Ana Menü

HUTCH-13

Başlatan CR7, Ağustos 02, 2013, 01:13:18

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

CR7


Transferi gerçekleştiğinden beri bir çok insan Atiba Hutchinson'ın sordu bana. Normal karşılamak lazım sadece Avrupa futbolunun değil Hollanda futbolunun dahi çok göz önündeki adamlarından birisi değil Kanadalı. Futbol Burada için, hemen herkesin ulaşabileceği bilgiler dışında (kariyer, oynadığı maç sayısı, attığı gol vs), Hutchinson'ın Beşiktaş'a getirebileceklerine ve götürebileceklerine bir göz atalım.

Beşiktaş'ın geçtiğimiz sezon İnönü'de oynadığı ve 3-2 kazandığı Beşiktaş maçında beni büyüleyen bir özelliği vardı. Olcay Şahan uzatmaların son dakikasında topu Fenerbahçe ağlarına gönderdiğinde 94 dakikaya yakın sürede hiç durmadan savaşmışlardı ve maçın temposu bir an bile düşmemişti. Kabul etmek lazım ki takıma yarardan çok zarar getiren, futbolu Garrincha'nın 50 yıl önce oynadığı gibi, 50 yıl sonra oynamaya çalışan Ricardo Quaresma ayrıldığından beri Manuel Fernandes dışında bir yıldızı ya da baskın oyuncusu yok. Hugo Almeida'nın rolü örneğin Fenerbahçe'deki Moussa Sow ağırlığına veya Burak Yılmaz'ın son 2 sezon performansına asla ulaşmış değil. Bu oyuncuları çıkardığınızda ve yaz döneminde yapılan bir dolu transferi de eklediğinizde Beşiktaş'ın şöhreti potansiyel kabiliyetlerinin önüne çıkmayan oyunculardan oluştuğunu görüyoruz. Bu sene Bilic bir şeyler yaratmak istiyorsa Qğuzhan, Veli, Olcay, Ersan, Necip, Mustafa gibi isimlere eklenen Sezer, Ömer, Tolga Zengin, Pedro Franco, Serdar Kurtuluş gibi oyuncuların tümüne toplu olarak sınıf atlatmak daha doğrusu onlara bir takım olarak da Türkiye'de üst düzey hedeflere ulaşılabileceğini aşılamak zorunda.

Beşiktaş'ın elinde ne 100. yıl şampiyonluğunda olduğu gibi yetenekler var ne de Mustafa Denizli dönemindeki yaratıcı hücum gücü mevcut. Beşiktaş lig şampiyonu olmak istiyorsa ligin "şımarık çocukları" Galatasaray ve Fenerbahçe'nin yapamadığını yapmak zorunda. 90 dakika maç konsantrasyonunu kaybetmemek, rakibi maç boyunca bir hayli hırpalamak, taktik disiplininden uzaklaşmamak ve hücumda her 2 rakibinin de sıkıntılı olduğu kanatları olabidiğince verimli kullanmak.

Atiba Hutchinson'ın yeri burada ne olacak? Hutchinson kariyerindeki son 2 transferi bonservis bedelsiz yapmış bir adam. İlki 2010'da FC Copenhagen'dan PSV'ye geçerkendi ve sebep hedefleri büyük bir kulüpte oynamaktı. Danimarka'daki 4 sezonunda 4 şampiyonluk elde etmiş 27 yaşında bir futbolcunun hayali ne ise o da o hayalin peşinden koştu. Fred Rutten onu transfer ederken atletik  yapısı ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisinden oldukça etkilenmişti. Aslında onu Eindhovenlılar için istenen bir oyuncu haline getiren maçlar 2009-10 Avrupa Ligi'nde PSV'nin FC Copenhagen'la oynadığı grup maçlarıydı ve Hutchinson'ın söylediğine göre daha 2009 sonbaharında takımıyla Hollanda'ya geldiğinde PSV onunla ilgilenmeye başlamıştı. Zaten henüz sezon bitmeden nisan ayında 3 yıllık sözleşmeye imza atmıştı.

İlk planda kendisinden 1 sene önce Schalke'den imzalanan Orlando Engelaar'ın alternatifi olarak transfer edilmişti Hutchinson. Hatta Hollanda gazeteleri transfer haberini "Kanada'nın Engelaar'ı PSV'de" şeklinde vermişlerdi.Engelaar'ın yüksek ücreti kulübün kurtulmak istediği bür yüke dönüştüğü anda da Hutchinson'ın kadroda yer bulması çok zor olmadı. İlk sezonunda formayı 2. hafta aldı ve bir daha da bırakmadı. Hatta o sezon teknik direktör Fred Rutten'in takımında Engelaar ile birlikte orta sahanın sigortası konumundaydılar.

