Ana Menü

Denizli - Terim - Yıldıran (Yılmaz Özdil yazıyor)

Başlatan NoPasaran, Ağustos 13, 2009, 17:31:12

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

NoPasaran

Denizli-Terim-Yıldıray...
Mustafa Denizli ile Fatih Terim... Hayatın garip bir cilveyle 'tahtırevalli' oynattığı iki büyük teknik adam... Kariyerlerine bakıyorsun; biri çıkarken biri iniyor, biri başarılıyken öbürü başarısız, biri büyük transfer yaparken diğeri işsiz.
***
Aktif futbolculuk dönemleri hariç, teknik direktör olarak hiç karşı karşıya gelmediler... Ancak, hiç rakip olmamalarına rağmen, kendi iradeleri dışında, böylesine enteresan bir rekabet var aralarında.
***
Mustafa Denizli, üç büyük takımı şampiyon yapan ilk teknik direktör olarak Şampiyonlar Ligi'ne gidiyor; parlak bir dönem yaşıyor gene... Fatih Terim'in ise, 'tahtırevalli kuralı' gereği, görevini bırakacağını, koltuğunu kaybedeceğini düşünüyorum bu sene.
***
Ve, Yıldıray Baştürk transferini de bu adı konulmamış 'rekabet' çerçevesinde görüyorum.
***
Malum, Fatih Terim, adını defterden sildi, "İhtiyacım yok" dedi, hatta hoyrat şekilde refüze etti Yıldıray Baştürk'ü... Mustafa Denizli ise, tam tersine, "Gel, takımın beyni ol" diyor, hem büyük para, hem şampiyon takımda forma, hem de gururu kırılmış bir yıldıza kendini kanıtlama fırsatı teklif ediyor.
***
Bu satırların yazıldığı dakikalarda, Stuttgart takımından kaynaklanan ufak tefek birkaç pürüz dışında, sorun görünmüyordu, transferin gerçekleşmemesi sürprizdi... Zaten Yıldıray'ın da, Mustafa Denizli'nin 'challenge teklifi'ni ıskalayacağını sanmıyorum.
***
"İlla gerekli mi?" dersen...
***
Memlekette golcü çok.
Ya yerli yetişiyor...
Ya yabancı alıyorsun.
Kaleci bulursun.
Stoper bulursun, gani.
Libero alırsın...
***
'Beyin' lazım olursa...
Kolay kolay bulamazsın.
***
Allah vergisidir çünkü... İdmanla taktikle okulla yetiştiremezsin. Oyunu okuma, yönlendirme yeteneği, ya doğuştan vardır, ya da yoktur...
***
Bana göre, Cemil Turan kadar olmasa da, Cemil Turan'ın kalibresine yakın, gelmiş geçmiş en büyük 'oyun kurucu'dur Yıldıray Baştürk.
***
Evet, sakatlık geçirdi, eski formunda değil, burası kesin... Ama, bugün Süper Lig'de forma giyen 'oyun kurucular' arasında, 'yerli muadili'ni gösteremezsin hâlâ.
***
Başa dönersek...
***
Yıldıray transferi, sadece ligin dengesi için değil, 'tahtırevalli'nin dengesi için de faktördür... Bu sene tahtırevallinin ağır basan tarafında olan Mustafa Denizli, bu sürpriz transferiyle, Fatih Terim'in 'nerede yanlış yaptığını gösteren' ilk teknik direktör olarak da tarihe geçebilir.

An alttan en üste...
Sene 1985...
Alman gazeteci-yazar Günter Wallraff, bıyık bırakmış, kasket takmış, sahte isimle Türk gurbetçi kılığına girmiş ve 'En Alttakiler' isimli kitabını yazmıştı.
***
Hem Türkiye'yi, hem Almanya'yı derinden sarsmıştı o kitap... Çünkü, ekmek kavgası için Almanya'nın yolunu tutan gurbetçilerimizin, nasıl haksızlıklara uğradığını, ırkçılar tarafından nasıl aşağılandığını, hor görüldüğünü, boğaz tokluğuna en pis işlere nasıl sürüldüğünü, bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştu.
***
Tokat gibiydi adeta... Okurken bile dehşete kapılmış, gurbetçilerimiz için kahrolmuştuk.
***
Babası 'en altta'ydı o sırada.
Maden işçisiydi.
Yani, bizim okurken bile gözyaşlarımızı tutamadığımız o muamelelere bire bir maruz kalan bir ailenin çocuğuydu...
7 yaşındaydı.
***
Büyüdü, okudu, futbola başladı.

