Ana Menü

Yazarlarların Beşiktaş - Konya Maçı Yorumları

Başlatan NoPasaran, Kasım 21, 2010, 14:15:45

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

NoPasaran

Beşiktaş Havluyu Attı

Erken diye düşünmeyin, bence bunları yazmak için geç bile kaldık. Bunun nedeni hem oyuncuların performanslarının çok düşük olması hem de teknik direktör Schuster'in takıma hiçbir katkı yapamaması. Maalesef bundan sonraki süreç hem yönetim, hem teknik direktör, hem de oyuncular için zor olacak gibi görünüyor.

Beklentilere cevap veremedi
Beşiktaş zayıf rakibi Konyaspor karşısında bile kendi evinde olmasına rağmen hem istediği oyunu oynayamadı hem de istediği skoru alamadı. Beklentinin çok fazla olduğu Beşiktaş bir türlü bunlara cevap veremiyor. Özellikle defansta ve orta saha bölgesinde büyük hatalar yapan oyuncular inanılmaz pozisyonlar verdiler rakibe. Konyasporlu oyuncular maçı kazanacaklarına inansalardı, kazanırlardı. Onlar da bu kadar kötü bir rakip beklemiyorlardı karşılarında. Ama Beşiktaşlılar'ın bilmesi gereken bir konu var ki sen kötü olduğun zaman rakibin çok da iyi olup olmaması önemli değil. Sen kötü olduğun zaman zaten kazanamıyorsun. Bir da ofansif futbol sahaya 6-7 ofansif oyuncuyla çıkmakla


Tabata ve Holosko ile olmaz
Özellikle Holosko ve Tabata'nın performansı muhakkak eleştirilecektir ki, iki oyuncu da bu tempolarıyla Beşiktaş'ta oynamayı hak etmiyor. Maç kazandırması gereken oyuncular bu tür maçlarda kötü oynayınca takımın da kazanması zorlaşıyor. Bu saydığım isimlere Nobre ve Aurelio'yu da katabiliriz. Genç oyuncular kenarda beklerken futbol hayatının sonuna gelmiş oyuncular saha içinde mücadele ediyor. Bu durum çok anlaşılır gibi değil. Beşiktaş'ın mutlaka özüne dönmesi ve genç oyunculara yönelmesi gerekiyor. Ekonomik transferler çok da takıma faydalı olamıyor. Özellikle koskoca bir takımın Quaresma'ya bağlı olması hayret verici. O da bu sezon sakatlıktan kurtulacak gibi görünmüyor. Bu kadar yüksek paralar harcayıp da kurulan takım daha devre arası gelmeden ligin çok gerilerinde kaldı. Burada transfer politikası çok önemli Beşiktaş camiası için.

Demirören transfer yapmasın
Demek ki transfer yaparken çok daha dikkatli olmak lazım. İşin başına da işi bilenleri getirmek lazım. Yıldırım Demirören transfer yapmaktan bir an önce vazgeçmeli. Koca bir sezon boşa geçecek gibi görünüyor. Takımın eleştirileceği en büyük konu özellikle defansın öne çıkması ve rakibin de uzun toplarla pozisyona girmesi. Konyaspor ise mütevazı kadrosuyla iyi mücadele etti. Ben Konyaspor'un puanı hak ettiğini düşünüyorum. Ziya Doğan'ı da tebrik etmek lazım, oyuncularına aşıladığı moral motivasyon için.

Sergen Yalçın






BU BEŞİKTAŞ SIKIYOR ARTIK

İnönü tamamen dolu. Taraftar koşarak gelmiş. Sevgili takımını izleyecek. Ortaya koyduğu futboldan keyif alacak. Gollerle coşacak. Futbolcusunu bağrına basacak.

