Ana Menü

[UEFA Avrupa Ligi] Beşiktaş:2 - Rapid Wien:0 [15.12.2010 - 22:05]

Başlatan CR7, Aralık 11, 2010, 14:39:06

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

KeePSaKe

Öyle değil mi zaten ? Tarih mi yanlış yazılmış ?
Since 1903

Cem Goren

altın kapılarımız kan oldu tayfun

Banucan

ilk sayfasinda 15-12-2010 yazıyor bu sayfada 16-12-2010 yazıyor bende tam bunu söylitcektim :D
FEDA

Cem Goren

altın kapılarımız kan oldu tayfun

KeePSaKe

Since 1903

+18 !

Schuster Quaresma ve Nobre'yi oynatacağını söylemiş.

Alırız maçı da rahat rahat.

Cem Goren

rapid kazanmaya geldik demiş. lan bunlar kazanma ayağına baltaya bağlamasınlar maç boyu
altın kapılarımız kan oldu tayfun

erdibatmaz

Alıntı yapılan: Cem Goren - Aralık 14, 2010, 22:30:20
rapid kazanmaya geldik demiş. lan bunlar kazanma ayağına baltaya bağlamasınlar maç boyu

içinde "sap döner" geçen bi cümle vardı. işte o...
bitti, dağılın.

4-8-15-16-23-42 :P

yuNuS1903


carsi52

Maçlarımız aslında hep Çarşamba günü olsa ya ;D
Bölünür senin için uykular!

BJK_Kübra

Alıntı yapılan: carsi52 - Aralık 14, 2010, 22:40:41
Maçlarımız aslında hep Çarşamba günü olsa ya ;D

perşembe olunca vadi kaçıyo dimi :D
Elbet Bir Gün Toprak Olup Gideceğiz, BEŞİKTAŞLI Doğduk BEŞİKTAŞLI Öleceğiz...
                 
      www.bbskd.org

carsi52

Bölünür senin için uykular!

NoPasaran

Aşk bu Aşk !

volkanca.net

BerkAy1903

19o3

CR7

Furkan Şeker ilk 18'e alınmış..


Furkan Şeker: Gerçek bir joker   


01.03.2010


18 yaşında ve futbola başladığı günden bu yana Beşiktaş formasını giyiyor. Genç Milli Takımlarda stoper olarak görev yapıyor ve takımın en gerisindeki oyuncu olmasına rağmen attığı kritik gollerle dikkat çekiyor. Savunmanın sağında ve orta sahanın ortasında da oynayabilme özelliklerine sahip gerçek bir görev adamı. Farklı görevler üstlenmeyi bir mutsuzluk nedeni olarak görmek yerine avantaja çevirmeye çalıştığını söylüyor.


Röportaj: Selim Şakarcan | www.tff.org


--Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası'na katılan U17 Takımımızın savunmadaki temel direklerinden biri olan Furkan Şeker'i daha yakından tanımak istiyoruz.


17 Mart 1992 Kahramanmaraş doğumluyum. Ben iki yaşımdayken ailem İstanbul'a yerleşmiş. Futbola 10 yaşımdayken Beşiktaş'ta başladım. Halen Beşiktaş'ta A2 takımında oynuyorum.


--Futbola nasıl başladın?


O zamanlar aynı blokta oturduğumuz bir ağabey vardı, Beşiktaş'ın yaz okuluna devam ediyordu. Annelerimiz görüşüyordu. Yaz okulu hakkında çok olumlu konuşuyorlardı. Seçmelerin olduğunu duymuştum. Ailemle konuştum ve seçmelere katılmama karar verdik. İlk seçmelerin daha 15. dakikasında hoca beni yanına çağırdı ve "Sen üçüncü seçmeye gel, ikinciye gelme" dedi. Bir haftalık idman süresinden sonra mini minik takımına seçildim. Beşiktaş'taki oyunculuk serüvenim böyle başladı.


--Futbola başladığın yıllarda Beşiktaş A takımında ya da Türkiye'de hangi oyuncuları beğeniyordun?


O zamanlar henüz 10 yaşındaydım ama Ronaldo'yu ve Zago'yu iyi hatırlıyorum. O dönemde Ronaldo'yu çok beğeniyordum. Şimdi ise favorim Ferrari. Bir de beni fizik olarak Sivok'a benzetiyorlar.


--Başlangıçtan bu yana hep stoper mi oynadın?


