Ana Menü

Cahit Sıtkı Tarancı

Başlatan CHEm !, Aralık 15, 2007, 16:07:35

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

CHEm !

1910 yılında Diyarbakır'da doğmuştur. Lise eğitimini İstanbul'da Galatasaray Lisesi'nde tamamladıktan sonra, önce Mülkiye Mektebi'ne girmiş, ardından öğrenimini Paris'de tamamlamak amacıyla 1939 yılında Fransa'ya girmiştir.

1940 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine Türkiye'ye geri dönmüştür ve askerliğini yapmıştır. Askerlik sonrası Anadolu Ajansı'na çevirmen olarak girmiş, bir ara da Toprak Mahsülleri Ofisi'nde çalışmıştır.

1952 yılında Çalışma Bakanlığı'nda görev yaptığı sırada ağır bir hastalığa yakalanmış, Türkiye'deki tedaviden sonuç alınamayınca Viyana'ya gönderilmiş ve orada hastanede ölmüştür (1956).

YATILI HAYATI ŞİİRLERİNİ ETKİLEDİ
Yazmaya okul yıllarında başladığını söyleyen Tarancı, şöyle demektedir: "Edebiyata karşı duyduğum heves Fransız Mektebine kadar gider. Annemden uzakta bulunmam, mektepteki yabancı ve kasvetli hava zaten mariz olan ruhumu büsbütün karartmıştı. Annem yazdığı uzun mektuplarda bu karanlıkları biraz da sınıfta okuduğumuz edebî parçalardan ilham alarak, parlak kelimeler, göz kamaştırıcı teşbihler ve süslü cümlelerle anlatmaya çalışıyordum".

Tarancı, ilk şiirinin, "yirmi kadar manzumesini götürdüğü ve tek bir manzumeyi seçen" Halit Fahri (Ozansoy) tarafından Servet-i Fünun dergisinde yayımlandığını belirtmekte ve "imzamı gördüğüm gün yirmi dört senelik hayatımda bir işini bir daha bilemeyeceğim bir sevinç içinde idim" demektedir. Muhit dergisinde de şiirler yayımlayan Tarancı, sonraki yıllarda Varlık, İstanbul, Doğuş, Yaratış gibi dergilerde yazı hayatını sürdürmüştür.

OTUZ BEŞ YAŞ İLE ÖDÜL ALDI
Takma adlarla ve imzasıyla belli aralıklarla öykü de yazan, ama bunları şair kimliğine yakıştıramayan Tarancı, yaşamının sonuna kadar eksilmez bir aşkla şiire bağlı kalmıştır.

Tarancı, "Otuz Beş Yaş" adlı şiiriyle C.H.P. Yarışması'nda birincilik kazanmıştır (1946).

YAPITLARI
Şiir
Ömrümde Sükut (1933)
Otuz Beş Yaş (1946)
Düşten Güzel (1952)
Sonrası (1957)

Düzyazı
Ziya'ya Mektuplar (1957 - Z.O. Saba'ya yazdığı mektuplar)
Cahit Sıtkı Tarancı'nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri (1976)



OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.



BEN ÖLECEK ADAM DEĞİLİM

Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.

Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Yemişlerine doymadığım ağaçların,
Yağmur mu yağıyor,
Güneş mi var,
Farketmeliyim
Baktığım pencereden.
Deniz görünmeli çıksam balkona.
Tamamlamalı manzarayı
Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.
Ekmekten olamam doğrusu,
Nimet bildiğim;
Sudan geçemem,
Tuzludur teneffüs ettiğim hava.
Ya nasıl dururum olduğum yerde,
Öyle upuzun yatmış,
İki elim yanıma getirilmiş,
Hareketsiz,
Sükûta râmolmuş;
Sanki devrilmiş bir heykel?

Ellerim ne der sonra bana?
Soğumuş kalbime ne cevap veririm?
Utanmaz mıyım ayaklarımdan?