Bitmiş bu iş! Ruhunu tamamen yitirmiş bir takım Beşiktaş. Konya kendi kalesine golü atıyor Kartal kendisi de bir gol atarak öne geçiyor ve bunu bile koruyamıyor. Böyle bir takımın kalkıp da neyini eleştireceğiz. Neresinden tutarsan elinde kalır. Sefilleri ortaya koyan bir gariban topluluk. Topla oynama oranında Beşiktaş rakibine göre açık ara önde. Peki o topu rakip ağlara gönderemedikten sonra ne faydası var bu kadar çok topa sahip olmanın. Acemiler mangası sanki. Hele o Holosko tam bir facia. İki metreden boş kaleye attığı gole sakın ola ki hiç kimse övgüler düzmeye kalkmasın. Daha sonra kaçırdığı bir gol var ki, evlere şenlik... Ayrıca her aldığı topu her maçta olduğu gibi rakibine veriyor. Top Holosko'ya gitti mi kayboluyor. Sadece Holosko mu? Bir tane elle tutulur oyuncu yok. Ernst bile kayboldu bu yokluğun içerisinde.

Kanatlar hiç işlemiyor. Hilbert geldiğinden bu yana en kötü maçını oynadı. Quaresma bir-iki flaş hareket yaptı sonra yine adalesini tuttu. Ne biçim iştir bu! Bunların adaleleri pamuk ipliği mi? Nasıl böyle çok çabuk atıyor. Solda İbrahim Üzülmez'e acıdım. Yeteneklerinin hepsini takımın hizmetine sunuyor. Ancak tabelayı değiştirecek çapta olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu işi sözüm ona diğerleri yapacak. Kim o diğerleri: Nobre, Aurelio, Hilbert, Tabata. Ara ki bulasın, hepsi tam siper...

VAH KARTALIM VAH!

Guti yok Beşiktaş'ın yarısı yok. Quaresma yok, öbür yarısı da yok. Vah Kartalım vah! Koskoca Beşiktaş'ın kaderi, iki oyuncuya mı endeksli. Diğerleri ne iş yapar. Konyaspor vakit geçiriyor diye Beşiktaşlı futbolcular saha içinde sinirlendiler. Ne bekliyordunuz onların değeri sizin onda biriniz kadar. Adamlar tek puanı almışlar size ikram mı edecekler? Ziya Hoca'ya helal olsun. Konyaspor'u yavaş yavaş toparlıyor. Hücum yönünden biraz daha istekli olsalardı 3 puanı bile alabilirlerdi.

Beşiktaş defansı maşallah dümdüz bir çizgi. Arkayı atılan her top tehlike oluşturuyor. Pozisyon ofsayt değilse taraftarın yüreği ağzına geliyor. Böyle bir savunma anlayışı olur mu? Nerede derinlik nerede kademe?

Beşiktaş'ın yediği iki gol hep rakip kalede gol ararken kaptırılan topların sonucu. Top yekun ileriye giderken bir büyük takım arkasını bu denli boş bırakır mı?

Beşiktaş sözüm ona şampiyonluğa oynuyor. Hadi canım sende! Bu futbolla üst sıralarda hiçbir şekilde yeri yok. Skorları bir yana bırakalım ortaya koyduğu futbol yontma taş devrine ait. Bu Beşiktaş artık çok sıkmaya başladı.

Sanlı Sarıalioğlu / Yeni Şafak
 




BEŞİKTAŞ DARMADAĞIN


Beşiktaş'ı yazarken çok zorlanıyorum.Öyle bir oynuyor ki 5 de atabilir, 5 de yiyebilir.
Santra ile birlikte saldır Beşiktaş. 'Top rakipteyken neler olur' hiç hesabında yok Schuster'in. 'Bir an önce ceza sahasına nasıl girerim' telaşı olunca hem hücum aksiyonlarında son paslarda hata oluyor, hem de rakibin çıktığı kontrataklarda kalesinde tehlike yaşıyor.
Fiyapı İnönü Stadı'ndaki son 3 maçında ligin son 3 sırasındaki takımlarından gol ve pozisyon yedi Beşiktaş.
Beşiktaş'ın anlamsız çıkışları var.
Türkiye'de en ilginç oynayan takım Beşiktaş.
Orta sahada Aurelio'nun dışında kimin nerede oynadığını anlayamıyoruz.
Bu savunmada zaafiyet yaratıyor, hücumda belki rakibin dengesini bozarak avantaj sağlıyor.
Bu oyuncular kesinlikle bölgelerinde kalmıyorlar. Beşiktaş takımı darmadağın. Bence en dikkat çekici olan, hadi 0-0 iken yedin kontradan bir gol ama ilk yarının sonunda 2-1 önde takım, çizgi ofsayt taktiği yapıyor, Konyalı iyi stop edemediği için soyunda odasına önde gidiyor siyah-beyazlı takım.