Aslında futbola forvette başladım. Daha sonra yavaş yavaş geriye doğru geldim. Bir dönem orta saha ve en sonunda defans. Oynamadığım mevki yok gibi. Ama Milli Takımlara seçildiğimden beri stoper oynuyorum.


--Beşiktaş'ta A takımla idmanlara çıktın mı?


Evet, bu sezon başı yaklaşık bir buçuk hafta A takımla idmanlara çıktım. Sonra tekrar A2 takımına gönderildim.


--Futbola başladığından bu güne sende kimlerin emeği var?


Beşiktaş'taki bütün hocalarımın bende çok emekleri var. Kendilerine çok teşekkür ederim. Milli Takım'da Abdullah Ercan benim için çok özeldir. Milli Takımlara geldiği günden beri sadece benimle değil, bütün oyuncu arkadaşlarımla çok ilgilendi. Buradan kendisine çok teşekkür ediyorum.


--Milli Takımlara ilk daveti ne zaman almıştın?


U15 Milli Takımına hiç çağrılmadım. U16'nın iki-üç kampından sonra Milli Takım hocalarım beni Beşiktaş genç takımının maçlarında izlemişler. Sonra da kadroda çağırdılar. İlk milli maçım Fethiye'de Norveç'e karşıydı. Çok heyecanlanmıştım. Milli Takım'la iki-üç defa yedek başladım, sonra hep ilk on bir oynadım. Kendimi kısa sürede belli ettim. Hocalarım da sağ olsunlar bana güvenip oynattılar.


--Gelecekle ilgili kariyer planlamanda neler var?


İlk hedefim Beşiktaş A takımına bir an önce çıkmak ve orada kalıcı olmak. Avrupa'da şimdi ya da ileride kesinlikle oynamak istiyorum. Oynamak istediğim lig İspanya. Çünkü benim futbol stilime daha uygun olduğunu düşünüyorum. Beğendiğim takım ise kesinlikle Real Madrid. Barcelona hayranlarından değilim (gülüyor).


--Kariyerinin en önemli turnuvası şüphesiz ki 2009 yılında Nijerya'da düzenlenen FIFA U17 Dünya Kupası'ydı. Dünya Kupası tecrübeni anlatır mısın?


Avrupa Şampiyonası'nda kötü bir performans sergilesek de son maçta aldığımız galibiyetle Dünya Kupası vizesi almayı başarmıştık. Bu bizim için ikinci bir şanstı. Dünya Kupası öncesinde çok iyi hazırlandık. Antalya'da her açıdan çok başarılı bir kamp geçirdik. Dünya Kupası'nda da başarılı olduğumuzu ve ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiğimizi düşünüyorum. İlk sekize kaldık, bence başarılıydık. Hiçbir maçta geriye düşmedik. Sonunda da şanssız bir şekilde penaltılarla elendik.


--Evet, şansız bir şekilde penaltılarla elendik. Penaltıyı sen kaçırmıştın, atmadan önce ve kaçırdıktan sonra neler hissettin, neler yaşadın?


Aslında kendime çok güveniyordum. Hocam bana iki üç kere sordu, "Atacak mısın?" diye. Ben de hep "Evet, atacağım" dedim. Avrupa Şampiyonası'nda Dünya Kupası vizesi aldığımız galibiyet golünü ben atmıştım. Tabii ki bütün arkadaşlarımın payı vardı ama o golü atarak Dünya Kupası'nın kapısını ben açmıştım. Penaltıyı kaçırarak da finallerdeki yolculuğumuzu ben sona erdirdim diyebiliriz. Üzgünüm ama atmadan önce kendime çok güveniyordum, atarım diyordum.


--Futbolda böyle üzüntülü anlar olduğu gibi mutlu anlar da var. Mesela yine Dünya Kupası'nda yaklaşık 50 dakika 10 kişi oynadığımız ikinci tur maçımızda, ikinci dakikadaki ilk golümüzü sen atmıştın.


Evet, Birleşik Arap Emirlikleri maçı bizim için çok önemliydi. Rakibimiz diğer takımlara göre bize daha zayıf geliyordu. Hocamız bizi iyi motive etmeye çalıştı. Aslında maça iyi başlayıp golü de erken bulmuştuk. Sonra Oğulcan kırmızı kart görünce rakibimiz daha çok üstümüze gelmeye başladı. Devre arasında Abdullah Hoca bizimle çok güzel bir konuşma yapmıştı. Bütün takım çok hırslanmıştık. Hatta bazı arkadaşlar ağlamıştı da. Bir 90 dakika daha olsa oynardık. Hocamız bizi çok iyi motive etmişti.


