Nobre Galatasaray'ı Bekliyor

[Tolgahan_BJK]

Adam bu maçta gol atamadı diye gitsin dimi gol atsaydı kral edicektin :)

Benim yazdığım mesajlardan herhangi birini okursan kardeş anlarsın ki,

(doğru veya yanlış)

her maç 5 gol atacaksa dahi nobreyi istemiyorum takımda...

Rüştü her penaltıyı kurtaracak olsa istemiyorum !

Böyle kim olduğumu bilmeden, tanımadan yorumun yorumunu yapmayalım kardeş

saçmalık bence bu yazdığın

nobre gsye gol atsaydı da baştacı etmeyecektim. Arkadaş öyle bir durumda o tarzda düşüneceğimi, yani tabelaya göre yorum yapacağımı düşündü. ben de durumun öyle olmadığını izah ettim.

(doğru veya yanlış) diyerek de, bu düşüncelerimin "bence" kapsamında olduğunu,
yani göreceli,
yani "sana göre - bana göre" şeklinde olduğunu ifade ettim... 

Saçmalık denmesi saçmalık...

[Tolgahan_BJK]

Adam bu maçta gol atamadı diye gitsin dimi gol atsaydı kral edicektin :)

Benim yazdığım mesajlardan herhangi birini okursan kardeş anlarsın ki,

(doğru veya yanlış)

her maç 5 gol atacaksa dahi nobreyi istemiyorum takımda...

Rüştü her penaltıyı kurtaracak olsa istemiyorum !

Böyle kim olduğumu bilmeden, tanımadan yorumun yorumunu yapmayalım kardeş

saçmalık bence bu yazdığın

Israrla ve sabırla anlatmaya çalışıyorum :

fenerden ve gsden gelmiş topçular Beşiktaşımızın takım büyüsünü, kollej havasını bozuyor diye...

bunun böyle olduğu, tüm örnekleriyle ortada ! Apaçık bi şekilde meydanda işte !
Var mı gsden fbden gelip Karakartalımızı kanatlandırmış bi tane topçu ?

VAR MI ??!!!!!!!

ve ısrarla devam ediyorum izah etmeye :

Başarılı olamıyolar ama olsalar da onlardan gelecek hayır Allahtan gelsin...

Beşiktaş düşüncesinin, duruşunun ve terchlerinin doğup büyüdüğü
Beşiktaş Semtinde hakim olan ve benim de böyle öğrenip sonuna kadar katıldığım

"fenerden cimbmdan topçu alınmaz"

"alınrsa hayır gelmez"

"hayır gelecekse de alınmasın"

düşüncelerini, kendim ve benim gibi düşünenler adına burada sizlerle paylaşıyorum.

şunun gibi :

sen uzaktan seviyosun platonik olarak... belki benden de çok seviyosun, aşıksın Beşiktaşa...
en iyi ihtimalle iki ayda bir görebiliyosun sevdiğini...

Ben burada koyun koyuna yatıyorum Beşiktaşla...

Ama bu durumun böyle olması, beni senden daha fazla Beşiktaşlı yapmıyo...
Dedim ya, sen daha çok seviyosun benden...

Ama ben Beşiktaşla yata kalka, güle ağlaya, gide gele, kendim Beşiktaş olmuşum artık...

Nasıl ki, Beşiktaşa bu kadar yakın olmam beni senden daha Beşitaşlı yapmıyosa,
senin de Beşiktaşa olan aşkın sana "Beşiktaşın mutfağına karışma" hakkı vermesin !

Ben bilirim Beşiktaş ne yer, ne sever, ne yerse hazmeder, ne yerse hazmedez kusar...
Ben BİLİRİM ! Sen TAHMİN EDERSİN !

Sen aşkından böyle düşünürsün, ben bildiğimden öyle düşünmem...

Sen iyi niyetle Beşiktaşımız için ter dökeni seversin,
ben ne kadar ter dökse geldiği yer belli olduğu için Beşiktaşın O'n sindiremeyeceğini bilirim.

Sen ben sen ben...

İşte bu kadar sen ben o bu şu arasında BİZ diye de bişey var.

O BİZ ki,

gecenin bu saatinde, bir Beşiktaşlı kız kardeşime nasıl olurda,
O'nu kırmadan gerçekleri,
Beşiktaşlı bakış açısını,
"Köyiçinde başladı her şey" pankartı asılmış bir Beşiktaş Çarşısının bununla ne anlatmak istediğini

ve Beşiktaşla ilgili her aşığının her şeyi söyleyebileceği ve kimsenin iyi niyetinden şüphe edilmeyeceğini
fakat bu tarz hazmedilemicek durumlarla ilgili de
en azından ev sahiplerine saygı ve tahammül gösterilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.

Yoksa benim için de kolay... Kuracağım cümle şu : "formanın hakkını versin de nerden gelirse gelsin"

Ben böyle düşünmeyi bilmiyo muyum ? Ben kimin kimden fazla ter döktüğünü göremiyo muyum ?

Ben, karşı çıkttığım topçulara bakıp, "ulan helal olsun adama" demiyo muyum ?


Anlat anlat bi yere kadar oluyo... Yaşamak lazım... İşte ne bilim...
Bundan 8 yıl önce Ortabahçe caddesinden fulyaya doğru yürüyerek
samiyen deplasmanına semti yara yara, yaka yaka, inlete inlete giden 3000 Beşiktaşlıya bakmak için
ÖSSye az bi süre kala,  deneme sınavının ortasında dersanenin camlarına koşan yüzlerce öğrenci içinde
olup, yerimize geçmemizi söyleyen hocaya "burası Beşiktaş" diyip, tezahüratın sesine dayanamayıp,
sınavı falan terkedip yine yüzlerce kişi kapıyı tutan güvenlik görevlilerini ezip
Çarşıya kavuşmuş olmak gerekiyo belki...

Belki de yine bi samiyen delasmanı öncesi, dikilitaş basket Süleyman Seba basket salonunda,
yaklaşık 4000 kişi BJK - Rize maçını izlemek, maça gelmiş 250 rizeliden bir kaç kişinin tribünde
silah çekmesinin ardından yumruklarla silahlara karşı koymak
ve ardından "çektiğiniz silahlar, g.....de patlicak" diye salonu inletmek gerekiyo...

Ve yine aynı günün devamında 4000 kişi dikilitaştan fulyaya inip, futbolcuları tesisin balkonuna çağırmak,
balkona ilk gelen PASCAL ın "koyucaaz cimboma" der gibi el harketlerine şahit olmak...

Ve olaylı trabzon deplasmanı sonunda, semte dönen camı kırık otobüslerdeki taraftarın
Beşiktaş halkı esnafı tarafından kahramanmışcasına alkışlarla karşılanmasına,

100. yılda adana deplasmanına giderken,

"Beşiktaşın çarşısından çıktık yola geliyoruz
Kanatlarının altında biz ölmeye gidiyoruz" bestesini sabaha kadar otobüste durmadan söylendiğine
şahit olmuş olmak gerekiyo...

Ben bu geçirdiğim zaman ve tecrübelerime dayanarak ve arkama o dönemden yüzlerce Beşiktaşlı kardeşimi
alarak diyorum ki, nobre rüştü vs, bunalrdan bi cacık olmaz. Ters bize. Yakışmaz !
Fayda gelcekse dahi olmaz...

Ve çok uzadı... Tüm bu satırları sana durumu doğru şekilde anlatabilmek için yazdım. İnşallah anlatabilmişimdir.

hadi eyvallah kardeş