İkinci yarıda yine ailece saldırıyor, bu periyotta Beşiktaş çok da pozisyon buldu.
Farkı 3-4 bile yapabilirdi.
Ama bu arada yine çizgi halinde yakalandığı için ve 2-1 öndeyken hem de beraberliğe düşüyor Beşiktaş.
Hakikaten de ilginç bir oyun karakteri var Schuster'in. Beşiktaş garip bir futbol oynuyor.
Öyle bir oynuyorlar ki pozisyonlar ve oyuncular nerede belli değil.
Bir şehir efsanesi var, 'Beşiktaş sezonu erken açtığı için yorgunluk oluştu' diye. Bu periyotta 23 maç oynayan Ernst'i gördük. Adam dipdiri.
Ama 10-12 maç oynayanlar dökülüyor. Trabzon'un oyuncuları da bu kadar maç oynadı ama ligin lideri.
Beşiktaş'ın profesyonellik anlayışında sıkıntı var. Milli maçlar nedeniyle lige iki kez ara verildi.
Bu araları iyi değerlendirmemiş siyah-beyazlı futbolcular. Beşiktaş'ın yabancı futbolcuları milli takıma gidip de yıpranmamışlar ama burada salmışlar kendilerini. Beşiktaşlı oyuncuları magazin sayfalarında görüyoruz. Adale sakatlığının başka bir nedeni yoktur. Konya sezon başından beri giremediği pozisyonlara dünkü maçta girdi.
Konya'yı uzun zaman sonra ilk kez beğendim.
Beşiktaş yine çok kritik puanları kaybetti. Haftaya oynanacak G.Saray derbisinde testi kırılacak.

Rıdvan Dilmen / Fotomaç




KOVULMAK MI İSTİYORSUN?


Schuster futbolcuyken çılgın, sıra dışı hatta biraz deliydi. Antrenörlüğünde de ehlileşmedi. Real Madrid'i çalıştırırken "Barcelona'yı yenmek imkansız" açıklamasını yaptığında kovulacağını iyi bilecek kadar zekiydi. Ama çılgın karakteri aklının ve menfaatlerinin önüne geçmişti. Beşiktaş'a gelirken çılgın olması, biraz deli olması, özgüven anaforunda biraz dik kafalı olması sadece bizim için değil o gün alkış veren herkes için anlaşılabilir bir durumdu... Oturtmaya çalıştığı hücum futbolu felsefesinin hatırına birçok yanlış çıkışına anlayış gösterdik.

Medya, toplum ve özellikle de yönetim, saygısını muhafaza etmeye çalıştıkça kabaran egosu Beşiktaş'ın başına iş açmaya başladı. Ancak Konya maçıyla sınırları zorladı, haddini aştı. Katı savunma yaptığını düşündüğü Konya'ya da puan kaybedince "Türkiye'ye gelmeden önce 1960'lı yılların futbolunun oynandığını bilmiyordum" deyiverdi. Bu sözleri kendi kusurlarını kapatmak, hedef saptırmak için yapmasa "Türk futbolunu aşağıladı" algısına girmeyecektim.. G.Birliği maçından sonra "Rakibin saldıracağını biliyorduk. O yüzden ikinci yarı kendi sahamızda karşılayıp kazandık" diyen bir teknik adamın bir hafta sonraki bu çıkışı olsa olsa "Gark Kurnazlığıdır." Bunun adı dalga geçmek, aşağılamak, kovulmak için mektup yazmaktır. Hangi teknik adam Holosko'nun kaçırdıklarını kastedip "Farklı kazanabilirdik" dediği maçtan sonra vuruş ustası Fatih Tekke'yi kadroya almamasındaki cinayeti (!) "Hazır değildi" diye geçiştirebilir. Fatih'i Nobre'den daha hazır iken 18'e almayıp egolarına yem ederken Holosko'yu ve Beşiktaş'ı Konya'ya karşı kurban etmiştir. Ersan ve Quaresma yine adalesinden sakatlandı. Sorumlu yine kondisyoner Carlos mu, doktor mu? Sakatlıkların faturası kime kesildi? Beşiktaş'a mı? Yönetim; takım erirken, bir kondisyonere, doktora hesap soramıyorsa, Schuster'e şu soruyu sorsun: Ne yapmaya çalıyorsun. Kovulmak mı istiyorsun?

