Ana Menü

Serpil Hamdi Tüzün: “Özgüvene parmağınızla dokunabilirsiniz”

Başlatan CR7, Ocak 15, 2010, 16:48:56

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

CR7

 Serpil Hamdi Tüzün: "Özgüvene parmağınızla dokunabilirsiniz"   

Türkiyefutbolunun "Beyaz Gölgesi", hocaların hocası Serpil Hamdi Tüzün,kısıtlı zamanından bize de ayırıp sorularımızı yanıtladı.
Başarıya veöğretmeye adanmış bir hayat, özgüveni yerinde genç futbolcular veSerpil Hamdi hocaya özgü Özkaynak Düzeni...
Herkesin ondan öğreneceği çokşey var.Serpil Hamdi Tüzün, şu sıralarAzerbaycan'da Karabağ takımının özkaynak düzenini yönetiyor. Dört seneönce ektiği fidanlar profesyonel takımda yeşerince onu geriçağırdıklarını söylüyor. Biz de Serpil Hamdi Tüzün'le, hocanınTürkiye'de ektiklerini konuştuk. Hocanın deneyimleri herkes için çokönemli. Bu güzel söyleşi, Goal.com farkıyla sizlerle. 

- Bir futbolcunun sağlıklı bir şekilde gelişmesi için antrenörler ve kulüpler neler yapmalı?


-Futbolda dört tane unsur var. Fizik kaliteler, mental kaliteler, taktikve motivasyon kaliteler. Akıl ve bilimle çalışmak lazım. Vazgeçilmezolan bu. Öğretmenin bir sürü tanımı var ama bence doğru olan "birşeyleri değiştirmek." Çocuk önceden şöyle yaptığı şeyi şimdi böyleyapsın. Önceden yapamadığı şeyi yapar hâle gelsin. Bu da merkezi sinirsistemi fonksiyonudur. Beynimizde 125 milyar nöron var. Nöronlar arasıbağlantı üzerine başka bağlantıyı kurmak bizim işimiz. Trilyon üzeritrilyondan söz ediyoruz. Taş üstüne taş koymak yani. Futbol dünyasındabüyük bir eksiklik var. Bilim hep fizik kalitelerin iyileştirilmesindekullanıldı. Kuvvet, sürat, çabukluk vs. Ama esas konu şu: Biz beynebakmalıyız. Karar çok önemli. Çocuğa doğru oynamasını öğretmek gerek.

- Bir uluslararası kongrede "doğru karar" konusunda yaptığınız eleştiri var. O tartışmayı anlatır mısınız?


- 1991'de Viyana'da UEFAtoplantısı vardı. Birçok konuşmacı konuştu, en son Dr. Schneider birsunum yaptı. Sonra herkese mikrofon dolaştırılırken, yanımdaki SüheylÖnen'e "Söylenecek çok şey var" dedim. "Söyle o zaman" dedi.Söz aldım. Güzel bir toplantı olduğunu, iyi bir sunumun hazırlandığınısöyledim. "Ama ben sadece bunları dinlemeye gelmedim. Farklı şeylerdensöz edileceğini düşündüm" dedim. Her işte doğru karar vermek önemli,futbolda daha önemli. Frekans çok yüksek, çok kısa zamanda kararveriyorsunuz. Bu algı demektir, bilgi demektir. O sırada elime bir notgeldi: "%100 düşüncelerinize katılıyorum, sizi destekliyorum."Schneider ve yanında Jira vardı. Toplantıyı o yönetiyordu. Schneider,Jira'ya dönerek "Türk arkadaşımız söylediklerimi tam anlamadı galiba" dedi.Ben de kürsüye çıkmak için izin istedim, Jira davet etti, çıktım. Adamadöndüm: "Türk arkadaşınız sizin ne dediğinizi anladı. Bunları bunlarıanlattınız ama ben başka şeyler duymak isterdim. Doğru karardan sözetmek şudur: Taktik doğru karar vermek, teknik uygulamaktır. Uygulamane kadar doğru olursa olsun, karar yanlışsa uygulama yanlış olur. Bazenkaleciyle karşı karşıyayken, 30 metreye pas atar futbolcu. Pas güzeldirama karar yanlıştır. Keşke şut atsa da 10 metre yukarıdan auta gitse"diye anlattım. Sonra ara verildi, kahveye çıktık. Biraz da sinirliydim,ilk ben çıktım. Sonra oradaki bütün antrenörler gelip beni kutladı.

