Ana Menü

"Adım Denizli ise bu maçı kazanırız" (DenizLinin Röportaji)

Başlatan CiCi_KizZ, Şubat 15, 2009, 14:34:53

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

CiCi_KizZ

"Adım Denizli ise bu maçı kazanırız"          Beşiktaş-Trabzonspor derbi karşılaşması öncesi yılların deneyimli hocası Mustafa Denizli ile aylar öncesinden söz aldığımız röportaj için hazırız.Trabzonspor derbisine günler kala beklenen gerçekleşiyor.Türk Futbolu'nun Büyük Mustafası o...Futbol hayatının son yılında giydiği Galatasaray'da formasıyla hatırlıyorum onu...Daha sonra 1982 İspanya Dünya Kupası'nda Schumacher, Rummenigge, Breitner'li kadrosuyla bir meastro gibi Alman takımının teknik heyetinde görev alan Jupp Derwall'in Galatasaray'ın başına getirilmesiyle inanılmaz sevinç yaşadığımız günler.
Ki, bendeniz  gencecik ama takım tutmayan bir futbolsever olarak Derwall'in yanıbaşında görmeye başlıyorum Büyük Mustafa'yı...
Çok geçmiyor, bir gün daha hatırlıyorum.
Hem de tamamen Sarı-Kırmızı...

1988-1989 sezonunda Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası 2. turunda Galatasaray-Neuchatel Xamax ile eşleşir.
Galatasaray'ın 28 Ekim 1988 tarihindeki ilk maçı 3-0 kaybetmişti.
9 Kasım 1988  günü oynanacak rövanş karşılaşmasını hatırlıyorum.
Tamamen Sarı-Kırmızı.
Bütün Türkiye biliyordu ki, bu maçı Galatasaray'ın kazanması gerekiyor.
Tabii biz de, ben de...
O gün bütün şirketin (hangi takım taraftarı olursa olsun) Sarı-Kırmızı giyinmesi için örgütlediğimi hatırlıyorum.
'Sarı' kazağımın üzerine giydiğim 'kırmızı' yeleğimi ...
Galatasaray'ın mutlaka ve mutlaka kazanması gereken maçı Ali Sami Yen Stadı'nda muhteşem seyircisi önünde 5-0 kazandı.
Ne maçtı yarabbi!..
İşte o gün daha da bi çok sevmiştim Mustafa Denizli'yi!..Yıllar sonra Sabah Gazetesi'ndeki ilk günlerimde Milli Takımlar Teknik Direktörü olarak yaptığım röportajın heyecanı ise halen dün gibi aklımda!..
Galatasaray ve Fenerbahçe'nin ardından Türk Futbolu'nun üç büyüklerini de çalıştıran teknik direktör olarak artık Beşiktaş'ın teknik patronudur Mustafa Denizli...
Konuşulacak çok şey var esasında.
Beşiktaş ile adının yan yana anıldığı günlerde Başkan Demirören'in eski sözlerinin medyada yeniden yeniden hatırlatılması, 'Üç büyükleri şampiyon yapan tek Türk olmak istiyor' iddialarının gündeme gelmesi...
..ve buna benzer daha bir çok söz...
Denizli hoca, taraftar için ne düşünüyor?..
Rakipleriyle aralarındaki fark nasıl kapanacak?..
Hakkında sık sık yapılan eleştiri nasıl değerlendiriyor?..
Tüm bu sorular yanıt bekliyor...
O halde başlayalım hemen sorulara...
"HESAPLARIM ŞAŞMADI"
- Yılların tecrübeli teknik direktörü Mustafa Denizli. Bir çok spor adamı sizin '26. haftada her şey netleşir' sözünüz üzerine kafa patlattı. Bu sözü sarf edersen siz ne düşünüyordunuz?
"Elbette bazı hesapları göz önünde o sözleri sarf ettim. Benim gibi şampiyonluk veya düşme tehlikesi yaşayan tüm takımların teknik adamları bu tür hesaplar yapar ve yapması da gerekir. Ben de göreve geldiğimde önümdeki maç programına baktım ve hesaplarım gereği zirveye oynayan 7 takımın zaman içinde kayıplarını da göz önüne koyarak Beşiktaş'ın asıl hedefinin 26. haftada daha da netlik kazanacağını düşünerek, kelimelere döktüm. Bugüne kadar hesaplarımdan şaşmadım... Bugün hem kupada, hem de ligde istediğim yolu aldık."

