Ana Menü

Unutulmaz BJK-FB derbileri

Başlatan akbaba71, Temmuz 09, 2008, 01:55:07

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

akbaba71

ÇİZGİYİ GEÇTİ Mİ?
16 Kasım 1991 / Fenerbahçe 2 - 2 Beşiktaş

1991-92 sezonunun 10. haftasında, o zamanki adıyla Fenerbahçe Stadı'nda oynanan karşılaşma, yalnızca Fenerbahçe-Beşiktaş rekabetinin değil, Türk futbol tarihinin de en unutulmaz maçlarından biridir. O unutulmaz maçın ardından; dönemin en gözde hakemi Ahmet Çakar'ın, maçın 91. dakikasında verdiği "tartışmalı" gol kararı yıllar boyu tartışılacak, Erman Toroğlu stüdyoya tuvalet kâğıdı sererek pozisyon yorumu yapacak, Fenerbahçe kalecisi Engin İpekoğlu, canlı yayında açıkça küfreden ilk insan olarak Türk televizyonculuk tarihine geçecektir.

Oysa Kadıköy'deki gündüz maçı normal koşullar altında başlar. Gordon Milne yönetimindeki Beşiktaş, Fenerbahçe savunmasında Soczyinski'nin hatasını iyi değerlendiren Mehmet Özdilek'le maçın başlarında öne geçer. Ancak Fenerbahçe'nin golcüsü Aykut Kocaman, 32. dakikada skoru eşitler. Evinde 2. yarıya da iyi başlayan Fenerbahçe, devrenin hemen başında yine Aykut'la bir gol daha bulur ve maçın son dakikasına önde giren taraf olur.

Ancak 91. dakikada sol çaprazdan ceza sahasına giren Şifo Mehmet'in vuruşu, kaleci Engin İpekoğlu'nun bakışları arasında tıngır mıngır kaleye giderken, en yakışıklı futbolcu anketlerinde yağmur gibi oy yağdırdığımız Semih Yuvakuran can havliyle yetişir ve topu çizgiden çıkarır. Ne olduysa da, bundan sonra olur zaten.

Şifo Mehmet hakemin kararını beklemeden gol sevincine girişmişken, maçın yan hakemi Çetin Oytuner'in santraya koşması üzerine, o zamanlar genç, bıçkın gibi bir delikanlı olan Ahmet Çakar golü verir ve Fenerbahçe Stadı karışır. Beşiktaşlılar gole sevinedursun, Fenerbahçeli Semih ve Engin'i sakinleştirmek mümkün değildir. Ancak itirazlar sonuç vermez (ne zaman verdi ki?) ve hakem Ahmet Çakar, santradan kısa bir süre sonra maçı bitirir.

Maç biter! Ancak tartışmasının bitmeyeceği o günden bellidir. Türkiye'nin ilk özel televizyonu Magic Box'ın canlı yayınında, o zamanların Ömer Güvenç'i diyebileceğimiz Bülent Karpat, Fenerbahçe kalecisi Engin'i röportaja alır. Engin İpekoğlu da maçın heyecanıyla Türk televizyonculuk tarihine geçecek şu sözleri sarfeder: "Ağbi ben yan hakeme gittim itiraz etmek için, bana küfür etti."

Ahmet Çakar'ın gol kararı günlerce değil, aylarca, hatta yıllarca tartışılır. Ancak son noktayı yıllar sonra, olayın kahramanlarından Semih Yuvakuran koyacaktır. Maçın ardından ısrarla topun çizgiyi geçmediğini söyleyen Semih, birkaç yıl önce Lig TV'de Engin İpekoğlu ve Mehmet Özdilek'in konuk olduğu bir programda konunun yeniden açılması üzerine telefonla bağlanıp, golün geçerli olduğunu itiraf eder. "Top çizgiyi 10-15 santim kadar geçmişti," diyen Semih, şöyle devam eder samimi itirafına: "Ama ben o zaman bunu söyleyemedim. Üzerimde müthiş bir baskı vardı. Keşke adam gibi çıkıp, doğruyu söyleseymişim. Çünkü yıllar sonra maçlar, skorlar unutuluyor. Asıl önemli olan kalıcı dostluklar..."

İlginçtir, Beşiktaş o son dakika golü sayesinde, 91-92 sezonunu namağlup şampiyon bitirir. Ahmet Çakar ise 'ömrümden ömür çaldı' diye yorumladığı maç hakkında artık rahat uyuyabilir.