--Neler söylemişti?


Kendimiz gibi olmadığımızı, buraya bu takımı bizim getirdiğimizi ve yine bizim turu geçeceğimizi söylemişti. "On kişi kaldınız, bir kardeşiniz için oynayamayacak mısınız?" diye sordu. Biz de hep bir ağızdan "Oynarız hocam" diye bağırdık. En sonunda da "Bana on tane yürekli adam lâzım" diye bağırdı. O konuşmanın videosunu internete koysak, izlenme rekorları kırar her halde (gülüyor).


--Güney Afrika'da düzenlenecek, FIFA 2010 Dünya Kupası'ndaki favori takım ve futbolcuların hangileri?


Favori takımım herkesinki gibi Brezilya tabii ki. Brezilya'da ve diğer takımlarda birçok yıldız var ama benim favori oyuncum Kaka.


--Ya Messi'li Arjantin?


Messi, Barcelona'daki gibi oynayamıyor milli takımda, o yüzden favorim Kaka'lı Brezilya. Arjantin'e şans tanımıyorum.


--Kariyerinde unutamadığın maçın ya da golün var mı?


Geçen sene, Avrupa Şampiyonası'nda oynadığımız İngiltere maçını unutamam. Kötü başladığımız finallerde, son maçımızı kazandığımız takdirde Dünya Kupası vizesi alacaktık. İlk iki maçımızı kaybetmiştik ve ben ikinci maçımızda sakatlanmıştım. Maçı sakat sakat bitirmiştim. Hem kendimizi ispat etmemiz hem de Dünya Kupası vizesi almamız için İngiltere maçı çok önemliydi. Çok iyi motive olmuştuk ama belimden sakatlığım devam ediyordu. Hocamla konuştum ve bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Ben de oynamak istediğimi belirttim. Yoğun bir tedaviyle ilk on bir başladım. Maçta ağrılarım devam ediyordu. O zaman maçlar 40'ar dakikadan iki devre oynanıyordu. Bitime on-on beş dakika kala çok iyi oynuyorduk ve çok gol kaçırıyorduk. Maçın bitmesine beş dakika kala bir korner kazanmıştık. Ben de ileri çıkmıştım. Defansın uzaklaştırdığı top Fenerbahçeli Barış'ın ayağına gelmişti. Barış'ın ortaladığı topla, ofsayttan kurtularak buluştum. Topu kontrol ettim ve kalecinin üstünden ağlara gönderdim. Çok sevinmiştim, o anla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum. Abdullah Hocam ve yedek kulübesindeki herkes kendilerini kaybetmiş, sahaya girmiş (gülüyor). Çok inanmıştık, çok güzel bir sonuç olmuştu. Hem İngiltere'yi yenmiştik hem de Dünya Kupası vizesi almıştık. Çok gururlanmıştık. Bu maçı ve golümü kariyerim boyunca unutamam.


--Beşiktaş'ta A2 takımında stoper dışında bek ve ön libero da oynuyorsun. Nasıl değerlendiriyorsun bunu?


Tabii bu farklı görevler oyunculuğumu geliştirmem için çok iyi oluyor. Sergen Yalçın Hocam beni birçok mevkide denedi. Onu utandırmadığımı düşünüyorum. Milli Takım'da da son Rusya kampında Şenol Ustaömer Hocamız sağ bekte oynattı. Elimden geldiği sürece en iyisini yapmaya çalışıyorum. Farklı mevkilerde oynayabilmek büyük bir avantaj. Bunun benim yararıma olduğunu düşünüyorum. Teknik direktörler tarafından tercih edilen oyuncu oluyorsunuz.


--Türkiye'de genç oyunculara yeterli şans veriliyor mu?


Yeterli şans verilmiyor diyebilirim ama büyük takımların hedefleri de çok büyük oluyor. Medya ve taraftar baskısı da çok fazla. Bu nedenle fazla şans veremiyorlar diye düşünüyorum. Ama şans bulduğumuzda bunu iyi değerlendirip başarılı olacağımızdan eminim.


--Günümüzde takip ettiğin, örnek aldığın oyuncular var mı?


Kendi mevkiimde Cannavaro ve Pepe çok iyi futbolcular bence. Genel olarak ise Cristiano Ronaldo'yu çok beğeniyorum.