- Ertuğrul Sağlam'ın ardından takımı devralır almaz aldığınız  kötü sonuçlar neticesinde ağır eleştirilere maruz kaldınız. 'Denizli yanlış seçim' diyen de oldu, 'Mustafa Hoca takımı geriye götürdü' diyen de...  Sağlam'dan sonra ne oldu da takımda iniş yaşandı? Size karşı yapılan eleştirileri ağır buluyor musunuz?..
"BEŞİKTAŞ'IN TEKLİFİNİ KABUL ETTİMKENDİ PRENSİPLERİMİ KENDİM EZDİM"
"Beşiktaş'a gelmekle birlikte kendim için çok önemli olan bir prensibi de çiğnemiş oldum. Çünkü hiçbir zaman lige başlayan bir ekibin hocasının işine son verdikten sonra o takımı çalıştırma gibi bir düşüncem olmamıştır. Yani Ertuğrul Hoca 6 hafta sonra görevini bıraktı. Yıldırım Demirören benimle çalışmak istedikleri şeklindeki teklifini iletti. Bir yerde prensibim, bir yerde doğuştan tuttuğum bir kulüpte yıllar sonra çalışma fırsatı çıktı karşım... Öte yandan ne kadar uzak olsam da Beşiktaş'ı yorumculuk dönemlerimde de takip etmiş olmamın avantajı da vardı... Yani gönlümdeki Beşiktaşlık ağır bastı ve teklifi kabul ettim. Bunu yapmam kendime güvenim olduğundandır..."

- Daha önce Fenerbahçe ve Galatasaray teknik patronluğunuzun Beşiktaş'a karşınıza çıkacağını düşünmemiş olamazsınız...
"Tabii ki Galatasaray ve Fenerbahçe'de çalışmamın verdiği dezavantaj bu camiada karşıma çıktı. Ciddi bir çoğunluk benim gelmemi kabullenemedi. Halen de kabullenemeyenler var. Onlar profesyonelliği bilmeyenlerdir. Alınan sonuçların ise tabi ki olumsuz olması normal. Çünkü yeni bir hocanın, kurulu bir ekibe sistemini yerleştirmesi bu tür sonuçları kendiliğinden getirir. 3 hafta içinde bu durumu hızlandırdık. Oyuncularıma bunu anlatmaya çalıştım. Zamanla bu da yerine oturdu. Bazı oyuncularımızı gönderdik, Bazı oyuncuları da aramıza kazandık."

