Ana Menü

Şiirlerimiz

Başlatan Simurg, Şubat 06, 2007, 17:44:16

0 Üyeler ve 10 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg

Gözlerimden anlamalıydın sevgimi
Yüreğimi sana verdim yetmedi mi?
Ağladım günlerce duymadın mı sesimi?
Dağlar, yollar arkadaş oldu bana
Onlar söylemedi mi sana olan sevgimi?
Bir sen vardın benim için, sen de gittin
Giderken ağladım ama dur diyemedim
Her akan gözyaşımdı beni olgunlaştıran
Büyüdü artık senin o küçük sevgilin
Küçücüğüm, aşkım, sevgilim derdin bana
Ağlasam kıyamazdın gözyaşlarıma
Üzülsem sımsıkı sarılırdın bana
Ne oldu da gittin beni neden terk ettin?
Bu kadar kolay mıydı çekip gitmek?
Seviyorum derken yalan söylemek
Ben yine de bekledim dönmeni
Dönüpte beni gerçekten sevmeni
Herkes zamanla geçer diyor ama sensiz zaman geçmiyor.

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Yürüyorum...
Senli ya da sensiz bilmiyorum
Ama yönüm hep sen
Dualar ediyorum içimden
Hep keşkeler geçiyor dilimden
Keşke... Keşke burda olsaydın
Burda olsaydın da gelseydim peşinden
Burda olsaydın da yine aşık olsaydım sana
Elini tutup, yüzünü göremesem bile
İnan bana sevdiğim
Bir tek seni sevdim ve hep seni seveceğim.

Ağlıyorum...
Ağlıyorum için için...
Sanki yaş değil kan damlıyor gözlerimden
Bilmiyorum. Neden? Niçin?
Belki de beni bıraktığın için...
Ama sen hiç ağlama olur mu?
Hiç ıslanmasın o güzel gözlerin
Yoksa aşk yolunu bulur mu?
Mutsuz mu olurdu kalbin?
Birazcık ta beni sevseydin.

Gidiyorum...
Bu defa rotam belli kaptanım var
Ama rüzgârsız yelkenli neye yarar?
Gel artık inat etme ne olur?
Gel de büyük okyanuslarda batmasın gemim
Gel de o güzel ellerinde ölmesin kalbim
Gel ki geriye doğru gitmesin dizim
Gel ki elveda diye kalkmasın elim
Gel henüz yaşanmamış ölümsüz aşkım için

Ölüyorum...
Artık dayanamıyor o minicik kalbim
Hak etmediğin o aşk artık yalnızca, yalnızca benim
Ölür müydün bu küçük kalbime birazcık şans verseydin?
Sevseydin de hakimi olsaydın bu naciz bedenimin
Sen sevmedin ben sevdim artık "öldün" sevgilim

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg


Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...


Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...


Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...




Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.


Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...


Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...


Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...


Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...


Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...


Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...

Mehmet Coskundeniz

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Seni ßenim Kadar Kimse Sevmedi , Sevemeyecek
Sen ßenim Sevqimin Asilliqini , yüCeliqini Anlamayacaksın Hiç ßir zAman
ßiliorum ..
Sevqimi qörmemek Nasıl Senin işine qeLmiOrsa ,
ßu Sevqiyi qörmediqini ßilmek te ßenim işime qeLmior.
Sana Hep SöyLüorum ;
iCinde ßana Ait ßir şeyLer wArsa qizLeme ,
Yarın çOk qeç Olaßilir
ßenim ßir Kalßim Olduquna ßile inanmıorsun
evet ßir Kalßim wAr ,
Öncesi , Sonrası deiL
SadeCe ßuqün içinde Sen ' i yaşatan ßir Kalßim wAr.
Nie Attıqını ßilen ßir Kalßim wAr
ßeLqi çOcuqsu hAyaLLerLe ßüyüyen ßir Kalp ßu
Ama ßu hAyaLLer Senin üzerine Kurulu,
ßu Kalp Senin için çArpıor Sevdiqim ..
ßu Kalßin Senin için çArptıqını ßilmen için ;
içinde Olman qerekiOr.
iCinde Olman için duyqularına Mani Olmaman qerekiOr ..
Aynaya ß[kufur otomatik editlenmistir] diOrum ßen ßu çOcuqu SevmiOrum de diOrum
Aynada ßiLe Kendini Kandırıorsun .
ßütün Sevqi SözcükLeri tOplansa ßir Araya
Yinede Anlatamaz Sana Olan Sevqimi
Anlatamaz çünkü ; Anlatılacak ßir Sevqi DeiL içimdeki
ßeLqide Anlatamadıqım için Anlamıorsun
ßeceremiorum işte ßeceremiorum ...


