Ana Menü

Hakan Demir ile Röportaj

Başlatan Cem Goren, Ağustos 22, 2008, 15:56:22

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Cem Goren

Erkek Basketbol Takımımızın Yeni Antrenörü HAKAN DEMİR'le her konuda konuştuk...
1) Hocam öncelikle Beşiktaş'ımızdaki göreviniz tüm camiaya ve şahsınıza hayırlı olsun.
H.D :  Teşekkür ederim.
2) Kendinizden biraz bahseder misiniz ? Neden Beşiktaş'ı tercih ettiniz? Beşiktaş'lı olmanızın bu karardaki payı ve amatör ruhla olaylara bakış açınız nedir?
H.D :  Tıp doktoruyum ve uzmanlığım spor hekimliği. Tıp fakültesini bitirdim. Üzerine dört yıl spor hekimliği ihtisası yaptım. Bu arada da basketbol antrenörlüğü'ne devam ettim. Bir sene Amerika'da yardımcı antrenörlük yaptım. Ondan sonra Efes Pilsen'den yardımcı antrenörlük teklifi gelince 1999 senesinde Efes Pilsen'e geldim. 6 sezon Efes Pilsen'de çalıştım. Burada iyi sezonlar geçirdik. Son 4 sene şampiyon olduk. Euroleague de iyi yerlere geldik her zaman, bu dönemde 2 kere Final-Four a gittik. Avrupa 3. sü olduk. Sonra Efes Pilsen'den ayrılmam gerekti. Efes Pilsen'den sonra Tekel'le anlaştım. Benim için çok önemli bir fırsattı. Belki o zaman eğer Tekel'den böyle bir teklif gelmemiş olsaydı belki ben basketbol antrenörlüğünü bırakabilirdim. Doktorluğa devam edebilirdim. Ama baş antrenör olmak istiyordum 1. ligde. Tekel'de o zaman bana güvendi ve iyi bir hava yakaladık gerçi çok dar bir kadroyla, çok dar bir bütçeyle iyi bir hava yakaladık. Ligi 6. bitirdik, o sene Fenerbahçe 7. Galatasaray 8. olmuştu. Sonra ikinci sene Mersin'e gittim. Oraya da gitmemin sebebi ben gittiğim yerde uzun kalmak isteyen bir antrenör olarak bakıyorum kendime. Çünkü başarının ancak öyle geleceğine inanıyorum, üstüne koya koya gitmek lazım. Dolayısıyla Tekel kapatmaya gidiyordu ve bütçeyi küçültecekti. Sonra basketbol şubesini kapattılar zaten. Mersin'e gittim Mersin'de 1 sene önce lig sonuncusuydu. Orda da tabi Mersin daha ligde yeni bir takım olduğu için çok yeterli bir idare yapı yoktu. O idare yapının getirdiği bir takım eksiklikler dolayısıyla 1 galibiyetle Play-Off u kaçırdık. Geçen sene 6 ay kadar İsviçre ligine gittim. İsviçre takımının sonuncusu Sion Herens takımıyla anlaştım. İkinci yarıda ligi 3. bitirdik. Play-Off a soktum. Daha önce de yıldız genç milli takımlarda çalıştım.
Beşiktaş'la olmakla alakalı Beşiktaş'tan teklif gelince, Beşiktaş'ı reddedebilecek antrenör çok az vardır. Sonuçta böylesine büyük bir taraftara sahip,  böylesine Türkiye'nin en önemli klüplerinden birinde basketbol baş antrenörlüğü yapmak bence bütün antrenörlerin hayalidir. Dolayısıyla Beşiktaş benden önce bir çok antrenörlerle görüştü. Yabancılar ve Türklerle görüştü. Bilmiyorum anlaşılmadı. Sonuçta bana böyle bir teklifle gelindiği zaman hiç düşünmeden kabul ettim. Burada zor bir zamanda alınmış zor bir görev fakat kendimi yıllarca üst seviye basketbolun içinde olarak böyle bir ortamı zaten hazır hissediyordum. Ayrıca burada yıllardır Efes Pilsen'de biz her zaman taraftar eksikliğini gördük ve yaşadık. Her zaman bunun önemini kavradık. Buraya geldiğimiz her zaman çekinerek geldik. Dolayısıyla buradaki atmosferin benim yaratacağım basketbola da takımada çok büyük katkısı olacağına ve bizi çok yukarıya taşıyacağını düşündüğüm için çok gönül rahatlığıyla geldim. Ama dediğim gibi sorumluluğu olan bir görev bu sadece benim antrenör olarak değil burada çok önemli büyük bir camiayı temsil ediyorsunuz. Dolayısıyla camiayı temsil etmek için de iyi çalışmanız, iyi hazırlanmanız doğru adımlar atmanız lazım.
Beşiktaş'ın şartları için de, Beşiktaş çok süper zengin, her istediği oyuncuyu alacak bir yapıda değil. Şartlar belli ama bu şartlar içinde iyi bir takım oluşturmaya gayret ettik.  Beşiktaş'ı iyi bir şekilde temsil edecek iyi bir takım oluşturduk diye düşünüyorum.

