Ana Menü

Ahmet Kandemir Röportajı 07.07.2014

Başlatan ERHUN, Temmuz 07, 2014, 13:10:21

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ERHUN

Basketbol aşkının doğup büyüdüğü Beşiktaş'a geçen sezon geri döndü. Taraftarı ve kongre üyesi olduğu siyah beyazlı kulüple olan bağlarının, hiç bir antrenöre benzemediğini öncellikle belirtmemiz gerek. Çünkü o, çalıştığı kulüpte, içindeki amatör ruhunu da kaybetmeyen tam bir profesyonel.

Beşiktaş'ta daha öncesi yapılan yanlışları da, kendisini eleştirdiği gibi dobra dobra açıkladı. Beşiktaş Integral Forex'teki hedefleri hem tutarlı, planlı ve programlı... Hem de büyük...

Lafı fazla uzatmadan Potanın Kartalları'nın patronu Ahmet Kandemir'e sözü bırakalım.

"SÜLEYMAN SEBA BİR GÜN BENİ ÇAĞIRDI VE..."

Kariyerinizden başlayalım. Sizin şöyle bir farkınız var. Çok genç yaşta antrenörlüğe başlayan, 27 yaşında Beşiktaş'ın koçluğunu yapan bir hocasınız. Antrenörlüğe başlangıcınız nasıl oldu? Basketbol aşkınız nasıl başladı?
Koçluğu profesyonel olarak seçmem tamamen benim insiyatifimde oldu. Küçük yaş gruplarını çalıştırmakla başladım. Daha sonra yaptığım işten zevk aldığımı anladım. Birşeyler öğrettiğiniz insanların gelişmesini izlemek beni mutlu etti. Bu aynı zamanda bana özgüven de verdi ve profesyonel olarak bunu yapmaya başladım. Çok uzun süre; 20-27 yaş arasında Beşiktaş alt yapısında koçluk yaptım. Fakat A Takımdaki koçuluğum tamamen tesadüf eseri oldu. Benim askere gideceğim bir dönemdi. O dönemdeki başkanımız sayın Süleyman Seba bir gün beni yanına çağırarak seni A Takım koçu yaptık dedi. Yani tamamen tesadüfen oluşan bir durumdu.

O anda neler hissettiniz?
Kendimi hazır hissetmemekten çok beklediğim birşey değildi. Belki o dönemde askerliği bitirdikten sonra böyle bir şeye kendimi daha çok hazırlamıştım.  Hiç hesapta olmadı. Tabi önce bir tedirginlik oluştu. Beşiktaş gibi Türkiye'nin en büyük camialarından birinde 27 yaşında, üstelik de en başarısız olduğu sezonun arkasından görev almak. Çünkü takım o zaman küme düşmüştü. Kolay değildi, ama bizde eskiden Süleyman Seba'nın söylediği bir emir gibiydi. O zaman yapmayayım diye bir seçenek yoktu. Çok saygı duyduğumuz bir insandı. Onun kararını tartışmazdık.



Başlangıcınız da çok iyi oldu. İlk sezonda takımı play-off'larda yarı finale kadar taşımıştınız. İyi de bir kadro kurmuştunuz.
Çok tecrübesizdim, çok heyecanıyedım ama çok da arzuluydum. Bir koçun büyük bir kulüpte ayakta kalması için bir kere başarılı olmak yetmiyor. Bunun istikrarlı bir şekilde yapmanız gerekiyor. Bir sezon yapınca bunu tesadüf olarak değerlendirilebiliyor. O sezon kadroda çok tecrübeli ve kariyerli oyuncular vardı. Oyuncular da çok yardımcı oldular, arkadaşça bir ortam vardı. Arkasından taraftar da takımı çok sevince bu bir bağa dönüştü.