Deniz Arslan


UCHE'NİN SON DAKİKA GOLÜ
11 Aralık 1993 / Beşiktaş 1 - 2 Fenerbahçe

90'lı yılların başı, Fenerbahçeli taraftarların, ortamda Beşiktaşlı bulunduğu vakit boynu bükük gezdiği, sus-pus olduğu zamanlardı. Pek çoğumuz çocukluk döneminden hatırlayacaktır, ne zaman bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçı oynanacak olsa, skor tahmini yapmak zor olmuyordu: Son dakikaya kadar berabere giden maç, Beşiktaş'ın 90+2 civarında attığı golle siyah-beyazlıların oluyordu. O yılların istatistiklerinde, hangi takımın hangi dakikalarda gol attığına baktığımızda, 85-90. dakikalarda en çok gol atan takımın Beşiktaş olduğunu görüyorduk.

Ancak ne zaman ki tarihler 11 Aralık 1993'ü gösterdi, işte o zaman devran döndü. Fenerbahçe, ilk yarısında 1-0 mağlup duruma düştüğü maçta, ikinci yarıda mükemmel bir performans gösteriyor ve kaderin cilvesine bakınız ki, 90. dakikada attığı golle Beşiktaş'ı 2-1 yenmeyi başarıyordu.

İlk olarak maçın öncesine gidelim. Fenerbahçe, 93-94 sezonuna iyi bir başlangıç yapmış, Osieck yönetiminde ligde 13. haftaya kadar namağlup olarak devam etmişti. 13. haftada Samsunspor'a yenilerek bu unvanı kaybeden sarı-lacivertliler, bir sonraki maçta Beşiktaş'a karşı mücadele edecekti. Doğal olarak herkes Beşiktaş'ı favori gösteriyordu.

Fenerbahçe, Beşiktaş'a karşı ligde son galibiyetini 18 Mart 1989'da almıştı. Arada 30 Mayıs 1990'da alınan Cumhurbaşkanlığı Kupası galibiyeti vardı, ancak Fenerbahçeli taraftarlar bununla tatmin olacak gibi değildi. Önemli olan ligde galip gelmekti.

Beşiktaş, Nartallo, Sergen, Şifo Mehmet, Madida, Metin, Ali, Feyyaz gibi yıldızlarıyla en iyi kadrolarından birine sahipti. Fenerbahçe'nin kadrosunda ise Semih, Müjdat, Bülent, İlker, Engin ve Oğuz Çetin gibi sembol isimler bulunuyordu.

O yıllarda statlarda konuk takıma az yer ayrılması gibi bir kural olmadığından, İnönü Stadı'nın yarısı siyah-beyaz, yarısı da sarı-lacivertti. Meşaleler ve kulakları sağır eden bir gürültü eşliğinde maç başladı.

Beşiktaş ilk yarı boyunca Fenerbahçe'nin üzerine akın akın geliyor, adeta atacağı golü müjdeliyordu. Derken beklenen oldu ve ilk yarının son dakikasında Nartallo'nun golüyle siyah-beyazlı ekip 1-0 öne geçti. Metin'in sağdan yaptığı ortada, Madida kafayla uzak direğe doğru indirmiş, Nartallo'ya da topu boş kaleye yuvarlamak kalmıştı. İlk yarı 1-0 Beşiktaş'ın üstünlüğüyle bitti.

Herkes Beşiktaş için kolay geçecek bir maç olacağını umuyordu, ancak öyle olmadı. Fenerbahçe ikinci yarıda Beşiktaş kalesini art arda yokluyor, gol arıyordu. Sarı-lacivertlilerin golü bulması ise gecikmedi: 47. dakikada gol atmasına pek de alışık olmadığımız bir isim, İlker Yağcıoğlu sahneye çıktı ve maçta durumu 1-1'e getirdi. Bülent, orta sahada Sergen'den kaptığı topla ceza sahasına doğru girerken, İlker Yağcıoğlu'nun her zaman arşınladığı sağ kanada doğru havadan bir top gönderiyor, İlker de topu önce kontrol edip, sonra yerden bir vuruşla ağlarla buluşturuyordu.

