Ana Menü

Kölesin sen köle kal

Başlatan Simurg, Haziran 19, 2009, 17:31:21

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg

Kölesin sen köle kal
'Beklenen oldu; Mehmet Topuz 'ikna edildi' ve yeni formasını defalarca öperek Fenerbahçe'ye imza attı. Böylece transfer tamamlanmış oldu. Şimdi iş PR'cılara kaldı; Topuz'un nasıl Fenerli biri olduğunu açıklamaya çalışacaklar... Bana kalsa kısa yoldan, "Topuz renk körüymüş arkadaşlar...' İbrahim Altınsay'ın Radikal Gazetesi'ndeki köşe yazısı:
Kölesin sen köle kal

Beklenen oldu; Mehmet Topuz 'ikna edildi' ve yeni formasını defalarca öperek Fenerbahçe'ye imza attı. Böylece transfer tamamlanmış oldu. Şimdi iş PR'cılara kaldı; Topuz'un nasıl Fenerli biri olduğunu açıklamaya çalışacaklar... Bana kalsa kısa yoldan, "Topuz renk körüymüş arkadaşlar... Fener formasını da, Kayseri formasını da siyah-beyaz görüyor, Beşiktaş forması zannediyormuş, yoksa doğuştan Fenerliymiş" deyip geçsinler.

Transfer pehlivanları

Evet, beklenen yine oldu ve Aziz Yıldırım, geçen yılki transfer skandallarını Mehmet Topuz zaferiyle temize çekti. Tükürük, pardon transfer yarışının tartışmasız en büyüğü olduğunu kanıtladı...

Mehmet Topuz çağdaş futbola yatkın çok yönlü bir oyuncu... Ancak çıkış yaptığından bu yana kendini bir milim geliştiremedi. Sorumluluk verildiğinde hem kendini hem de arkadaşlarını geriyor. Kanat varyasyonlarına özel önem verdiğini bildiğim Daum'un elinde işe yarar hale gelebilir. Yoksa, önümüzdeki yıllarda bir başka Topuz transferinde takas olarak kullanılma olasılığı yüksek. Elbette kendisine sorulmadan... Tıpkı Kayseri'den büyük umutlarla alınan İlhan Parlak'ın şimdi Ankaraspor'a veriliyor olması gibi...

Yine beklenen oldu ve Beşiktaş yönetimi, Kayserili yöneticilerin ve Mehmet Topuz'un menajerlerinin para arttırma tuzağına düştü, yanlış yoldan giderek büyük bir beceriksizlik örneği gösterdi. Şimdiki açıklamaların, tükürük yarışında yenilmiş çocuk ağlamasından başka anlamı yok. 'Futbolcu köle değildir, mal gibi satılmaz' lafları ise ağızlarına hiç yakışmıyor. Sormadan başka takıma verdiklerinin ve parasını vermeden yolladıklarının adlarını yazsam yazının sonunu getiremem... Bir hafta önce Topuz 'Beşiktaş duruşuna sahip', bir hafta sonra 'Beşiktaş duruşuna sahip değil'!... Aydın Karabulut yönetime karşı çıkıp Bursa'ya gitmeyince 'Beşiktaş duruşuna sahip değil', Topuz Kayseri'ye karşı çıkıp 'Beşiktaş'a gideceğim' dediğinde 'Beşiktaşlı duruşuna sahip'!... 'Duruş' konusunda bu kadar sık ve çabuk yanılıyorsanız, ya sizin Beşiktaşlılık anlayışınızda ya da duruşunuzda bir sorun var... Kısacası bu bel kemiksiz yönetimden ve yönetim anlayışından kurtulmadan Beşiktaş'ın Beşiktaş olması mümkün değil.

Maksat otorite güçlensin

Topuz transferine usul açısından edilecek itiraz yok. Ancak bu sonuca giden yol futbol âlemimizin iktidar mekanizmalarını açığa seriyor. Kamuoyu iki hafta bu transferle uğraştı. Sonunda Aziz Yıldırım özel uçakla Kayseri'ye uçtu. Onu Vali'nin ve Emniyet Müdürü'nün, yani devletin karşıladığı söylendi. Taraf gazetesinin iki gün önceki haberine bakılırsa ilgisiz, yetkisiz ama etkili şahsiyetler de bu transfere 'konmuş'.
Pekiyi bunlara gerek var mıydı? Bakın Ronaldo transferine... Manchester United, Ronaldo'ya "Real'e gitmek istiyor musun?" diye soruyor. Olumlu yanıt alınca Real Madrid'le masaya oturuyor. Anlaşmaya varınca da web sitesinden kısa bir açıklama yapıyor: "Kulüpler şu kadar paraya anlaştı, şimdi Real futbolcuyla görüşebilir, onlar da anlaşırsa hayırlısıyla bu transfer olur".
Fener'de transferin böyle yapıldığı bilmeyen yok mu? Elbette var. Ancak böyle usulüne uygun transfer yaparsan, Başkan'ın tutuğunu koparan, futbolcuyu önüne katıp getiren, mutlak güçlü bir 'tanrı-kral' olduğuna kim inanacak? Başka nasıl güç ve iktidar tazelenecek?

Kurallar değil, iş bitiricilik önemli... Başkan, birkaç yıl önce daha 1.5 yıllık sözleşmesi varken Gökdeniz'e imza attırırken de doğruyu yapıyordu, Gençlerbirliği ile sözleşmesi olup olmadığını Federasyon'a sormadan Deniz Barış'a imza attırdığında da. Böyle bir kadir-i mutlak bir başkan hata da yapmaz doğal olarak. Eğer bir beceriksiz-
lik, bir başarısızlık varsa bunun sorumlusu ya futbolculardır, ya da teknik adamlar...

