Ana Menü

Behçet NecatigiL

Başlatan özLemTA, Kasım 28, 2007, 23:26:37

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

özLemTA

16 Nisan 1916 tarihinde, İstanbul, Fatih'te dünyaya gelen Necatigil, sanatçı ruhlu, duyarlı bir insan olan annesi, Fatma Bedriye Hanım'ı, 1918 senesinde, henüz 2 yaşındayken kaybetti. Aynı sene büyük Fatih yangınında evleri de yanan Necatigil, bir süre Karagümrük'e, anneannesinin yanında yaşamaya gitti.

Uzun yıllar, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde müftülük yaptıktan sonra, Sarıyer Müftülüğü'nden emekli olan babası Necati Efendi, annesinin ölümünden bir yıl sonra, Beşiktaş'ta bir saray memurunun kızı olan Saime Hanım'la evlenince, Necatigil'in hayatında, babası ve anneannesinin arasında gidip gelmekle geçen, bir dönem başladı.

Necatigil, ilkokula başlayacağı sene, anneannesinin de rahatsızlanınca, Karagümrük'ten Beşiktaş'a, babasının yanına geri döndü ve 1923′de, Beşiktaş Cevri Usta Okulu'na başladı.

Singer Dikiş Makineleri firmasında müfettiş olarak işe başlayan ve Kastamonu'ya atanan babasıyla taşınanan Necatigil, ilkokul son sınıfı Kastamonu Muallim Tatbikat Mektebi'nde okudu ve 1927′de mezun olarak Kastamonu Lisesi'nde ortaöğrenimine başladı.

Yetersiz beslenme ve bakımsızlık yüzünden başlamış olan hastalığı "adenit tüberküloz" sebebiyle, öğrenimine ara verme durumunda kalan Necatigil, ailenin yeniden İstanbul'a taşınmasıyla, ameliyatlar ve elektrik tedavileriyle geçen uzunca bir süre geçirdi.

Yarıda kalan öğrenimine, 1931 yılında Kabataş Lisesi'nde, orta ikinci sınıftan yeniden başlayan Necatigil, 1936′da okulun edebiyat bölümünden birincilikle mezun oldu.

İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu, Edebiyat Bölümünden mezun oldu. Kars, Zonguldak ve Kabataş Erkek Lisesi 'nde ve daha sonra da, İstanbul Eğitim Fakültesi'nde edebiyat öğretmenliği yapan Necatigil, Kabataş Erkek Lisesi'nde Demir Özlü, Hilmi Yavuz gibi yazar ve şairlerin öğretmeni oldu.

Edebiyata ilgisi, Kastamonu'da, ortaokul yıllarında başlayan Necatigil, edebiyat öğretmeni, şair Zeki Ömer Defne tarafından desteklendi ve yazması için teşvik edildi.

O yıllardan kalan bir kompozisyon defterinde, Zeki Ömer Bey'in 23.1.1930 tarihli şu cümleleri göze çarpmaktadır: "Yarının iyi bir kalemine sahipsin. Boş durma, oku!"

Ortaokul yıllarında, kendi el yazısıyla yazıp ciltlediği bir dergi çıkarmaya başlayan Necatigil'in okuyucuları, arkadaşları ve akrabalarıydı.

İlk şiiri, lise öğrencisi olduğu yıllarda Varlık Dergisi'nde çıkan ve o tarihten, ölümüne kadar hep şiirinin ve edebiyatının içinde olan Necatigil, şiirlerinde evler, aile, çevre, aşklar, sıkıntılar, hastalıklar, yalnızlıklar ve ölüm, onun kendine has anlatımı ile satırlara dökülmüştür.

O yıllarda, Akşam Gazetesi'nin haftalık Çocuk Dünyası sayfasına, Küçük Muharrir imzasıyla şiir, fıkra ve hikâyecikler yazmaya başlayan Necatigil, daha sonra bir ropörtajında, 1931 - 1933 yılları arasında sürdürdüğü bu çalışmalarının karşılığında, dergi yönetiminden telif ücreti olarak, ya çikolata, ya da bonbon aldığını açıklamıştı.

