Ana Menü

"İstanbul Engel Olmazsa, İkinci Mrmiç Olabilir"

Başlatan ERHUN, Ağustos 09, 2012, 13:18:21

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ERHUN


İskoç futbolunu yakından takip eden Spor yazarı Ali Ece, Beşiktaş'ın yeni kalecisi Allan McGregor'u Kartalbakisi.com için değerlendirdi.



Yeni transfer Mcgregor hakkında geniş çaplı bir değerlendirmede bulunan Ali Ece, ''İstanbul engel olmazsa, ikinci Mrmiç olabilir!'' ifadelerini kullandı.

McGregor transferi hakkında ne düşünüyorsunuz?

''Beşiktaş'
ın şu anda içinde bulunduğu zor durumdan dolayı ne kadar yetenekli bir kaleciyi kadrosuna kattığı, hak ettiği kadar gündemde yer almadı. Tabii bunda bazılarının sürekli olarak Beşiktaş aleyhine haber abartma ve manşete taşıma "çirkin politikası"nın da rolü var. Allan McGregor'u ülkemizde başka bir takım alsaydı ne kadar iyi bir kaleci olduğu günlerce yazılıp çizilirdi.''

McGregor'un kariyerini özetlersek neler diyebilirsiniz?

''İskoçya Ligi'nin son yıllarda düşüşte olduğu herkesin malumu ama unutmamak gerekir ki son 10 yılda 2 ayrı İskoç takımı iki kez UEFA Kupası finali oynadılar. 2003 UEFA Finali'ni uzatmalarda gümüş golle kaybeden Celtic'in finale çıkmasında başrol oynayan isim İsveçli gol sanatçısı Henrik Larsson'du. 2008'de Rangers'ın UEFA finale çıkmasında ise kaleci Allan McGregor başrol oynayan, fark yaratan oyunculardan birisiydi. Zaten tarihsel açıdan da bakınca İskoçya'nın bu büyük rekabetinde en iyi hücumcular daha çok Celtic forması giyse de (Dalglish, Larsson, Viduka, Van Hooijdonk, Jorge Cadete, Di Canio), Rangers  hep en iyi kalecilerin (Andy Goram, Klos) forma giydiği takım oldu.

Allan McGregor da bu son derece başarılı bir kaleci geleneği olan Rangers'ın altyapısında yetişti ve çok genç bir yaşta A takıma yükseldi. Son 6 yıldır McGregor, Rangers'ın banko kalecisiydi. Rangers'ın son 5 yılda yaşadığı 3 lig şampiyonluğunun 2'sinde (2010 ve 2011) belirleyici rol oynadı. Özellikle Celtic'le oynanan derbilerde devleşerek ve şampiyonluğun düğüm maçlarına ağırlığını koyarak formda olduğunda nasıl önemli bir "büyük maç kalecisi" olduğunu kanıtladı. 2011'in şampiyonunu belirleyen kader derbisinde Samaras'ın penaltısını kurtardığı an Rangers tarihinin en önemli ve unutulmaz anlarından birisi olarak taraftarın gönlünde "altın eldiven" olarak anılmasını sağladı.

McGregor, Rangers'ı bırakıp Beşiktaş'ı seçtiği için nişanlısı twitter'da büyük hakaretlere maruz kaldı çünkü Rangers için özellikle böyle 4. kümeye kadar düşürüldükleri zor bir dönemde tarihlerinin en iyi 3 kalecisinden birini kaybetmek tarifsiz bir acı. Ancak objektif gözle bakınca bu kadar yetenekli bir kalecinin 4. kümede oynaması da kariyeri açısından büyük bir riskti çünkü İskoçya Milli Takımı teknik direktörü Levein, McGregor'a bile 4. kümede oynarsa milli takıma çağırılmayacağını söyledi.

Bazıları "McGregor bu kadar iyi kaleci de neden İskoçya Milli Takımı'na sadece 21 kez çağırıldı?" diye sorabilirler. Bunun birinci sebebi Premier Lig tarihinin bonservisine en çok para ödenen yerli kalecisi (İskoçlar, Premier Lig'de Britanya vatandaşlığı kontenjanından yerli sayılıyorlar) Craig Gordon önündeydi. İkinci sebebi ise bir milli maçtan sonra Rangers'tan da takım arkadaşı olan kaptan Barry Ferguson'a uyup bir maçtan sonra sabahlaması. Bu yüzden McGregor milli takımdan ömür boyu men cezası almıştı. Ancak Gordon'un müzmin sakatlıkları nedeni ve Rangers'taki süper form grafiği sebebiyle McGregor affedildi.  Hatta İskoçya'nın hocası Levein, McGregor'u takımının "elmas"ı olarak niteledi.

Saha dışı sorunları formunu etkilemediği dönemlerde (şu anda nişanlı ve o saha dışı sorunlarının çoğu sona erdi) McGregor her şeyden önce azmiyle sivrilen bir isim. 2006-07'de sezona 3. kaleci olarak başlamasına rağmen kısa sürede önündeki iki kaleciyi geçip takım arkadaşlarının oylarıyla sezonun en iyi oyuncusu seçilmeyi başarması bunun en büyük kanıtı. Bir dahaki sezon Rangers'ın UEFA Kupası finaline giden yolunda özellikle Werder Bremen maçında sergilediği kalecilik performansı sadece İskoç bir kalecinin sergilediği en iyi performans değil, tarihin en efsane kalecilik performanslarından birisi. Benim yaşlarımda olanlar çok iyi hatırlarlar, Beşiktaş 1986'da şampiyon olurken son maçta kaleci Zafer abinin Trabzon deplasmanında sergilediği performansı aklınıza getirin, bir de üstüne 2008'de kalecilerin geri pasları elleriyle tutamadığını ekleyin, işte öyle harika bir performanstı!