- Avrupa futbolunda kalıplara çok mu bağlı kalınıyor?

-Aynen. Ben maç konuşmalarımda asla rakipten söz etmem. Proaktif olmanıngereği budur. Biz maçların çoğunu maçı oynamadan kazandık.

-Türkiye'de son 10 yılın futboluna bakarsak, bozarak oynamayı tercihetmiyor muyuz? Oyunu rakibin üstüne yıkıp, kendi anlayışını kabulettiren bir yapı görüyor musunuz?


- Benim ölçülerime göreyeterli değil. Benim yönettiğim takımlarda, maç içinde 3 defa oyundüzeni değiştirirdik. Beşiktaş genç takımlarını izleyenlere sorun. Otakımların seyircisi, profesyonel takımlardan daha fazlaydı. Bizim maçıseyredip 2 bin kişi stadı terk ederdi. PAF maçları önce oynanıyordu ya.

- Metin-Ali-Feyyaz dönemi mi?

- Doğru kelimenedir bilemiyorum, çarpıtma mı demek lazım onu da bilemiyorum amaBeşiktaş deyince insanların aklına, Metin-Ali-Feyyaz geliyor, Gordongeliyor. Bu Beşiktaş'ın tarihini çarpıtmak demektir. Metin-Ali-Feyyaz,üçü de çok efendi, çok düzgün futbolcular. Feyyaz ve Ali, özkaynaktangelme. Metin'i de çok istemiştik ama sonradan geldi. Ama 10 yaşındaykenMetin'le Kocaeli'nde federasyon kursunda çalıştım. Çok yetenekliçocuktu. Fakat Beşiktaş bundan ibaret değil. 1975'te özkaynak düzenikuruldu. 78'de ilk çocuklar profesyonel takımda oynadı. Ziya, Fuat veSüleyman. 81-82'de Beşiktaş, 14 sene sonra şampiyon oldu. Dünyanın sonugibi bir şey. Üç büyükler için çok zor. 2-3 senede bir şampiyon olmaklazım. Sonra eklenen Rıza, Haluk, Tuğrul, Fikret, Sinan... Hep oçocukların katkılarıyla şampiyon oldu Beşiktaş. O sezondan başlayan 14sene içinde Beşiktaş altı kere şampiyon, altı kere ikinci oldu.81-82'yi trenin hareketlenmesi olarak kabul edersek, Gordon bu trenealtı sene sonra bindi. O altı sene içinde Beşiktaş iki kere şampiyon,iki kere ikinci oldu. Bir defa da Türkiye Kupası kazandı. Gordon bu işiyaptı deniyorsa büyük bir yanlış var.

- Bugünün futbolunda da üç büyükleri teknik direktörleri üzerinden konuşuyoruz. Buralar çok operasyonel pozisyonlar değil mi?

- Bir süreçten cımbızla bir dönemi çekip değerlendirirseniz, yanlış olur.

- Bir kulüp teknik direktör transfer ederken ne bekler, neyi amaçlar?

- Profesyonel takımının iyi çalışıp, iyi sonuçlar alması için teknik direktör getirilir.

- Oyuncu gelişimi de bu işe dahil midir?