Maçın son dakikalarına doğru girilirken, iki takım da eşitliği bozamamıştı. Beşiktaş'ın en çok gol attığı dakikalarda Fenerbahçe'nin dikkatli davranması gerekiyordu. Derken yine hiç beklenmedik bir isim, Fenerbahçe'nin Nijeryalı defans oyuncusu Uche sahneye çıktı ve sarı-lacivertli tribünlere bayram sevinci yaşatan gole imzasını attı. Emre Aşık'ın sağ kanattan yerden yaptığı ortada, İlker topu ayağının altından kaçırıyor, Uche ise penaltı noktası üzerinden sert ve düzgün bir vuruşla takımını 2-1 öne geçiren gole imza atıyordu.

Bu golle birlikte, Fenerbahçe taraftarı yıllarca süren şanssızlığı kırmanın mutluluğunu yaşıyordu. Beşiktaş'ın efsane teknik direktörü Gordon Milne ise, 7 yıldır teknik direktörlüğünü yaptığı takımından ayrılmasının fitilini bu mağlubiyetin yaktığını çok iyi biliyordu.

Serkan Mutlu


SERİ SONU YENİLGİSİ
2 Aralık 2001 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş

Bu maç öncesinde Kadıköy'de üst üste 24 maç kazanan Fenerbahçe, evinde ezeli rakibini devirip iki büyük başarıya birden imza atmak istiyordu. Bu galibiyet hem iki takım arasındaki tarihi rekabette hem de dünya futbol tarihinde önemli bir yer edinecekti. O maçta sarı lacivertlilerin galip gelmesi, onları iç sahada üst üste en çok maç kazanma rekoruna ortak edecekti.

Fenerbahçeli oyuncular sahaya bu önemli rekoru egale etmek, Beşiktaşlılar ise ezeli rakiplerinin hevesini kursağında bırakmak için çıktı. Bu denli yoğun motivasyonla çıkılan maçta havanın gerginleşmesi de uzun sürmedi. Maçın 34. dakikasında Fenerbahçe'nin tecrübeli savunmacısı Zoran Mirkovic, daha sonra sarı lacivertli formayı giyecek olan Tümer'e sert bir müdahalede bulundu. Tümer de bunun altında kalmayıp rakibine tekme atınca iki oyuncu birden kırmızı kartla oyun dışında kaldılar. İlk yarı bittiğinde ortada gol yok birer kırmızı kart vardı.

İkinci yarının hemen 49. dakikasında Abdullah'ın frikiği ağlarla buluşunca ev sahibi takım 1 – 0 öne geçti. Tam Sarı Kanaryalar, galibiyetin hayallerini kurmaya başlıyorlardı ki 56 ve 77'de Kara Kartallar'ın savunmadaki emniyet sübabı Ronaldo sahneye çıkıp takımına galibiyeti getirdi. Bu maçın bitimiyle birlikte Beşiktaşlı taraftarlar, Japon bayraklarını sallayarak ezeli rakiplerinin serisine son vermenin keyfini yaşadılar.

Beşiktaş, bu galibiyetten sonra rakibiyle 6 deplasman maçından da puanla çıkarak önemli bir seri yakaladı. Siyah beyazlıların bu serisi de bu sezonun ilk yarısında oynanan maçla son buldu. Ne tesadüftür ki, bu seriyi bozan maçın sonucu da yine 2 – 1'ken kazanan ev sahibiydi.

Ceyhun Bayel


KADIKÖY PANTERİ PANCU
17 Nisan 2005 / Fenerbahçe 3 - 4 Beşiktaş

17 Nisan 2005 gecesi saat 19.00'da Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda tarihi gecelerden biri yaşanıyordu. Ev sahibi ligde şampiyonluk kovalarken, Beşiktaş ise yarıştan kopmuştu. Galatasaraylıların da heyecanla beklediği derbi öncesi Fenerbahçe favori olmasına rağmen, Beşiktaş'ın son 4 maçta bu statta kaybetmemesi karşılaşmanın ilginç geçeceğinin en büyük işaretiydi.

Rakibine karşı büyük psikolojik üstünlüğü bulunan Kartal, maçın 27.dakikasında daha sonra Fenerbahçe'ye transfer olan Tümer Metin'le 1-0 öne geçti. Siyah beyazlı taraftarlar daha o dakikada kutlamalara başlarken, 34.dakikada Luciano'nun röveşata ile attığı gol skora denge getirdi. İlk yarı böyle bitecek derken, Carew uzatma anlarında skoru 2-1'e getirdi.

İkinci yarıya hızlı başlayan ev sahibi oldu ve Alex'in 69.dakikada attığı golle Fenebahçe bir kez daha skoru eşitledi. Bu golün 10 dakika sonrasında İbrahim Akın, uzaktan attığı müthiş şutla Beşiktaş'ı bir kez daha öne geçirdi.