Fatih Doğan / Sabah
Aşk bu Aşk !

volkanca.net

CR7

Quaresma'nın solu

Konya gibi takımlarla oynamak uzmanlık işi... Oynadıkları (ya da oynamadıkları) şey, (Schuster'in daha önce İspanya'da/Almanya'da filan karşılaştığı) başka oyunlara benzemiyor. Konyalılar gerektiğinde 10 stoper veya 10 ön stoper olabiliyorlar. Böyle takımlara karşı dengede (ya da geride) giden maçları oynamak zor. O yüzden Ziya Doğan ekiplerine karşı galibiyeti bulursanız korumayı bilmeniz gerek.
Ayrıca Beşiktaş'ın ailece hücumdayken eksik yakalanıp yediği golleri iyi irdelemesi lazım. Ofansta zaten hiç katkısı olmayan Aurelio ve bir aydır pek katkı yapmayan Ernst, rakibin kontralarında bari savaşmalılar. İlk golde Üzülmez'in acayip geri koşusu ve ikinci golde Erhan Güven'in bölgesindeki derin boşluk da başka tez konuları...

Beşiktaş'ın gerilimli maçının olumlu hanesine yazılabilecek tek şeyse herhalde şu: Sürekli rotasyon yaptığı için eleştirilen Schuster, bu kez (mecburi değişiklikleri Cenk/Rüştü, Nobre/Guti hariç) G.Birliği maçındaki düzenini bozmadı. Eğer (Konya'nın bile aklında olmayan) ikinci Grajciar golü olmasa belki aynı düzen/aynı oyuncularla kazanılmış iki seri galibiyet Beşiktaş'ta suların durulmasını sağlayacaktı. Ama olmadı. Futbol da bu denli skora bağımlı bir oyun işte.
* * *
Maçın neticesi dışında ilgimi çeken bir not da şu: Quaresma sakatlandı, aklımda da bir büyük soru işareti bırakarak... 3 büyük ligin son şampiyonlarının tamamında (Chelsea, Barcelona, Inter'de) oynamış bir dünya yıldızı Quaresma'nın sezon başından beri solunu neredeyse hiç kullanmıyor olmasına anlam veremiyordum. Tamam sağ dışla attığı toplar (ismi her neyse) şahane, ama bazı pozisyonlarda (Antep Belediye maçında karşı karşıya kaldığı an gibi) solla vurmak gerekebiliyor! Ben de Quaresma'nın o toplara sağ dışla yaptığı gereksiz vuruşlara takılıyordum doğrusu. Ta ki dünkü maça kadar...

Konya önünde Quaresma'nın bu sezon ilk defa gerektiğinde solunu kullandığına, sağ dışla zorlama vuruşlar yapmadığına şahit olduk. 28'de ceza alanı içindeki şutu, 39'da goldeki ortası gibi. Ama Quaresma'nın solunun ömrü 44 dakika sürdü maalesef! İlk yarının sonlarında sol arka adalesini tutarak sahayı terk etti Portekizli yıldız... Ufak bir araştırma yaptım, Portekiz Milli Takımı'nda sakatlandığında da problem sol arka adale imiş. Belli ki Quaresma sağ dışla bu zorlama vuruşları boşuna yapmıyormuş. Solundaki problem galiba sahada canını çok yakıyor (belki de kronikleşme yolunda)...

Uğur Meleke / Milliyet

artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

keskinli

Ölürüm Beşiktaşım,ZehirimSensin
Evvelim Sen Oldun,Ahirim Sensin