Netice?
'En alttaki'nin oğlu, 'en üst'e çıktı.
***
Almanlar, kapısında yattı, Alman vatandaşı olsun da, Alman milli takımında oynasın diye... Bir zamanlar aşağılanan Türk gurbetçinin oğluna adeta yalvardılar. Nafile... Alman vatandaşı olmadı... "Burada doğdum, burada yaşıyorum, burada ekmek buluyorum, Almanları da seviyorum ama, ben Türk'üm... Türk vatandaşı olarak kalacağım" dedi... "Yapma, etme, Türkler senin kıymetini bilmez" diye uyardı... "Olsun" dedi, "Eğer bir milli forma giyeceksem, o forma Türk milli takımının forması olur, başkası olmaz."
***
Kıytırık Avrupa takımlarına gidenleri bile ballandıra ballandıra anlatıyoruz ama, Avrupa'nın en güçlü üç liginden biri olan Bundesliga'da şakır şakır oynadı; Bochum, Leverkusen, Hertha Berlin, Stuttgart, dört kez transfer yaptı... Şampiyonlar Ligi'nde forma giyen ilk Türk futbolcu oldu.
***
Hiç şımarmadı... Hep mütevazı oldu... Ne barda-pavyonda gördük onu, ne de sportmenlik dışı herhangi bir hadisenin içinde... Ne sahada saçmaladı, ne de özel hayatında.
***
Hayalini kurduğu Türk milli takımının formasını da giydi... Türkiye'nin Dünya Kupası'nda kazandığı ve bir daha da zor kazanacağı eşsiz başarının '10 numarası' oldu.
***
Sonra, Almanlar'ın dediği çıktı... Kıymeti bilinmedi. İşi bitmiş gibi, kenarı itildi... Hatta, kampa çağırıldı, refüze edilerek gönderildi. Buna rağmen, terbiyesini bozmadı... Ne televizyonlara çıkıp atıp tuttu, ne de basın toplantısı düzenleyip, hakaret etti. Sustu sadece.
***
Onun varlığında başarıdan başarıya koşan Türk milli takımı, onun yokluğunda başarıya hasret kaldı... İnanmayan istatistiklere baksın... Un vardı, şeker vardı ama, bir türlü helva yapılamadı... Çünkü, o yoktu... Helvayı karacak 'beyin' yoktu takımda.
***
Evet, Yıldıray Baştürk o.
***
Dedim ya, bu satırları, transfer 'kesinleşmeden' yazıyorum... Umarım gerçekleşir... Çünkü, ayakta alkışlanmayı, saygıyı hak eden, milyonlarca gurbetçimizin gururu, normalde hayatı film yapılması gereken
biri o.
***
Ve, bir iddia...
İki çok kaliteli Alman getirdi Beşiktaş... Yıldıray olursa, Alman ekolünün 10 numarasını da getirmiş olacak... Sonra? Yazın bir kenara, memnun olmadığı yabancılarından kurtulursa, defansına bir Alman daha alır Beşiktaş... "Doğru olur mu?" derseniz... Bugüne kadar Türkiye'ye gelip de, başarısız olan Alman'ı ben hatırlamıyorum, siz hatırlıyor musunuz?
Aşk bu Aşk !

volkanca.net

+18 !

Yine güzeL yazmış YıLmaz ÖzdiL ..

İsterim yıLdırayı geLsin ..


Beleştepe

Hergün yazılarını titizlikle takip ettiğim ve sevdiğim "Yazar"dır.
Teşekkürler Yılmaz Özdil..
..İşine gelince herkes çArşı, İşler terse dönünce sahtekar çArşı..