Ana Menü

"Beşiktaş hizmete doymaz"

Başlatan pAscAliAnUmut, Mart 02, 2010, 16:50:09

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

pAscAliAnUmut

Beşiktaş tarihinin en uzun süre yöneticiliğini yapan, yeni dönemde yönetim kurulunda İkinci Başkan olarak görev alan Metin Keçeli, Beşiktaş Dergisi Mart sayısındaki röportajında dünden bugüne Siyah Beyaz bir yolculuk yaptı.Beşiktaş tarihinin en uzun süre yöneticiliğini yapan, yeni dönemde yönetim kurulunda İkinci Başkan olarak görev alan Metin Keçeli, Beşiktaş Dergisi Mart sayısındaki röportajında dünden bugüne Siyah Beyaz bir yolculuk yaptı.



  Metin Keçeli, Kurtuluş Savaşı destanında büyük rolü olan, halk kahramanı İpsiz Recep'in torunu... İpsiz Recep hayatını vatana, Metin Keçeli de Beşiktaş'a adamış... Kulübün, en uzun süre yöneticiliğini yapan kişi olmasının yanı sıra, Şan Ökten'in hayatını kaybettiği kazada ağır bir şekilde yaralanarak, o kazanın izlerini yıllarca taşıyarak "Beşiktaş'ın Gazi"si olarak kabul edilmiş bir isim. Camiamızın en saygın, en etkili isimlerinden Metin Keçeli, yeni dönemde elini taşın altına koydu; tüm Beşiktaşlılar'a örnek olacak şekilde sorumluluk aldı. Metin Keçeli ile bu röportajda dünden bugüne Siyah Beyaz bir yolculuk yaparak, Beşiktaş'ın dününü yad ettik, yarınlarını konuştuk...

Kurtuluş Savaşı'nda çok önemli bir yeri olan İpsiz Recep'in torunu olduğunuz doğru mu?

Evet, doğru. İpsiz Recep, dedemle teyze çocuğu...

  İpsiz Recep, elinde avucunda ne varsa, olanı da olmayanı da çevresindekilere verdiğinden ve kendisi de tabir-i caizse "cep delik, cepken delik" misali kaldığından adı "İpsiz"e çıkmış... Kurtuluş Savaşı'nda verdiği mücadeleyle Atatürk'ün en önemli yardımcılarından birisi ve bir halk kahramanı... Siz neler biliyorsunuz İpsiz Recep'le ilgili...

  Eski Anadolu yerleşiminde bütün akrabalar hep birlikte yaşar... İpsiz Recep bilindiği gibi ufak bir takasıyla deniz işleri yapan taşımacılık yapan bir adam. Dediğin gibi parada pulda, rütbede gözü olmayan, elinde ne varsa etrafındakilere dağıtan birisi... Takasıyla, silah taşıyor, insan taşıyor. Eskiden insanlar Rusya'ya çalışmaya giderlerdi. Oraya çalışmaya gidenleri taşıyor, geri gelecekleri getiriyor. Gerektiğinde silah taşıyor. Milli Mücadele dönemlerinde İpsiz Recep'in ismini duyan orada örgütlenmek isteyen Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'nun her yerine gönderdiği çağrılar gibi O'na da haber gönderiyor; "Gelsinler, Milli Mücadeleye destek versinler" diye. İpsiz Recep de dedem Hafiz Muharrem Keçeli ile birlikte, ileri gelen ailelerin çocuklarını, gençlerini, artık ne buldularsa ufak gemilerle, sandallarla, takalarla bir şekilde Sakarya'ya yolluyorlar. Onlar da, Milli Mücadele'de yaratılan kahramanlık destanına katkıda bulunuyorlar. İpsiz Recep 1922'den sonra Karasu'ya yerleşiyor. Ama tabii zor yaşanmış, yıpranmış hayatı nedeniyle 1928 yılında yaşama veda ediyor. Karasu'da mezarı var. Rize Vakfı tarafından orada bir heykeli yaptırıldı. Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı tarihine damgasını vurmuş kişilerden birisidir.

Dedeniz hayatını vatana, siz de Beşiktaş'a adamışsınız... 1979, 1986, 1988, 1992, 1996 ve 2010 yıllarında yönetim kurulu üyeliğinde bulunarak, Beşiktaş'ta en uzun süreli yöneticilik yapan kişi oldunuz. Bu size neler hissettiriyor?