"17 Yaş Altı'nın, Kalburüstü Stoperi" Furkan ŞEKER

Öz Beşiktaş kelâmlarına, Beşiktaş Alt Yapısı'nın ve de U17 Türkiye Milli Takımı'nın en çok gelecek vaadeden oyuncusu Furkan Şeker'le devam ediyoruz. 1992 doğumlu oyuncu, sağ bek ve önlibero oynayabilmesi ile birlike daha çok stoperde tercih ediliyor. Bu sezon A2 maçlarının hemen hemen hepsinde oynamış gözüken Furkan, U17 Milli Takımı ile birlikte 2 önemli turnuva da yaşadı.... Önce Avrupa Şampiyonası daha sonra geçen yaz Nijerya'da oynanan Dünya Şampiyonası'nda takımının bankolarından biri oluyordu. Bu forma altında iki de kritik gol attı Furkan. Önce Avrupa Şampiyonası'nda İngiltere'ye karşı, takımına Dünya Kupası vizesi kazandıran golü yapıyor, daha sonra da "alt karede gözüleceği üzere" Dünya Kupası'nda Birleşik Arap Emirlikleri ağlarına 2. golü bırakıp, Türkiye'nin son 8'e kalmasına katkıda bulunuyordu...

2003 yılında Quaresma'lı, Ronaldo'lu Portekiz'i iki maçta da yenen (İstanbul'da 4 atan) Ümit Milli Takımı'nın forvetten çok gol atan savunmacısı İbrahim Toraman'a, çok yönlülüğü ve süpriz golcülüğü açısından nasıl da benziyor ilk bakışta... Ancak, o senelerde İbrahim Toraman'ı da canlı izlemiş bu gözlerin sahibi olarak derim ki, 18 yaşındaki Furkan, 21 yaşındaki Toraman'dan fundemental anlamında çok çok önde. Toraman pozisyon bilgisini 25'inden sonra öğrenmeye başladı ve hala daha öğrenmeye devam ediyor. Genellikle bu açığını çabukluğuyla, enerjisiyle, mücadelesiyle kapatıyordu.


Bursaspor A2 ile oynanan maçta kanlı canlı izlediğim Furkan'ı aslında sadece "5 numara" olarak izledim, O'nun Furkan olduğunu sonradan öğrendim. Bu durum kendisini daha sağlıklı değerlendirmeme sebep oldu. O 5 numarayı, kağıt üzerinden tanıdığım Furkan olarak izlesem belki de olumlu yönünü görmek için kendimi zorlayacak bir bakıma pozitif ön yargıyla bakacaktım. O nedenle hakkında hiç bir fikrim olmayan bir oyuncuda pozitif ışıklar görmek daha anlamlı oldu...

Furkan, pozisyon bilgisi açısından bir Türk stoperinin ancak 30'unda ulaşacağı fundementale sahip olmuş gözüküyordu... Hemen yanında oynayan fizik olarak iyi fakat pozisyon bilgisi açısından bir o kadar iyi olamayan Atınç Nukan'ı maç boyu toparladı. Futbola forvet başlayıp, ortasahada devam ettiğini okumuştum. Bu durum O'na "topu oyuna doğru sokma" getirisi sağlamış diyebiliriz. Boyu tek handikapı, sanırım 178-180 arası bir yerde... Fakat aldığı savunma pozisyonları öylesine güzel ki, çok daha sayzlı oyuncuların yapamayacağı savunma katkısını yapabilir. Bu yönü Cannavaro, Puyol, Ayala statüsüne sokabilir kendisini. Sağlıklı bir tandem iki tip oyuncudan oluşur; biri Sivok, Lugano gibi öne hamle yapıp, fiziğiyle rakibi sindiren bir stoperin hemen yamacında, bir iki adım geride kalıp çabukluğuna, pozisyon bilgisine güvenen ve yanındakine nazaran daha kısa boylu olan stoper olur genelde... Furkan - Atınç bu nedenle uyumlu gözüktü. A Takım ışığında kendisine rol model alması gereken oyuncu Matteo Ferrari'dir Furkan adına ve ileride olursa Sivok ile daha iyi bir ikili oluşturabilirler...

Adanaspor'a gönderilen Koray Şanlı, bir diğer model olan stoperlere örnekti... O oyuncudan sonra ilk kez Furkan'la, A Takıma hemen hazırlanması gereken bir stoper görüyorum Beşiktaş Özkaynakları'nda..

http://cartalete.blogspot.com
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)