Tam da söz bu noktaya gelmişken, genç oyuncuları göndermesinin gerek medyada, gerekse tribünlerde, futbol camiası içinde ne kadar konuşulduğunu, hatta yine o 'ağır' üslûplarla eleştirildiğini hatırlatıyorum Mustafa Hoca'ya...
"BATUHAN GENÇLİK HEYECANIYLA KONUŞMUŞTUR, O BİZİM EVLADIMIZDIR"
- Türkiye şartlarında yaşlı olarak tanımlanan futbolcuları kadronuza dahil etmekte sakınca görmediniz. Bu adımları atarken düşünceniz neydi?Pişmanlık duyduğunuz anlar oldu mu?..
"Bugüne kadar meslek hayatımda 'genç-yaşlı' ayrımı yapmadım. Bu tür mânâsız düşüncelere söyleyeceğim fazla bir şey de yok. Eğer oyuncu, kadromda istediğim sistem içinde yer almıyorsa gönderilmesinden yanayım. Hem oyuncu için, hem de kulüp menfaati için düşünmek gerek. Göndermiş olduğum oyuncuları denedim ve Beşiktaş'ta kalmalarının kendileri yönünden de yanlış olduğunu düşünerek, oynayabilecekleri takımlara gitmelerini istedim. Bunu yaparak düşman kazanmış olabilirim. Ancak şu an  haklı olduğumu onlar da kabul etti. Mesela, Batuhan genç ve yetenekli bir oyuncu. Ancak elimde Nobre, Holosko ve Bobo gibi yetenekli ve formda oyuncular içinde kaybolup gidecekti. Bende kendisini daha iyi yetiştirebileceği, maç oynayarak tecrübe edebileceği bir ekibe gitmesini istedim. O ise gençliğinin verdiği heyecanla talihsiz açıklamalarda bulundu. O bizim her zaman evladımızdır, öyle de kalacaktır... Aydın Karabulut'a baktığımızda ise o günden bu yana kendisiyle çalışma fırsatı bulamadım. Sakatlığı nedeniyle Almanya'ya gitmiş ancak, sorumsuzca davranarak tedavisi hakkında bilgi verme nezaketinde bulunmamıştır. Bu nedenle kafamdaki kadro içinde yer almadığı için gönderilmesinde bir sakınca görmedim."
"'TUNA VE AYDIN'A KARŞI YUSUF' KARARI YERİNDE BİR KARARDIR"
- Devre arasında yapılan Yusuf transferinde de Beşiktaş camiası ve Mustafa Denizli, eleştiri oklarından yine nasibini aldı... Eleştirilerin hepsi hakikaten haksız mıydı?
"Bursa'dan Yusuf'u isterken Tuna ile Aydın'ın şartlı olmak üzere verilmesini istedim. Burada da yanlış bir karar verdiğimi zannetmiyorum. Aldığımız oyunculara gelince Delgado'nun sakatlığı tüm planlarımızı alt-üst etti. 6-7 hafta olmayışı bizim için çok önemli olarak acil şekilde çözüm üretmemiz gerektiğini gösterdi. Biz de yapmış olduğumuz araştırmalar sonunda Yusuf'un kadromuza yarar getireceğini düşündük ve transferini gerçekleştirdik. Son olarak da Fabian Ernst'i aldık. Sezon başından bugüne kadar orta alanda özellikle savunma önünde büyük zaaflar yaşıyorduk. Ernst'i alarak bunu giderdiğimizi düşünüyorum. Yapmış olduğum hiç bir şeyden bugüne kadar pişmanlık duymadım."

"ÜZERİME DÜŞENİ YAPARIM, SONRASINI 'O ZAMAN' GELİNCE DÜŞÜNÜRÜZ"
- Trabzonspor ile evinizde karşılaşacaksınız. Beşiktaş camiasına, size ve futbolcularınıza alınacak bir yenilgi bundan sonra neler getirir?..
"Evet, bunu kimse inkar edemez ki, bu karşılaşma hem bizim, hem de Trabzonspor açısından çok önemli bir müsabaka olacak. İki takım da kazanmanın hesaplarını yapıyor. Eğer biz kazanırsak, (ki, öyle olacaktır) o zaman büyük bir engeli aşarak, zirveye ortak olacağız. Trabzon (kaza eseri) sahadan 3 puanla giderse, büyük bir avantaj elde etmiş olacaktır. Sakat olan Ekrem ve Holosko'nun yokluğu tabii ki önemli faktör. Ancak kadromdaki diğer oyuncuların hepsine güvenim tamdır. Bu zorlu maç öncesi Delgado'nun iyileşerek, takıma dönmesi beni çok mutlu etti. Beni tanıyanlar iyi bilir. Eğer ben kesin konuşuyorsam mutlaka bunun bir nedeni var. Benim oyuncularım, taraftarının verdiği büyük destekle bu karşılaşmadan 3 puanla çıkacaktır. Eğer benim adım Mustafa Denizli ise bu maçı kazanacağımızı herkes iyi bilsin... Bunu söylerken 'rakibimizi küçümsediğim' anlaşılmasın. Ancak ben bizim bu maçı kazanacak güce sahip olduğumuzu iyi biliyorum."