  Beşiktaş'ın en uzun süre yöneticiliğini yaptım. Bugün Türk sporunda görev yapan isimlerden de sadece Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav var, en uzun süre yöneticilik yapan kişi olarak... Tabii benim için çok güzel yıllar... Nasıl geçtiğini bile anlayamadım... Beşiktaş'a yaptığımız her hizmetten gurur duyuyorum. Süleyman Seba'nın başkanlığında çalışmak büyük mutluluktu. Ondan önce bir dönem Gazi Akınal ile çalıştım. Süleyman Seba ile çok uzun bir dönem birlikteydik. Tabii insan geriye dönüp baktığında çok mutlu oluyor.

Bu kadar yıla çok anılar sığdırmışsınızdır şüphesiz, ancak sizin için en özel olanını bizimle paylaşır mısınız?


  1986 yılında Trabzonspor'u 1-0 yenerek şampiyon olduğumuz maçı hiç unutamıyorum... Tabii o zaman Trabzonspor çok güçlü bir takımdı. Trabzonspor'u deplasmanda yenebilmek çok zor gözüküyordu. Futbolcular sahada, biz tribünde büyük bir stres altında ve anlatılmaz bir heyecan içindeydik. Sevgili Süleyman Seba ikinci devreyi tribünden izleyemedi, soyunma odasının koridorlarında dolaşarak, dua ederek tamamladı maçı... Gerçekten çok ağır baskı altında olduğumuz bir maçtı... Böyle bir maçı kazanarak şampiyon olmak da bizim için hem unutulmayacak bir anı, hem de çok özel bir şampiyonluktu...

  Bartın tesislerine giderken o çok üzücü kaza meydana geldi ve Şan Ökten'i kaybettik. Siz de bu kazada ciddi bir şekilde yaralandınız, bunun etkilerini çok çok uzun yıllar taşıdınız. Sizin için de Beşiktaş'ın gazisi diyebiliriz.

  Gordon Milne'nin geldiği ilk seneydi. Takımı öğlen yemek yedirip Abant'a gönderdik. Takım orda bir hafta çalıştıktan sonra, Bartın Tesisleri'ne gidecekti. Bizim de gidip Bartın Tesisleri'ni görmemiz gerekiyordu, nasıl bir yer diye...  Ergun Gökalp'le yola çıktık, ertesi sabah Abant'tan Şan Ökten'i aldık. Zaten yarım saat gittik gitmedik ki kaza oldu. Ne yazık ki Şan Ökten gibi çok değerli bir insanı kaybettik orda. Bizler de kazanın çeşitli izlerini taşıyoruz halen daha. Ben bir dizimden 4, bir dizimden 2 ameliyatlıyım. Bu kaza fiziksel olarak hayatımızda bir dönüm noktası oldu. Şan Ökten'in, Şan Ökten Tesisleri'nde isminin devam ettirilmesi bizim en büyük kıvancımızdır. Tesislerin şimdi de, bu yönetim zamanında yenilenmesi çok çok özel bir durumdur. O tesisler yenilenecek ve Şan Ökten ismine, Beşiktaş için yaptıklarına yakışır bir şekilde o tesislerde ebediyen yaşayacaktır.

12 sene sonra yeniden yönetime girdiniz. Neler hissediyorsunuz?


  12 sene boyunca toplasan 12 kere Akaretler'e gelmemiştim. "Artık bu işler bitti"  dediğimiz, bizim için bitmiş sayılan zamanda tekrar yönetime girdim. Beşiktaş'a hizmet etmek düşüncesiyle,  kongreden önce çeşitli Beşiktaşlılar'ın "elinizi taşın altına koyun" sözleriyle bir ara başkan adaylığını düşündüm. Bu konuda maddi şartları sağlayamadığım için çekildim. Sonrasında Yıldırım Demirören'den gelen daveti, hatta yalnız Demirören'den değil, Beşiktaş'taki birçok etkin insanların bu konudaki baskılarını göz önünde bulundurarak,  Beşiktaş'a hizmete devam etmek ya da yeniden başlamak konusunda kendimde bir sorumluluk hissettim. Beşiktaşlılar'ın verdiği sorumluluğu taşıyıp yerine getirebilecek miyiz bunu zaman gösterecek. Bunun için büyük bir ümidim var. Çünkü yönetim kurulunu tanıdıkça çok değerli insanların olduğunu görmekteyim. Bir kısmı eskiden beri çalıştığım insanlardı. Yeni arkadaşları da çok hevesli, istekli görüyorum. Beşiktaş hizmete doymaz. Beşiktaş'a herkes hizmet edebilir. Ve Beşiktaş sonu olmayan bir sevgi merkezidir. Bunun için hangi yaşta olursa olsun, ne kadar süreli olursa olsun Beşiktaş'a hizmetlerimiz hep olacaktır.

