Ana Menü

Mesut Özil ile Röportaj

Başlatan carsi52, Aralık 02, 2010, 16:39:47

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

carsi52

Real Madrid'in yıldızı Mesut özil'den samimi açıklamalar ...

"Çocukken Sergen Yalçın favorimdi. Mükemmel bir sol ayağı vardı. Başta Nuri Şahin, Arda Turan, Altıntop'lar (Hamit-Halil) ve Emre Belözoğlu. Bu oyuncuların tümü Real Madrid'de oynayabilir." "İspanya'da herkes İspanyolca konuşur. Özel tercümanım yok. Futbolda hiçbir şeye hayır dememeyi öğrendim. Real Madrid'de 6 yıllık sözleşmem var. O süre sonunda ne olur bilemem. Belki de Türkiye'ye giderim."

BARCELONA-Real Madrid maçının oynandığı saatler? İberia Havayolları'na ait Airbus A 321 ile Madrid'e doğru yol alıyoruz. Gözüm sürekli saatte. 1.5 saat rötarlı havalandık. Bu Barcelona-Real Madrid maçını izleyemeyeceğim anlamına geliyor. Sıkıntıdan kıvranıyorum.

Hiç olmazsa maçın ikinci yarısına yetişir miyim acaba?

Ama hiç umudum yok. Üstelik Mesut Özil ile röportja gideceğimi kimse bilmesin diye herkese hava atmışım, "Barça- Real maçını izlemeye gidiyorum" diye. Ama bırakın Nou Camp'ı, televizyondan bile görme şansım yok o yıldızları. Tüm dünya bu maçı izliyor, ben ise uçağın koltuğunda pinekliyorum. Derken, pilotun sesi duyuluyor;

Barcelona iki, Real Madrid sıfır.

O akşam Real'i tuttum

Hemen birlikte seyahat ettiğimiz sevgili Halit Çelikbudak'a dönüyorum. Panik içindeyim.. Aslında gözlerimdeki paniği o da görüyor. Ama susuyor. Benim içimde ise fırtınalar kopmaya devam ediyor.

Mesut Özil ile röportaja gidiyorum, daha 30'uncu dakika dolmadan Real Madrid 2 gol birden yiyor. "Eyvah" diyorum içimden? Beni daha büyük bir felaketin beklediğini bilmeden. Ben ki, hayatımın neredeyse tümünü Barcelona hayranı olarak geçirdim. Ama bu akşam Real Madrid'liyim. Madrid kazansın istiyorum. Kazansın ki, röportaj talebimiz geri çevrilmesin.

Öyle ya, biz hep buna alıştık Türkiye'de. Kaybeden takım kapılarını kapatır, hiç konuşmaz. Yüreğim pır pır ede ede Madrid'e indik ve ben sonucu öğrenince yıkıldım.

Barcelona: 5 - Real Madrid: 0.

Sabah saat 10.00? Ali Çalışkan, Özil ailesine en yakın gazeteci. Mesut Özil ile ilgili tüm atlatma haberlerin altındaki imza.. Madrid'de buluşacağız. Uçağı 10.00'da Madrid'e inecek ama yok.. Ali'den de haber yok.
Saat 11.23? Artık tüm umudumu yitirmişken Ali telefonla aradı;

Mesut'un babasıyla konuştum?
Bu cümlenin tamamlanması bir ömür sürdü;

Öğleden sonra röportajı yapıyoruz?
Ancak o an rahatladım.

Vücut çalışıyor

Madrid... Saat 15.00 Omar Restaurant.. Malatyalı bir Türk girişimcinin yarattığı harika bir ambians. Duvarlarda ipek Türk halıları ve kilimler.. Osmanlı tabloları, yuvarlak masada nargileler, bakır kahve cezveleri.. Ve duvarda asılı bir Osmanlı kaftanı.. Ve tabii ki her Türk vatandaşı gibi, kapıda asılı bir Türk bayrağı.. Burası Mesut'un sık sık uğradığı bir restaurant. Az sonra kapı açılıyor.. Önde babası Mustafa Özil, arkada menajeri Reza Fazeli ve Mesut Özil.

İncecik zayıf bir genç beklerken, omuzları genişlemiş, uzun boylu bir Türk genciyle karşılaşıyorum.

Çok çalışıyorsun galiba?
- Evet idmanlardan sonra 1 saat da vücut çalışıyorum.