3) Bu yılki transferler kendi istediğiniz transferler midir? Kaçını kendiniz yaptınız ve anlaşılan isimler listedeki 1 numaralı isimler midir?

H.D : Benle anlaşıldığı zaman Türk oyuncularla anlaşılmıştı. Ben Türk oyuncu transferi yapmadım. Ben yabancı oyuncuların tercihini yaptım. Oyuncuların Beşiktaş'a gelmesi için belli bir kariyerde olması lazım. Dolayısıyla alınan oyuncular şu an iyi çalışıyorlar. Sonuçta bu kadro kurulmuş ve bence iyi bir kadro, yabancılarda Türk oyuncularla uyum sağladığı zaman daha iyi olacak. Ben bu işe gerçekten isim olarak bakmıyorum, oyuncuları isim isim alıyorsun bazen yan yana hiçbir şey ifade etmiyorlar. Esas olan yan yana bir şey olması yani adamları yan yana getirdiğin zaman takım ruhu olduğu zaman, takım ruhunu oluşturabildiğin zaman kapasitesinin çok üzerindeki takımları yenebiliyor, çok iyi hedeflere gidebiliyor. Ama bunun bu getirisi şudur burada sakatlık riski olduğu için bu dar kadrolarda eğer çok ciddi sakatlıklar yaşanırsa, sık sık yaşanırsa o sizi bozar. O zaman hedeflerden geriye düşersiniz, eğer çok büyük bir şanssızlık, sakatlık vs. yaşamazsak o zaman kadromuz bir miktar diğer kadrolara göre dar olmasına rağmen takım ruhuyla, taraftarla, Beşiktaş'lılık duruşu dediğimiz yani pes etmeyen bir duruşla, sonuna kadar saldıran yılmayan savaşan bir duruşla bence bu işin altından kalkılabilir diye düşünüyorum.
4) Geçen seneki maddi sıkıntılar (eğer varsa) bu seneye de yansıyabilirmi ? Bununla ilgili bir endişeniz var mıdır ve sıfırlanan kadronun bu durumla bir ilişiği var mıdır ? Eğer varsa gelen yabancılar ne şekilde ikna edilmiştir ?
H.D : Aldığımız yabancıların çoğu benim takip ettiğim, menajerleriyle benim Efes Pilsen dolayısıyla geçmişte beni tanıyan insanlar, antrenörlüğümü tanıyan insanlar. Beşiktaş' ıda geçen seneki başarılarından dolayı büyük bir klüp olarak görerek bu transferleri sağladılar. Aldığımız isimler her klübün hemen alabileceği isimler değildi ama biz bunları aldık. Beşiktaş klübünede bunlar geldiler. Gelirken endişe olarak şunu dile getirdiler. Geçen sene bazı sıkıntılar yaşamışsınız bu oyuncularla bunları yaşarsanız o zaman oyunculardan verim alamazsınız. Avrupa'da belli yerlerde oynamış oyuncular ama para sıkıntısı yaşamayan klüplerde oynamış oyuncular. Burada bu sıkıntıyı yaşarsanız oyunculardan verim alamazsınız dediler. Biz de bu konuyu yönetimimizle görüştük ve yönetim bunu kabul ettiğine göre benim antrenör olarak umut ediyorum ki, bekliyorum ki bu tür bir maddi sıkıntı olmaz.
Ben klübün bize koymuş olduğu sınırlar içinde transfer yapmaya gayret ettim. Burada 4 yabancı yerine 6 yabancı da şu an hemen alabilirdik. Ama ben bunu istiyorum ki böyle bir sıkıntı olmayacak şekilde klübü çok ağır yüklerin altına sokmayıp, bu gelen oyuncularla bir takım havası yaratıp herkesin kafası temiz olsun ve buradan bir yerlere gidelim. Benim anlayışım bu. Ama benim inandığım Beşiktaş klübünün büyük bir klüp olduğu hem basketbolda, hem futbolda ve diğer branşlarda büyük hedeflerinin olduğu ve önemli olan bu sene hem basketbolda, hem futbolda ve diğer branşlarda kupa almak gerektiğini. Çünkü Beşiktaş klübünün buna ihtiyacı var. Benim hedefimde burada bir kupa alarak Beşiktaş'ta bu sezonu tamamlamak, bunun içinde yeterli oyuncumuz var kapasitemiz var. Klüpte elinden geleni yapacaktır, şu ana kadar da yaptılar. İnşallah sıkıntı yaşamayacağız ve yolumuza devam edeceğiz.