Hutchinson 2011 yılının ilk aylarında dizindeki ağrılardan şikayet etmeye başladığında bu uzun süre başına bela olacak bir rahatsızlığın da izlerini taşıyordu. Haziran ayındaki Gold Cup'ta Kanada milli takımı ile mücadele edişinden sonra Hollanda'ya döndüğünde şikayetleri daha da artmıştı. Eylül 2011'de son 18 aylık kariyerindeki 3.diz operasyonunu geçirdi. Hatta bir önceki operasyon hazıranın sonunda olmuştu. Gerçi o tam anlamıyla ciddi bir ameliyattan çok bir kontrol operasyonuydu, yine de ağrıları dindirmeye yetmemişti. Ameliyattan sonra sahalara dönmesi ocak ayını buldu Hutchinson'ın. 2012 mart ayında Fred Rutten görevinden istifa etti, Philip Cocu geçici olarak göreve geldi ve Trinidad-Tobago asıllı oyuncu sezonu ilk 11'deki yerini tekrar alarak bitirdi.

Haber ile ilgili metin girin!.

Zoraki sağ bek

2012-13 sezonunda ise hiç hesapta olmayan bir durumla karşılaştı. Yeni teknik direktör Dick Advocaat onu sağ bekte denemeye başladı. Derken kasım ayında Heerenveen ile oynanan maçta yeni pozisyonunda oldukça zorlanınca taraftarlar Advocaat'ı onu asıl mevkisi orta sahada oynatması için çağrıda bulundular. Kopenhag'da hücuma sık sık katkıda bulunan bir orta saha olan Hutchinson bir anda bek pozisyonuna kadar kaymıştı. Taraftarlar onun devşirildiği pozisyonda dahi oynadığı bazı iyi maçlar sonrası kontratının uzatılması için yönetime istekte bulundular ama ekim ayında oyuncu yeni kontrata imza atma konusunda kuşkuları olduğunu çoktan dile getirmişti. Bu arada sağ bek pozisyonunda oynadığı Ajax maçı da onun için tam bir felaket oldu. Üstelik o pozisyona alternatif olabilecek Stanislav Manolev de Fulham'a kiralandığından ve yeni bir sağ bek alınmadığından oyuncu bir türlü orijinal mevkisine dönemedi. Sezon devam ederken yaz ayında kulüple yeni bir kontrat imzalamayacağı ortaya çıktığında da performansında gözle görülür bir gerileme oldu. Sezon başında ona sahip çıkan taraftarlar bu yanlış mevkide, onun asıl mevkisinde olması gereken pas yeteneklerini de kaybettiğini düşünüyordu, hatta bir ara taraftar forumlarında "bize karşı oynayan her rakibin sol açığı ömrünün en iyi maçını oynuyor" diye veryansınlar dahi başlamıştı.

Philip Cocu'nun göreve getirilişi zaten sezon içinde belli olmuş kararı daha da hızlandırdı ve Hutchinson serbest bırakıldı. Eindhoven doğumlu Cocu, kulübün içinden çıkmış bir adam ve PSV'yi Ajax ve Feyenoord karşısında oldukça eksik göründüğü altyapı ve genç oyuncu konusunda sınıf atlatmak istiyor. 2 gün önce Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Zulte Waregem'i mağlup ederlerken sahadaki 11'in yaş ortalaması 21'di ve altyapıdan çıkmış 4 oyuncu mücadele ediyordu. Zaten Sporting macerasını bitirip ülkesine dönen Stijn Schaars'ın transferi de onun kadroya girmesini oldukça zorlaştıracaktı.

Hutchinson'ın Beşiktaş transferi ile ilgili yaptığı olumlu açıklamalarla beraber sezon ortasında ortaya koyduğu "Premir Lig'de oynamak istiyorum" düşüncesini de gözden kaçırmamak lazım. Türkiye onun ilk tercihi değildi, ancak menajerlerin de son dönemde Türkiye'ye göç eden Hollandalıların sayısının artmasıyla oluşan rüzgara katılmasının etkisi ve bonservisinin elinde oluşu bu transferi gerçekleştirdi.

Hutchinson'un Beşiktaş orta sahasına, eğer  önemli bir katkı yapacağını düşünenlerdenim. Bir box-to-box orta saha oyuncusunda olması gereken ofansif özelliklere belki sahip değil, ama Beşiktaş'ın bu açığı kaparacak alternatifleri var. Dolayısıyla onun yeri muhtelemen defansif orta saha olacaktır. 1,5 yıldır ortada görünmeyen diz sakatlığı yaşının da etkisiyle tekrar ortaya çıkmazsa Kopenhag ve 1 sezon dışındaki PSV kariyerinde yaptığı gibi yıllık 30 maç ortalamasını tutturacaktır. Yazının girişinde bahsettiğimiz rakibi hırpalama fonksiyonu için Bilic'in elinde bir silah olabilir. Ama yeni bir Fabian Ernst olabilir mi, bunu ancak futbol sahaya döküldüğünde anlayabiliriz. Muhtemelen kendisinin riskten uzak, güven veren oyunu ülke futbol yorumcularını yine "aynı tipte 2.ligde bulunacak milyon tane oyuncu" hikayesine başvurtacaktır ama bu hikayelere kulak asmak yerine Hutchinson'ın Beşiktaş'taki ilk sezonunun, PSV'deki ilk sezonuna benzemesini umut ediyoruz.