-Bir yerde futbolcu da o süreçte gelişir. Ama burada ayırmak lazım,köküne inmek lazım. Belki başka bir toplantıda ben size belgelergetiririm. Beşiktaş 81-82 sezonunda şampiyon oldu. Milliyet'in sporsayfasına şampiyon kadro konmuş. 24 kişiden 8 tanesi özkaynakdüzeninden gelme. Onların 3-4 tanesi kilit oyuncu. Milliyet gazetesibenden röportaj aldı, "Beşiktaş bu hâle nasıl geldi" diye bağlantıyıkuruyor. Bugünün medyası çok büyük oranda bu yaklaşımın dışında.


- 1992 yılında, U18 takımıyla Avrupa Şampiyonluğu yaşadınız.

-1992'de A Genç 18 yaş takımı Avrupa Şampiyonu oldu. 1993'te A Genç yineAvrupa ikincisi oldu. 1994'te B Genç, 16 yaş takımı, Avrupa Şampiyonuoldu. UEFA bize zafer ödülü verdi.

-Sizden sonra Abdullah Avcı da büyük bir başarıya imza attı. Fakat üsttarafa çıkınca ülke futbolu tıkanıyor. Nedir bizim meselemiz?

-Oyuncular bir kere geleceğe yönelik yetiştirilip donatılmalı. Biz 14-15yaşında çocuğu aldığımız zaman, onu o günün futboluna değil, 3-4 yılsonranın futboluna göre yetiştirmemiz gerekiyor. Ona hazır olmalı. Esasmesele orada. Biz ne yapıyorsak, üstteki takımlar daha iyi olsun diyeyapıyoruz. Beşiktaş'ta genç oyuncular çıktı, amaç profesyonel takımdaoynamaktı ama bu yetmez. Beşiktaş yine üçüncü, beşinci olsaydı, şukonuşmayı yapmıyor olacaktık.

- Uluslararası maç deneyimi de önemli değil mi?

-Mustafa Kocabey'lerin olduğu takımdı. Polonya'ya gittik, 3-0 yendik.Karşı takım ağlıyor, çocuklar tabi. Ben de odaya giderken bizimçocukları topladım. "Bir bakın" dedim. "İki sene sonra bu takım ÜmitMilli olarak karşınıza gelecek. 3-4 sene sonra da A takım olarak veonlar sizin ne kadar güçlü olduğunuzu hatırlayacaklar. Sahaya yenikçıkacaklar" dedim. Buna psikolojide sonuç transferi deniyor. İyi olanbir durumu, gelecekte iyi olması beklenen bir duruma bağlamak. Bizimişimiz bu genç oyuncuları A takımda oynayabilecek duruma getirmek. Atakım eskisinden daha iyi olsun diye çalışıyoruz. Türkiye 2002'de DünyaKupası 3.'sü oldu. O takımın hazırlık döneminde, grup eleme maçlarındaoynayan Fatih Tekke, Fatih Akyel, Ayhan Akman, Okan, Mustafa, Oktay, Sergen, Yıldıray, hep bu düşüncelerden geçti.

- Milli Takım'da tuhaf bir hâl var ama. Birden büyük bir sıçrama yapıyor, ardından gruptan çıkamıyor. Bunun sebebi sizce ne?

-Dünyada futbol o kadar iyi oynanmıyor. Bizim insanımız öyle yeteneksizdeğil. "Vatan, millet, Sakarya" edebiyatında değilim. Herkes ne kadaroynayabiliyorsa, bizimkiler de o kadar oynayabilir. Veriyorsan,alırsın. Alamıyorsan, verememişsin demektir. 20 sene önce Türkfutbolcusu suçlu gösterildi. Suçlu değil, kurbandı. Onlara bir şeyveremeyen yöneticiler suçludur. Süreklilikten söz ediyoruz, ben 6 yıltam yetkiyle genç milli takımları çalıştırdım. 11 kere final gruplarınaçıkma başarısı gösterdik A Genç ve B Genç'te. Sürdürülebilirlik budur.Alt taraftaki eğitim-öğretim kalitesinin üstte de sürmesi lazım.

