Ana Menü

Şiirlerimiz

Başlatan Simurg, Şubat 06, 2007, 17:44:16

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hepsiyAh

Bak yine hüzünlerini göz yaşlarına indirmişsin
Yüreğindeki fırtınalara bırakmışsın kendini
Ceylan yüreğin yine maziye dalıp darbe almış
Hayallerini hicran paketin de süslemişsin
Takatin kesilmiş zamanın içinde kaybolmuşsun

Ama bak bi dinle biraz

Her günde ağlanmaz ki! be güzelim
Bu günde gülmeyi denesen
Kalbinde ki hicranları kuş etsen
El sallayıp yıldızlara uçursan
Yüzündeki endişeleri silsen de
İçinden gelen gülmeyi sersen

Baksan biraz sağına soluna
Mutluluğun rengini bulsan
İstersen en karası bile umut olur,
mutluluk taşır
Kerameti renklerde değil içinde arasan

Gecelerde gök yüzüne baksan
Bilir misin herkesin bir yıldızı vardır
Sende içlerinden birini kendine seçsen
Tüm ışıklarını üzerine düşürsen
Üzerinde kendini görsen
Yüreğinde mutluluğa misafir olabilsen


Bu gün güneşin senin için doğduğunu düşünsen
Yağan yağmurlarda rahmet deryasına dalsan
Islanmışlığına aldırmadan gökkuşağına koşsan
Aslında gökkuşağının içinde olduğunu bilsen
Sen mutluluğa mutluluk sana sarılsa
Tek bir günlüğüne de olsa mutluyum diyebilsen
ÜMİDİNİ HİÇ YİTİRME OLDUMU CAN...

hepsiyAh

Sen Bilmezsin
sen bilmezsin
her eylul sonbahar olur yüzüm
bir hazan geçer ömrümden
yapraklarım düşer dallarımdan
dilime takılan ezgiler hasreti örer yollarıma
ve ben kanarım mavi mavi
Ege yakamoz basar kanayan yaralarıma...

oysa bir adım uzaktım sana
uzansam kavuşacak
dokunsam kaybolacaktın
sığdıramadın yüreğine özgür yanlarımızı..yarınlarımızı
şimdi bağırsam uçurum gibi sesim
bitti gözlerimde yağmur mevsimi
yanaklarımı yalayan birkaç damla yaşla
gömdüm düşlerimi saçlarının hazan karasına...

yokluğundan yapılmış bir bulutum şimdi
gözlerim sürgün olmuş eylül akşamlarına
kar tanelerini kollarıyla savurdukça rüzgar
gecenin tuzağında vurur kahırlar...

sorma artık..sorma yalnızlığımı
sensiz çığlıklarımı
geceler kirpiklerime bulaştırıyor hazanı
ne senden kaçabiliyorum ne de geceden
varlığımı aşıyor bu sevda masalı
yorgun gözlerimde sürgün hayaller
bu kentin ölümsüzlüğüne yazıyorum adını...

Seval Kemertas

samed

Neylersin

     Bazen acı dinmez, bazen de yağmur
     Sevgilim gülümse, her şey unutulur
     Suskunuz bu akşam üstü
     Hasrete yanmışız, neylersin

Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
Kalırsa, sadece o hüzün kalır..
Sen de anladın ki yapa-yalnızız...
Buluşmamız yasak,
Görüşmemiz uzak...
Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
Neylersin...

Ah güzelim,
İncinmiş bir sesi vardır yağmurun;
Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
Bir film sahnesi gibi
Akar gider ayrılık,
Neylersin...

Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık.
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı.
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
Oysa tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık.
Biz, hayata dair
Hiçbir yanlış yapmamıştık...
Neylersin...

Biz bu sonucu haketmedik,
Hayır, etmedik...
Ömrümüz bu talana lâyık değildi.

Bazen acı vurdu, bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz,
Hiç büyümedi gülümüz...
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı,
Biliyorsun,
Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz...