Zaten bir dahaki sezon da Barry Ferguson'un yokluğunda takım kaptanlığına kadar yükseldi. Bir ara neredeyse rakiplerin kullandığı her 3 penaltıdan 1'ini kurtaracak kadar ustalaşmıştı. O dönemde başta Arsenal, Aston Villa ve Tottenham, Sevilla olmak üzere birçok dev takım McGregor'u transfer etmek istedi. Ancak tam da o zamanda saha dışındaki sorunları nedeniyle milli takımdan ceza alınca Premier Lig'e transferi suya düştü. Saha içinde de zaman zaman rakipleriyle ettiği kavgalar ve birkaç maçta sevgili Pascal Nouma'ya benzer şekilde sinirlerine hâkim olamayıp rakiplerine kafa atması da kalecilik yetenekleri ölçüsünde bir kariyer yapamamasına sebep oldu.

Mesela Türkiye'ye ilk geldiğinde gazetecilerin sorularını cevapsız bıraktı. Bunun sebebi şımarık, kendini beğenmiş birisi olması falan değil, Allan McGregor yıllardır İskoçya ve İngiltere'deki birçok tabloid gazetesinden çok çekti, adı sürekli yalan yanlış dedikodular ve iddiaların etrafında döndü, yıprandı. 2010 yılında bir pub'da sadece selam verdiği bir kadın bir tabloid gazetesine "McGregor bana saldırdı" diye bir yalan uydurdu, günlerce yazılıp çizildi, bir sürü yalan haber üretildi ancak daha sonra o pub'ın güvenlik kamerası kayıtlarını alan McGregor görüntüleri yayınladı ve orada o kadının ısrarla McGregor'a "cilve yaptığı" ve McGregor'un ısrarla "Ben nişanlıyım ve sizle ilgilenmiyorum" dediği ortaya çıktı. Bir de arada bir çetenin McGregor'dan bu olay nezrinde tehditle 200 bin lira şantaj parası istedikleri ortaya çıktı!

Beşiktaş'a imza attığı gün konuştuğum bir Beşiktaş yöneticisi "Bu adam çok yakışıklı bir de çok çapkınmış" demişti. "Merak etmeyin dersini aldı, nişanlandı ve şansımıza oldukça da uslandı" demiştim. Tabii ne olur ne olmaz Beşiktaş yönetiminin mutlaka bu konuda dikkatli olması lazım. Sonuçta 2012 model McGregor iyi bir aile babası adayı ancak bizim tabloid zihniyetli bir kısım medyanın Beşiktaş'ta oynarken Pascal Nouma'ya yaptıkları maalesef ortada!

Sonuçta McGregor olmasaydı Rangers son 5 yılda 3 kez şampiyon olamazdı. 2011 yılında İskoç Spor Yazarları Derneği McGregor'u İskoçya'da Yılın Oyuncusu seçtiklerinde oy veren İskoçya'nın en başarılı futbol yazarı Chick Young "Eğer saha dışında da saha içindeki kadar yetenekli olsaydı belki de Ada tarihinin en iyi kalecisi olurdu" demişti.''



Cenk mi McGregor mu?

"Beşiktaş gibi büyük takımlarda iki kaleci de çok iyi olmalı! Ayrıca Cenk her ne kadar çok yetenekli bir kaleci olsa da tecrübe eksikliğinden dolayı yaptığı hatalar yüzünden taraftarın bir kısmıyla arasında belli bir güven bunalımı oluştu. McGregor'la yaşayacağı rekabet Cenk'in kendisini geliştirmesi için de çok hayırlı olacaktır diye düşünüyorum.

Bazıları da sürekli McGregor'un Brezilya'dan yediği hatalı golü gösterip adamı kötülüyorlar. Maalesef bu kafa zaten Türk futboluna en büyük zararı veren kafa. Kaleciler ülkemizde çoğu zaman kurtardıkları pozisyonlardan çok yedikleri hatalı gollerle değerlendiriliyor. Evet, McGregor'un Brezilya maçında yediği o gol klasına pek yakışmadı ancak, Euro 2012 elemelerinde Çek Cumhuriyeti ve İspanya maçlarında yaptığı kurtarışları da yayınlamak lazım! İki maçta da sahanın yıldızıydı, McGregor olmasa İskoçya iki maçı da çok farklı kaybedebilirdi. 2011'deki Celtic Nations Kupası'ndaki Galler maçını da internetten izlemenizi öneririm. Eğer McGregor uyum sağlar ve eski saha dışı hataları İstanbul'un keşmekeşinde tekrarlanmazsa Beşiktaş 2. Mrmiç'ine kavuşabilir.''

keskinli

Ölürüm Beşiktaşım,ZehirimSensin
Evvelim Sen Oldun,Ahirim Sensin

NoPasaran

Cok guzel acikllmalr

Bu kaleciden fazlasi ile umutluyum nedense

Yillardir kalecilerden cektikten sonra ins herset duzelir
Aşk bu Aşk !

volkanca.net