-1993 yılında İngiltere'de oynadığınız bir Portekiz maçı var. Bu maçtasizi şaşırtan bazı şeyler olmuş. Bize bu maçı anlatır mısınız?

-Çok iyi bir takımdı onlar. Berabere kalırsak finale çıkıyoruz,Portekiz'in bizi mutlaka yenmesi lazım. 1-9-1'le sahaya çıktılar.İleride bir kişi, bizden iki kişi ona bakıyor, bir de kaleci. Takımıngeri kalanı santranın 15 metre gerisine dizilmiş, topu alan dan diyesantrafora vuruyor. 100 saat oynansa biz öyle gol yemeyiz. Baskıylabaşladık zaten, 4. dakikada golü bulduk. Plan değişebilir diyeyardımcım Necati hocaya rica ettim, Portekiz'i tahlil etsin diye. Toponlardayken ne yaptıklarından 5 dakikada bir haber vermesini istedim.Ben oyunun geneline bakıyorum. 15-20 dakika oldu bir değişiklik yok.Hayretler içindeyim. İkinci yarıya yine baskıyla başladık, bir gol dahaatıp maçı 2-0 kazandık. İşte o maç bir dönemin bittiğinin kanıtıdır.Bir başka maçta santranın 10 metre gerisinden taç atıyoruz, 11 kişiceza alanına kapanıyorlar. Bu futbolcu açısından çok farklı durum.94'teki turnuvadan sonra Dublin'deki resepsiyondayız. Dünya 4.'sü,3.'sü, 2.'si masamıza gelip oyuncuları kutluyor. Bu çocuklar bunlarıyaşadı. Özgüven meselesi. Sky Televizyonu'ndan Martin Taylor maçsonrası benden röportaj istedi. 1.5 saat kadar konuştuk, programda "7yaşımda bir oğlum var, keşke sizle çalışsa" dedi.Neyse final maçına çıkmadan evvel de bir sohbetimiz oldu. Biraz daçekinerek bana "Ben final maçları öncesi soyunma odalarını çok merakederim" dedi.Durumu anladım ve dedim ki: "Maça 80 dakika kala gel, 10 dakika kadarkal. Ama çok hayalkırıklığına uğrarsın." Oturup gözünü yeren diken,tavana sabit bakışlar atan oyuncular, asık suratlar görmeyecek ki."Soyunma odasında özgüveni göreceksin, hatta parmağınla özgüvenedokunabilirsin" dedim. Hâlâ birçoğunun aklına sığmıyor bu başarılar.Biz takım olduk, özgüven sahibi olduk. Hep savunma hep savunma... Bizbunu tersine çevirdik.


-Türkiye'deki altyapı organizasyonlarında özellikle minik takımlardaçocuklara fazla taktik verilmiyor mu? Bu durum yaratıcılığın önündeengel değil mi?

- Hata burada zaten. Alman oyunu öyledirmesela, sırf fizik kaliteyle ilgilenir. Beckenbauer'in Kickers'everdiği röportaj vardı, "Ben oğlumu Bayern Münih'in altyapısınagöndermem, orada futboldan başka her şey var" dedi.Benim çıkış yolum da oydu. Doğru karar diyorum ya baştan beri. Doğrukarar, doğru bilgilere dayanır. Ben çocuklara doğru bilgileri almasınıöğretiyorum. Bu sibernetiktir. Ben çocukların özgüven kazanmasınısağlıyorum. Bu da saykosibernetiktir. İnsan vücudunun en erken gelişenorganı beyin. Neden biz bunu kullanmasını öğretmeyelim çocuklara?Airbus uçağın var, havaalanının bir köşesine çekmişsin, restoran olarakkullanıyorsun. Kullanıyorsun ama yanlış kullanıyorsun. Bizde beyin,ezber çalışmaların çöplüğü olarak kullanıldı. Yıllar önce İngiltere'dede söyledim ben bunu. 71 ya da 72. Yine seminer vardı. 1966'nın DünyaKupası'nı gösteriyorlar. Dedim ki: "Siz bu kafayla giderseniz daha 20sene bu kupayı gösterirsiniz." Taktik çalışmalar ezbere yapılırsa benimiçin bu dünyanın sonu demektir. İngiltere'nin Milli Takım'dakibaşarısızlığının sebebi budur.

