Ana Menü

Beşiktaş Beşiktaş'tır ötekiLere benzemez..

Başlatan +18 !, Ocak 02, 2009, 09:32:02

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

+18 !

Taraftarın itirazı çürüyen anlayışa... Beşiktaş, Beşiktaş´tır, ötekilere benzemez, benzemeye çalıştıkça kendinden uzaklaşır. Cem Dizdar ile 4 soru 4 cevap
1-Geride kalan 2008 yılında menacer Sinan Engin gitti, teknik direktör Ertuğrul Sağlam gitti, ancak Beşiktaş'ta hala taşlar yerine oturmadı. Bu takımı ayağa kaldırmak için ne gerekir?
Sorunu doğru tanımlamak gerek. Beşiktaş 100. yıldan bu yana doğru yönetilemiyor. Sık sık ve birbirine taban taban zıt değişiklikler yapılıyor takımda. Bu nedenle de dikiş tutturmak zor oluyor Örnek, geçen sezon kıl payı UEFA'ya kalmış bu takım. Şimdi sorsam, "Transfer edilen yabancı oyuncular UEFA'da yukarı çıkmak için yeter kalibrede midir?" diye, yanıt açıktır değil mi; "Dalga mı geçiyorsun." Yapılması gereken şu; bir hocada karar kılacaksınız, onunla en az 3 yıllık bir plan yapacaksınız, planda ısrar edeceksiniz, bunu da taraftarlarınıza doğru kelimelerle ifade edip hayal tacirliği yapmayacaksınız. Yöntem belli; akıl, bilgi, cesaret.
2-2008 yılı da kupasız bitti... Beşiktaş taraftarı son maçın ardından Ümraniye'de takımı yönetimi protesto etti. Acaba protesto edilen başarısızlık mıydı, yoksa isyanın altında başka nedenler de var mıydı?
Büyük futbol alimi olmaya gerek yok, olan biten tribünden de açık seçik görünüyor. İnsanlar mutsuz, umutsuz. Düşünün geçen sene 'sıfır çekmiş' bir teknik direktör bile nasıl uçuyordu sezon başında. Ne oldu peki, sonuç ortada? Şimdi gözleri istatistiklerde; " O 4 maç kaybetti, bizim 1 mağlubiyetimiz yoktu" gibi laflar uçuyor yine havalarda. Tribüne gidenler görmüyor mu takımın iyi oynamadığını? Taraftarın isyanı, ne tek başına hocaya, ne tek başına futbolcuya ne de tek başına yönetime. İtiraz, Beşiktaş'ta hızla çürüyen anlayışa. Beşiktaş'ın mayasını, kimyasını, değerlerini bozmaya çalışanlara. Olmadığı, hiç olmayacağı, olmak istemediği bir şeye dönüştürmeye çalışıyorlar Beşiktaş'ı "üç büyük laflarıyla". Beşiktaş, Beşiktaştır ötekilere benzemez, benzemeye uğraştıkça kendi olmaktan uzaklaşır. O kendi varoluşuyla değerlidir. Sürekli karar değiştiren, yapamayacağını yaparım deyip yapamayan, çocuk gibi mızmızlanan bir tarza isyan bu aynı zamanda. Hızla bozulan değerlere sahip çıkma arzusu, başka da bir şey değil.
3-Beşiktaş yönetimi, önceki gün bir açıklama yayınlayıp, "Lig TV'deki bazı yorumcuların, objektif davranmadıkları ve Şansal Büyüka'nın tedbiri alacağı" belirtildi. Bu açıklama, basın toplantısındaki yorumlarla örtüşüyor mu?
Artık bu iş komediden çıkıp hızla trajediye dönüşüyor. Yani ne demek isteniyor, Beşiktaş'ın geleceği Erman Toroğlu'nun iki dudağının arasında mı? Toroğlu'nun söylediklerinin ne önemi var? Ne derse desin! Yani Beşiktaşlı bir taraftar Toroğlu'ndan mı öğrenecek futbolu, doğruları? Aklı, fikri, gözü, muhakeme yetenekleri, itiraz etme kabiliyetleri yok mu insanların? Şu mu söylenmek isteniyor; "Toroğlu/Çakar konuşuyor hakemler etkileniyor ve Beşiktaş aleyhine karalar veriliyor.." Yani bu kulübü yönetenler onlar kadar güçlü değil mi? Ben böyle okuyorum bu sözleri. Bunlar taraftar cilalamaktan başka bir şey değildir. Ama şu da açık, Beşiktaş hızla taraftar kaybediyor, taraftar kaybettikçe gerek toplum nezdinde gerek futbol içi iktidar ilişkilerinde de geriliyor. Bunun da elbette takıma, maçlara bir yansıması oluyor. Mesele de bu, Beşiktaş acaba doğru düşünmeye çalışan, doğru davranmaya çalışan, doğru konuşmaya çalışan Beşiktaşlılar yüzünden mi bu hale geldi, yoksa her fırsatta "Beşiktaş'ın haklarını yedirmem deyip" köşeyi döner dönmez söylediklerinin tam tersini yapanlar yüzünden mi?
4-2008'in son kurbanları Ali Tandoğan, Seric, Tuna oldu. Tuna 1 dakika bile forma giyemeden gönderilecek. Şans verilmeden gönderilen futbolcuya karşı olan bu davranış ne kadar etik?
İdman performanslarını bilmiyorum. Tandoğan'ı zaman zaman, Seriç'i bir kaç kez, Tuna'yı ise sanırım bir kez gördüm sahada. Tandoğan dışındakiler bende en küçük iz bırakmadı. Bu tür işlerde 'etik' olmaz, 'sözleşme' olur. Sözleşmen iyiyse kılına dokunamazlar. Ama sorun şu, orta boy oyuncular büyük takımlarda istisnalar dışında iş yapmıyor. Çünkü, bu ülkenin futbolcusunun temel sorunu yeteneği değil, öğrenme kabiliyeti, kendi geliştirme melekelerinin yoksunluğu ve de cesareti. Ama Tandoğan'ın "Beni bir kere bile tribüne çağırmadılar" sözleri taraftar açısından önemli bir eksikliğe işaret ediyor. Ne olursa olsun o oyuncu biz eğlenelim, kendimizi iyi hissedelim diye ter döküyor. Okuyunca içim cız etti o tribüne giden biri olarak...