5) Beşiktaş altyapısına bakış açınız nedir ? Azmi Turgut ve diğer gençler için düşünceniz nelerdir ?
H.D : Öncelikle Azmi yetenekli bir oyuncu. Yağız, Kartal ve Kerem var A takımda tuttuğumuz. Tabii bu oyuncular arasında Azmi biraz daha ön planda olan bir oyuncu. Geçen sene Konya Selçuk Üniversite'sine kiralık gitmiş ama orada oynayamamış fazla. Bu seneki amacımız ondan biraz daha faydalanmak, fiziki anlamda biraz zayıf, yetenek olarak iyi. Bu hazırlık dönemini iyi geçirir devam ederse en azın BBL' de oynama süresi bulabilir diye düşünüyorum.
6) Beşiktaş, geçen sene yeni adıyla Eurocup'a direkt katılma hakkı elde etti, grup maçlarını yenilgisiz bitirdi ve final-eight de mücadele etti. BBL'de normal sezonu ligin zirvesinde tamamladı ve play-off da Türk Telekom'a şanssız bir şekilde kaybetti. Takımımız geçen seneki başarılarından sonra bu sene sizin önderliğinizde nasıl bir başarıyı hedefliyor ?

H.D :
Eurocup bu sene 32 takıma düştü ve kupada takımlar üst seviye haline geldi. Ve bizde zor bir gruba düştük. Grupta şu an Avrupa'da en çok yatırım yapan 3 takım var. Khimki, Orlandino Basket ve elemelerden gelecek olan BC Triumph takımı. Bu gruptan çıktıktan sonrada Dinamo Moskova'nın grubuna gitmiş oluyoruz. Yol olarak geçen seneki sezondan çok daha zorlu bir yol. Geçen sene oynanan maçlardaki en zor takım Hapoel Jerusalem ve Kızılyıldız'dı. Bizim tek yapmamız gereken olan oyuncularla kurulmuş takımı en iyi hale getirmek. Daha iyi savunma yapmak daha iyi kadro oluşturmak takım ruhu yaratmak ve kendi sahamızda maç kaybetmeden deplasmanda 1 maç kazanırsak bu gruptan çıkacağımızı düşünüyorum. Maç kazanırken de, maç kaybederken de her bir sayının önemi var çünkü buradan çıkacak 2 takım muhtemelen averajla belli olacaktır diye düşünüyorum. Buradanda çıkmamak için bir sebep yok.
7) Basketbol takımımız son yıllarda kadroyu her sene yeniliyor. Bir oyuncuyu tam benimseyemeden yenileri geliyor. Siz uzun vadeli bir kadro kurarak yola devam etmeyi planlıyor musunuz ?
H.D : Ben buraya geldiğim zaman Türk basketbolunda yetişen çok fazla coach da yok çok fazla oyuncuda yok.  Ben buraya uzun vadeli hedeflerle geldim. Kalmak istiyorum 3 – 5 sene ne kadar Beşiktaş'a hizmet edebilirsem etmek istiyorum. İlk sene önemlidir ama kendinizi gösterip başarıya ulaşamazsanız, sonuçta burası büyük bir klüptür daha iyisini arar.  Ama ben burada başarılı olursam burada uzun bir süre kalmak isterim. Çalıştığım oyuncularla da devam etmek isterim. Bir handikabı şu oyuncular iyi oynadığı zaman maliyetleri yükseliyor. Maliyetleri yükseldiği zaman klüpte tutmak zorlaşıyor. Bence zorlaşan o maliyetlerin aslında öteki taraftanda yeni oyuncu aldığınızda her zaman risk oluyor. Dolayısıyla bu hesabı iyi yapmak lazım. İnşallah iyi bir sezon geçiririz. Aldığımız oyuncular verim verirler. Neticede aynı takımla üzerine koyarak devam ederiz ve 1 sezon biz bu seneyi iyi geçirirsek üzerine 1 sezon daha çalışırsak 3. sene aynı takımla ya da benzer yapının devamıyla 3. sene Avrupa şampiyonu oluruz. Bu taraftarla bu klüple Avrupa şampiyonu olunur. Ama her sene sıfırdan başladığın zaman o zaman işler biraz daha zorlaşır.