- Takımınız şampiyon olamadığı taktirde Beşiktaş'ta görev yapmaya devam edecek misiniz?..
"Olur da bu sezon şampiyonluk yaşayamazsak, o zaman sezon sonu yönetimle oturur konuşuruz. Bildiğiniz gibi benim 1 yıllık sözleşmem var. Yani şu an 'Sezon sonu ne olacak?''diye bir düşünce içinde değilim. Ben önce bana düşeni yapmak için çalışıyorum. Sonrasını, o zaman geldiğinde düşünür, konuşuruz."
"SEMİH'E İLK FORMAYI BEN VERDİM"
- Sizin de üzerinde emeğiniz bulunan uzun yıllar yedek kalan, geçtiğimiz sezon 17 golle 'kral' unvanının yanısıra EURO 2008'de çok önemli 3 gole imza atan Semih hakkındaki görüşleriniz? Medyamızın 'Nöbetçi golcü' yakıştırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?..
"Kanatimce boşa bulunmuş bir sıfat değil. Esasında belki de esprili bir sıfat diyebiliriz. Semih genellikle dikkat çekici golleri, sonradan oyuna girdiği maçlarda atmıştır. Neticede Semih baştan oynadığı maçlarda da gol atıyor ama sonradan oyuna girdiği maçlarda başka bir hava yakalıyor. Semih'ten önce ben de Fenerbahçe'deyken Serhat Akın vardı. O da aynı şekilde kullanılıyordu, taraftarın sevgilisiydi. Semih'i de Fenerbahçe kadrosuna ilk alan benim. Semih'e o formayı ilk kez  veren de bendim. .Semih bu geçen süre içerisinde daha büyük tecrübe kazandı. Çünkü Semih'in çok iyi meziyetleri . Semih ceza alanı içinde hakikaten çok etkin bir futbolcu. Yani Semih'in tek eksiği çok lâzım gelen yerlerde çok çabuk olamaması.Yoksa vuruşlarında ne sağ, ne sol ne de kafa vuruşlarında herhangi bir eksikliği yok. Kısacası, 'Nöbetçi golcü' sofatı Semih için olumsuz bir çağrışım yapmasın. Çok güzel bir buluş..."
'BEN VARKEN DENİZLİ GELEMEZ'İN HİKÂYESİ
Malumunuz Mustafa Denizli'nin Beşiktaş kulübü ile adının yan yana geçtiği günlerde birden bire ortaya çıkan Yıldırım Demirören'in 'Ben burada olduğum sürece Mustafa Denizli bu kulüpte olamaz' sözleri için özel bir soru yöneltmeden olmaz. Biraz önce ez cümle bir açıklama arasında sıkışmasına gönlüm razı gelmiyor. Ayrıntılar mı?
Buyrun...

"Yıldırım Demirören o konuşmadan birkaç gün sonra beni aradı. Bir takım şeyler söylerken, daha doğrusu amacı kendi çalışan beraberinde olduğu teknik yönetimi herhangi bir olumsuz sonuçta koruma amaçlı bu konuşmayı yaptığını dile getirdi. Burada ismin kim olduğu önemli değil. Orada bir görev değişikliği olması halinde kimler gelirse, onların buraya gelemeyeceği, yani kendi teknik ekibiyle devam edeceğini belirtmek için söyledi. O günlerde Samet Aybaba ve benim adım geçiyordu. Dolayısıyla o konuşmada otomatikman biz muhatap kabul edildik. Ama sayın Yıldırım Demirören, yine söylüyorum; o olaydan iki -üç gün sonra beni aradı. 'Hocam sizinle ilgili düşüncelerimi çok iyi biliyorsunuz. O spontane bir konuşmaydı. Bunu bilmenizi isterim. Size olan sevgim, saygım, düşüncem,dün neyse bugün de odur.' dedi. Bunu detaylı olarak konuştuk. Zaten o da ikimiz arasında herhangi bir problem yaratmamıştır."