Sohbetimiz böyle başlıyor?
Sevgili Halit Çelikbudak'ın tanımıyla; 'iki ülkenin tek kahramanı' ile...

Dışarıda çılgın idmanda şakacı

Mourinho ekranda göründüğü kadar sert bir karakter mi?
- Hayır tam aksine takımda en çok şaka yapan isimlerin başında gelir. Antrenmanlara o neşe katıyor şakalarıyla. Çılgınlığı dışarıda ama takımda çok şakacı. Beni çok güldürüyor.

Peki nasıl anlaşıyorsun, Almanca mı?
- Eğer çok sıkışırsam ikinci antrenör Almanca bildiği için yardımcı oluyor.

Yani Türkiye'de olduğu gibi sana özel bir tercüman yok?
- Hayır yok. Burada, yani idmanlarda hep İspanyolca konuşulur.

İspanyolca öğrendin mi?
- Ders alıyorum. Az sonra da bu röportajı bitirdikten sonra yine derse gideceğim. Artık konuşmaları anlayabiliyorum.

Görünüşüne aldanmayın kaybetsek bile bağırmaz

Moriunho ile ilişkilerin nasıl?
- Çok iyi. Sadece benim değil tüm takım arkadaşlarımın ilişkisi çok iyi. Benimle çok konuşur. Çalışmalarımı anlatır ve sürekli 'Çok iyisin, böyle devam et' diye moral verir.

Maç öncesinden başlayalım. Nasıl hazırlar sizi maça?
- Önce rakip takımı anlatır. Hangi oyuncuları ve hangi bölgeleri bizim için tehlikeli... Ve nasıl önlem almalıyız. Teker teker anlatır.

Diyelim ki kaybettiniz... Ne yapar?
- Öyle sandığınız gibi bağırmaz çağırmaz, daha çok moral verir.

Ya kazanırsanız?
- Genelde bir gün sonra konuşur. Ama iyi oynadığımız ve kazandığımız zaman zaten Real Madrid gibi dünyanın en büyük kulübünde oynadığımızı ve iyi oyuncular olduğumu söyler. Kısacası o göründüğü gibi sinirli bir insan değildir.

Sana saha içinde bir serbestlik veriyor sanki?
- Sadece bana değil tüm forvet oyuncularına topla buluştuklarında serbestlik verir. Ama top kaybettiğimiz anda da savunma ister.

Löw ile ikisi kıyaslar mısın?
- Mourinho ile her gün çalışıyorum, ama Löw ile sadece milli takımlarda birlikte oluyorum. Onun için ikisini kıyaslamam doğru olmaz. Ama ikisi de bana güveniyor. Moriunho çok kupa kazanmış bir teknik adam. Bana sorarsanız ikisi de eşit bu konuda.

O golü atmayı istedim ama sevinemedim

Türkiye'ye gol attın ve sevinmedin...
- Her futbolcu gol atmak ister. Ben de o maçta gol atmak istedim ve attım. Ama evet o gole sevinemedim.

Bu soru çok soruldu ama bir kez daha soralım; niye Alman Milli Takımı'nı seçtin.
- Almanya'da doğdum, Almanya'da büyüdüm ve Almanya'da yaşadım. Tüm Alman milli takımlarında oynadım. Doğrusu Almanya A Milli Takımı'na çağrılmayı bekledim. Ve Löw çağırdı, gittim. Havalara uçtum.

Real Madrid ile 6 sene kontratın var. Sözleşmen bittiğinde Türkiye'de oynar mısın?
- Futbolda hiçbir şeye hayır dememeyi öğrendim. Evet burada 6 yıllık sözleşmem var. O 6 yl sonunda ne olur bilmiyorum. Belki de Türkiye'ye giderim.

Sözleşmenin dışında, kazandığınız maçlarda ekstra priminiz var mı?
- O konuda konuşmam.

Recep İvedik'e hayranım!

"Boş zamanlarımda genellikle televizyon izliyorum. Tüm Recep İvedik filmlerini izledim. Bir de Kutsal Damacana'yı çok sevdim."

Günde kaç saat uyuyorsun?
- Gece 12 gibi yatarım. Sabah ise 9'da uyanırım. Ama çok yorgun olduğumda daha erken uyuyorum. Bir de haftada 2-3 gün öğle uykularım var.

Medyadaki eleştiriler seni nasıl etkiler? Alman ve İspanyol medyasını karşılaştırır mısın?
- Medya her yerde aynı. İyi iyi, kötü kötü? Ben eleştirileri çok dikkate almıyorum. Çünkü sürekli futbola konsantre oluyorum.

