Ana Menü

Teknik Direktörümüz SLAVEN BİLİC

Başlatan NoPasaran, Haziran 25, 2013, 01:17:15

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

IL Capitano

Bi bizim dedigimiz olmuyor bu ulkede -)

Bilice olumlu ama riskli bakiyorum. Besiktasimiza hayirli olur insallah. 
Inadina Gülümse Hayata : Biz ATATÛRK Gencleriyiz !!!....

ERHUN

Holosko+bir miktar para

sezonu açılmadı daha, bekliyoruz ;D Gerçi bu sezonun ardından zor. Geçen günlerde Rubin Kazan'dan Holosko'ya 5m€ diye haber vardı. Basın yüksek oynuyor artık Holosko konusunda.

El Colgado

Ali Ece güzel bir Bilic kritiği yazmış.
Telden giriyorum birisi eklerse herkes okumalı.

ERHUN

Türk futboluna unutulmaz bir damga vuran Cevat Prekazi anlatmıştı: ''Bir adam Split'te doğup büyüdüyse sadece Hırvatistan'ın kalan şehirlerinden değil dünyanın genel ortalama insanından da farklı olur. Herkesin kolayca yapabileceği standart şeyler Splitli'yi kesmez. Mesela ben Split'in tozunu yutmuş adamım, o yüzden Monaco'ya o frikiği (!) mesafeye bakmadan kaleye vurdum! Gol oldu kahraman oldum, gol olmasa herkes Prekazi'yi 'delinin teki' olarak hatırlardı!''

Deli'den dahi'liğe!
Bu sancılı teknik direktör seçimi döneminde Önder Özen'in listesinde diğer en güçlü aday olan Bielsa, Prekazi'nin demek istediğinin teknik direktör versiyonunu şöyle açıklıyor: ''Henüz teorideki parlak fikirlerini pratikte başarıyla uygulayamamış diğerlerinden farklı adama 'deli' derler. Pratikte hedefini gerçekleştirdiğinde ise 'dâhiliğe' terfi ettirirler''
Euro 2008 elemelerinde Hırvatistan, her iki maçta da İngiltere'ye adeta futbol dersi verdikten sonra İngiliz basını tüm faturayı teknik direktör Steve McClaren'a çıkartmış, İngiltere kalesine 2 maçta 5 gol atan Hırvatların hocası Biliç'i ise 'dâhi' olarak lanse etmişti.
Biliç'in o zaman İngiltere basınına verdiği 'tarihi ayar' gerçekten de dâhiyaneydi: ''Titreyip kendinize gelin. Bu dehâ meselesi değil! Siz halen 2 forvet oynatınca 2 gol atacağınızı zannediyorsunuz. Asıl mesele bu!''

''Futboldaki en büyük yanılgı...''
Uzun yıllar İngiltere'de West Ham ve Everton gibi köklü takımlarda forma giyen Slaven Biliç'in, başarılı teknik direktörlük profilinin oluşmasında parlak futbolculuk kariyerinin etkisi büyük. Mesela Euro 2012'de Euro 2008 ile 2010 Dünya Kupası şampiyonu İspanya'ya karşı Hırvatistan'ı 'fazla ofansif' oynatmakla eleştirenlere Biliç'in verdiği cevapta olduğu gibi: ''Beni Everton'a Howard Kendall aldı ama onun yerine gelen Walter Smith'in ne yapmaya çalıştığını asla anlayamadım. Beni stoper yerine orta sahada oynatarak daha az gol yiyeceğimizi zannetti. Ama neredeyse her maç gol yedik ve bizden güçlü olduğunu düşündüğü takımlara karşı çaresizce geriye gömülüp sürekli yenilmeye devam ettik. Futboldaki en büyük yanılgı, çok defans oyuncusu oynatınca daha az gol yiyeceğinizi ve çok hücum oyuncusu oynatınca çok gol atabileceğinizi sanmak. Halbuki asıl mesele dün gece olduğu gibi defansif karakterli oyuncuların ofansa katkısı ve ofansif oyuncuların defansa katkısı arasında denge kurabilmek. Hırvatistan'ı İspanya'ya karşı Walteraccio (İtalyan katenaçyosunun Walter Smith versiyonu) ile oynatsaydım belki daha da farklı yenilebilirdik. Ancak maçın hakemi adil olup Busquets'in Corluka'ya yaptığı faulü görseydi dünkü korkusuz oyunumuzla yenilmez denilen İspanya'yı bile yenebilirdik!''
Gerçekten de Slaven Biliç'in Hırvatistan teknik direktörlüğü sadece güzel futbol sözleri, genç bir teknik adam profilinin farklı tarzıyla dikkat çekmesiyle geçmedi. Birçok Hırvat'a göre Biliç'in Hırvatistan hocası olarak başarısı, 1998'de Hırvatistan'ı Dünya Kupası üçüncülüğüne taşıyan Blazeviç'inkinden bile büyük.

