Ana Menü

İbretlik hikayeler

Başlatan Simurg, Mayıs 22, 2007, 17:37:30

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg

1. hikaye

Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları yazarken gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana göre değil. Ağlamaktan hiç utanmadım,duygularım,acılarım beni boğduğu zaman hep ağladım.Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle paylaşmak istiyorum.Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen yazılı satırlar olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar neleri yaşarmış diyeceksiniz buna eminim. Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak babamın tayininin çıktığı bir köye taşındık.Huzursuzdum,okulumu bir köy okulunda okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum.kaydımı yaptırdı babam okula.İlkokul 4. sınıftan başladım köy okuluna.Beni bir sınıfa verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya oturmak istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı boştu sadece oraya oturdum.Hayatımı adadığım,gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım.İsmi Altınay idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok etkilemişti.Masmavi gözleri,gamze yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü,yanlış yazdığım notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı silmesi beni o minik yaşımda ona bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe onsuz tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara gidip ders çalışıyor, yada o bize geliyordu.Mükemmel bir paylaşımcıydı.Yüreğini,sevgisini,dostluğunu daha o yaşta vermişti bana.İlkokulu birlikte okuduk ve aynı sırada bitirdik.Hep onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize rica ettik ve bizi aynı okula yazdırdılar, hatta aynı sınıfa,hatta aynı sıraya oturmamız için babalarımız öğretmenlere adeta yalvardılar.Başarmıştık. Yine aynı sıradaydık.Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki onsuz hayat bana huzur vermiyordu.Yaşımız olgunlaştıkça o beni,ben onu daha çok seviyordum.Çocukça başlayan arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü ortaokul yıllarımız bitmek üzereyken.Şehir merkezinde.Ailelerimiz liseye geçtiğimiz sırada ortak bir karar aldılar.Buna göre tek ev kiralayacak ikimiz aynı evde kalacaktık.Annem de bizimle kalacaktı.Allah'ım o karar bize iletildiğinde dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık olmuştum.Aynı duyguları o da paylaşıyordu ve bunu fareden ailelerimiz okul bittiğinde evlendirelim diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık.Haşa Allah'a şirk koşar gibi günah işlercesine seviyordum.İlk elini tuttuğumda sakın bir daha bırakma demiştim. Yanakları kızarmıştı,utanmış ve başını önüne ! eğmiş,gülümsemiş ve elimi sıkı sıkı kavramıştı.Artık her gün elele tutuşup okula gidiyor okuldan çıkarken elele dolaşıyor geziyor öyle gidiyorduk evimize.Arada bir elleri terler ve her terleyişte elini elimden kurulamak için çekerdi.Bunu her yaptığında kızar elimi bırakma diye azarlardım,hep tamam tamam diyerek gülümser ve hızla elini avucuma sokuştururdu. Her şey harikaydı,dünya cennet gibiydi gözümüzde.Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde.Nihayet liseyi de bitirmek üzereydik.karne dönemi gelmişti.Karnelerimizi aldık hiç kırığımız yoktu.Sevinçle sarıldık birbirimize elimi tuttu.bunu kutlamak için bir cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık.Okulun az ilerisinden geçen bir çakıl yol vardı.Her zaman toz duman içinde olurdu.çakıllarla kaplıydı.O yolun benim ve ölürcesine sevdiğim insanın ayrılmasında bu kadar rol oynayacağını bilsem hiç girer miydik o yola.Neler vermezdim o yolu yürümemek için. Eli yine elimdeydi,ansızın elini çekti,terlemişti yine eli.Sanırım dört adım atmıştım.Dönüp yine azarlayacaktım.Çünkü hem elimi bırakmış,hem de geride kalmıştı.Dönüp baktığımda Dünya başıma yıkıldı.Sanki gök kubbenin altında kaldım.yerdeydi ve yüzünden kan fışkırıyordu.ne yapacağımı bilemedim üzerine kapandım yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda hayatımı bitiren o görüntüyle karşılaştım.Başı kesilmiş bir tavuk gibi çırpınıyordu.Suratına bir taş parçası bıçak gibi saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi gözlerinden biri akmıştı.Suratının yarısı yoktu.Hırlıyordu bana bir şeyler demek istiyor kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir şeyler demeye çalışıyordu.Yoldan geçen bir kamyonun tekerinin altından fırlayan bir taş suratına saplanmıştı.Ölürcesine bir aşkı,geleceğimizi kibrit büyüklüğünde bir taş parçasının bitireceğini bilemezdim.Donuk donuk hiç konuşamadan yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ellerini tuttum kaldırdım başını göğsüme dayadı ve elimi sıkı sıkı tuttu.Akan kan ellerimize damlıyordu.Yoldan geçen bir araba durmuş bizi seyrediyordu,hastaneye yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu için almadı ve kaçtı gitti.Kimse arabaya almıyordu.çevreme bakıp yardım eden demekten,ona dönüp seni seviyorum,beni bırakma,dayan demekten başka bir şey yapamıyordum.İki dakikalık bir çırpınıştan sonra kucağımda öldü.Cennet olan Dünya 5 dakikada cehenneme döndü.Tam dokuz yıl oldu onu yitireli.Kendime olan güvenimi yitirdim.Artık kimseyi sevemem,kimsede beni sevemez korkusundan kurtaramıyorum kendimi.Bitkisel hayatta gibiyim.Tek elimde kalan bu net.bu net aracılığıyla sizinle paylaşmak istedim.Yitiren,ya da ben yitirenle paylaşmak isteyen herkese elleri terlese bile ellerimi bırakmamaları şartıyla elimi uzattım.Dost,kardeş,arkadaş ne olursanız olun ama elimi bırakmayın.