Bir gün, bu öykünün sonuna gelince
Ansızın desem ki: hoşça kal canım!
Unutursun,
Mecburen unutursun...
Yıldızlar söner, bu aşk da biter!
Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
Neylersin...

Ah bebeğim, ah..
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
Dudaklarına sızınca farkedersin.
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında,
Ayrılık, ölümden üste yazılınca,
Gideni durdurmaya yetişmez sesin...
Bir inme gibi dolaşır bedeninde pişmanlıklar,
Neylersin...

Biz zaten hiçbir sinemaya
Tam vaktinde yetişemedik.
Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı.
Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı.
Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi.
Oysa Nuh'un Gemisi'nde bile
Bize yer kalmamıştı.
Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı.
Neylersin...

Biz bu aşkı sürdüremezdik,
İnan, sürdüremezdik...
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.

Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
Unutmasan bile artık
Unutur gibi yapacaksın.
Ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlarda,
Hiç bitiremediğim
Bir şiir olarak kalacaksın...

Kaynak: Gözleri İntihar Mavi
BE$iKTA$LI olmak Yürek,
cAr$I olmak Cesaret ister.

Mattech

Efendimsin cihânda i'tibârım varsa sendendir
Miyân-ı âşıkânda iştihârım varsa sendendir

Benim feyz-i hayâtım hâsıl-ı rûh-ı revânımsın
Eğer sermâye-i ömrümde kârım varsa sendendir

Veren bu sûret-i mevhûme revnak reng-i hüsnündür
Gülistân-ı hayâlim nevbâharım varsa sendendir

Felekten zerre mikdâr olmadım devrinde rencide
Ger ey mihr-i münîr âh u zarım varsa sendendir

Senin pervâne-i hicrânınam sen şem-i vuslatsın
Be-her şeb hâhiş-i bûs u kenârım varsa sendendir

Şehîd-i aşkın oldum iâle-zâr-ı dağdır sînem
Çerâğ-ı türbetim şem-i mezârım varsa sendendir

Gören sergeştelikte girdâb-ı dest zann eyler
Fenâ-ender-fenâyım her ne varım varsa sendendir

Niçün âvâre kıldın gevher-i gaitanın olmışken
Gönül âyînesinde bir gubârım varsa sendendir

Şafak-tâb eyledin peymânemi hûnâb ile sâkî
Sabâh-ı sohbet-i meyde humarım varsa sendendir

Sanadır ilticası Galibin yâ Hazret-i Mevlâ
Başımda bir külâh-ı iftihârım varsa sendendir

Şeyh Galip

Türkçe Tercümesi(günümüz Türkçesi)

Efendimsin, dünyada bir itibarım varsa sendendir.
Âşıklar arasında bir şöhretim varsa senin yüzündendir.

BEnim hayatımın bereketi, akıp giden ruhumu ortaya çıkaran sensin.
Eğer ömrümde bir kazancım varsa senin sâyendedir.

Bu kuruntuya dayanan, hayal ürünü olan şekle parlaklık ve canlılık veren senin güzelliğinin rengidir.
Hayalimin bir gülbahçesi, ilkbaharım varsa senden gelmektedir.

Devrinde felekten bir zerre kadar incinmedim.
Ey aydınlık güneşi Eğer ah edip ağlıyorsam senin için ağlıyorum.

Sen kavuşma mumusun. Ben senden ayrı bir pervaneyim.
Her gece seni öpmek seni kucaklamak arzum varsa senin içindir.

Aşkının şehidi oldum. Göğsüm yaralarla lale bahçesine döndü.
Eğer türbemin bir kandili varsa, mezarımda mum yanıyorsa senin sayendedir.

Beni başı dönmüş, başıboş dolaşır gören çölün kasırgası sanır.
Yokluk içinde yok olmuşum. Eğer bir varlığım varsa senden gelmektedir.