Tuncay'ın ceza sahasında düşürülmesi sonrası kazanılan penaltıyı Alex kullanıp, topu ağlarla buluşturduğunda dakikalar 83'ü gösteriyordu. Maç 3-3'e gelmiş ancak heyecan fırtınası dinmemişti.

Beşiktaş kalecisi Cordoba'nın ikinci sarı kartını görüp oyundan atılmasıyla 10 kişi kalan Beşiktaş, 3 değişiklik hakkını kullandığından Pancu'yu kaleye gönderdi. Maçın o dakikasından sonra dengeler Fenerbahçe lehine değişmesine rağmen, 90+3'te golü bulan Beşiktaş oldu. Orta sahanın önemli isimlerinden Koray, uzaktan attığı golle Kartal'a mucize bir üç puan kazandırdı.

Kalede Pancu ile kazanılan bu zafer, o sezon evinde oynadığı 14 maçta hiç yenilgi yüzü görmeyen Fenerbahçe'nin de ilk mağlubiyeti oldu.

Sonraları "Kadıköy panteri Pancu" formalarıyla kutsanan bu galibiyet Beşiktaş teknik direktörü Rıza Çalımbay'ın görev süresini uzatmakla kalmadı, Fenerbahçe'nin de yıpkı 90'lı yıllarda olduğu gibi yeni bir Beşiktaş şanssızlığı serisine girdiğini düşündürttü futbolseverlere.

Roxanne Y. Kılıçlıoğlu


HERKES BERABERE BİTTİ DERKEN...
18 Eylül 2005 / Beşiktaş 1 - 2 Fenerbahçe

2005 yılının Eylül ayında Türkiye'nin birinci gündemi, "Gelinim Olur musun?" yarışmasının galibi Ata Türk'ün intiharıydıysa, ikinci gündemi de işte bu müthiş derbiydi. Birçok açıdan ilginç özellikler taşıyan bu derbi, gerçekten de enfes 3 gole sahne olmuş ve Fenerbahçe yıllar sonra İnönü Stadı'nda galip gelerek taraftarının yüzünü güldürmüştü.

Ligde ilk haftalar olmasına karşın bu maç, oldukça gergin bir atmosferde başlıyordu. Zira bir hafta önce PFDK, Beşiktaş
tribünlerinin önceki haftalarda attığı yoğun küfürlü sloganları incelemeye almış ve Beşiktaş'a, derbiyi tarafsız sahada oynama cezası vermişti. Bu karar günlerce tartışıldıktan sonra Tahkim Kurulu da meseleyi ele almış ve PFDK'nın uygulamaya karara verdiği bu ceza konusunda yürütmeyi durdurma kararı alarak İnönü Stadı'nı yeniden derbiye açmıştı. İkinci gerginlik unsuruysa, konuk ekipten hiçbir taraftarın kabul edilmediği bu karşılaşmaya bir grup Fenerbahçe taraftarının, siyah beyaz kostümlerle içeri girmesiydi. Bu grubu oluşturan taraftarlar, bir tribün oluşturduktan sonra üzerlerindeki siyah beyazlı formaları çıkartarak, içlerine giydikleri Fenerbahçe formalarıyla takımlarını desteklemişlerdi.

2005-2006 sezonunun 6. haftasına denk gelen bu karşılaşma öncesi Fenerbahçe 11 puanla Galatasaray'ın ardından ikinci sırada bulunuyor; Beşiktaş'sa 8 puanıyla orta sıralarda yeralıyordu. Bu maç, o sıralarda durumu sıkça tartışılan Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay için çok önemliydi. Zira siyah beyazlıların yenilgisi hâlinde, "Beşiktaş şampiyonluk yarışına erken havlu attı" denilecekti. Çalımbay, uzun süre yenik götürdüğü bu maçı en azından berabere kapatıyordu ki...

Bir dakika bir dakika... Bu son dakikaya en son gelelim. İşin başında Nicolas Sebastien Anelka'nın sapkın golünü anlatmamız lâzım bir kere. Maçın 18. dakikasında orta sahanın sağ tarafında Appiah'tan aldığı topu nasıl o denli hızla ve kolaylıkla, Koray'ın yanından hayalet gibi çekerek ceza sahasına taşıdı Fransız yıldız ve çaprazdan o inanılmaz vuruşu yaparak Cordoba'yı nasıl avladı, bugün hâlâ daha insanı düşündürtecek bir konudur.