  Beşiktaş için doğrusunun da camiamızdaki sizin gibi değerli ve etkili insanların, ellerini taşın altına koyarak sorumluluk almaları olduğunu düşünüyoruz. Sizin gibi Beşiktaşlılar'ın bu sorumluluğu alması Beşiktaş için çok önemli.

  Şöyle düşünmek lazım. Ben bu kongreden öncesine kadar eskiden efsane başkan Süleyman Seba'nın yönetimlerinde çok bulundum ve ona çok yakın bir kişi olarak, artık Beşiktaş'ta belirli bir yere oturtulmuş bir insandım. Bu edindiğin rütbeleri yeniden görev alarak riske ettim. Sorumluluğumu biliyorum. Bana destek olan arkadaşlarımın, bana yüklediği sorumluluk çok büyük. Beşiktaş'ta bazı konularda bazı hatalar yapılmıştı. Bunları düzeltmek için Başkan Yıldırım Demirören'den aldığım teklifi, hatta özellikle bunu belirterek aldığım teklifi, Başkan'ın "Bazı konularda hatalar yapıyoruz, gel beraber yürütelim, beraber yönetelim. Bize tecrübelerini kullandır" şeklindeki davetini bir sorumluluk kabul ederek görev aldım. Bunun için var gücümüzle çalışacağız. Sonunda da insanlara mahcup olmamayı diliyoruz.

Fulya ve Ümraniye arazilerinin Beşiktaş'a kazandırılmasında çok önemli görevler üstlendiğiniz söylenir. O yıllardaki tesisleşme hamleleri ile ilgili neler hatırlıyorsunuz, Yönetim Kurulu'nun bugüne yönelik bu konudaki hedefleri neler?

  Beşiktaş'ın biliyorsunuz Şeref Stadı vardı. Süleyman Abi geldikten sonra, Beşiktaş'ta tesisleşme çalışmaları da başladı. Öncelikle Fulya yapıldı. Şan Ökten tesislerinin yapımına başlandı. Bu arada Akaretler'deki plazalar hayata geçirildi. Pendik Tesisleri yapıldı. Çilekli Tesisleri Beşiktaş Kulübü'ne kazandırıldı. Daha sonra Fulya'daki arazi, parası kuruşu kuruşuna ödenerek devletten satın alındı. Şimdi orada bir Süleyman Seba faktörü vardı. Süleyman Seba faktörü olunca, muhataplarınızın çok büyük kolaylıklarına ve güvenine mazhar oluyordunuz. Yani insanlar Süleyman Seba varsa, Beşiktaş'ta doğru işler olur mantığını taşıyorlardı. Ben o işlerin sürükleyicisi oldum. O işlerin takip edilmesini, sonuçlandırılmasını sağladım. Ben, hatta benim gibi birçok kişi de olsa eğer Süleyman Seba olmasaydı, bu tesislerin yapılması imkansızdı.  Süleyman Seba olmasaydı bunlar yapılamazdı. Bu arazilerin Beşiktaş'a kazandırılmasında kendimize bir takım haklar çıkartırken, insanların da haklarını yemeyelim. Ümraniye'deki BJK Nevzat Demir Tesisleri'nin arazisinin Beşiktaş'a tahsis edilmesi için yine Sayın Seba'nın çok büyük emekleri oldu. Ben, O'nun açtığı yoldan giderek işlemlerin sonuçlandırılmasını sağladım. Sonra Ümraniye'nin temelleri atıldı, belli bir yere getirildi. Daha sonra sevgili Nevzat Demir, tesisleri alarak bugünkü mükemmel haline getirdi. Ona da buradan bir Beşiktaşlı olarak şükranlarımı sunuyorum. Beşiktaş bildiğiniz gibi Türkiye'nin tesis şampiyonuydu. Şimdi yine tesisleşmeyle ilgili çalışmalarımız olacak. Söz gelimi 12 yıl önce Beşiktaş Koleji'nin temelleri atılmıştı. Beşiktaş Koleji şu an çok iyi bir durumda, başarıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Beşiktaş Koleji köklü bir kurum haline gelince Beşiktaş Üniversitesi'nin temellerini atmak gerekirdi. Artık Beşiktaş Üniversitesi'ni camiamıza kazandırmalıyız. Bir hedefimiz bu... Şimdi bizim yapacağımız üniversiteye hazırlıkları yapmak, üniversitenin gelişimini sağlamak olacak.