Kabataş Lisesi'ni bitirdikten sonra, öğrenimine Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde devam eden Necatigil, bu arada, Alman Filolojisi'ndeki bazı derslere konuk öğrenci olarak katılarak, ilk ders yılı sonunda "Deutscher Akademischer Austauschdienst" kuruluşunun davetlisi olarak, bursla, berlin'e gönderildi. Dört ay almanya'da kalan Necatigil, Berlin Üniversitesi'nin dil kurslarına devam etti.

1940 yılında, üniversiteden birincilikle mezun olan ve aynı sene, Kars Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atanan Necatigil, iklime uyum sağlamakta güçlük çekip, hastalanması üzerine, 1941'de Zonguldak Çelikel Lisesi'ne tayin edildi. 1943 Mart'ında da İstanbul Pertevniyal Lisesi'ne atanmasından iki ay sonra, yaz dönemine girince, yedek subaylık için başvurarak ankara'ya giden Necatigil, temel eğitim sonrası askerlik görevini Ekim 1943 - Kasım 1945 arasında, izmir'de levazım subayı olarak yaptı ve terhis olmasının ardından, Aralık 1945'te, İstanbul'a, on beş yıl süreyle çalışacağı Kabataş Lisesi'ne tayin edildi. İlk şiir kitabı "Kapalı Çarşı" da aynı sene basılmıştır.

Yine aynı yıl, istanbul-universitesi, Alman Filolojisi'ne kaydını yaptırarak, iki yıl süreyle, öğretmenliği ve öğrenciliği birlikte sürdüren Necatigil, iki yıl sonra, lisedeki ders saatleri arttığı için, modern Almanca sertifikası alarak, Alman Filolojisi'ndeki öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.

1948 yılında Edebiyat Fakültesi öğrencisi olan ve o dönemde Sarıyer Ortaokulu'nda stajyer öğretmen olarak çalışan Huriye Korkut ile tanışan Necatigil, Ağustos 1949′da, bu hanımla, aile arasında kıyılan bir nikahla evlenedi.

1951 yılında ilk kızları Selma'nın dünyaya gelmesinin ardından, 1955 yılında, Beşiktaş'a taşındılar. 1957'de de, ikinci kızları Ayşe doğdu.

1957'de Yedi Tepe Şiir Armağanı'nı kazanan Necatigil, 1964'te de, Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nün sahibi oldu.

1960 yılında, Çapa Eğitim Enstitüsü'ne atanan ve 1972'de, kendi isteğiyle emekliye ayrılan Necatigil, emeklilik dönemini, evinde çalışarak geçirdi.

Eski ve yeni kelimeleri ustaca şiirine yerleştiren, sağlam ve tutarlı bir şiir dünyası olan sanatçının, Bile/Yazdı adlı, düz yazılarını içinde topladığı bir kitabı basıldı.

Almanca'dan çevirileri de olan Necatigil, 1965'te Yıldızlara Bakmak, 1967'de Gece Alevi, 1970'te Üç Turunçlar, 1975'te de Pencere adlı kitaplarında, yazdığı radyo oyunlarını birleştirdi.

Behçet Necatigil, 1979 Kasım'ında, akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne yatırıldı ve kısa bir tedavi döneminin ardından, 13-aralik 1979 tarihinde vefat etti. Necatigil, İstanbul Zincirlikuyu mezarlığına defnedildi.

Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü, 1980′den beri verilmektedir.

Necatigil'in, Eski Sokak şiirine konu olan Camgöz Sokağı'nın adı, ölümünün ardından, 1987 yılında, yakın arkadaşlarının çabaları ve basının da desteğiyle, belediye tarafından "Behçet Necatigil Sokağı" olarak değiştirilirken, Kabataş Erkek Lisesi 3 Fen-F sınıfına da, Behçet Necatigil Dersliği adı verilmiştir.