Senin yuvarlanan incin olmuşken beni niçin başıboş bıraktın?
Gönlümün aynasında bir toz parçası varsa senin aynlığındandır.

Sâkî! Kadehimi kanlı göz yaşlarımla doldurdun.
Mey sohbetinin sabahında başım ağrıyorsa senin yüzündendir.

Ey Mevla hazretleri! Gâlib sana sığınmıştır.
Başımda öğündüğüm bir külahım varsa sendendir.
Sosyal içerikli mesaj:
Irak savaşında 1 milyonu aşkın masum öldü Kimse ses Cıkartmadı.. İnsanlardaki bu gazze sevgisi nedir anlamadım :s ... Yoksa Türklere özgü bir paradox mudur mu? kendi içimizde çatışıyoruz..

cancion del popular

 YAŞAMAYA DAİR (1-2-3) (92694 Hit)

1

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

1947

2

Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

1948

3

Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
'Yaşadım' diyebilmen için...

1948

NAZIM HİKMET

SENİ ASİL İNSANLARIN BASİT SEVGİSİYLE DEĞİL...
BASİT İNSANLARIN ASİL SEVGİSİYLE SEVDİM!

Simurg

Seni Seviyordum

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri

SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...

Güldüğü zaman yukarıya bakardı;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...

Ne güzeldiler sen bilmiyordun...

BEN SENİ SEVİYORDUM...

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalarak

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk...

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...

Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

Derken bir gün uzaktan gördüm seni...

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zamanki gibi...

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...
 
İclal Aydın

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Aşk
Ask, zamanin her saniyesinde seni düsünmekmis.
Ask, uykusuz gecelere mahkum olmakmis.
Ask, hayat damarlarinin sadece sana baglanmasi imis.
Ask, güne seninle baslayip seninle bitirmekmis.
Ask, sen uyurken, uzaklarda sana siir yazmakmis.
Ask, Ask ugruna söylenen her sarkida seni aramakmis.
Ask, icerken Alkolik degil, Askolik olmakmis.
Ask, sadece seni görmek icin daglar,ovalar asmakmis.
Ask, insanin icinde sönmek bilmeyen bir yanginmis.
Ask, seni senden müsade almadan hayal etmekmis.
Ask, senin etrafindaki esyalari bile kiskanmakmis.
Ask, senin icin firsat yaratmakmis.
Ask, yalnizliga terk edilmekmis.
Ask, ayriligin acisini hissetmekmis.
Ask, umutla seni beklemekmis.
Ask, sana doyamamakmis.
Ask, bazen de Hayat[kufur otomatik degistirilmistir]adere isyanmis.
Ask, sari gelinle sana köprü kurmakmis.
Ask, kalbin en degerli yerini sana parsellemekmis.
Ask, kalbin derinliklerinden konusmakmis.
Ask, düsünceleri pesine düsürmekmis.
Ask, hislerin kagida dökülmesi imis.
Ask, sana özlem duymakmis.
Ask, adini bagira bagira söyleyememekmis.
Ask, yaninda soguktan degil heyecandan titremekmis.
Ask, sabahin köründe bunlari sana yazmakmis.
Ask, seninle beslenmek, susuzlugunu gidermekmis.
Ask, kisacasi sana tutulmak, baglanmakmis.
AMA AŞK BİR APTALLIKMIŞ.
Iste bunlari ben sende ögrendim. MENEKŞEM.

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Cem Goren

buda benden olsun
ÖZDEMIR ASAF-ÖGRENDIM
 
YAS 5
Anne ve babamin birbirlerine bagirmalarinin beni ne kadar
korkuttugunu
ogrendim.

YAS 7
Mesrubat icerken gulersem ictigimin burnumdan gelecegini ogrendim


YAS 12
Bir seyin degerini anlamanin en iyi yolunun bir sure ondan yoksun
kalmak oldugunu ogrendim.
YAS 13
Annemle babamin elele tutusmalarinin ve opusmelerinin beni daima
mutlu
ettigini ogrendim.

