Ana Menü

Yılmaz Güney.. - ACIYA GÜLMEK !

Başlatan beckyZWICKY, Haziran 22, 2010, 00:27:08

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

beckyZWICKY

Rakı rakı rakı rakııı Diyorum başka bişe demiyorum.

http://www.dailymotion.com/video/xdo5t8_hakan-yeyilyurt-acyya-gulmek-yylmaz_music

Öpüyorsam ayrılığı gözünden
Söküyorsam yüreğimi göğsünden
Geçiyorsam gözlerinin içinden
Sana Olan Sevdamdır Bilirsin.. !

Geçiyorsam bir çiçeğin özünden
Sana olan sevdamdır bilirsin !

Meğer ne yalnızız insan olmuşsak
Yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak
YERİ GELMİŞ ACIYADA GÜLMÜŞSEK,
SANA OLAN SEVDAMDIR, BİLİRSİN. !
yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek,
sana olan sevdamdır bilirsin !

Biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun
Aramızda kırvılıp yatan uzaklığa inat
Ayaklarından kasıklarından kasırgasını
Ellerinle yüreğimle yaktığın ateşi düşlüyorsun
sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta
Ve çırıl çıplak ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda
apansız penceremde gülümsüyor güneş ne güzel
Bütün parmaklarım tıkır tıkır işliyor
İştahla gülüyorsun
YAŞAMAKTIR AŞK
GEceyle gündüzü sessiz geçişidir bir uyku boyunda
Delice bir yangın parmaklarının buzulunda
heryerimiz nasılda şaşırıp kalmış istekle..

Karşılıksız sevebilmekse sevda,
Gerçek seven küle dönmüş
Her çağda..
ELim kolum bağlanmışsa kıyında
SAna olan sevdamdır bilirsin !

Sevdunayın gebermişsen kıyında sana olan sevdamdır bilirsin.



tutmam gereken bir matemim var, hislerim var.

unutmam gereken..

+18 !

(Yitik öyküdür)
Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
İki ayrı yürekte durmadan kanayan
Seyduna'yla Şahrud
Yüreklerin akarken bıraktığı izi
Birbirlerinin gözlerinde aradılar.
Yoktu.
İki iklim farkıydılar
Ne zaman göz göze değseler
Yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
Üçüncü bir kente düşmüş suretleri

Şahrud gökyüzü geliniydi.
Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
Bir solukluk rüzgarda bile
Usul usul kanardı gelincik bedeni.

Seyduna yeryüzü cehennemi.
Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.

İki iklim ayrıldılar.
"Ya Şahrud!" dedi Seyduna
"Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm.
Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun.
Su gibi git."

Şahrud'un yüzüne keder mayın gibi durdu.
Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu.
Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak,
Yüzlerine oturdu.

Rivayet odur ki,
Şahrud vardığı denizlerde hala
Seyduna türküleriyle uyanmakta,
Seyduna, Şahrud'un gözlerinden kalan
Masalla yaşlanmakta.)


(biliyorum! sen yine parmak uçlarında üşüyosun,aramızda kıvrılıp yatan uzaklıga inat,ayaklarınla kasıklarımın kasıgasını,ellerinle yüregimde yaktıgın ateşi düşlüyorsun.sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırıl çıplak bir ırmaga dönüşüyor yatagımızda apansız,parmakların tıkır tıkır işliyor iştahla,biliyorsun yaşamaktır aşk, geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku bogazında,DELİCE BİR YANGIN PARMAKLARININ BUZULUNDA........)

Kavuşamayan iki nehrin hikayesi Seyduna ve Şahrud..

Şarkı da çok güzel..