Yılın en iyi savunma oyuncusu seçilen Slaven Biliç...
Bu iki ayrı kuşağın iki çok farklı teknik direktörünün karşılaştırmasında Biliç'i Blazeviç'in önüne geçiren en önemli futbol gerçeği her ikisinin elindeki oyuncu kadroları. Blazeviç'in elinde Prosinecki gibi Doğu Avrupa'nın o dönemde Hagi'den sonraki en iyi 10 numarasını bile yedekte tutabilecek kadar geniş, derin bir kadro vardı. Şuker, Boksiç, Boban, Jarni ve bizzat futbolcu Biliç, Blazeviç'e o dönem 'Avrupa'nın Brezilyası' olarak kabul edilen Yugoslavya'nın Altın Jenerasyonu'nda yetişmiş Hırvat yıldızlardı. Real Madrid-Barcelonalı Prosinecki, Milan oyun kurucusu Boban, Marsilya gol kralı Boksiç, Real Madrid-Arsenalli gol makinesi Şuker ve Bundesliga'da üstelik de Karlsruher gibi Bayern ya da Dortmund'a göre 'sıradan' bir takımda oynarken yılın en iyi savunma oyuncusu seçilen Slaven Biliç...

Görev Biliç'in... Tartışmalar başlar!
1998'deki tarihi başarıdan yıllar sonra Hırvat futbolu üst üste hayalkırıklıkları yaşarken Joziç (1987'deki U20 Dünya Kupası'nda Prosinecki'li Yugoslavya'yı şampiyonluğa taşıyan hoca), OttoBariç, 20 ayrı takım çalıştırmış Zlatko Kranjcar gibi ihtiyar kurtlar da Hırvatistan'ın düşüşünü engelleyemeyecekti. 2006 Dünya Kupası'ndaki rezalete yakın galibiyetsiz performans, Simuniç'in 3 sarı kart gördüğü Avustralya maçıyla noktalanırken, Hırvatistan bağımsız olduğundan beri ilk kez bu kadar dibe vuracaktı. 50 yaşındaki Kranjcar'dan sonra o dönem 37 yaşında olan Biliç'in göreve getirilmesi ise tartışmalarla başlayacaktı.
Hırvatistan teknik direktörü olarak ilk resmi maçından önce takımın 3 yıldızı Srna, Oliç ve Balaban'ı disiplinsizliklerinden dolayı kadro dışı bırakan Biliç, basın tarafından yerden yere vurulsa da kafasında uzun vadeli ve parlak bir plan vardı: A takımın egosu şişkin yıldızlarını 1998 ruhuyla iyi birer milli takım oyuncusuna dönüştürmek ve 2 yıl boyunca çalıştırdığı U21 takımından oyuncuları adapte edip yeni bir takım kurmak...
Belki o gece Srna ile Oliç ilk 11'de olsaydı da Biliç'in takımı Rusya deplasmanında 2 puan bırakacaktı. Ancak orada bırakılan 2 puan, sonrasında mevkisinin dünya yıldızına dönüşen Srna, Oliç'in alternatifleri Eduardo ve Petriç'in attığı 17 gol ve elemeler sonunda Rusya'ya atılan 5 puan fark olarak geri dönecekti.