8) El Amin ve Kerem Tunçeri'den sonra, tribünleri ateşleyen, takımın sıkıştığı anlarda sazı eline alıp maç çevirebilen, kısacası özlenen guard oyuncusunu bu sene izleyebilecek miyiz? Mire Chatman ve Mehmet Yağmur bu beklentileri karşılayabilecek yetenekte oyuncular mıdır?
H.D : Beşiktaş'a gelen oyuncuların hiç biri buradan gittikleri zaman buradaki performansı diğer yerde veremiyorlar. Burada taraftarla, bu atmosferin içinde oyuncular kendilerini ortaya koyabiliyorlar. Ve bunun farkında değiller. Buradan gidiyorlar aynı performans başka yerlerde çıkmıyor. Burada bize gelen oyuncular ben inanıyorum ki zaten taraftarla oynamayı seven yabancıları söylüyorum Mire Chatman da, Mario Auistin de, Marcus Faison da öyle Stanojevic Yugoslav oyuncu o daha iş adamı ama o da taraftarla bir hale gelecektir. Diğer oyuncularımızda taraftarla bütünleşecek. Ve ben geçen senekinden belki daha iyi taraftarı memnun edecek oyuncular olduğunu düşünüyorum. Yeter ki Allah korusun ciddi bir sakatlık yaşamadan sezona başlayalım ve devam edelim.
9) Sezon öncesi hazırlık programımız, yapacağımız maçlar ve katılacağımız turnuvalar hakkında bilgi verebilir misiniz ?
H.D : Şimdi çalışmalara başladık. Türk oyuncular 4 haftaya yakın bir zamandan itibaren çalışıyorlar. Yabancı oyuncular 1 haftaya yakın bir zamandan itibaren buradalar. 7 Eylül'e kadar buradayız. 7 Eylül'de İtalya'ya kampa gideceğiz. Orada 5 tane hazırlık maçı oynayacağız. Oradan sonra Türkiye'ye döneceğiz. Geldikten sonra bazı maçlar yapacağız ama tarihleri henüz belli değil. Sonra Banvit turnuvasına katılacağız. Turnuvada bizle birlikte Efes Pilsen ve 3 Rus takımı var. Turnuvaya Khimki'de büyük ihtimalle gelecek. Bizi Türkiye kupası elemelerinden önce taraftarın görebileceği ya da televizyonunda vereceği Banvit turnuvası olur. Ondan sonra Türkiye kupası elemeleri var. Sonrada Türkiye ligi var. Yaklaşık bu arada Banvit turnuvasını da sayarsak 12 – 13 hazırlık maçı olacak. Geçen seneki kadro İtalya'da biraz daha uzun süre kalmış. Banvit turnuvasına katılmadıkları için uzun süre kalınmış. Banvit turnuvası bu sene güçlü bir turnuva olduğu için bizde katılmak istedik. Dolayısıyla Türkiye'de bir turnuvada oynama taraftarın bizi görmesi anlamında önemli. Taraftarlarımız bir sezon öncesi turnuvaya değil de normal bir lig maçı gibi Bandırma'ya hafta sonu gelip bizi maçlarda desteklerlerse sezon başı bizim için de iyi olur.
10) Shumpert ve Apadoca konusunda son durum nedir? Yeni sezonda bu iki oyuncuyu takımda görebilecek miyiz ?
H.D : Shumpert ile ilgili bildiğimiz tek şey şu, bizden bonservisinin alınmadığını ve Shumpert'in Efes Pilsen'le anlaştığını duyuyoruz. Fakat bizden bonservisi alınmadığı sürece Efes Pilsen oyuncusu olmasının imkanı yok. Bize 325.000 $ para verecekler, bize ya da federasyona yatıracaklar o zaman biliriz ki Shumpert orada. Biz Shumpert'in menajeri ile görüştüğümüz zamanda bize Efes Pilsen'le kontratı olduğunu ve hala Efes Pilsen'in neden bonservisini almadığını şaşırdığını söylüyor. Böyle bir durum. Biz Shumpert'e benden önce ve ben buraya geldikten sonra da Shumpert'in kalması için geçen sene aldığı paranın 2 katı teklif edildi. Ona hiç yanaşmadı. Hiçbir şey söylemeden pazarlığa bile girmedi. Bence kafasında Beşiktaş'ı bitirmiş diye görüyorum ben. Benim üzüntüm şu olur, eğer Efes Pilsen bu oyuncuyu almıyor ise ve biz de alamazsak başka ülkelere giderse, o zaman ben anlarım ki biz almayalım diye böyle bir akıl karıştırma olur diye düşünürüm.
30 Ağustos'a kadar Efes Pilsen bonservisini almaz Shumpert bizi arar gelmek istiyorum derse kapımız açık. Bütün bunlara rağmen kapımız açık.
Apadoca'nın 2 senelik kontratı var bizimle. Biz şu ana kadar arayıp takımın çalışmalara başladığını ve gelip başlamasını söylediğimizde o da gelmek istemediğini ya da hep ileri tarihleri söyleyerek, bir gün geleceğim, bir gün gelmeyeceğim diyerek belirsiz bir durum var.