- Özkaynak Düzeni'nin anlamı nedir? Beşiktaş bu düzene sadık kaldı mı?

-Sondan başlayayım. Türkiye'deki uygulamalara uzağım ama GökhanKeskin'le yeni bir yapılanmaya gidildiğini gazeteden okuyunca sevindim.İyi şeyler yapabilecek türden biridir. Serdar Özkan hâlâ kilit oyuncuolma potansiyeli taşıyor. İbrahim Kaş'ın durumu o kadar değil. Başkahangi adam sürekli oynuyor A takımda bilmiyorum. Serdar Özkan bile çoksayılamaz.

Altyapı deniyor genelde ama terminoloji önemli.Altyapı dendiği zaman, duvardır, penceredir, kanalizasyondur, bu tipşeyler gelir. Biz insanla uğraşıyoruz. O kulüpte gözünü açan, oranınörfünü adetini benimsemiş insanların, bir düzen içindeyetiştirilmesidir. "Kaynak" kelimesinde de bir duruluk, saflık,temizlik var. Çocuklar gibi. Düzen derken, bilinçli, planlı çalışmalarıkast ediyoruz. Başarı tesadüf olamaz.

- Bu oyun düzeni konusuna gelelim. Ajax'ın bütün takımlarına aynı sistemi oynattığı söylenir. Bu yöntem doğru mudur?


-Olumlu olarak anlatılır bu durum. Ben bunun çok yanlış olduğunudüşünüyorum. Kolaydır bu tip takımlara karşı oynamak. Kilit sözcük"tekrar" değil "değişim" kelimesidir. Ben çocukların değişimialgılamasını beklerim. Ezberden hep kaçtık, hep kaçtık. Ajax bunuticari açıdan kullandı, vitrinledi ve sattı. Çocuklar hep belli birformatı oynamayı öğrendi.

- Ama tüm ülke aynı futbolu oynuyor.

-Ama oyuncuların çoğu da Hollanda dışına gitti, para oradaydı. Aynı,tekrar, ezber, kelimeleri 40 yıldır futbola damgasını vurmuş, benimaçımdan yasaklı kelimeler. Özellikle Almanya'dan gelen çocuklara,beyinlerini serbest bırakmalarını söyledim, Yıldıray dahil. Langırtmakinasının piyonları olmasın oyuncular.

- Bu durum teknik direktörün sahadaki oyuna katkısını azaltıyor mu?

-Ben takımlarıma %100 hakim olduğumu düşünüyorum. Tam da böyle hakimolunur. Ben oyunculara özgürlüğün sınırlarını açıyorum. Düşüncedendüşünceye atlama özelliği kazandırmaya çalışıyorum. Hayallerirüyalarına sığmasın istedim. Benim en kızdığım oyuncular potansiyelinidışarı çıkaramayan oyunculardır. Bizim işimiz yapabilecekleri konusundaoyuncuları ikna etmek.

- Forma numaralarını mevkilerin dışında veriyordunuz. Sebebi nedir?

-2-4-6, 3-5-7... Çift numaralar serbest olarak sağ kanadı, tek numaralarserbest olarak sol kanadı kullanır. Pozisyona göre dönüşürler.Futbolcular kolay anlasın diye bunu yapıyordum. Geri kalan 8-9-10-11 deortadaki omurga.

- Yabancı oyuncu seçimi sizce nasıl yapılmalı?

-En iyilerin gelmesi lazım. Yerli yabancı ayırmıyorum, en iyioyuncularla oynanmalı. Adam oyuncu mu değil mi, ben ona bakarım.Yerlisi yabancısı kalmadı.