Muratcan Güler, Nedim Yücel, Onur Aydın gibi önemli isimlerin gelişimde de önemli bir katkınız var.
Tabi o dönemde hem genç oluşum, hem genç takımdan gelişim nedeniyle o yaş seviyesindeki oyuncuları çok iyi tanıyordum. Bir de yabancı sınırı nedeniyle o dönem 2 yabancı oynayabiliyordu ve genç oyuncuların oynama şansı daha fazlaydı. İyi bir takım olmak için de genç oyuncuları oynatmak zorundaydınız. Zamanla yabancı sayısı artınca genç oyuncuların biraz daha rekabetle sahaya çıkması gerekti. Bu belki zamanla kaliteyi de arttıracaktır.

Aradan geçen 15 yıldan sonra Beşiktaş'a tekrar geri döndünüz 4 kupalı bir takımın başına geldiniz. O süreç nasıl gerçekleşti? Nasıl bir planlamanız vardı? Geçen sezon bunların ne kadarını yapabildiniz?
Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra Beko Basketbol Ligi'nde bir çok takımda görev yaptım. O dönemde de Beşiktaş'ta sorun olduğu zaman sürekli benim ismim anılıyordu. Ama çok fazla cazip bakmıyordum. Çünkü ben orada çok uzun süre görev yaptım ve bu da ister istemez bir yıpranmayı beraberinde getirdi. Fakat hiç aklımda olmadığı bir sezonda teklif gelmişti. Kosova Ligi'ndeydim ve orada çok mutluydum. Ama Beşiktaş'a geri döndüm.

"ERGİN ATAMAN SADECE KUPALARI BIRAKTI"

Basketbolda büyük paralar verip şampiyon olabilirsiniz. Ki Beşiktaş Milangaz'ın sponsorluğu sırasında bunu denedi ve bütün kupaları aldı. Ergin Ataman çok önemli bir iş başardı. 

Bazen siz büyük işler başardıktan sonra arkanızda bir şeyler bırakabilirisiniz. Ama enkaz da bırakabilirisiniz. Tamamen yaşlı ve parayla gelen oyuncular Ergin Ataman'la birlikte takımdan ayrıldılar. Dolayısılya o dönemden geriye sadece 3 kupa kaldı.

Yani şunu mu diyorsunuz; Ergin Ataman'la beraber bu takım 3 kupa kazandı ama geride de enkaz bıraktı?
Enkaz belki biraz ağır bir kelime olur ama; şampiyon olan takımdan bir tane sözleşmesi devam eden oyuncu olmadığı gibi kalmayı düşünen oyuncu da yoktu. Sonuç olarak şampiyon olan bir takım vardı, koçuyla birlikte ayrıldılar. O yüzden geriye sadece kupalar kaldı. Ama bir de şöyle düşünün; aynı takımın 2'şer 3'er yıllık sözleşmeli oyuncuları olabilirdi. Koç ayrılmasına rağmen takım bozulmazdı. Koç giderken kupalarla birlikte bir de takım bırakabilirdi. Beşiktaş bundan uzak bir yapıdaydı.

"ERMAN KUNTER'İN EN BÜYÜK HATASI..."

Ortada yönetim için çok zor bir durum vardı. Taraftarın da bir baskısı vardı. Tüm oyuncılar takımda tutmazı istiyorlardı ama bu kolay değildi, çünkü takımın bir gelir gider dengesi var. Bu durumda Beşiktaş'ın bu baskıdan çıkış yolu camiadan çıkmış bir ismi getirdi. Bu eleştirileri kendi üzerinden atsın ve devamı sağlansın diye Erman Kunter getirildi. Kunter'in gelişiyle beraber ortam biraz sakinleşti. Sezon başında Cuhurbaşkanlığı Kupası alınınca taraftarlar da rahatladı. Ama tabi Erman Kunter ne kadar bilgili olursa olsun, Fransa'da çalıştığı dönemde Türkiye ligine uzun süre uzak kaldı. Türkiye'nin kendi içinde çok ayrı molekülleri var. Bugün baktığınız zaman Avrupa ve NBA'den birçok yıldız oyuncu ve koç burada başarısız olmuşluğu var.