Tolgahan_BJK

Kardeş yazıyı koyduğun için çok teşekkürler.

Cem Abi,

takımı, semti, Beşiktaş'ın ruhunu ve Beşiktaşı diğerlerinden ayırt eden özellikleri çok çok iyi bilen
ve bu bildiklerini de çok iyi bir üslupla yansıtan bi abimizdir.

Maçları da kapalıdan takip ederdi eskiden. Devre aralarında muhabbet etme şansı bulurduk.

Şahsen de tanıyorum, Cem Abi gibi adamlar çok lazım Beşiktaşa...

O'nun sözleriyle bitireyim :

"Taraftarın isyanı, ne tek başına hocaya, ne tek başına futbolcuya ne de tek başına yönetime.
İtiraz, Beşiktaş'ta hızla çürüyen anlayışa. Beşiktaş'ın mayasını, kimyasını, değerlerini
bozmaya çalışanlara. Olmadığı, hiç olmayacağı, olmak istemediği bir şeye dönüştürmeye çalışıyorlar
Beşiktaş'ı "üç büyük laflarıyla". Beşiktaş, Beşiktaştır ötekilere benzemez,
benzemeye uğraştıkça kendi olmaktan uzaklaşır. O kendi varoluşuyla değerlidir.
Sürekli karar değiştiren, yapamayacağını yaparım deyip yapamayan,
çocuk gibi mızmızlanan bir tarza isyan bu aynı zamanda. Hızla bozulan değerlere sahip çıkma arzusu,
başka da bir şey değil"



K.D

teşekkürler gerçekten çok güzel bir yazı her şeye değinmişsin...
I'm on a path of my own...I'm LeGeNd! :)

ilhan mansız_melis

28 Mayıs 1994 tarihinde "Kızlar futboldan anlamaz" sözüne tepki olarak doğdum.