Futbol hayatı boyunca İzmir'in 'Büyük Mustafası' olarak anılan Mustafa Denizli, İstanbul kulüplerinin transfer tekliflerini bu canım kentten ayrılmamak için daima geri çevirdi durdu.
Lakin, hayatın kendisine yıllar sonrasında böyle bir sürpriz hazırlayacağını nereden bilebilirdi ki?..
1983'te, futbol hayatının son yıllarında fikrini değiştirerek Galatasaray'a transfer olan Büyük Mustafa, Türk futbol tarihinin köklü çınarları Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta (kulüp sıralamaları Mustafa Denizli'nin teknik direktörlük sıralamasına göre düşünülmüştür. Taraftarlar lütfen yanlış bir düşünce içine girmesin!..) teknik direktörlük koltuğuna oturmuştur.
Yerli bir teknik adamın adı geçen kulüplerden sadece birinin başında olmak hayallerini süslerken, Mustafa Denizli'nin bu üç asırlık kulüpte birden teknik patronluk yapması imrenilesi bir durumdur elbette.
Galatasaray ve Fenerbahçe'de kazanılan şampiyonluklar ise tarih defterlerine kazındı...
Peki şimdi 'Büyük Mustafa'nın gönlünü 'Üç Büyükler'i şampiyon yapan tek Türk teknik adam' olma hayali süslüyorsa...
Nereden bilebiliriz ki?..
Böylesine 'büyük' camiaların gönlünde böylesine 'büyük' yer tutan 'Büyük Mustafa'nın da hayali de 'büyük' olabilir...
Buna 'büyük taraftar' ne diyebilir ki?..
Röportaj: Saadet ÖZCAN
[/]
Baska Sevdalara KApaliyiz..

Sampiyonluk icin SALDIR Besiktasim!!

IL Capitano

Guzel bir röportaj olmus, hocamiz her zamanki gibi sorulara ictenlikle cevap vermis..
Inadina Gülümse Hayata : Biz ATATÛRK Gencleriyiz !!!....

carsi52

Adın Mustafa kazanamıcakmıyız o zaman ?
İnşaallah dediğin gibi olur ve kazanırız sayın DENİZLİ..
Bölünür senin için uykular!

NoPasaran

Güzel konuşmuş..

Keşke herkes senin kadar inansa Denizli.. :)
Aşk bu Aşk !

volkanca.net

[KralKartal]

Insanlik burada onemli olsaydi
SAGLAMin degeri bilinirdi..

Hocaligini yapsin once, konusmayi cok iyi beceriyor
yakinda politikayada atilir kesin..

Fenerde sampiyonlar liginde final oynayacagin gunude hala bekliyorum
Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi

IL Capitano

Inadina Gülümse Hayata : Biz ATATÛRK Gencleriyiz !!!....

cassa23

pfff  boş konuşmuş 

zaten kazanmaktan başka çaremiz yok

ilhan mansız_melis

Röportaj çok güzel olmuş inşallah kazanırız hocam inşallah herkes yeniden inanmaya başlar
28 Mayıs 1994 tarihinde "Kızlar futboldan anlamaz" sözüne tepki olarak doğdum.


carsi52

Bölünür senin için uykular!

[KralKartal]

Alıntı yapılan: IsVecKarTaLi - Şubat 15, 2009, 16:33:58
Kralkartal herseye muhalif  :)



Hersey ortada ..

Denizli sadece konusur, bizim taraftarda 'gereksiz' konusan
insanlari daha cok seviyor...
Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi

Cem Goren

altın kapılarımız kan oldu tayfun