Sende ßiliOrsun ßu yüreqe Ne yaparsan yap
Sevqisi AzaLmaz , Kin tutamaz Sana
En fAzla çeker qider ßu yüreq
taßi Onu yapaßilcek Kadar SeviOrsa Seni ..
O diiL de ßirqün Senin qitmenden korkuor
yAnında Sen Olmazsan üzerine qüneş dOqmuyacak
yAnında Sen Olmazsan iStanßul ' a küsecek
ßu şehir çekiLmez Olucak Sensiz
ßu yüreq Kaßullenemiyecek SensizLiqi
Kaßullenemiyecek işte ..
dOqduqunda Sen wArmış qißi yanında
öLürken de Seni Arıyacak yAnında ßu yürek
ßiliorum

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

cengiz_selcuk

  sen diye
üzerinden sihirli kalemimle geçtim..
ne olduğunu görme diye değil ama;
ne kadar sevdiğimi anlama diye..
belki bir gün anlayıp ta;
daha çok seversin diye..
***
gözlerimi kapatıp hayalini öptüm..
nasıl bir şey olduğunu hissetmek için değil ama;
ne kadar sevdiğimi belki anlarsın diye..
belki bir gün özlersin de;
beni anarsın diye..
***
uzaklara dalıp gülüşünü aradım.
ne kadar çok özlediğimden değil ama;
sende dalıp uzaklara beni düşünürsün diye..
elinden hiçbir şey gelmeyip gözüne yaş düştüğünde;
benim gibi ağlarsın diye..
***
sen yoksun diye ben kederimden üşümedim..
tılsımlı cümleler kurup, kuru yaprakların ardında saklandım.
yokluğunda ısınmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek için değil ama;
sensizlik acısının nasıl tattığımı gör diye..
yinede eğmedim boynumu önünde..
aciz biri sanma diye...
yaprakları örttüm üstüme.
olurda aklına gelirsem bi gün.
kitaplar arasından çıkarıp tekrardan seversin diye...
-------------------------------------------------------------
(24/6/2007)
cengiz_selcuk

Simurg

güzel şiir tebrikler

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Sarsam sarsam seni kollarımla
Duysam yine nefesini
Hatırla okul günlerimizi
Ayrılmaz bir çifttik senle
Şimdi ayrıldık ama hala seviyorum
İstiyorum seni
Beraber olalım desem sana
Yine eskisi gibi
Paylaşsak tüm sevgimizi
Beraber olalım desem
Bir tebessümle çıksam yine karşına
Yıllar sonra
Yıllar sonra
Yine eskisi gibi
Şimdi anladım tüm gerçekleri
Suç belki bende
Gizledim seni sevdigimi...

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Hayat felsefesi

Sabahın ilk ışığı vurdu
Aşkımızın vurduğu tepeye
Sanki yeniden geldim dünyaya
Bana sarıldığın, ellerini okşadığın
Seni seviyorum diye haykırdığın yerde

İlk seni sevdim gökyüzünün yansıdığı
Gözlerime gözyaşlarının dolduğu
Şarkıları bana sana anlattığı
Yani seni ilk sevdiğim yerde

Bulutlar ağlarken ben duydum
Acılar çekerken denizle paylaştım
O kadar çok severken
Üç kurşunla vurdum seni kalbimde

Şimdi baktığımda ebedi karanlık sarmış
Hatıra olarak gözlerindeki nefret kalmış
Mazideki kuru gül yapraklarından
Yemin etimiz Marmaris sokaklarından
Geride bıraktığım hayat felsefesi kalmış

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Adını Hasret Koy

Eğer senden bir an ayrı kalırsam,
Adını hasret koy, hasret kalayım,
Özlemlerle yansın içim her gece,
Adını hasret koy hasret kalayım.