Bir Recep İvedik hayranı olduğunu duyduk?
- Evet tüm Recep İvedik filmlerini izledim. Bir de Kutsal Damacana'yı çok sevdim.

Kitap okuyor musun?
- Genellikle televizyon izliyorum. Buradaki evimde Türk ve Alman kanalları var.

Sergen Yalçın benim favorimdi

- Türkiye'den beğendiğin oyuncular var mı?
- Emre Belözoğlu'nu çok beğeniyorum. Onunla milli maçtan önce de konuştuk, başarılar diledik birbirimize.

- Çocukluğunda örnek aldığın bir oyuncu var mıydı?
- Sergen Yalçın benim favorimdi. Mükemmel bir sol ayağı vardı ve mükemmel frikikler atardı. Tüm büyük takımlarda oynadı. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor... Şekerspor da bile.

- Ya Arda Turan?
- Onu da çok beğeniyorum. Tekniği mükemmel.

- Türkiye'de hangi futbolcular Real Madrid'de forma giyebilir?
- Nuri Şahin başta... Bu sene harika oynuyor. Arda mesela... Altıntop'lar (Hamit-Halil)... Emre Belözoğlu.. Bu oyuncuların tümü oynayabilir...

En büyük yardımcısı babası

Mesut Özil, en büyük destekçisi olan babası Mustafa Özil'in hediye ettiği bir kolyeyi uğur saydığını söyledi.

Türk milletine layık olmak için çalışıyorum

Türkiye'ye bir mesaj vermeni istesem neler söylemek isterdin?
- Amcamlar, dayımlar anlatıyor ben de duyuyorum. 'Türk insanı seninle gurur duyuyor, destek oluyor' diyorlar. Tüm Türk milletine destekleri için teşekkür ediyorum. Büyüklerimin ellerinden öpüyorum. Çok ama çok teşekkür ediyorum. Onlara layık olmak için elimden geleni yapıyorum.

Soyunma odasında aniden karşımda Merkel'i gördüm

Almanya-Türkiye maçından sonra Almanya Başbakanı Merkel ile soyunma odasında karşılaşmana dönsek?
- Ben herkesten birkaç dakika önce soyunma odasına girdim ve takım doktoru ile kabine geçtim. O arada Merkel gelmiş ve tüm takımı kutlamış. Ben üstümü çıkarmıştım. Dışarı çıktım ve Merkel'i gördüm. Çok şaşırdım.

Almanya'nın en büyük derbisini; Schalke-Dortmund heyecanını yaşadın. Şimdi de Barcelona-Real Madrid maçını. Hangisi daha heyecanlı?
- Bu derbi çok daha farklı. Atmosferi daha ilginç. Her yönüyle bambaşka.

Tarkan, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlıses...

Ne tür müzik dinliyorsun?
- Tarkan, İsmail Y.K., İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur ve Mustafa Sandal'ı dinliyorum. Hatta arabamda tüm bu isimlerin karışık CD'leri var.

Real Madrid gibi bir kulübü temsil ediyorsun. Sana bir 'yasaklar listesi' verildi mi?
- Hayır. Herkes kendini ve sorumluluklarını biliyor.

Kamp yapıyor musunuz?
- Her maçtan önce 1 gün otelde kalıyoruz. Birlikte yemek yiyoruz ve hocamız maçla ilgili konuşmaları yapıyor.

Avrupalılar'a karşı Türk takımlarını desteklerim

Türk futbolunu, Süper Lig maçlarını izliyor musun?
- Ara sıra izliyorum ama derbi maçlarını kaçırmıyorum. Şimdi dil öğreniyorum, antrenmanlar var, dolayısıyla çok zaman kalmıyor. Bir de maçlarımız aynı saatlere denk geliyor.

Türkiye'de hangi takımı tutuyorsun?
- Takım tutmuyorum. Ama Türk takımları Avrupa kupası maçlarında, diyelim ki bir İngiliz takımı ile karşılaşıyorsa elbette ki Türk takımını tutuyorum.

Tuttuğun bir takım var ve sanki, saklıyorsun gibi?
- Diyelim ki Galatasaray-Fenerbahçe oynuyor; Galatasaray kazanırsa Fenerbahçeliler'i, F.Bahçe kazanırsa G.Saraylı arkadaşlarımı kızdırırdım.

