Ana Menü

Hoca kaybetti

Başlatan Simurg, Eylül 13, 2009, 10:23:31

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg

Hoca kaybetti

'...BEŞİKTAŞ'A gelince... Bu maça iyi hazırlandıklarını, derbiye ekstra gayretle geldiklerini gördük. Galatasaray'ın kanat ataklarına,...' Milliyet Gazetesi yazarı Atilla Gökçe yazdı:


Evet, favori kazandı.  Kalitesini, farklılığını, takım oyunundaki başarısını ve bireysel yeteneklere  sahip olmanın ayrıcalıklarını göstererek.
Galatasaray, sezonun ilk derbisinde  bekleneni yaptı. Yine gollerini attı, keyfine baktı.
Bu arada ilk dört  haftadaki parıltılı sonuçları zayıf takımlara karşı aldığını, gerçek gücünün ve  büyüklüğünün büyük rakipleri önünde geçeceği testten sonra görüleceğini iddia  edenlere de söyleyecek söz bırakmadı.
Çoğu milli maç ve yol yorgunuydu. Ama  bunu bir sorun haline getirmeden çok rahat kazandılar. Rijkaard ve  futbolcularını kutlamalıyız.
Beşiktaş'a gelince...
Bu maça iyi  hazırlandıklarını, derbiye ekstra gayretle geldiklerini gördük. Galatasaray'ın  kanat ataklarına, Keita'nın yıpratıcı oyununa karşı diri bir direnişle dayanmaya  çalıştılar.
Topu ve oyunu Galatasaray yarı alanına taşıyıp ağırlıklarını  hissettirdiler. Kazanmak için kendilerini ekstradan zorlayarak beklenenin  üzerinde pozisyon yarattıklarına tanık olduk.
Ne var ki Mustafa Hoca, daha  başlarken kaybetmişti maçı.
Rüştü, Ekrem ve Yusuf gibi üç oyuncu tercihi,  derbide göze alınmaması gereken risklerdi.
Haftalardır sakatlık tedavisi  gören, takımdan ayrı çalışan, dahası "maç tecrübesi" denen önemli bir birikimden  yoksun olan üç adam, hangi tercih nedenleriyle on bire seçilmişti,  anlayamadık.
Maç tecrübesi yetersizliğinin, ülkenin en tecrübeli kalecisi  Rüştü'yü bile olumsuz etkileyebileceğini görüp şaşırdık.
Arda'nın kullandığı  korner atışında Rüştü yanlış yer mi tutmuştu, yoksa yer tutma gereği görmeden  öylesine mi durmuştu ? Tartışılır. Arka direği boş bırakan Beşiktaş savunmasının  hatası tartışılmaz. Ama Rüştü, Arda'nın topunu mutlaka çıkıp almalıydı.
Yazık  oluyor
İkinci golden önce Kewell ve Beşiktaşlı savunmacı didişiyorlar.  Rüştü'nün onların yanında işi ne ? Neyse dönüyor kalesine... Sonra üstüne gelen  topu rakibin önüne düşürüyor. Baros boş durur mu ?
Bir derbide kalen bu kadar  çabuk ve kolay çökerse, istediğin kadar oyna... Boşuna!
Orta alanda Ernst'le,  Yusuf'la, Tabata ile oyunu rakip kaleye taşıyan Beşiktaş, tüm transferlere  rağmen bir türlü gideremediği golcü eksiğini çok acı biçimde hissetti.
Çok  hücumcu ile oynadılar. Ama gerçek anlamda santrforları, golcüleri yoktu.  Serdar'ın girdiği üç net gol pozisyonunda vuruş ve zamanlama yanlışları yapması,  Beşiktaş'ın en büyük talihsizliğiydi.
Aradaki dokuz puanlık farkın,  geçmişten hatırladığımız örneklerin de ışığında çok önemli olmadığını  söyleyebiliriz. Ama Beşiktaş "gol"ün ne anlama geldiğini unutmuş  gibi...
Manchester maçı da kapıda beklerken, Beşiktaş şampiyonluk yükünün  altında eziliyor. Yazık oluyor!

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..