Uzansan yanıma dokunsam sana,
Bir yatakta olsak yatsak yan yana,
Sen şiir okusan ben ninni sana,
Adını hasret koy hasret kalayım.

Aşkımız büyüsün yıldızlar kadar,
Gecemiz görünsün, gündüzler kadar,
El ele tutuşup olsak kafadar,
Adını hasret koy, hasret kalayım.

Göz kırpmamda dahi göremez isem,
Sesini bir anda duyamaz isem,
Alnına bir buse koyamaz isem,
Adını hasret koy, hasret kalayım.

Gözle kapak kadar ayrı kal sakta,
Birlikte sahilde ufka dalsakta,
Binlerce yıl hep beraber olsakta,
Adını hasret koy hasret kalayım.

Kuş olup uçalım, kanatla vücut,
Gidelim sevdaya, gel elimi tut,
Hepsi gerçekleşse kalmasa umut,
Adını hasret koy, hasret kalayım.

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Hasret Gültekin...

Hasret'çe sevdim seni
Hasret'çe kokladım saçlarını
Hasret'çe düşündüm seni
Hasret'çe sevdim seni...

Adını Hasret koyuyorum her teline dokunuşunu sazının
Adını Hasret koyuyorum her tele vuruşunda bir damla yaş
Adını Hasret koyuyorum her tele dokunuşunda kucaklıyorum
Adını Hasret koyuyorum her tele dokunuşunda seviyorum Hasret'i...

Seni Hasret gibi seviyorum
Seni Hasret gibi özlüyorum
Seni Hasret gibi kokluyorum
Seni Hasret gibi kucaklıyorum...

Rüyamda bin yıllık bir Hasret yaşatıyorum
Rüyamda bin yıllık bir Hasret'e tutuklu kalıyorum
Rüyamda bin yıllık bir Hasret'e ağlıyorum
Rüyamda bin yıllık bir Hasret arıyorum...

Ellerimde bir çırpınış Hasret'çe
Ellerimde bir haykırış Hasret'çe
Ellerimde bir hayat Hasret'çe
Ellerimde bir damla Hasret'çe...

Türkü türkü kokluyorum seni Hasret
Türkü türkü kucaklıyorum seni Hasret
Türkü türkü özlüyorum seni Hasret
Türkü türkü tutunuyorum sana Hasret...

...........

Bırakma ellerimi bir türkü gibi Hasret
Tuttuğun sazın aşkına Hasret
Söylediğin türkü aşkına Hasret
Allah aşkına gitme Hasret...

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Hasret

Güller solgun sana hasret,
Bu yanık bağrım sana hasret,
Yeşil kubbene hasret,
Yeşil kubbene özlem.
Yeşil kubbende buldum ben derman.

Canım kurban sana hasret,
Gökyüzü bu alem sana hasret,
Benlik, senlik sana hasret,
Medine'nene hasret,
Mekke'ne özlem.
Arap çöllerin de buldum ben serap.

Gökte ki güneş ve ay, yerdeki taş ve kum,
Denizdeki balık, karadaki kuş,
Arı, kelebek, karınca, örümcek,
Tay, kedi, köpek sana hasret.
Doğa hasret,
Alem de özlem.
Bu alemde buldum ben yaren.

Çiçek, dağ, tepe, ovalar, çaylar,
Evren, gökyüzü, engin, zengin, fakir,
Deryalar, denizler, ırmaklar, ormanlar,
Saat, zaman, yaşam, yer, mekan,
Dünya hasret,
Fizan da özlem.
Bu mekanda buldum ben huzur.

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Adın hasret mi senin?