Maç işte bu golle 1-0 olduktan sonra kuşkusuz İnönü Stadı'nda daha çok bastırmaya çalışan taraf Beşiktaş; ancak daha tehlikeli pozisyonları bulup bulup kaçıran da Fenerbahçe olmuştur. Bunlardan en tehlikelisi de kuşkusuz, yine Nicolas Anelka'nın unutulmaz çalımlarla bu kez soldan ceza sahasına girmesi ve Ahmed Hassan tarafından düşürülmesiyle kaçırılan penaltıdır.

81. dakikada kaçan bu penaltının ardından Beşiktaş, en azından beraberliği son dakikalarda elinden geleni yapmış ve Rıza Çalımbay'ın öğrencileri, Christoph Daum'unkileri enikonu baskı altına almışlardı. İşte bu baskı sonuç verdi ve maçın son dakikasında Jose Pereira Kleberson, çok uzak mesafeden topu düzelttikten sonra kelimenin tam anlamıyla enfes bir vuruş yaparak kaleci Volkan Demirel'i mağlup etmişti.

İnönü Stadı bu muhteşem golle yıkılırken, deplasman takımı santrasını yaptı. Artık özellikle de Fenerbahçe tempoyu düşürmeye çalışıyor ve uzatmalarda bir gol daha yeme riskiyle karşılaşmak yerine, "Deplasmanda alınan 1 puan iyidir" mantığıyla oynuyordu. İşte artık herkesin, Fırat Aydınus'tan gelecek son düdüğü beklediği bu dakikalarda, sahadaki 22 futbolcudan 1 tanesi, kafasında, kaderin ağlarını İnönü Stadı'nda örmeye hazırlanıyordu. Uzatmaların da uzatmasında topu orta sahaya yakın bir noktada alıveren bu futbolcu, o zamanın Fenerbahçelisi Tuncay Şanlı'ydı. Tuncay o topu aldı, gitti gitti ve ceza sahasının önüne kadar geldikten sonra, yine o dönem Fenerbahçe'de oynayan, adı de henüz 'Marcio' olan Nobre'yle çok başarılı bir verkaç yaptıktan sonra kale alanına yaklaştı ve Beşiktaş savunmasının arasından son bir gayretle topa vurarak Beşiktaş filelerini havalandırdı.

Bu golün ardından Beşiktaş'a yalnızca santra vuruşu yapacak kadar vakit kalmış; Fenerbahçe yıllar sonra İnönü Stadı'nda galip gelmenin keyfini yaşamıştı.

Erhun Geyisi


ARTI BİR

16 Eylül 2000 / Beşiktaş 3 - 0 Fenerbahçe (Hükmen)

Fenerbahçe'nin şampiyon olduğu 2000-2001 sezonunun 5. haftasında, İnönü Stadı'nda oynanan karşılaşma Türk futbol tarihinde bir ilkin yaşanması açısından ilginçtir.

O zamanlar, Türkiye liginde yabancı oyuncular konusunda 5+1 kuralı uygulanmaktadır. Fenerbahçe karşılaşmaya dört yabancı oyuncuyla (Mirkoviç, Lazetiç, Kenneth Andersson ve Mosheau) başlar. Ancak işlerin kötü gitmesi üzerine, teknik direktör Mustafa Denizli, kenarda beklettiği Haim Revivo ve Milan Rapaic'i oyuna sürmeye karar verir. Bunun yapılması için sahadaki yabancılardan en az birinin çıkarılması gerekirken; Fenerbahçe kenar yönetimi büyük bir dalgınlıkla Türk statüsünde oynayan iki oyuncuyu, Uche'yle (Deniz Uygar) Elvir Balic'i oyundan alır. Fenerbahçe karşılaşmayı altı yabancıyla tamamlayıp, Beşiktaş'a 3-0 kaybeder ancak siyah-beyazlı takımın sahada kazandığı maç, Federasyon kayıtlarına 3-0 hükmen kazanılmış bir maç olarak geçer.

Olay gazetelerde "skandal" olarak yorumlanacak ve günlerce tartışılacaktır. Biz Milliyet gazetesinin 17 Eylül sayısından kısa bir haberle noktalayalım:

"Stat çıkışı son derece sinirli olduğu gözlenen Aziz Yıldırım'ın, Mustafa Denizli'ye tepki gösterdiği öğrenildi. Yıldırım'ın şeref tribünü kapısından çıkarken, "Allah kahretsin. Yazıklar olsun. Böyle hata yapılır mı? Denizli'nin yanındakiler ne iş yapıyor?" dediği haber alındı."