Bence Erman Kunter'in en büyük hatası yanına bir Türk yardımcı almaması oldu. Bir Fransız antrenör geldi ve o da Türkiye ligini bilmiyordu.

"ELEŞTİRİLERİMİ BEŞİKTAŞLI OLARAK YAPTIM"

Sizin de sezon içerisinde Erman Kunter'e bir takım eleştiriniz olmuştu.
Ben profesyonel bir koçum ama aynı zaman Beşiktaş kongre üyesi olan bir Beşiktaşlıyım. Benim oradaki eleştirim koçun koçu eleştirmesi gibi değildi, bir taraftarın eleştirisiydi. Ben, Ergin Ataman'ın "Sponsor yoksa ben de yokum" açıklamasını da eleştirdim. Çünkü sponsorlar gidicidir. Ama kulüpler kalır. Sponsoru kulüpten daha büyük görmek yanılgıdır. Eleştirdiğim konularda kendime göre doğrular ve yanlışlar vardı. Ben zaman zaman kendimi de eleştiriyorum.

Eleştirilerinizden sonra sezon başında Erman Kunter'in size teklif götürmesi sizi şaşırttı mı? Nasıl karşıladınız?
Bu konuları Erman Kunter'le hiç konuşmadık. Ne o, bu konuyu açtı ne de ben.  O sezon Beşiktaş'tan bana önce başka görevler teklif edildi. Ben onları kabul etmedim. Ondan sonra Erman Kunter şubeyi yönetmek isteyince yönetim bunu kabul etti ve antrenörlüğe getirildim.

"BEŞİKTAŞ FIBA'NIN SPONSORU OLMUŞTU"

O sezonda mali anlamda ciddi problemler vardı. Bugün Beşiktaş'ın 130 milyon TL borcunda basketbolun ciddi etkisi var. Futbolda borçlanınca bunu kapatma şansınız var. Ama basketbol öyle değil. Hiç bir zaman giderinden fazla gelir getirme şansınız yok. Son 10 sene içinde FIBA'da en çok dosyası olan takım Beşiktaş. Onların sponsoru gibi olduk diyoruz. Allen Iverson gelmiş ama getirdiklerinin yanında götürdükleri çok fazla olmuş. Biz artık krediyle yaşamayı bırakalım. Gelirimiz ne kadarsa ona göre takım kuralım ama ödeme gücünü yükseltelim.

"KÜÇÜLME YOK"

Sırf taraftar istiyor diye olmayan parayla transfer yapamazssınz. Tabi bunu da taraftarlar küçülme olarak algıladı. Çünkü bizde her şey paraya endeksli. Sonuç olarak Beko Basketbol Ligi'nde 5 takım ciddi paralar yatırıyor ama bir şampiyon çıkıyor. Geri kalan 4 takım küçülüyor mu yani? Biz isimleri çok seviyoruz. Ama bu en çok Beşiktaş'ta eleştirilmesi gereken konu. Çünkü Beşiktaş tarih boyunca hep kendi yetiştirdiği oyuncularla başarılı olmuş bir kulüp.

Ben bu bütçeli takımların nasıl oynayacağını çok iyi biliyorum. Siz 100 bin dolara oynayabilecek bir oyuncuyu 1 milyon dolarlık basketbol oynatamazsınız. Eğer sizin paranız varsa kendini ispat etmiş oyuncu alırsınız, yoksa onun kadar ispat edebilecek oyuncu alırsınız.

Beşiktaş'ta o takım şampiyon olmuş, arkasından aynı takım Galatasaray'da şampiyon olmuş ve bu takım 3 senedir beraber oynuyor. Ayrıca Euroleague tecrübesi olan bir takıma Beko Basketbol Ligi play-off'ta son topta elendik. Demekki 5-6 ay içerisinde o seviyeye gelinecek bir takım olunabiliyormuş. O son toptan da ders çıkarıp eksiklerimizi giderirsek daha iyi bir takım olacağız.



