Ana Menü

Susalım Karşılıklı

Başlatan Simurg, Ağustos 08, 2009, 10:54:19

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg



Sus... Ve gözlerime bak sadece... Ne söylediğim değil önemli olan, hatta  nasıl söylediğim de... Şimdi gözlerimde gördüğün şeyi söyle... Öfke mi, sevgi mi,  korku mu, endîşe mi?... Yoksa bir kırgınlık mı geçiyor gözlerimden? Bilir misin  gözleri okumayı, kalpleri hissetmeyi?... Hani o en insan yanımızı, en savunmasız  ve en güçlü yanımızı... Gözlerimizi yani... Bakar mısın onlara... Bilir misin  dillerini?

Aşkı sevgiden ayırabilir misin, ya her ikisini merhametten?  Küskünlüğü kırgınlıktan, umudu meraktan, şüpheyi korkudan ayırabilir misin ya da  hepsi karıştığında biribirine, bir isim bulma telâşına düşmeden, başlıksız bir  yazı gibi, isimsiz bir şiir gibi ve yorumlamadan okuyabilir misin  onları?...

Umudun, nasıl hayal kırıklığına evrildiğini seçebilir misin bir  çocuk sîmâsında ya da koca adamların bir yanıyla çocuk kalmış sîmâlarında. Umudu  hayâl kırıklığına dönüşürken çocukların, umutsuzluklarının da onları nasıl  kocaman adamlara dönüştürdüğünü bir de...

Bir dakika, sen beni dinlemiyor  musun yoksa! Yoksa sen de, gözlerime bakan ama görmeyen gözlerinden, muhtemel  tartışmalarımızın muhtemel cevaplarını mı geçiriyorsun?
Tartışmak değil  amacım... Hayır, hayır tartışmak değil amacım...

Ben yine gözlerden  bahsedeceğim sana... Birbirimizin gözlerine bakmadığımızdan bunca şaşkınlık, bunca  karmaşa, bunca telâş... Hayır tartışmak değil amacım, öyle bakma bana... Beni  tanıyamadıysan hâlâ, gözleri okumayı bilmediğinden... Okullarda sadece dudak  okumak öğretildiğinden.

Okumak için susmak gerekir evvelâ... Ve evvelâ  içimizdeki sesleri susturmak. Hayır, her zaman doğruyu söylemez içimizdeki  geveze. Her batacak gemiden kurtarmaz bizi ve bazen gemileri odur delen. Zâlim  dedikleri her zaman zâlim değildir ve âlim dediklerinin de neye âlim olduğuna  dair bir fikri yoktur onun. Zâlimin zulmü âşikardır ya, âlimin ilmidir asıl  dedikodusu... Bazen içses der kendisine, bazen sezgi olduğuyla övünür... Ama ben  yine gözleri tavsiye ederim sana. Gözleri okuyan geleceği de görür.

Hayır  tâcir de değilim ben, kişisel gelişim kitabı ya da gözlük satmıyorum... Hem satsam  da, senin daha iyi görmeni sağlamaksa amacım, utanmalı mıyım yine  de?

Aslında bir üstaddan yardım almalısın okurken... Ben de kekeliyorum  zira. Bunu sana ben öğretemem. Bakışlarındaki bunca ithâma gözlerimi kapayıp,  sana bedel isteyen bir şey de öneremem... Ama özünde değerli olanlar bile, kolay  kazanılmışsa eğer ayaklar altına alınırlar. En iyi ihtimalle klişeleşip, her  ortamda kullanılmaya müsâit bir espri hammaddesine dönüşürler.

Oysa ne  espriler ne de uzun cümleler vardır gözlerde... Belli bir kültür seviyesini hedef  alan bakışlar da fırlatılamaz meselâ... Îmânın kastedilişinden başkaca bir îmâ da  yoktur onlarda. Yanlış anlaşılmalar olabilirse de yanlış anlatımlar yoktur ve  hiçbir trajik bakış içinde bir komediyi de saklayamaz.

Anlıyorum, çokça "  hayır" deyişimden kaybettim seni... Üstelik gözlerim de "hayır" diyordu o  sırada."Hayır" bir balyozsa, "evet"ler küçük birer çekiç oluyorlardı ve artık  "hayır"larla "evet"lerin oranı hesabı değiştirmiyordu.

Biliyordum,  ayrılık gözlerimizde başlamıştı evvelâ , başlamış her şey gibi...

Bitişi,  başlangıcını yalanlamayan bir hikâye oldu bu...

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..