YAS 15
Bazan hayvanlarin kalbimi insanlardan daha fazla Isittigini
ogrendim.

YAS 18
Ilk genclik yillarimin keder, saskinlik, istirap ve asktan ibaret
oldugunu ogrendim
YAS 24
Askin kalbimi kirabilecegini ama buna deger oldugunu Ogrendim.

YAS 33
Bir arkadasi kaybetmenin en kestirme yolunun ona odunc para
vermek
oldugunu ogrendim.

YAS 36
Onemli olanin baskalarinin benim icin ne dusundukleri degil,
benim
kendi hakkimda ne dusundugum oldugunu ogrendim.

YAS 38
Esimin beni hala sevdigini, tabakta iki elma kaldiginda kucugunu
almasindan anlayabilecegimi ogrendim.

YAS 41
Bir insanin kendine olan guveninin, basarisini buyuk Oranda
belirledigini ogrendim.

YAS 44
Annemin beni gormekten her seferinde sonsuz mutluluk duydugunu
ogrendim..

YAS 46
Yalnizca minik bir kart gondererek bile birinin gonlunu
aydinlatabilecegimi
ogrendim.

YAS 49
Herhangi bir isi yaptigimdan daha iyi yapmaya calistigimda, o
isin
yaraticiliga donustugunu ogrendim.

YAS 50
Sevgi, evde uretilmemisse, baska yerde ogrenmenin cok guc
olabilecegini ogrendim.

YAS 53
Insanlarin bana, izin verdigim bicimde davrandiklarini ogrendim.

YAS 55
Kucuk kararlari aklimla, buyuk kararlari ise kalbimle almam
gerektigini ogrendim.

YAS 64
Mutlulugun parfum gibi oldugunu, kendime bulastirmadan
baskalarina
veremeyecegimi ogrendim.

YAS 70
Iyi kalpli ve sevecen olmanin, mukemmel olmaktan daha iyi
oldugunu
ogrendim.

YAS 82
Sancilar icinde kivransam bile baskalariina basagrisi Olmamam
gerektigini ogrendim.

YAS 90
Kiminle evlenecegin kararinin hayatta verilen en onemli karar
oldugunu
ogrendim.

YAS 95
Ogrenmem gereken daha pek cok seyler oldugunu ogrendim.

Dun sabaha karsi kendimle konustum
Ben hep kendime cikan bir yokustum
Yokusun basinda bir dusman vardi
Onu vurmaya gittim kendimle vurustum
altın kapılarımız kan oldu tayfun

Cem Goren

stanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.

ORHAN VELİ KANIK[/]
altın kapılarımız kan oldu tayfun

Cem Goren

Uzanıp yatıvermiş, sereserpe;
Entarisi sıyrılmış hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama...
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!
altın kapılarımız kan oldu tayfun

Cem Goren

BENI BU GUZEL HAVALAR MAHVETTI

   
  Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
altın kapılarımız kan oldu tayfun

Cem Goren

DEDİKODU

Kim söylemiş beni
Süheyla'ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni'yi öptüğümü,
Yüksek kaldırımda, güpe gündüz?
Melahat'i almışım da sonra
Alemdara gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galataya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.
Ya o, Mualla'yı sandala atıp,
Ruhumda hicranını söyletme hikayesi?

GALATA KÖPRÜSÜ

Dikilir köprü üzerine,
Keyifle seyrederim hepinizi.
Kiminiz kürek çeker, suya suya ;
Kiminiz midye çıkarır dubalardan;
Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Kiminiz çimacıdır halat başında;
Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Kiminiz bulut, havalarda;
Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
Şıp diye geçer köprünün altından;
Kiminiz düdüktür, öter;
Kiminiz dumandır, tüter;
Ama hepiniz, hepiniz...
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.



altın kapılarımız kan oldu tayfun

ilhan mansız_melis

Ne ararsın Tanrı ile aramda

Sen kimsin ki orucumu sorarsın?