- Futbola Bağlarbaşı'ndabaşladınız. Sizin döneminizde semt takımlarının çok önemli işlevlerivardı. Şimdi hepsi borç içinde, sahadaki kireçten zehirlenenfutbolcular oldu. Semt takımlarının zayıflaması hakkında nedüşünüyorsunuz?

- Ben bu konuda tarafım. Ben gözlerimiBağlarbaşı'nda açtım. Bu takımlar futbolun yapıtaşlarıydı. Kaynaktıaynı zamanda. Şimdi daha değişti. Büyük kulüpler kendiorganizasyonlarını yaptılar ama bu durum amatör takımlarızayıflatmamalı. Ben, Beşiktaş'a 2000'de yeniden gelmiştim. O zamanBağlarbaşı'yla ve Cennet Mahallesi'nde bir takımla işbirliği yaptım.İstanbul geniş alan. "Çocuğun Beşiktaş'a gitmesi zor, Beşiktaş çocuğagelsin" dedim. Oralarda seçme yaptık, bizim hocalarımız çocuklarıeğitti. Onların hocalarını kulübe çağırdık, ileride biz gideriz,süreklilik sağlansın diye düşündük. Amatör takımları da bizgüçlendirerek kaynağımızı genişlettik. Beşiktaş-Bağlarbaşı isimleriniyan yana getirmek iki taraf için de prestij. Borç dediğinde forma parasıdır, malzeme parasıdır. Anormal paralar verip oyuncualıyorlarsa hata onların. Asıl genç takım organizasyonuna onlarınihtiyacı var.

- Mustafa Kocabey önemli oyuncularınızdandı. Galatasaray'da çok önemli maçlar çıkardı ama zirvede kalamadı, 2. Lig golcüsü oldu. Neden böyle oldu?

-En iyi 3 santraforumuzdan biriydi, tüm zamanlar için. Bir türlü olmadı.Şimdi de Turgutlu'da oynuyor galiba. Türkiye ve Avrupa futboluaçısından büyük kayıp. Roma'ya karşı 17 yaşında oynadı.

- Feyyaz Uçar?

-Mükemmel bir insandır, çok iyi bir oyuncudur. Avcılar'dan geldi o.Lüleburgaz, 2. Lig'in iyi takımlarındandı. Büyük bir para teklif edildiona, fakat Feyyaz'ı ailesi bize teslim etti. Bizi çok gururlandırdı,para talep etmeden geldi. Ben oyuncuları üçe ayırırım. Kaleciler,golcüler ve diğerleri. Feyyaz çok iyi bir golcüydü. Çok kısa zamandapatlar işi bitirirdi. Gol vuruşuna çok çalıştık, tek vuruşa da öyle.Ayağı yere sağlam basabildiği için Fenerbahçe'de orta saha daoynayabildi.

- Sergen?


- Onun için de şöyle diyeyim. Dünyada takımlar ikiye ayrılır; Sergen'i olanlar ve olmayanlar.

- Keşif anı nasıldı?

- Şimdi şu oturduğumuz yerden 100 kişiyi çevirsek, 100'ü de Sergen'in yeteneğini fark eder. Onu keşfetmek diye bir şey yok.

- Gündüz Tekin Onay'la çok yakın çalıştınız. Hocayı anlatır mısınız bize?


-İyi arkadaşımdı, en iyi arkadaşımdı. Gündüz Hoca'nın Türk futbolunaasıl büyük katkısı, federasyonunun özerkleşmesi konusunda oldu.Federasyon özerk olunca sahalar ve tesisler gelişti. Zaman zamanduygusal tepkiler de verdik birbirimize. O daha heyecanlıydı. Benim çokkıymetli bir arkadaşım. Şimdi eski arkadaşlarla bir araya geldiğimizdehep anıyoruz. Zeki ve espritüel biriydi. 

Röportaj: Onur Yazıcıoğlu, Goal.com
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)