Şehr-i İstanbul Derneği de sanatçıların evlerini belgelemek amacıyla yaptığı çalışma kapsamında, 19-mart 2005 de, düzenlenen bir törenle Behçet Necatigil'in 1964 yılından, ölümüne dek yaşadığı Deniz Apartmanı'nın girişine bir plaket koydu.


ÖDÜLLERİ

    * Yedi Tepe Şiir Armağanı (1957)
    * Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü (1964)
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Sevgilerde

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı



çok özeL biR şiiRdiR bu benim için (:
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Kitaplarda Ölmek

Adı, soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır parantez.

O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.

Ya sayfa altında, ya da az ilerde
Eserleri, ne zaman basıldıkları
Kısa, uzun bir liste.
Kitap adları
Can çekişen kuşlar gibi elinizde.

Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda.

O şimdi kitaplarda
Bir çizgilik yerde hapis,
Hala mı yaşıyor, korunamaz ki,
Öldürebilirsiniz.
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Dönme Dolap

Nerden niçin mi geldim
Bilmeden bir şey diyemem, ya siz?
Hem hiç önemli değil
Geldim, yer açtılar, oturdum
Girip çıkanlar vardı
Zaten ben geldiğimde.

Başka şeyler de vardı, ekmek gibi, su gibi
Gülüşler öpüşler ne bileyim hepsi
Doğrusu anlamadım bir düğün-dernek mi
Sonra da kimileri düşünceli, durgundu
Gidenler neye gitti doğrusu anlamadım
Zaten ben geldiğimde.

Bir lunapark mı bir konser bir gösteri
Bilmem pek anlamadım önüm kalabalıktı
Sıkıştığım yerde vakit çabuk geçti.
Bak dediler baktım pek bir şey göremedim
Hem her yer karanlıktı
Zaten ben geldiğimde.

Benim tek düşüncem büzüldüğüm köşede
Nasıl çekip gideceğim kalk git dediklerinde
Çünkü çıkmak sıkışık sıralardan mesele
Kalkacaklar yol vermeye bakacaklar ardımdan
Az mı söylendilerdi şuracığa ilişirken
Zaten ben geldiğimde.
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Lâdes

Uzayacağa benzer
Tutuştuğumuz lâdes. İşi gücü bırakıp
Mezarlığa nâzır
Bir eve taşındım. Ölüm, sen beni aldatamazsın,
Aklımda!
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Gözleri Badem

Ben annemin evinde
Fındık fıstık üzüm
İlerde evlenince
Çuvalla düşünürdüm.

Aşk idi beni iten
Heyamola
Ben onsuz yaşar isem
Dünyalar haram ola.

Aşk idi beni iten
Sev seni seveni
Bir yavru ceylân iken
Yâd avcı vurdu beni.

Evlendim kocam
Bir güzel âdem
Odalarda fıstık yok
Gözleri badem.

Mavi değilmiş deniz
Hey gidi fıstık üzüm
Kızlar günün birinde sevip evlenirseniz
Sizleri de görürüm.

git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Kurşun

Bitkinim, bitkinsin
Saçlar ağarır ümitlerle beraber
İnsanın evi olması
Büyülenmiş gibisin.

Satırlarda soldu yüzün
Kalabalık evlerde eğreti
Üzgünüm, üzgünsün
Mumlar eridi.

Sokaklar, eğlenceler uzakta
Farkında bile değilsin
Hasadını esirgeyen toprakta
Bitkinim, bitkinsin.

Çökmüş siperlerden kurtulan yorgun
Askerleri düşün
Yeraltında saatler
Yılları ömrümüzün.

Bilmezden gelsek de
Gün sönmeye başladı
Seneler eriyor cenkte
Yaşamaya vakit kalacak mı?

Diyelim kurtardık hayatı
Ya ansızın yalnızsak
Ya külçeleşir de ayaklar
Yürüyemez olursak?

Yahut askerleri düşün
Tam çıkmışlar siperden
Bakıyorsun
Pusudaki tepelerden bir kurşun.
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Küskün Yolcunun Türküsü

Uzun yürümelerden
Sonra bitkin düşerek
Bu bir çocuk oyunu:
Ben seni çektim çekerek.