Deniz Arslan
http://schwarzadler.blogspot.com/

2008-2009 TSL Şampiyonu Beşiktaş

carlito1903

Sergen'in Kadıköy'de son dakika da attığı frikik golü ile kazandığımız maçta unutulmazların arasında...

ferdikoclu

Alıntı yapılan: carlito1903 - Temmuz 09, 2008, 01:58:27
Sergen'in Kadıköy'de son dakika da attığı frikik golü ile kazandığımız maçta unutulmazların arasında...

Aynen.. Unutamam onu.. Rüştü kaledeydi..
Dervişlik baştadır, tacda değildir
Kızdırmak oddadır, sacda değildir
Eğer bir müminin kalbin yıkarsan
Hakka eylediğin secde değildir...
Ararsan Allah'ı kalbinde ara
Kudüs'te Mekke'de Hac'da değildir..

Non Mollare Mai

Kesinlikle 3-4'lük maç en unutulmazıydı benim için.
Böyle bi maça tanıklık ettiğim için çok şanslıyım.
edit

carsi52

16 Eylül 2000 / Beşiktaş 3 - 0 Fenerbahçe (Hükmen)
Biz bu maçı zaten 3-0 kazanmıştık :D

3-4 en unutuLmaz maç :)
Bölünür senin için uykular!

Kralkartal21

SERİ SONU YENİLGİSİ
2 Aralık 2001 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş


Bu maç nasıl unutulur.

3-4 Maçta var ama..


TEK EĞLENCE YİNE FENERBAHÇE..! :)
Kalbimizde Renklerin Bitmese de Dertlerin Doyamam Doyamam Sana..

KeePSaKe

aslında kadıköydeki seri higuin in golüyle devam edecekti ama hakem sağolsun olmadı.
Since 1903

ilhan mansız_melis

KADIKÖY PANTERİ PANCU
17 Nisan 2005 / Fenerbahçe 3 - 4 Beşiktaş

unutulmaz bir maçtı ya şimdi maçı öğretmen evinde izliyoruz annem de febeli :)
maç başladı arkada da babamın eski öğrencisi var sarı kafa fenerli febe atak yapıyor bu gıcık bağırıyor yürü be yen şu ezikleri falan biz aynı anda babamla arkaya bir dönüşümüz var ama :D çocuk korkudan ses çıkarmadı bi daha ondan sonra bizim ilerimizde bi adam oturuyor BJK forması var Koray attı golü o adam döndü febeliye bi hareket çekti ama benim şaftım kaydı :D
28 Mayıs 1994 tarihinde "Kızlar futboldan anlamaz" sözüne tepki olarak doğdum.

Cem Goren

3-4 unutulamaz tarih 17 nisan 2005 pazar ertesi gün sınavım var fakat ben sınava çalışmak içim kağıtlarımla beraber kadıköy fikri saraçoğlu f tipi cezaevinde;D maçta o müthiş güne tanıklık ettim en unutulmazı ve en güzelide  maç çıkışı fener tarafında olan babamın beni beklemeden evin yolunu tutması oldu

SERİ SONU YENİLGİSİ
2 Aralık 2001 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş
buda unutulmazlar arasında yerini aldı
altın kapılarımız kan oldu tayfun

keskinli

daha cok maclar var yazilmamis,bi ara sürekli farkli kazanirdik mesela
Ölürüm Beşiktaşım,ZehirimSensin
Evvelim Sen Oldun,Ahirim Sensin

IL Capitano

veselonovic vardi fenerin basinda, bes istiyorum filan diye laflar etmisti. sonra biz maci yanlis hatirlamiyorsam 5-1 almistik. Turkiyeden bana gazete sayfasini göndermislerdi.
Wilsonlu filan bir kadroydu.
Inadina Gülümse Hayata : Biz ATATÛRK Gencleriyiz !!!....

keskinli

veyselinovici her zaman 5 cayina davet ederdik :ahaha
Ölürüm Beşiktaşım,ZehirimSensin
Evvelim Sen Oldun,Ahirim Sensin

Anarchy*


Cem Goren

son zamanlardaki şansızlığımızı inş. kırarız artık bu sene
altın kapılarımız kan oldu tayfun