ÇEYREK FİNAL SERİSİ VE SOMA FACİASI

Geçen sezon için kendinizle ilgili bir eleştiriniz var mı? Sezonu daha yukarılarda bitirebilirdik diyor musunuz?
İlk yarı performansımızdan dolayı daha yukarıda olabilirdik diyemem. Ama 2. yarıdaki performansımızı yakalamış olsaydık çok daha yukarıda bitirebilirdik. Galatasaray serisinden önce rakip seçme şansmızı vardı. Bu konu da çok da eleştiri aldık. Ama biz rakip seçmeyip kazanabildiğimiz kadar kazanmak için oynadık. Çünkü hiç bir takımdan korkmuyoruz. Ben Galatasaray'ı da eleyeceğimizi düşünüyordum. Play-off'lardan önce G.Sarayla 2 lig bir de kupa maçı oynamıştık ve bütün maçlar çok yakın bitmişti.

Serideki en büyük fark saha avantajıydı. Biz Abdi İpekçi'de kazandığımızda büyük avantaj elde ettik. Akatlar'da da G.Saray'ı elerdik ama bizim şöyle bir şanssızlığımız oldu. O maç Soma'daki faciaya denk gelmiş ve maç ertelenmişti. Takımın ve taraftarın da konsantrasyonu bozulmuştu. Maçta taraftarların Soma'daki faciadan dolayı 5 dakika kadar sessiz kalması maçın bütün kimyasını kaybettirdi. Sonunda da kazanabilirdik ama son topa kaldı ve şans yanımızda değildi.

LOFTON'UN GELECEĞİ VE TRANSFERLER

Önümüzdeki sezona bakacak olursak; Şimdiye kadar Engin Atsür, Caner Erdeniz ve Jajuan Johnson'ı transfer ettiniz? Kaç transfer daha yapmayı düşünüyorsunuz?
Başkanımızın şöyle bir arzusu var. Biz şimdiye kadar iki sene üst üste aynı oyuncularla oynamadık. O yüzden ne olursa olsun beraber oynayan takımı bozmamamızdı. Biz kadroyu bozmayıp eksik yerlerimize takviye yapmak istiyorduk. Özellikle Mehmet Yağmur ve Lofton'un takımda kalmasını çok arzuluyorduk. Mehmet Yağmur'un kontratında çıkış hakkı vardı ve o parayı ödeyerek ayrıldı. Neticede profesyonel bir oyuncu. Kendisine teşekkür ediyoruz.

Peki Lofton'la ilgili son durum denir? Kalacak mı gidecek mi?
Sezon içerisinden Lofton'la bir görüşmemiz oldu. Lofton'la 2 senelik bir anlaşma önerdik. Lofton buna evet dedi ama imzayı play off'tan sonra atarız dedi. G.Saray serisinde de çok üst düzey oynadı, böyle olunca da menajerler başka takımlara yönlendirmek istediler. Mehmet Yağmur'da da bunu yaşadık. Oyuncunun kafası karıştı ama sonunda oyuncuyla 2 yıllığına anlaştık ve gelecek sezon büyük ihtimalle bizimle baraber olacak.

"KEREM TUNÇERİ VE BARIŞ ERMİŞ LİSTEDE"

Biz bu sene değişik bir basketbol oynacağız, bu nedenle daha atletik oyunculara yöneliyoruz. Bu yüzden Jajuan Johnson'u aldık. 2 planımız var, birisi Barış Ermiş ve Kerem Tunçeri'den biriyle anlaşarak Türk guard'a döneceğiz. İkisiyle de görüşüyoruz. Diğer opisyonda ise yabancı gurad'a geçip Türk guard almayacağız. Ben açıkçası Türk guard'la oynamayı tercih ediyoum.

Ayrıca 2 uzun alacağız. Onlarla ilgili çalışamalarımız var. Şu anda Johnson, Lofton ve Broekhoff'la birlikte 3 yabancımız var. 3 yabancı oyuncu daha alacağız. NBA'den istediğimiz oyuncular var. 2 çaylak bir tecrübeli oyuncu. Eğer ilk tercihimiz olan oyuncuları alabilirsek gerçekten çok kuvvetli br takım olacağız.