Pranjic, Rakitic, Modric parladı!
Euro 2008'deki Türkiye-Hırvatistan maçını hiçbirimiz unutmadık, asla unutmayacağız da... Ama Euro 2008'de Hırvatistan grupta Almanya'yı yenerken 5 yıl boyunca FIFA sıralamasında Almanya'nın altında yer alıp bunu başaran tek takım olmakla da kalmadı. Elemelerde 10 gol atan Eduardo'nun yokluğunda 34 ve 36 yaşındaki Kovac kardeşlerle takım savunmasının omurgasını kuran Biliç, elinde hiç sol bek olmadığı için o dönem Hollanda Ligi'nin sayılı ofansif orta sahalarından Pranjiç'ten turnuvanın en iyi sol bekini yaratacaktı. Hatta Pranjiç bir yıl sonra Biliç'in kendisini devşirdiği mevki kontenjanından Bayern Münih'e transfer olacaktı. Ofansif merkezi ise o dönemde en yaşlısı (!) 23 yaşında olan Kranjic, Rakitiç, Modriç'ten oluşturan Biliç, kulüp takımlarında 10 numara oyun kurucuda oynayan bu 3 yeteneğin yıldızını iyice parlattı. Eduardo'nun yokluğunda elemeler öncesi cezalandırdığı Oliç'ten maksimum verim alan Biliç, 1 yıl önce böbrek nakli yaptıran ve kariyeri bitti gözüyle bakılan Klasniç'in de yeniden doğmasını sağlamıştı.

Çok ağladılar çünkü...
Euro 2008 macerasında bizi en çok sevindiren Hırvatistan'ı elediğimiz o penaltılar sonrası mutluluk anımız Belki de Biliç'in Hırvatistan'da başardığı en büyük olaydı. 2 yıl öncesine kadar Avustralya'yı yenememeyi bile dert etmeyen Hırvatistan Milli Takımı oyuncuları çeyrek finalde elendikleri için çocuklar gibi ağlıyorlardı. Çünkü Biliç, onları şampiyon olacaklarına fazlasıyla inandırmıştı. 2 yıl içinde U21 takımı ve ihtiyar Kovac'ların iskeletini oluşturduğu takım dünya şampiyonu İtalya, futbolun mucidi İngiltere, futbolun büyük istikrarı Almanya'yı yenmiş; penaltılarla Türkiye'ye elenmişti.

2010 eksik kaldı ama...
Euro 2008 sonrası süreçte Kovac kardeşlerin emekli olması ve yerlerinin normal olarak dolmaması nedeniyle Biliç'in Hırvatistan'ı 2010 Dünya Kupası'na katılamadı. Yine de bunu Biliç'in teknik direktörlük hanesine başarısızlık olarak yazmak haksızlık olur. Eduardo'nun geçirdiği ağır sakatlıktan sonra asla eskisi kadar kudretli bir golcü olamaması, grupta yine rakip olan ama bu kez Capello ile fazlasıyla toparlanan İngiltere ve Hırvatları sadece 1 puanla geçen Ukrayna faktörlerini de hesaba katmak lazım.
Kovac'lardan sonra savunmada Gordon Schildenfeld'le idare etmek zorunda kalan Biliç, Eduardo'dan sonra U21'den eski öğrencisi Mandzukiç'i takıma adapte etti. Ama yine de Kranjcar, Corluka, Petriç gibi yıldızlarının kulüp takımlarında fazlasıyla düşen form grafiğinden sonra artık daha da kolektif oynamak zorundalardı. Biliç bunu da başardı ve Euro 2012 eleme grubunda Hırvatistan'ın tam 11 ayrı oyuncusu gol atmayı başardı.