11) Kadronun yeterli olduğunu düşünüyor musunuz ? Genel kanı pota altına takviye gerekiyor şeklinde, bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz ? Yeni transfer olacak mıdır ?
H.D : Türkiye liginde bana göre ligi ilk 4'de bitirmek için elimizde yeterince kadro var diye düşünüyorum. Zaten şampiyonluk yolundaki ilk amacımız ligi ilk 4'de bitirmek. Geçen seneki kadro iyi bir kadro daha geniş bir kadro,  ama bizimki daha dar bir kadro fakat daha bir sert kadro.
Belki 1 – 2 tane sonradan transfer yapabiliriz. Bizim Türk oyuncularda elimizde yetenekler var ama daha bu noktalarda Kaya Peker gibi taşıyıcı noktasına gelmemiş. Cevher, Adem gibi o noktaya gelmemiş oyuncular. Onlardan performansını yukarı çekmelerini bekliyoruz. Onların gerçekleşmesi lazım. Bir uzun sıkıntımız var.
Dış oyuncularda da 1 tane belki net şutör ihtiyacımız var. Elimizdeki malzemeler iyi fakat zaman zaman işler tıkandığı zaman böyle sadece şutuyla oynayan, şutuna güvenen bir oyuncunun olmasında fayda var.
Onları da kendi içimizde çözmek için bir takım işler yapacağız. Belki Mehmet Yağmur ile Mire Chatman'ı beraber oynatacağız. Mire Chatman'ın üçlüğünden faydalanacağız 2 numara olarak. Takım içinde bir çözüm arayacağız ama bunları çözemediğimiz zamanda ileride bir şutör düşünebiliriz.
Bir uzun bir şutör daha eklenirse kadro biraz daha dolu bir kadro haline gelir.
12) 3 + 2 kuralı takımımız ligde zorlar mı ? İç - dış dengesine etki eder mi?
H.D : 3 + 2 kuralı bence herkesi zorlayan bir kuraldır. Antrenör olarak sahadaki en büyük tedirginlik 3 + 2 kuralında oyuncu değiştirirken, oyun nasıl gidiyor, kimi sokmam lazım, kimi çıkarmam lazım diye düşünmekten çok 3 + 2 kuralında aman hata yapmayayım da yanlış adam sokmayayım diye düşünürsün. Bence kuralın en kötülüğü bu. Bu Avrupa'da da yok, başka hiç bir yerde de yok. Sen maça konsantre olup kim iyi oynuyor, kim kötü oynuyor, kim yoruldu, şu an kime ihtiyacın var diye bakarken sen bu arada 1 Türk'le beraber 1 yabancı sokmak zorundasın ki hata olmasın. Böyle bir durum. Tabii ki burada 2 Türk oyuncunun çok büyük bir önemi var. Elimizdeki Türk oyunculardan verim almamız lazım. Türk oyuncular arasında baktığımız zaman da bence çok büyük farklar yok. Senin elinde Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur elinde değilse bu Türk oyuncular birbirine benzeyen oyuncular. Dolayısıyla bizim oyuncularımızda Haluk, Muratcan, Cevher, Adem, Mehmet Yağmur şu andaki Türk oyunculardan çok büyük bir farkları olan oyuncular değil.