Hakikaten gözün yoksa haramda,

Başı açığa niye türban sorarsın

Rakı, şarap içiyorsam sana ne.

Yoksa sana bir zararım içerim.

İkimiz de gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

Esir iken mümkün müdür ibadet?

Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et.

Senin gibi dürzülerin yüzünden,

Dininden de soğuyacak bu millet

İşgaldeki hali sakın unutma,

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.

Sen anandan yine çıkardın amma,

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz...


Neyzen Tevfik


Sadece beğendiğim için ekledim başka nedeni yoktur ;D
28 Mayıs 1994 tarihinde "Kızlar futboldan anlamaz" sözüne tepki olarak doğdum.

Cem Goren

DENIZI OZLEYENLER ICIN

Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret,
Bakar ağlarım.

Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
Bir midye kabuğunun aralığından:
Suların yeşili, göklerin mavisi,
Lapinaların en harelisi...
Hala tuzlu akar kanım
İstiridyenin kestiği yerden.

Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Köpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.

Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret.




altın kapılarımız kan oldu tayfun

free10

Herkese MERHABA tekrardan...Şiirle yeniden bir açılış yapalım dedim...

        TINTIN...
Aklım unuttu çayırı çimeni
duvarda bakışlarım boş
arada kendine gel oğlum diyorum
vuruyorum kafama
bak benimki de boş.

Bir gözlerin var
her yanımda gördüğüm
bir kahkahan var duyduğum
kapalı tüm çağrılara bilincim
sen yiyorum, sen içiyorum
bağırıyorum sen diye
kapıyı açıyorum sen diye
şarkıda sen, türküde sen
uyanık düşlerde sen
sen söylüyorum
sen dinliyorum
her yana sen diye uzatıyorum ellerimi
bakıyorum boş
kendine gel oğlum diyorum arada
vuruyorum kafama
bak benimki de boş.

Kapıcı geldi geçen gün
sen istedim
sebzeciden sen istedim
komşular kapıları açmıyor
azıcık senden isterim diye.

Boncuğa seni sordum,
seni sordum nina'ya
kaçtılar benden nedense
arada kendine gel oğlum diyorum
sorma, boş
vuruyorum kafama sonra
bak benimki de boş.

Televizyonda sen
okuyorsun haberleri
radyoda sen anlatıyorsun maçı
telefonda sen
sinek uçsa
buzdolabı çalışsa
fırlıyorum kanepeden
geldin diye
oda boş
kendine gel oğlum diyorum
vuruyorum kafama
bak benimki de boş.

Yürümediğim yollarda
yürüyüşe çıkıyorum seninle
kaldırımda tüm kadınlar sen
sen orman yolunda
ağaçların arasında
piknik masalarında
salata yapan sen.

Sen denizin kıyısında,
beraber uçmaya çalıştığım
martının kanadında sen
düştüğüm denizde sen
ıslaklığım sen
üşümem sen, terlemem sen
terimi silen senin ellerin
benimkiler değil
kendi elimi okşuyorum
seninki yerine ne hoş
kendine gel oğlum diyorum tekrar
vuruyorum kafama
bak benimki de boş.

Ağaçtan düştü bir ceviz
boş olmasa
salar mıydın yollara a keriz
diyorum kendi kendime
boş işte bak tın tın
benimki de boş.

Gün geçiyor böyle senle.
Çayımın içinde sen
sigaramın ucunda sen
ben ağlıyorum
senin gözyaşını siliyorum
güzel olmaya çalışıyorum her sabah
güzelleştirdiğim sen
hüznüm sen
deliliğim, akıllılığım sen
ölüyorum
yaşatan sen
kendine gel oğlum diyorum
çık güneşe oyna coş
ne gezer,
vuruyorun kafama
bak benimki de boş.
BERTOLT BRECHT