Sevgiyi arar iken şu benim yorgun gönlüm
Kor oldu düştü gönlüm adın hasret mi senin
Sevda macerasında coştu ki durgun gönlüm
Kendi de şaştı gönlüm adın hasret mi senin
Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin

Her gün selam gönderir uzaklardan uzağa
Aşk gözünü bürümüş aldırmıyor tuzağa
Sevilen hangi gönül aldırır ki yasağa
Sevgiden taştı gönlüm adın hasret mi senin
Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin

Her gün sorar canan, buluşamaz bir türlü
Uzanan ellerimiz kavuşamaz bir türlü
Yürekler sever durur, konuşamaz bir türlü
Gözlerde yaştı gönlüm adın hasret mi senin
Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin

Artık aldırmıyorum yaşanan olaylara
Pekte aldırış etmem yapılan alaylara
Coşku ile bakarım çekilen halaylara
Bunları aştı gönlüm adın hasret mi senin
Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

 


- Hasret -

Ona...

Allah kavuşturur mutlaka birgün
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...
O kadar yandık ki yaş döktük hergün,
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...

Aşkın yollarını biz seçe seçe,
Ateşten geçmiştik; biri bir geçe,
Sevgiye talibiz biz içten içe,
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...

Renkten renge girdi gözün boyası,
Gerçek olur sevenlerin rüyası,
Bayat etmez bizi; aşkın mayası,
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...

Aşıksın yar gözlerinden okunur,
Aşk gergefi nakış - nakıl dokunur,
Sevgi nedir bilmeyenden çekinir,
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...

Nazar etti nazar niceler bizi,
'' Bağrına basacak yüceler bizi '',
Geceler anlatır geceler bizi,
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...

Hayale dalınca yaşı silemem,
Bensiz ölmezsin sen, sensiz ölemem,
Kaç gün geçti ne sen, ne ben bilemem,
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...

Sabrın sonu selamettir bilir o,
İki eli kanda olsa gelir o,
'' Ben ona ölünce, bana ölür o '',
Sen bana hasretsin, ben sana hasret....

Aşkın pınarından içtik bir defa,
'' Sevmeyene kefen biçtik bir defa '',
Sabırla tarihe geçtik bir defa,
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...

Hayaller ekerdik, yarına dair,
'' Biliyorsun... beni sen ettin Şair ''!
Birgün olsun unutmak mı yok hayır,
Sen bana hasretsin, ben sana hasret...

Aşkta cahil değil aşkta dahiydik,
Azrailce cehennemin dibiydik,
'' Ferhad Şirin, Kerem Aslı gibiydik '',
Sen bana hasretsin ben sana hasret... 


BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Bahar Sarhoşluğu

İlk sevgilinin gülüşüne benzer
Bir Nisan havası değil mi esen?
Zincirlere, kelepçelere inat,
Kanatlarımı açmak zamanıdır;
Allaha ısmarladık kaldırımlar.
Giyenler düşünsün dar elbiseyi,
Ölçülü sözü, hesaplı adımı
Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan;
Saltanat sürer gibi uçuyorum,
Erik ağacı gelin olduğu gün.
Hayranım bu şehrin bacalarına
İrili ufaklı hep bir ağızdan.
Nasıl derinden bu gökyüzüne doğru
Bir türkü söylüyorlar öyle sessiz!
Dumanın daim olsun güzel baca!
Yuvası saçakta kalan kırlangıç,
Yavrusu dallara emanet serçe,
Derken camiler üstünde güvercin
Minareler katından geçiyorum
Gökyüzü mahallesi İstanbul'un
Süt beyaz bir martıyım açıklarda
Gemilere ben yol gösteriyorum,
Buğday ve ilaç yüklü gemilere
Bir kanat vuruşta bulutlardayım;
Bir süzülüşte vatanım dalgalar!
Cahit Sıtkı Tarancı