Son not. Oyuncu kariyeri boyunca kendisine uğurlu geldiğini söylediği 13 numarayı taşıdı.




http://www.futbolburada.com/p/hutch13
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

CR7

Atiba "Dhalsim" Hutchinson
Hareketli, çabuk ve teknik... Atiba Hutchinson, birden fazla bölgenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek özelliklere sahip. Peki, ya Beşiktaş'ın ihtiyaçları?..



İsmail Köybaşı'yı mumun da ötesinde cep telefonu ışığıyla arayan sol bek bölgesi, uyumdan ve sertlikten uzak görüntü çizen tandem, yerleşik savunmaya geçildiğinde bütün olarak afallama ve savunma önündeki boşluğun Ernst, Aurelio gibi isimler sonrası aynı kalitede doldurulmaması... Beşiktaş'ın geçtiğimiz sezondan farklı ve daha güçlü bir takım olması için evvela bu, birden fazla nedeni olan gol yeme sorununu çözmesi gerekiyordu. Özellikle de savunma önüne yapılacak net bir ihtiyaç transferi kaçınılmazdı.

Bu isim bana göre tecrübesi ve istikrarı sabit, mümkünse at hırsızı tipli bir top hırsızı olmalıydı... Hem savaşkan rolüyle Oğuzhan – Fernandes gibi bir orta sahanın topsuz oyun yükünü çekecek, hem de sert oyunu mizacıyla rakip orta sahalar için tehdit oluşturacak bir isim... Kısacası, bir dönem adı da geçen Walter Gargano, Gary Medel modeli...



Atiba Hutchinson'ın bu tarife uyduğu pek söylenemez. Ancak tarifin ötesinde bazı farklı özellikleri mevcut... Garip bir vücut anatomisi var, özellikle de yeni doğmuş tayı andıran uzun bacakları. Haliyle topu ayağına aldığı vakit telaştan bomba imha ekibini arayacakmış gibi bir hale bürünüyor. "Şimdi düşecek" diyorsun, ama rakip ceza sahasına kadar inebiliyor. Çünkü o uzun bacaklarını avantaja çevirecek teknik kapasiteye sahip. Rakibi karşısındayken topu sadece çekmesi bile, kendisinden bir metre uzaklaşma anlamına gelebiliyor. Ayrıca, oynadığı bölge neresi olursa olsu hücuma çıkışlarda, adam eksiltmede oldukça cesur...

İşin savunma tarafına gelecek olursak; belki fiziğiyle, sertliğiyle rakibi yıldıran bir oyuncu değil ama zekâsıyla sıkça top kazanacaktır. Tam zamanında topla rakip arasına girmeleri, yine o Street Fighter'ın sinir bozan karakteri Dhalsim'in yaptığı gibi, hiç umulmadık anda ayağını uzatarak kaptığı toplar... Heybetiyle o bölgeye egemen olacak bir defansif orta saha olmasa da bu özellikleriyle savunmada da o kadar etkisiz kalmayacak bir oyuncu gibi görünüyor.



Elbette Slaven Bilic'in burada nasıl bir oyun formatı, planı düşündüğü de önemli. O, belki de savunma önünde savaşan değil de, topla yumuşaklığıyla takımın oyuna hükmetmesinde yardımcı olacak; hareketli oyun yapısında sırıtmayacak, maçın daha çok içinde gözükecek bir isim arıyordur. O zaman Atiba Hutchinson'ın anlamı daha fazla artmakla birlikte, öyle bir yapıda Beşiktaş için tek bir savunma modeli kalır: Topun kaybedildiği yerde pres... Aksi halde rakibi kendi yarı sahasında bekleyen Beşiktaş için Atiba'nın da, stoper Franco'nun da çok anlamlı olmayacağı aşikar.

Kopengah, PSV gibi oyuncu seçimlerinde titiz davranan takımlarda uzun süredir istikrarlı şekilde rol alması dikkat çekici. Sağ bek, defansif orta saha, merkez orta saha hatta kanatlarda oynayabilecek kadar çok yönlü kullanıma açık bir oyuncu olması, Atiba'nın bir diğer artısı gibi gözükse de, uzun zamandır orta saha yerine sağ bekte oynuyor oluşu bir eksi olarak da görülebilir. Kendisinin ne etkide bir transfer olduğu, artık zamanla belli olacak. Beşiktaş, belki savaşkan orta saha modelini istatistikleriyle sabitlemiş gözünün önündeki Holmen'e nazaran bile eksik parçalı bir hamle yapmıştır... Belki de bu Dhalsim seçimiyle hiç hesapta olmayan anahtar bir oyuncu yakalamış ve önlibero tercihinde perfect çekmiştir... Çıksın, izleyelim.


http://www.futbolburada.com/p/atiba-dhalsim-hutchinson
artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)