"YİĞİTER ULUĞ BEŞİKTAŞ'A UYACAK"

Beşiktaş'ta Yiğiter Uluğ Basketbol Genel Direktörlüğüne getirildi. Sayın Uluğ'la birlikte Erman Kunter'le yapamadığınız neyi yapmayı planlıyorsunuz?
Erman Kunter netice olarak bir koç. İki teknik adamın aynı yerde olmasında sıkıntı yaşamadık. Erman Kunter kararlara müdahelede bulunmadı ve bu konuda bize çok saygı gösterdi. Yiğiter Uluğ daha idari tarafları kuvvetli olan bir isim. ABD basketboluna çok hakim bir insan. Bence bu model olarak Beşiktaş'a daha uygun olacak. Transferleri beraber yapıyoruz. Bir bütçemiz var ve bu bütçenin dışına çıkmamaya özen gösteriyoruz.



"BÜTÇEMİZ 2.5 MİLYON DOLAR"

Bu sezonki bütçeniz ne kadar?
Bütçemiz geçen sezon 2 milyon 200 bin dolardı, bu sezon 2.5 milyon dolara çıkarıldı. Türkiye'de bütçe kavramı çok değişik. O kadar çok kalem var ki; seyahati, menajeri, ev kiraları gibi şeyler işin içine girdiği zaman 2.5 milyon dolarlık bütçe en az 5 milyon dolara çıkıyor.

"ŞAMPİYONLUĞUN EN BÜYÜK ADAYLARINDAN BİRİYİZ"

Özellikle geçen sezon 3 kulvarda mücadele etmenin zorluğundan bahsetmiştiniz. Kafanızda bir öncelik sıralaması var mı?
Bizim geçen sezonki şanssızlığımız şu oldu; Eurocup'ta çok sakatlık yaşadık. Arka karkaya Lofton, Perkins, Broekhoff sakatlandı. Sakatlık olmasaydı bu kadar zorlanmazdık. Geçen sezonki Türk oyuncu rotasyonumuz da çok dardı. Sakatlıklar olunca bu konuda da sıkıntı yaşadık. Geçen sene böyle bir planlamamız olmamıştı. Ama bu sezon hen Beko Basketbol Ligi'nde, hem de Eurocup'ta mücadele edebilecek bir kadro kuruyoruz.

Hedef sıralaması olarak sorarsanız; ayırmadan bir hedef düşünüyoruz. Eurocup'ta hedef koymak, gruplar, kuralar vs. yüzünden biraz da şansla alakalı. Sistem değişti artık, Euroleagu'den elenen takımlar Eurocup'ta mücadele ediyor.

Türkiye'deki en büyük hedefimiz ise her ne olursa olsun, bütçemiz ne kadar olursa olsun, şampiyonluğu kovalamak. Şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyiz.

"BU SENE ALACAĞIMIZ OYUNCULAR GEÇEN SEZONDAN BELLİYDİ"

ABD'de bir scout sisteminiz var mı? Oyuncuları nasıl takip ediyorsunuz?
Scout sistemim var. Sezon devam ederken, NCAA'deki bütün oyuncuları pozisyonlarına göre ayırıyoruz. Ve sezon sonunda hangi pozisiyonda ihtiyacımız varsa onların içinden çalışmalara başlıyoruz. Draft olmayan oyuncuları özelliklerine ve karakterlerine göre teklifler yapıyoruz. Biz geçen sezon da NCAA'deki bütün oyuncuları ayırmıştık. Yani bizim bu sene kimleri istediğimiz geçen seneden belliydi.