Barbaros Meydanı

Biliyorum, ayıp be manasız
Ama peşlerinden gidiyorum
Gezmeye çıktıkları vakit
Ana kız.
Utanır da belki
Anasının sırtındaki
Yeldirmeden,
Kız bir adım önde gider
Sezdirmeden.
Beşiktaş'ta Barbaros meydanı
Sağı anıt, solu türbe
Ortası kare şeklinde,
Parkıdır yoksulların
Bilhassa yaz ayları.
Fidanların, meydanların önünde
Yontulu taşlar çepçevre.
Yer yer banklar konulmuş
Meydana dolmuş millet,
Sıra sıra oturmuş.
Ah genç kız kalbi,
Sıralara bakar elbet.
Meydanın ilerisi deniz kıyısı
Karaya çekilmiş kayıklar,
İskele gazinosu yanda
Sulara dökülmüş ışıklar,
Üsküdar şu karşısı...
O nemli topraklara
Ana çöker yorgun argın
Kalmış gözü arkada
Kendi ayakta kızın.
En gürültülü şarkılar
Çalarken plakta,
Onlar orda oturur
Denize bakarlar
Avunmaya muhtaç gençlik
Ey kız anası ihtiyarlar,
Ey denizlerden esen serinlik.
O dediğim yere yaz mevsiminde
Geceleri sık sık giderdim.
Elektrik direkleri dibinde
Toplananlar yok şimdi.
Toz toprak içinde
Güreş eder çocuklar
Top oynayanlar yok şimdi.
Kol kola gezinen genç kızlar,
Peşlerinde dolaşanlar yok şimdi.
Garip adamlar görürdüm:
İçmiştiler, müthiş.
Zayıf kadınlar görürdüm:
Bitmiştiler, bitmiş.
Evlerinde duramamış,
Kalkıp gelmişler.
O dediğim deniz kenarımda
Yavaş sesle konuşan
Kadınlar otururdu.
Kahkahayla gülüşen
Genç kızlar bulunurdu.
Hovarda hoyrat itişen
Delikanlılar dururdu.
Böyle miydi o vakitler burası
Mezarların, fidanların önünde
Beşiktaş'ın fakir fukarası
Hava alır, eğlenir dinlenirdi.
Gece yarısına doğru
Barbaros meyanı halkı,
Evlerine dağılırdı
Erkekli kadınlı.
Behçet Necatigil

Bir Gün İstanbul`da

Günlerden bir gün İstanbul`da
Sabah oldu eşya ışıdı
Bahçedeki horoz öttü
Horozun öttüğünü duyunca
Türkü tutturdu
Bir çiçek keyfine göre...
İşler bu yola döküldü mü,
İnsanoğlu durmaz
Yatağımdan kalktım
Kahvaltı ettim
Geceden kalma ne varsa
Ceketimi giydiğim gibi
Sokağa çıktım
Bir rüzgar esti hafiften
Sonra durdu
Yağmur çiseliyecek gibi oldu
Bir tramvaya atladım
Doğru parka gittim
Sıranın birinin üstüne
Uzandım
Gökyüzünü seyrettim
Gökyüzü de bir türkü söyledi
Gökyüzünün türküsü de
Horozunkine, çiçeğinkine uygundu
Öylesine maviydi gökyüzü
Öylesine derin
Öylesine sonsuz
Ama bıkılıyordu gökyüzünden
Kalktım kahveye uğradım
Bir çift söz ederim dedim
Ahbap aradım
Bulamadım
Bulamayınca
Elim şakağımda
Düşünmeye vardım
Derken öğle oldu
İş yerleri boşaldı
Cümle halkın karnı acıktı
Ben de acıktım
Bir köfteci dükkanına girdim
Köfteler kızardıkça
Ortalığı bir duman sardı
Bir soğan kokusu
Öğleden sonra da geçti aynı minval üzre
Yalnız bir aralık
Bir sevda yaşadım düşümde
Büyük bir caddeden geçerken
Bir kadın görünce balkonda
Saçları alabildiğine sarıydı
Bugüne dek
Görmediğim acaip kuşlar havalanıyordu
Sabahlığında
Sevdalandım düşümde
O benden habersiz
Akşam gelecek aşığına
Hazırlandı durdu aynasında
Gönlü sevdayla dolanların
Son uğradıkları meyhane
Bir yudum aldım da
Kendimi buldum kocaman bir denizde
Nelerin unutulup gittiği nelerin
İzi bile görünmeyen gemilerin
Akşamları sokakları dolduran serinlik
Bir kahvecinin
Kahvesinin bahçesini suladığı
Anı hatırlattı bana
Bütün gün taban teptim
İçimde bitkinlik
Akşamı ettim
Sabahattin Kudret Aksal

Canım Istanbul

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul`da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şoyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...