Almanya'daki Türk futbolcularla görüşüyor musun?
- Nuri Şahin ile Altıntop kardeşlerle (Hamit-Halil) yazışıyorum. Bir de eski takım arkadaşlarımla (Werder Bremen) konuşuyorum.

İnsanlara örnek olmak istiyorum

Almanya'da 2010 yılının Bambi Uyum Ödülü'nü kazandın. Ödülü de Nazan Eckes'in elinden aldın?
Evet o ödülle gurur duyuyorum. Dünya Kupası'nda gol attığımda, Türkler'in Almanlar'la birlikte sevinmesi, birlikte Alman
ve Türk bayraklarını sallamaları beni çok sevindirdi. İnsanlara örnek olmak istiyordum ve oldum da?

Real Madrid gibi bir takımda oynuyorsun. Bundan sonra ne hedefi olabilir ki bir futbolcunun?
- Sağlıklı olmak, daha iyi olmak ve mutlu olmak?

Alman milli marşında Fatiha okuyorum

Maçlarda bir uğurun var mı?
- Sahaya mutlaka sağ ayağımla çıkarım. Babamın bana hediye ettiği bir kolye var. Onu elimle tutarım.

Alman milli marşını söylemediğin için eleştiriler geliyor...
- Ben marş okunurken dua ediyorum.
(Bu sırada masamızda oturan bir Alman gazeteci 'Hangi duayı okuyorsun, içeriği nedir merak ettim' diye sordu. Mesut önce söylemek istemedi fakat sonra ısrarımız üzerine 'Fatiha okuyorum' dedi.)

Annen maçlarını izliyor mu?
- Bana faul yapıldığında karşı takıma çok sinirleniyor. Maçlara genelde o da geliyor ama sakin kalıyor.

Ronaldo mu? Süper bir insandır

Ronaldo ile ilişkin nasıl takım içinde?
- Dışarıdan soğuk görünüyor. Ama içi öyle sıcak ki. Takımla ilk tanıştığımda bana çok yardımcı oldu. Tek kelimeyle süper bir insan. O da çok antrenman yapıyor ve vücut çalışıyor.

Dışarıda da arkadaşlığınız sürüyor mu?
- Arada sırada yazışıyoruz. Özellikle milli maçlardan sonra yazar bana. Hele gol attığımda mutlaka tebrik eder.

Ya Kaka?
- Sakatlığından dolayı çok birlikte olamadık. O bizden ayrı çalışıyor çoğunlukla.

5-0'lık maç kariyerimin en kötü yenilgisiydi

MESUT Özil, Alman Bild gazetesine yaptığı açıklamada da, geçtiğimiz pazartesi günü Barcelona deplasmanında aldıkları 5-0'lık mağlubiyetin, futbol kariyerindeki en kötü yenilgi olduğunu söyledi. Genç futbolcu, "Kariyerimin en kötü yenilgisiydi. Takımımız ve özellikle taraftarlarımız için çok üzgünüm. Bu yenilgi sadece acı veriyor" ifadesini kullandı.

Kasti yapmadım özür diliyorum

BARCELONA'nın Real Madrid'i 5-0 yendiği maçın son dakikasında Barcelonalı Lionel Messi'ye sert bir faul yaparak kırmızı kart gören Real Madridli Sergio Ramos, faulü rakibine zarar vermek için yapmadığını söyledi. Ramos, "Futbola başladığımdan beri rakip olduğum hiçbir oyuncu, (beni Sergio Ramos sakatladı) diyemez. O pozisyonda topa müdahale etmek isterken vücudumu iyi ayarlayamadım. Amacım Messi'ye zarar vermek değildi. Pazartesi gecesi hakkımda kötü bir izlenim edinen herkesten, özellikle çocuklardan özür dilerim" dedi.

'Sakatım' diyerek parasını istemedi

ARJANTİN'in Boca Juniors takımının bir süredir sakat olan deneyimli oyuncusu Juan Roman Riquelme, sakatlığı nedeniyle oynayamadığı süre için kendisine ödenmesi gereken alacaklarından vazgeçtiğini söyledi. Fransız L'Equipe gazetesinin haberine göre, 2011'in başında sahalara dönmesi beklenen Riquelme, 470 bin Euro tutarındaki alacağının, Boca Juniors genç takımına dağıtılmasını ya da soyunma odalarının yenilenmesinde kullanılmasını istedi.

Çok güzel bi röportaj olmuş baştan sona kadar okumanızı tavsiye ederim..
Bölünür senin için uykular!