TBF'nin 3+2 olan yabancı kuralını 5+1 olarak değiştirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun artıları ve eksileri neler olacaktır?
Ben bu artı eksiye çok karşıyım. Çünkü yabancıya para veriyorusunuz ve kenarda oturtuyorsunuz. Bugün Türk statüsünde oynayan Michael Right, Erwin Dudley gibi oyuncular Türk basketboluna değil sadece kendilerine avantaj sağlıyorlar. Bu saçma bir düzen bence.

"TAKIMLAR ARASINDA UÇURUM VAR"

Son 10 senede konulan yabancı kuralı yüzünden takımların arasında büyük farklar oluşmaya başladı. Kenarda oturacak yabancıya her takım para veremez. Böyle olunca da rekabet ortamı uzaklaşıyopr. Rekabet kaliteyi getirir. Avrupa'da sadece Türkiye'de takımlar arasında bu kadar bütçe farkı var. İtalya'da şampiyon Siena ile sonuncu olan takımın arasında 300 bin - 500 bin dolar fark vardır. Bizde 15 milyon dolar fark var. Sezon başında kim şampiyon olur sorusuna Fener, Efes, cevapları veriyorlar ama kimse Uşak şampiyon olur diyemiyor. Fransa'da geçen sezon şampiyon olan takım bu sene play-off'a giremiyor. Bunlar bizim ligimizde son 10 senedir konulan kurallar, ayrıcalıklar ve ekonomik denetimsizliklerin sonucu.

"CANI İSTEMEYENİN SAHAYA ÇIKMADIĞI BİR LİG OLMAZ"

Fenerbahçe Ülker ve Galatasaray Liv Hospital arasında gerginlik içinde geçen final serisin nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu gerginlik daha önce kadınlar finalinde başladı ve devam edeceği çok belliydi. Önemli olan önlem almaktı. Bence saha içinde yönetimsel olarak hata olmadı ama ortamı yönetmekte büyük problem yaşadılar. Düşünebiliyor musunuz, Avrupa'nın en büyük liglerinden biriyiz diyoruz ama final maçı oynanmıyor. Saha çıkmamak konusundaki benim fikrim şudur; burada alınacak karar önemlidir çünkü ciddi bir yol açar. Fenerbahçe de seneye "Ben finale çıkmıyorum" diyebilir. Canı istemeyenin sahaya çıkmadığı bir lig olmaz. Onun için buradaki sorumluların çok ciddi şekilde cezalandırılması gerekiyor. Eğer yönetemezseniz yönetilmeye başlarsınız.

"BEN ÖZÜR DİLEMEDİM"

Geçen sezon taraftarlarla Twitter üzerinden bir tartışma yaşamıştınız. Daha sonra resmi siteden bir özür mesajı yayınlandı. Ancak sizin de Beşiktaş kongre üyesi olan bir Beşiktaşlı olduğunuz biliniyor. Yeni sezon öncesi taraftarlara Ligtv.com.tr aracılığıyla nasıl bir mesaj göndermek istersiniz?
Öncelikle özür mesajını ben yayınlamadım. Benim ağzımdan yayınlandı ama ben yayınlamadım. Söylediğim şeyin arkasından durmasını bilirim. Ben şunu söylemeye çalıştım; Beşiktaş taraftarının geneliyle bir porblemim yok, olamaz da zaten. Sadece çok küçük bir grup var. Çok genç çocuklar bunlar. Hayalleri de çok yüksek. Dünyanın en kolay şeyi klavyenin başına geçip takım kurmak. Ama işin içine girince bu kadar basit değil.

Bazen maç başlıyor, oyuncu 10. dakika bir hata yapıyor ve hemen tepki görüyor. Bu da takımı yıpratıyor. Ben bunların önüne geçmek için bunu söyledim. Taraftarlık bu değil. Biz küme düşmeye oynadığımız zamanlarda bile bizi destekleyen büyük bir grup vardı. Şimdi tribünlerde negatif yönde bir değişim var. Bunun değişmesi lazım. Eskiden olduğu gibi gelecek sezon da hep beraber el ele vererek zirveye oynamalıyız.

Kaynak: www.ligtv.com.tr