13) Akatlar'ın atmosferi hakkındaki düşünceleriniz ve taraftarlarımızdan beklentiniz nelerdir ?
H.D : Akatlar'daki atmosfer Avrupa'da hiçbir yerde yok. Avrupa'da ben buradan daha iyi, daha iyi bir baskının olduğu modern bir tesis ama içindede çok baskın bir taraftarın olduğu bir başka salon bilmiyorum. Bunu yurtdışında da konuştuğun hakemler olsun herkes söylüyor. Geçen sene bazı Eurocup maçları boş oynandı. Bu sene oynayacağımız maçlar Euroleague ayarında maç oynanacak burada. O maçları ilk günden dolu oynamamız lazım. Türkiye liginde ısınmamız lazım. 6 hafta kadar Türkiye ligi oynuyoruz sonra Eurocup başlıyor. Dolayısıyla Türkiye liginde ısınıp Eurocup'da da dolu atmosferle oynamamız lazım. Çünkü bu kapasite var, bu seyirci var. Şimdiden herkesin kendini ayarlaması lazım. Sonunda hep beraber sevineceğiz diye düşünüyorum.
Taraftardan sezon başından itibaren ricam takım kendini göstermeden taraftar bir gelsin takım taraftarla bir ivme alsın ondan sonra zaten gerisi gelecektir. Bu sene taraftardan en büyük beklentim o.
Beşiktaş taraftarı benim için buraya gelmemde en büyük heyecan kaynaklarından bir tanesi.
14) Bize zaman ayırıp bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.
H.D : Ben teşekkür ederim.
             
not:forzabesiktas.com'dan alıntıdır                                                                                                                         
altın kapılarımız kan oldu tayfun

ilhan mansız_melis

umarım bizi başarıya taşır
28 Mayıs 1994 tarihinde "Kızlar futboldan anlamaz" sözüne tepki olarak doğdum.

Mattech

ufff uffff bu sene Baskette gene Bir şey yok yaaa Unics KAzanda  Sdrain var keşke  Onu alasalar adam tam  psikopat yaa  Takım için  Cok iyi oyuncu
Sosyal içerikli mesaj:
Irak savaşında 1 milyonu aşkın masum öldü Kimse ses Cıkartmadı.. İnsanlardaki bu gazze sevgisi nedir anlamadım :s ... Yoksa Türklere özgü bir paradox mudur mu? kendi içimizde çatışıyoruz..