2. Hikaye

Evini yeniden dekore ettirmek isteyen japon bunun icin bir duvari yıkar.
Japon evlerinde genellikle iki tahda duvar arasında çukur bir bosluk bulunur.Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir civinin ayağına battığı icin sıkısmis bir kertenkele gorur.Adam bunu gordugunde kendisini kotu hisseder ve ayni zamanda meraklanirda kertenkelenin ayağına cakılmış civiyi görünce.

Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce ev yapilirken çakilmişti. Nasil olmuştu da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı basarmıstı? Karanlık bir duvar bosluğunda hic kıpırdamadan 10 yıl boyunca yasamak cok zor olmalıydı. Sonra bu kertenkele 10 yıldır hic kımırdamadan nasıl 10 yıl yasadığını düsündü-ayak civilenmisti !! Böylece çalısmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar, ne yiyor acaba? Sonra nereden ciktiğini farkedemediği bir baska kertenkele gelir ağzında tasidiği yemekle...

İnanılmaz '' Adamı sersemletir gördüğü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı civilenmis kertenkele 10 yıldır diğer kertenkele tarafından beslenmekteydi....


3.hikaye

Bir kız ve bir delikanlı,bir motor***letin üzerinde (180 km )hızla
gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor;

Kız : Lütfen yavaşla,ben korkuyorum
Delikanlı : Hayır,bak ne kadar eğlenceli
Kız : Lütfen,lütfen,çok korkuyorum
Delikanlı : Peki,beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum,lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl
Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Şapkamı alıp,kendine takar mısın? Başımı çok sıktı.
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı: Motorsıklet kazası;
Motorsıklet,fren arızası nedeniyle,bir binaya çarptı.Üzerindeki 2
kişiden sadece biri kurtuldu.Gerçek ise şöyleydi;Yolun
yarısında,delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza
belli etmek istememişti.Bunun yerine,kızdan kendisini sevdiğini
söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını
istemişti.Sonra da kendi ölümü pahasın[kufur otomatik degistirilmistir]ızın başlığı takmasını ve
hayatta kalmasını sağlamıştı.

4.hikaye

zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.



Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!", Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim." Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:


5.hikaye (dut ağacı)

Bir zamanlar birbirlerine asık iki genc vardi.
Kizin adi Tispe delikanlinin ki ise Piremus idi. Bunlar yanyana
evlerde otururlardi.Birlikte büyüdüler ve çocukluklarindan beri
birbirlerine karsi ask beslerlerdi.fakat aileleri görüsmelerini
istemezler
birbirlerine uygun olmadiklarini düsünürlerdi.Oysa onlar
birbirlerini ölesiye seviyorlardi.İki evin arasinda gizli bir
catlak vardi aileleri bunu bilmezler onlarda
geceleri burda
bulusur o aradan birbirlerine seslerini duyurur asklarini dile
getirirlerdi.

Bir gece ormandaki agacin altinda bulusmaya karar verdiler.Tispe
agaca Piremus dan önce varmisti.Gittiginde avini yeni yemis
agzindan
kanlar akan kocaman bir aslanla karsi karsiya geldi.Korkarak bi
magaraya
dogru koşmaya basladi.Farkında olmadan yolda boynundaki esarpini
düşürmüştü.O sirada Piremus geldi
gördükleri karsisinda donup kalmisti.
Kocaman aslan agzinda kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispenin
esarpini parcaliyordu.O an aklina gelen ilk ve tek sey aslanin
Tispe'yi
oldurerek yedigiydi.Tispesiz yasayamazdi.Aklindan gecen sadece aski ugruna
canina kiymakti.Belinden hançerini çikardi ve gögsüne
sapladi.Kanlar icinde cansiz bedeni yere dustu.Tispe ise korkusunu bi
kenara atip bir an once askini gormek icin magaradan cikmaya karar
vermisti.Agacin altina geldiginde o korkunc sahneyle
yuzlesti.Piremus un
cansiz vucudu yerdeydi ve elinde Tispenin dusurdugu esarpini
tutuyordu.
Ilk once genc kiz olanlar karsisinda aglamaktan hicbir seyi
anlayamamisti. Ama esarpi ve uzaklasan aslani gorunce anladi.Bi an
magarada dusundugu o korkunc sey basina gelmisti.Ve onun öldügünü
dusunen Piremus aski ugruna canina kiymisti.Tispe bir an bile
dusunnmeden hanceri aldi ve gogsune ***ürdü.Onlarin aski ölesiye bir askti ve
ölüm bile onlari ayiramazdi.Eger Piremus aski ugruna ölümü göze aldiysa
o da hic cekinmeden canina kiyabilirdi ve hanceri sapladi.Birden vucudu
Piremusun bendeninin ustune yigildi.
O anda tanrilar bu yuce aski ölümsüzlestirmek istediler ve bu
cıiftin üstünde duran agaci bunlarin askina adadilar.Piremusun
kanini bu agacin meyvelerine, Tispenin gözyaslarini ise agacin yapraklarina
verdiler.
O günden beri kara dut agacinin meyvesinin cıkmayan
lekesini,(Piremusun kan lekesini), dut agacinin
yapraklari,(Tispenin
gözyaslari)
temizler..

Bilirmisiniz dut agacinin meyvesinin lekesi
cikmaz ama elinize
agacin yapragini alir ovusturursaniz lekenin gittigini
goreceksiniz)

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

keskinli

cok güzel hikayeler,üsenmedim okudum
yüregine saglik
Ölürüm Beşiktaşım,ZehirimSensin
Evvelim Sen Oldun,Ahirim Sensin

DIABLO

sağolasın 3. hikaye çok üzdü beni :(
1 Sehit  için menemeni yakan Atamı özledim.

      forzaChelsea

Non Mollare Mai

Çok güzel duygusal hikayeler.. 4. Hikaye yarım kalmış gibi sanki ?

Teşekkürler paylaşım için..
edit

mertcan

çok güzel sağolasın
1. ve 3. hikayeleri çok beğendim...

esmerve

korkutamaz bizi musalla taşı ölümüne sevdik biz beşiktaşı