Lokomotif neden çalışmadı?
''Milli takımı bırak kulüp takımına gel artık Ali Ece!'' derseniz, son bir sözüm daha var. Biliç'in Hırvatistan hocası olarak en büyük başarısı bir milli takımı kulüp takımı havasına sokması ve o motivasyonla oynatıp başarılı olması zaten.
Prosinecki, Mrmiç, Jurçeviç, Asanoviç gibi 98 kadrosunun yıldızlarından oluşturduğu teknik heyet de Biliç tarafından kurulan çok iyi bir 'takım'dı. Prosinecki'nin Türkiye'deki başarısı herkesin malumu...
Peki, Lokomotif Moskova'da Biliç çok mu başarısız oldu? En son 9 yıl önce şampiyon olabilmiş, son 6 yılda en iyi lig derecesi 4.'lük olan bir takımın son 2 yıldaki 4. teknik direktörü olmak belki daha objektif bir fikir verebilir. Karizması, sıra dışı kişiliği, heyecanı, motivatörlüğü, deneysel 'asimetrik' taktik dizilişleri bir yana Biliç, teknik direktörlüğü 36'sında başladığında kendini yeterli bulmayıp sıfırdan başlayan bir adam. Hırvatistan'ın 2 büyüğünden birisi olan Hajduk Split'in uzun süreli kontrat teklifini kabul etmeyip önce dönemin en iyi hocalarından ikisi Arsene Wenger ve Lippi'nin yanında staj yapan sonra da alacağı paraya hiç bakmadan ülkesi futbolunun rönesansını inşa eden adam...

Risk almamak en büyük risk zaten!
Biliç sadece Fernandes ve Oğuzhan'dan Beşiktaş'ın Modriç-Kranjcar'ını yaratıp estetik açıdan doyurucu bir futbol oynatacak potansiyelde değil; Muhammed'den yeni Rakitiç, takımdaki alakasız birinden 2008 model Pranjiç gibi yeni sol bek çıkartabilecek bir potansiyel. Biliç, biraz riskli bir tercih mi? Bu ülkede ve futbolunda her şey riskli. Tam da Biliç'e göre cinsten bir risk. İşin aslı bundan sonra Fikret Orman yönetimi için risk almamak en büyük risk zaten!
Yine de son tahlilde Biliç'in gelmesi tek başına yetmez. Orman yönetiminin daha önce yaptığı hataları tekrarlamayıp Önder Özen-Biliç ikilisine profesyonelce olduğu kadar rahat ve bilimsel bir çalışma ortamı kurmaları, hazırlamaları şart. Şu anda en büyük şansları bu ikili çünkü! Başka kulüplere değil kendi kulüplerinin futbol takımını yeniden yapılandıracak bu ikiliye verdikleri sözleri tutmaları çok daha önemli ve belirleyici olacak.


Ali Ece


DIABLO

hayırlı olsun umarım başarılı olur.
1 Sehit  için menemeni yakan Atamı özledim.

      forzaChelsea

eRe

3 yıllık imza atılmış

Beşiktaş, Bilic'e 2013-2014 sezonu için 1 milyon 500 euro, 2014-2015 sezonu için 1 milyon 600 euro, 2015-2016 sezonu için ise 1 milyon 700 euro ödeyeceğini duyurdu.
www.erdemeksi.com
www.facebook.com/erdemeksifotografcekimleri
www.instagram.com/erdem_eksi
www.istockphot[edit]om/erdemeksi

CR7

artık iddaa tahminleri de var
"Tanrı her şeyi görür. Kimse hakkında kötü düşünmeyin" LeBron James
(Cavs'in 55 sayı fark yediği LaL-Cavs maçı sonrası)

El Colgado

Geçen sene Moskova'dan 4m avro alıyodu. Müthiş başarı.

eyup1903

hayırlı olsun inşallah başarılı olur ayrı bi karizması var takıma canlılık getireceği kesin

ERHUN





Yeni Teknik Direktörümüz Slaven Bilic için BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde imza töreni düzenlendi.
Futbol Genel Direktörümüz Önder Özen'in de yer aldığı törende yeni Teknik Direktörümüz Slaven Bilic, şunları söyledi:


"Beşiktaş gibi çok büyük bir kulüpte çalışacak olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Beşiktaş taraftarını tüm Avrupa tanıyor. Onların enerjisini kendi enerjimizle birleştirip rakiplere karşı bir avantaj elde edeceğimizi düşünüyorum."


"Geçen sezon kötü bir sezon geçirdim. Yaşadığım zor günler dolayısıyla şimdi bir endişe duymuyorum tam tersine bir an evvel çalışmalara başlamak ve ilk maçıma çıkmayı arzuluyorum"


"Almanya'da oynadığım dönemde birkaç kez Türkiye'ye gelmiştim. 2008'deki olağanüstü maçta yine Türkiye'ye karşı oynamıştık. Türkiye'yi çok seviyorum. Hatta bende İngiltere'den bile öncelikli hale geldi diyebilirim."