Şimdi hangi kitaplardan
Öğreneceksiniz onu,
Gelmiyorsa bazı şeyler
Çocukluktan geçerek.

Kasırgayı, doluyu
Yemiş de düşmüş gibi
Issız kaldırımlarda
Garip gece kelebeği
Düşe kalka sekerek.

Şimdi hangi yollardan
Siliniyor izleri
Çağ dışı bir çağrıyı
Sigara içer gibi
İçine çekerek.

Dünya böyle gidiyorsa
Elbet bir nedeni var
Ben sana küstüm küserek.
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Solgun Bir Gül Dokununca

Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca.

Ya büyük şehirlerin birinde
Geziniyor kalabalık duraklarda
Ya yurdun uzak bir yerinde
Kahve, otel köşesinde
Nereye gitse bu akşam vakti
Ellerini ceplerine sokuyor
Sigaralar, kâğıtlar
Arasından kayıyor usulca
Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.

Ya da yalnız bir kızın
Sildiği dudak boyasında
Eşiğinde yine yorgun gecenin
Başını yastıklara koyunca.

Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.
Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.

Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlarla takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar, ya da anılar boyunca.

Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca.
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

Evler

İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar.
İrili ufaklı, birbirinden farklı,
Ahşap evler, kâgir evler yaptılar.
Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu,
Evlerin içi devir devir değişti
Evlerin dışı pencere, duvar.

Vurulmuş vurgunların yücelttiği evlerde
Kalbi kara insanlar oturdu.
Gündelik korkuların çökerttiği evlerde
O fıkara insanlar oturdu.

Evlerin çoğu eskidi gitti tamir edilemedi.
Evlerin çoğu gereği gibi tasvir edilemedi.
Kimi hayata doymuş göründü,
Bazıları zamana uydular.
Evlerin içi oda oda üzüntü,
Evlerin dışı pencere, duvar.

Evlerde saadetler sabunlar gibi köpürdü:
Dışardan geldi bir tane, nar gibi,
Arttı, eksilmedi.
Evleri felâketler taunlar gibi süpürdü:
Kaderden eski fırtınalar gibi,
Ardı kesilmedi.

Evlerin çoğunda dirlik düzen,
Kalan bir hâtıra oldu geçmişte.
Gönül almak, hatır saymak arama!
Evlâtlar aileye âsî işte,
Bir çığ ki kopmuş gider, üzüntüden.

Evlerde nice nice cinayetler işlendi,
Ruhu bile duymadı insanların.
Dört duvar arasında aile sırları,
Dört duvar arasında dünyanın kahırları:
Bunca çocuk, bunca erkek, bunca kadın
Gözyaşlarıyla beslendi.

Küçükler, büyük adam yerine evlerin kiminde:
Çocukları işe koştu kalabalık aileler.
Okul çağlarının kadersiz yavruları,
Ufacık avuçlardan akşamları akan ter,
Tuz yerine geçti evlerin yemeğinde.

İnsanların kaderi besbelli evlere bağlı:
Zengin evler fakirlere çok yüksekten baktılar,
Kendi seviyesinde evler kız verdi, kız aldı
Bâzıları özlediler daha yüksek hayatı,
Çırpındılar daha üste çıkmaya,
Evler bırakmadılar.

Yeni yeni tüterken ocakların dumanı
- Kadın en büyük kuvvet erkeğinin işinde -
Erkekleri kaçtı, kadınları kaçtı
Evler dilsiz şikâyet, kaçmışların peşinde.

Şu dünyada oturacak o kadar yer yapıldı:
Kulübeler, evler, hanlar, apartmanlar
Bölüşüldü oda oda, bölüşüldü kapı kapı
Ama size hiçbir hisse ayrılmadı
Duvar dipleri, yangın yerleri halkı,
Külhânlarda, sarnıçlarda yatanlar!

git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

özLemTA

aiLesinin hazıRLadığı Resmi inteRnet sitesi:

http://www.necatigil.com/
git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)