Necip Fazıl Kısakürek

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

Simurg

Olamazsın

Başka özün, başka sözün,
Çok farklı şeylerde gözün,
Görmedim maskeli yüzün,
Sen bir yaren olamazsın....

Ağzından çıkar hep yalan,
zehirlisin aynen yılan,
Nedir ki elinde kalan,
Sen bir yaren olamazsın...

Kimi aşktan, kimi dertten,
Tattığın her haram etten,
Şairlik hanki niyetten,
Sen bir yaren olamazsın...

Bırak yazmayı çizmeyi,
Masum kulları ezmeyi,
Dağda, ormanda gezmeyi,
Sen bir yaren olamazsın...

Herkes gülerken haline,
Biraz sahip ol beline,
Kırmamak için diline,
Sen bir yaren olamazsın...

Gözün hep metaryellerde,
Hiç olmadı helallerde,
Varacağın baki yerde,
Sen bir yaren olamazsın...

Amacın hep para ve pul,
Herkese ediyorsun zul,
Yazık; olmuşsun kula, kul,
Sen bir yaren olamazsın...

Yaren Geceler

aydınlık çırılçıplak karşımda
kadınlar çarpık bacaklı
güzeller bile güzel değil
tozlu bir tablo gibi şehir

gündüzler bana ait değil
verin bana geceleri

geceler dilimde geceler
geceler içimde geceler
geceler gönlümde geceler geceler

geceler yaren geceler
geceler yarim geceler
geceler tek dost geceler geceler

ışıkta ne aşkın tadı var ne zamanın
görünür binbir çehresi o maskeli kahramanın
insanlık doğupta yaşamak değil
bu bir gerçek değilde söyle nedir

gündüzler bana ait değil
verin bana geceleri


geceler dilimde geceler
geceler içimde geceler
geceler gönlümde geceler geceler


geceler yaren geceler
geceler yarim geceler
geceler tek dost geceler geceler

Kim Bilir Kaçıncı Film

Figüranlar vardı, hayat senaryosu dizelerinde
Oysa ben, bir ömür sevginde macera, hevestim
Mezeydim şarkılarına, şiirlerine, nağmelerce
Şimdi nöbetim bitti değiştim, başrol yine senin
Olmayacak setler, patlayan flanjör, bolca alkış

Kim bilir kaçıncı film, bir_bir sırada senaryolar
Dost acı söyler be yaren, kanserli kolumdun kestim
Acını duymuyorum artık, İstanbul benim gezdim
Kuzguncukta kol böreği yedim, güneşi seyrettim
Beykoz da yolum bitti, salacakta kız kulesi gezdim

Sazımda adına nota bulamadım, diyeslerde yoktun
Arabesk oldun şarkılarımda, bundandır feryadım
Belki dünyalar benimdi, ama sevgimi inkar etmedim
Her sevgiliye sen gibi, seviyorum gözyaşı dökmedim
Terk edişinle anladım, yine sevgimde seven bendim

Kim bilir kaçıncı film, bir_bir sırada senaryolar
Dost acı söyler be yaren, kanserli kolumdun kestim
Acını duymuyorum artık, İstanbul benim gezdim
Dolma bahçe galata da gezdim, saray burnunda çay içtim
İstediğin ölümse, çok sevdiğin boğazı, köprüyü seçtim

Seninle Olsam

Ah! Bir seninle olsam...
Şöyle bir kanatlanı versem...
Semaya doğru yükselip;
Bulutların peşine takılsam...
Rüzgara yaren, kuşlara dost,
Yağmurla kardeş olsam...
İçimdeki hüzünle damlayıp;
Toprağı, ekinleri canlandırsam...
Çağlayanlarda coşup;
Denizlerde akarak sana ulaşsam...
Güneşle selamlaşıp buharlaşsam...
Havaya karışıp, sabah meltemiyle;
Kendimi yanında bulsam...
Yanağına öpücükler kondurup;
Sana sıcacık sarılsam
Ve hiç bırakmasam...

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..