Kalkmalıyım,
Dolaşmalıyım,
Sokaklarda, parklarda.
El sallamalıyım
Giden trenlere,
Kalkan vapurlara.
Bilmeliyim,
Gölgelerin boyundan,
Saatin kaç olduğunu...
Islık çalmalıyım.
Türkü söylemeliyim
Yol boyunca,
Keyfimden ya hüznümden.
Geçmiş günleri hatırlamalıyım,
Dalıp dalıp akarsuya,
Hayaller kurmalıyım,
Güzel geleceğe dair.
Yanımdan geçenler olmalı,
Selâm almalıyım;
Robenson'u düşünmeliyim,
Garipliğini:
Şükretmeliyim
İnsanlar arasında olduğuma.
Nedir ki eninde sonunda ölüm?
Ayrı düşmek değil mi aşinalardan?

Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
Allah kitap Beşiktaş

Simurg

AŞK!

Açınca baharın dişi gülleri
Bir başka rüzgar eser bahçelerde
Dinle çılgınca öten bülbülleri
Sorma niçin düştüğünü bu derde

De ki: -Aşktır şadeden gönülleri
Perişan, berbat eden gönülleri
Aşk söyletir en yanık türküleri
Ay buluta girdiği gecelerde

CAHİT SITKI TARANCI


ilkokul 4. sınıfta ezberlemiştim :D

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

CHEm !

insan bu ustayı okuyunca bunalıma giriyor.46 yaşında ölmüş olması,öleceğini,yolun yarısına geldiğini erkenden görmüş olması gerçekten ilginç.
Allah kitap Beşiktaş

SATUKBLADE

Ölümden korktuğu halde ölüm üzerine giden garip bir şairdir

35 yaş şiiri ile bunu iyice belirtmiştir.

işin garip tarifi şöyle bişey daha görmüştüm

isim ve soyismindeki sesli harfleri çıkarınca ortaya ne çıkıyor

CeSeT ölümden korkan bi insan için acı bişey olsa gerek

Simurg

mısralarının her birinde çok büyük anlam taşıyor

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

SATUKBLADE

bence o kadar değişik bi tarzı yok

tamam büyük şair ama hep ölümden korktuğunu göstermesi
kişiliğinde bu olayın bi saplantı haline geldiğini gösteriyor

Simurg

bence çok değişik bir tarzı var :D
ölümün üstüne gitmesi
sonunu düşünmesi kendisine değişiklik kazandırmış
belkide saplantıları olmasaydı bu kadar çok tanınmayabilirdi

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

SATUKBLADE

ahmet haşim ve c.sıtkı zayıf kişiliktedir
korkunun ecele faydası yoktur atasözünü kabul etmek lazım

ayrıca simurg her türk edebiyatı şairi tanınmıştır.
cahit sıtkıyı cahit sıtkı yapan sadece 35 yaş şiiridir

Simurg

her türk edebiyatı şairi tanınmış değildir
nice şairler vardır bizim bilmediğimiz hocamızda edebiyat dersinde anlatır bilenmeyen çok cevher var diye
benim anlatmak istediğim bir şiir yazabilmek için en azından güzel bir eser oluşturabilmek için
okuyucuya o duyguyu yaşattırabilmek için sözlerin içinden çıkıp gelmesi lazım
o psikolojide olmasaydı belki bu şiirler ortaya çıkmayacaktı.
Korkaklığını hissettirmişse sana bence önemli bi şair

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

SATUKBLADE

benim demek istediğim o değil

yani ortaya koyulan eserde eser olmak amacı dışında şöyle bi şey görüyorum

okuyucu için yazılma amacı dışında bi hissiyat var
bunu sende görüyorsundur gayet açık

diğer şairler şiir yazdıklarını gösterirler
ama cahit sıtkı'da o anki ölüm duygusunun verdiği rahatsızlıktan dolayı kendi içerisindeki haykırış var

ölüm korkusunu anlatmak veya ölüm gerçeğini okuyucuya yansıtmak yoktur

Simurg

oda senin görüşün saygı duyuyorum şahsen beğeniyorum kendisini

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

özLemTA

git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)