"Fatih Terim'le dostluğumuz var. Kendisine saygım var. Onunla ilgili olumlu hislerim var ama rakibiz ve onu ve takımını yenmeye çalışacağız."


"Hangi statta oynarsak oynayalım taraftarlarımız o etkileyici atmosferi yaratacaktır. Sonuçta bir statta oynayacağız. Nerede oynarsak oynayalım olumlu atmosferi oluşturabiliriz. Bu konuda bir endişe duymuyorum."


"Önder Özen ile yapılacak transferler hakkında fikir alışverişinde bulunuyoruz. Elle tutulur bir gelişme olduğunda sizlere bildiririz. Bugünden itibaren birbirimize yardımcı olarak Beşiktaş'ı yukarılara taşımaya çalışacağız."


"Genç oyuncuların yetiştirilmesi konusunda konuşmalar yaptık. A takım hocası olsam da bu konuda katkı yapmak isterim. Transferlerle takım yaratamazsınız. Önemli olan deneyimli ve genç oyunclardan iyi bir ekip çıkarabilmektir. Benim için tek geçerli kriter oyuncunun performansıyla beni etkileyebilmesidir."


"UEFA konusunda yazık olduğunu düşünüyorum. Sahada kazanılmış bir hakkın bu şekilde kaybedilmesi üzücü bir durum ama bunun bizim motivasyonumuzu etkileyeceğini sanmıyorum. Almeida ve Fernandes iyi profosyoneller."


Futbol Genel Direktörümüz Önder Özen şunları söyledi:


"Beşiktaş'ta yeniden yapılanma devam ediyor. Bunun yanında transfer çalışmaları da sürüyor. Hocanın oyuncularla ilgili bilgisi var. Slaven Bilic'in buraya gelmesinde bana destek olan Başkanımız Fikret Orman ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz'e teşekkür ediyorum. Bana güvenip altına imza attılar. Bilic'in başarılı olması için ne gerekiyorsa yapacağım, bundan şüpheniz olmasın. Kendisinin huzurlu bir ortamda çalışabilmesi için her türlü çalışma yapılacak."


Yeni Teknik Direktörümüz Slaven Bilic, basın mensuplarının sorularının ardından sözleşmeyi imzaladı ve Futbol Genel Direktörümüz Önder Özen'le birlikte basın mensuplarına poz verdi.

El Colgado

ilk fotoya bakınca hafiften memati'yi andırıyor. son fotodaki el sıkışma sahnesinde de önder hocanın boyu küçük olduğu için polat ve memati gibi geldi. önder hoca polat gibi arkadaki güç bilic bitirici olacak inşallah memati gibi.
ama bjk tv'nin sanırım hava alanında yaptığı ropörtajı çeviren tercüman biraz sıkıntılı çok yavaş konuşuyor.

Ersin Develi

Hayırlı olsun Beşiktaş'ımız için
Başarılı olacağına inanıyorum.
Yıllık ücreti hemen hemen (yanılmıyorsam) Samet Aybaba ile aynı olması enteresan bir durum :)


ERHUN

Alıntı yapılan: Ersin Develi - Haziran 30, 2013, 18:16:02
Hayırlı olsun Beşiktaş'ımız için
Başarılı olacağına inanıyorum.
Yıllık ücreti hemen hemen (yanılmıyorsam) Samet Aybaba ile aynı olması enteresan bir durum :)
Samet Aybaba (2012-2013) = 1.400.000 TL
Slaven Bilic (2013-2014) = 1.500.000

Samet Aybaba kalsaydı 2'nci sezon (ilk maaşına %10 zam) 1.540.000 TL, 3'ncü sezon (önceki sezon maaşına %8 zam) 1.663.200 TL, 4'ncü sezon (önceki sezon maaşına %6 zam) 1.762.992 TL maaş alacaktı.

Slaven Bilic ikinci sezon €1.600.000, üçüncü sezon €1.700.000 alacak.

Ersin Develi

Samet Aybaba'nın ücretinin yanındaki simge Euro'nun mu görünmüyor