıldım..

Ve hergün kullandığım bir sitenin kuruluşunda yaşananları görünce facebooka bakış açım bile değişti diyebilirim..

Harvard Connection
uconnect
the facebook
Facebook
Napster


vs vs vs enteresan şeyler göreceksiniz izlemeyenler

Tavsiye ederim
Aşk bu Aşk !

volkanca.net

CR7

ImageShack, share photos, pictures, free image hosting, free video hosting, image hosting, video hosting, photo image hosting site, video hosting site




çok eğlenceli film :D


izleyin ;)
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

NoPasaran



Çok güzel Film   ;D
Aşk bu Aşk !

volkanca.net

Simurg

hain yumoş hahah :D

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

IL Capitano

 
Cakallarla Dans resim

Hastasiyiz dede  :)

Guzel bi film, cok guldum.. biraz fazla kufur var, oyuncu kadrosu cok zengin. Film muzikleri filanda cok iyi. Eyvah eyvahtaki al kizin koy cuvala var, bir kac tane Baris Manco sarkisi. Herkese tavsiye ederim,   2.si cikar insallah.



CAKALLARLA DANS FRAGMAN h264
Inadina Gülümse Hayata : Biz ATATÛRK Gencleriyiz !!!....

NoPasaran




:alkis :alkis

Çok beğendim ya
Alt yazılı izledim..

O zamanların kültürünü felan biz türklere benzettim biraz :D

3 saat sürdü güzeldi.
Aşk bu Aşk !

volkanca.net

IL Capitano

biraz gec kalmadin mi kanka ya?  :)
Inadina Gülümse Hayata : Biz ATATÛRK Gencleriyiz !!!....