Benim dikkatimi en çok medyaya saniye saniye sızdırılan 'Topuz'u Kayseri'den getirme' harekâtı çekti. Aziz Yıldırım, evden kaçıp özgürlüğünü ilan etmiş çocuğunu kulağından tuttuğu gibi eve getiren 'sorumlu baba' havasındaydı. Topuz da yaptığına bin pişman, babasının ardından süklüm püklüm geliyordu... Hani bazıları 'töre möre' diye yanından geçiyor ya, aile içi kölelik ve baba despotizmi geldi aklıma o an... Topuz istediği kadar para alsın, istediği kadar ünlensin, o anda bütün özgürlüğünü başkana teslim etmiş oldu. Yönetimin mutlak otoritesine boyun eğdi. Futbolcuyla yönetim arasındaki bir iş akdi değil, bir korku ilişkisi var artık.

Tevekkeli değil, Fenerbahçe'den ayrılan Anelka da, Lugano da "Futbolcular Başkan'dan çok korkuyordu" demişti.

Nerede bu rakamlar?

Geldik Vehbi'nin kerrakesine... Bütün bu otorite tazelemeler, futbolcunun inisiyatifini sınırlamalar neyle yapılıyor? Parayla. Hem de kulübün parasıyla... Kimse de bu paralar niye saçılıyor diye hesap sormuyor? Topuz'un bonservisine 9 milyon avro ve Gökhan Emreciksin'in verildiği söyleniyor. Sözleşmesinin bitimine bir yıl kalmış olan o sözleşmasinin de usule aykırı uzatıldığı iddia edilen bir futbolcu için bu kadar para verilir mi? Topuz'u Avrupa piyasasına bir çıkaralım bakalım, değil 9 milyon, 900 bin avro veren çıkacak mı? 2 milyon avro'ya yakın para verip, 70 dakika oynattığınız Gökhan niye yollanıyor? Soran yok. Taraftarın rakamların büyüklüğüyle büyülenip yönetime tapması bekleniyor.

Ve zehir medyamız 'Kayseri'den futbolcu getirme' operasyonunu saniye saniye izliyor da, sözleşmelerdeki gerçek rakamları ancak birer söylenti ve tahmin olarak verebiliyor. Fenerli yöneticiler sözleşmelerin akçalı yanları konusunda bir şey söylemeye cesaret edemiyorlar.
Bonservis için gerçekten 9 milyon Avro verildi mi? Vergiler bu rakamın içinde mi? Kayserispor bu satışa karşılık ne kadar vergi ödeyecek? Ronaldo'nun bonservisine ödenen parayı dağdaki çoban bile biliyor ama Topuz'unki devlet sırrı!
Bizde Milli takım hocası dahil, teknik direktörlerin ve futbolcuların aldığı ücretler yurtdışı ile karşılaştırıldığında iki vahim hata yapılıyor. Bir, o ülkelerin milli geliri ve futboldaki gelirleri unutuluyor. İki, öteki ülkelerdeki ücretlerin brüt olduğu yani bu ücretlerden yüzde 40 dolayında vergi kesileceği unutuluyor. Bizde ise teknik adamların ve futbolcuların vergisini kulüp ödüyor. Futbol takımıyla borsaya açılmamış bazı kulüpler de az vergi vermek için gerçek sözleşmeyi kasaya koyuyor, federasyona düşük rakamlı bir sözleşme yolluyor. Anlaşmazlık durumunda yönetime sesini çıkaracak cesareti gösterse bile futbolcunun yapacağı fazla bir şey kalmıyor...

İşin vahimi, saydamlık olmayınca her türlü söylenti de inandırıcılık kazanıyor. Dilerim yılın transferinde, yılın saydamlığı da gerçekleştirilir.

Barça'nın sırrı

'Alan memnun satan memnun, Topuz da yılda 2.3 milyon avro alacak, sana mı düştü elâlemi savunmak' diyeceksiniz tabii. Evet bana düştü.
Birincisi, futbolcu ile kulüp arasındaki ilişki bir iş anlaşması özünde... Emeğiyle yaşayan herkesin girdiği bir ilişki... İşgücünü satarken emekçi ne kadar pazarlık özgürlüğüne sahipse toplum da o kadar özgürlüğe sahip.

İkincisi, Mehmet Topuz gibiler piramidin en tepesindeki isimler... Piramidin altlarında binlerce profesyonel sporcu yer alıyor. Tepedeki ilişkiler, paralar azalarak ama güvencesizlik artarak aşağıya doğru iniyor. Aşağı doğru gidildikçe milyarlar yok oluyor, kölelik kalıyor. Binlerce profesyonel futbolcu alt kümelerde iş ve hatta can güvencesi olmadan top koşturmaya çalışıyor ve 30'lu yaşlarında işsizler ordusuna katılıyor.
Üçüncüsü ve en önemlisi, toplumsal gelişmenin tarihi emeğin özgürleşmesi tarihi... Futbol da futbolcuların ve teknik adamların emeği üzerinde yükseliyor. Futbolcunun ve teknik adamların özgürleşmesi futbolu geliştiriyor... Bu yıl Barcelona'yı büyük zevkle izledik. O takımın ortaya çıkışında Belçikalı birinin büyük payı vardı. Kim mi? Haftaya açıklıyorum.

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..