Son sözde camiamıza nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

  Beylik bir laf vardır, "Beşiktaş büyük camiadır" diye... Ben sözlerime öyle başlamayacağım. Benim diyeceğim; Beşiktaş bir Beşiktaşlı'nın düşünce şeklidir, yaşam şeklidir. Beşiktaş arada bir seyredilecek, arada bir aklına gelince konuşulacak bir konu değildir, hayatın kendisidir. Bizler Beşiktaş'a hizmet etme şansını yakalamış insanlarız. Beşiktaş'tan çok şeyleri biz aldık. Beşiktaş bize verdi. Bu kadar insan bu kadar büyük bir camia; bu kadar büyük mutlulukları, bu kadar büyük heyecanları, her şeyi Beşiktaş sayesinde yaşadık. Beşiktaş'a hizmet etme heyecanını hep kalbimizde taşıdığımız için tekrar yönetime girdim. Beşiktaş'ın bir taşının üstüne taş konduğu zaman ya da bir kupa müzemize taşındığı zaman, işte o duygular insanın hayatta yaşayabileceği en büyük duygulardır.

  Şimdi Beşiktaş çok geniş kapsamlı bir kongreden geçti. Kongre sayfası artık kapandı. Beşiktaş Camiası'nda bölünmüşlük olmaz. Başarı kazanılınca Beşiktaş başarılı olur, yönetimler değil. Beşiktaş başarılı olunca Beşiktaşlılar sevinir. Bugün Beşiktaş'ın elde edeceği herhangi bir başarıda inanıyorum ki ben ne kadar sevinirsem, dün muhalefette olan arkadaşlarım da en az o kadar sevinir.

  Az önce de belirttim; Beşiktaş hizmete doymaz. Beşiktaş'a hizmet edecek o kadar çok konu var ki; kulübü ne kadar büyütürseniz büyütün, ne kadar ileriye taşırsanız taşıyın, dünyanın en büyük kulübü olsun yine de hizmete ihtiyacı vardır. Sayın Yıldırım Demirören yeni bir yönetim anlayışı, yeni bir bakış açısıyla Beşiktaş'ı yönetmek istediğini kongreden önce açıklayarak, tüm camiayı birlik beraberliğe çağırdı. "Gelin beraber olalım" mesajı verdi. Ben bu dönemden, bu yönetimden çok umutluyum. İnanıyorum ki, birlikte Beşiktaş'a güzel şeyler katacağız. Beşiktaş'ta bir maçla, bir galibiyetle her şey sonuçlanmıyor. Beşiktaş'ta yapacak çok iş var. Tabii ki düzgün bir yapılanmanın sonucunda futbol takımında da güzel işler, başarılı sonuçlar olacaktır. Yönetim düzgün yönettiği zaman, kulübün her alanında güzel işler olur...

Teşekkür ederiz.

Röportaj: Çiğdem Işık Özkan
Fotoğraflar: [kufur otomatik editlenmistir-uyarildiniz]ürşad Kaplan


Efsane yazdın tarihe Beşiktaş
Aşık oldum renklerine Beşiktaş
Ölüm olsa dönmeyiz bu yoldan
Canım feda olsun sana Beşiktaş

carsi52

Neden sözünü yediğinide açıklasaydınız sayın Metin Keçeli ?
Bölünür senin için uykular!

[KralKartal]

Baskan adayi olsaydin ya? belki suan baskan olurdun ama baskan dedigin sozunden dönmez ,

bir alf soylediyse, lafinin arkasinda durur ;)
Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi