Ana Menü

Cesaret dedikleri [Kaan Tunçbilek]

Başlatan NoPasaran, Aralık 06, 2008, 11:55:40

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

NoPasaran

Yazı mantıklı ve güzell..Okumanızı tavsiye ederim



Bu yazıyı yazdığım saatlerde CNBC-E kanalında Heroes dizisinin tanıtımı geçiyordu. Vurucu cümlesi ise şuydu: "Onları kahraman yapan yetenekleri değil seçimleriydi." Bahsettiği kişiler fantastik yetenekleri olan insanlar olsa da, cümle aslında tüm insanlara hitap ediyor.

Nitekim, tarihin akışını olumlu yönde değiştiren insanların neredeyse tamamı cesur seçimleriyle kitleleri peşlerinden sürüklemiştir. Jonh Lennon "barışa bir şans tanıyın" diye haykırarak, Martin Luther King rüyasını anlatarak, Gandhi şiddetsiz bir direnişi benimseyerek, Mandela ırkçılığa karşı ömrü boyunca mücadele yemini ederek ve Atatürk asıl savaşın cehaletle verileceğini ilan ederek insanlara ilham kaynağı olurken, sadece ve sadece doğru yolu seçme cesareti göstermişlerdi.

Spor dünyasında bunun en güzel örneği, bir ara ilkelerini tam 5 yazıya sığdıramadığım Johann Cruyff'tur. Cruyff, skor ne olursa olsun güzel futbolda ısrar ettiği için ve parasını haketmeyen oyuncuları göndermekten çekinmediği için bugün dünyanın en önemli futbol adamı olmasını sağlayan başarıları yakalamıştır. En iyi öğrencisi Guardiola da onun yolundan gitmektedir. Gerektiğinde Ronaldinho'dan vazgeçebilmektir onun mirası. Yenilgilere rağmen inandığı yoldan vazgeçmemektir.

Buraya nereden mi geldik? Çünkü Mustafa Denizli Beşiktaş'ın başına geldiğinden beri sürekli cesaretten bahseder olduk. Ne de olsa kendisi, geçmişte çalıştırdığı takımları kalıpların dışında oynatmaktan çekinmeyen ve her uluslararası eşleşmede şansımızı yüzde 51 ilan ederek milletimizin kendine güvenini sağlama misyonu edinmiş bir teknik adamdır. Dolayısıyla ondan gelecek herşey farklı ve ilham verici olmalıdır.

İyi de farklı derken ne bekliyoruz? Kadıköy deplasmanına üç forvetle çıkmasını mı? Yoksa üçlü savunma oynatmasını mı? Galiba "erkeklik" ile "cesaret"i karıştırıyoruz bazen. Çünkü bunların hiçbiri cesaret göstergesi değildir. Hatta şartlara ve rakibe göre bazen "ucuz kahramanlık" ya da "çılgınlık" olarak bile değerlendirilebilirler.

Örneğin savunmanız topu ortaya sahaya bile geçiremezken ileriye eli belinde bekleyecek ilave bir forvet koymak size hiçbirşey kazandırmayabilir. Veya orta alanında paylaşım sorunu olan bir takımınız varsa, tehlikeli kanat oyuncuları olan bir rakibe karşı sahaya sürdüğünüz üç savunmacı kolayca dağılabilir.

Kısacası bunlar sadece tercihtir. Rakibe ve şartlara göre alınacak kararlardır. Size bir maçı kazandırırken başka bir maçı kaybettirebilir. Zaten derbi öncesi İbrahim Altınsay'ın harika analiziyle gösterdiği gibi, takımlar sahaya ancak 14 oyuncuyla çıkarlarsa eleştirmenlerin her istediğini yapabilecek hale gelebilecektir.

Gelelim cesarete. Cesaret bundan daha fazlasıdır. Nedir biliyor musunuz? Geldiği günden beri –Basel maçı hariç- hiçbir gelişim göstermeyen, kendini geliştirecek kapasitesi olduğu halde çalışmayan Delgado'yu kenarda oturtabilmektir. (Ben gerçekten "ama skoru her an değiştirebilecek bir oyuncu" laflarından sıkıldım.)

Cesaret aynı mevkide kendisinden çok daha düşük ücretle oynayan arkadaşlarından (Uğur, S.Kurtuluş, İ. Toraman) hiçbir üstün yanı olmayan Cisse'yi takımdan kesebilmektir. Cesaret elinizdeki tek alternatif bile olsa Gökhan Zan'ı -en tehlikeli olduğu- savunmanın göbeğinde oynatmamaktır. İşte bu seçimler cesaret ister. Çünkü bir anlamda kalıplara meydan okumaktır.

Bu cesareti geçen sezon kim gösterdi hatırlıyor musunuz bilmiyorum? Hakan Şükür ve Lincoln'ü Beşiktaş karşılaşması öncesi kadro dışı bırakıp her türlü tepkiyi göğüsleyen Feldkamp. Daha önce de yazdığım gibi, Galatasaray'ın şampiyonluk yürüyüşü bana göre o gece başlamıştı. Tek bir kararla, diğer bütün futbolcular bu oyunculara kendilerinden daha farklı davranılmadığı mesajını almıştı.

Evet Sayın Denizli! Ben sizi sahaya tek forvetle çıktığınız için eleştirmiyorum. Ancak bazı kalıpları yıkmakta ağır davrandığınız için eleştiriyorum. Beşiktaş son birkaç yıldır, sürekli aynı anlayışla, aynı oyuncularla, aynı söylemlerle sahaya çıkıyor. Kısacası kendini tekrar ediyor. Ancak sonuçta değişen bir şey yok.

Belki gençliğinizdeki gözükaralık yok artık. Belki bilginizi olgunlukla birleştirip sağduyulu davranıyorsunuz. Ancak artık birşeyleri değiştirmek gerekiyor. Belki de herşeyi...
Aşk bu Aşk !

volkanca.net