Ana Menü

10'un Pazubandı

Başlatan akbaba71, Temmuz 19, 2008, 21:56:33

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

akbaba71

Kaptanlık nedir? Sadece bir kıdem mi? Görevleri yazı-turayı seçmek, topu-kaleyi belirlemek, bir elektriklenmede ayırma görevi yapmak, maçtan sonra mikrofonlara ilk konuşmayı yapmak mıdır?
Bana göre kaptan, öncelikle kabullenilmiş biri olmalıdır. Bunun için 10 yıldır oynaması veya henüz 1 yıl için bu formayı giyiyor olması önemli değildir. Diğer futbolcular ve en önemlisi taraftarlarca sevilen ve saygı duyulan birisi olmalıdır. Çünkü bir kaptanın öncelikle "güçlü" olması gerekir. Maçlarda sahada "kaptan" gibi gezmek, rakip futbolculara, hakeme etki etmek için güçlü olmalıdır. Bu güç de, kendi camiasının O'na verdiği sevgi ve saygıyla beslenir. Dünyada adı öne çıkmış kaptanlara bakalım; Gattuso, Terry, Totti, Puyol, Del Piero ve benzerleri... Hepsinin ortak noktası camiada en sevilen oyuncu olmalarıdır. Şimdi bizim duruma bakıyorum, form durumu ne olursa olsun İnönü'de tribünlere ilk çağırılan Delgado oluyor. Taraftarla arasında özel bir elektrik var. Belki de her maç en fazla o azar işitiyor "biraz oyna be, hep saklanıyosun" gibi yakınmalarla. Ama seviliyor... Bu sevgi, ona kaptanlığında güç verecektir.
Ayrıca Delgado'nun karakter olarak öne çıkan örnekleri var. Daha bu kulübe ilk geldiği sabah, tüm futbolcu arkadaşlarının kapısını çalıp "günaydın" demesi; CSKA Sofya maçında oyundan alınan bir oyuncu olarak, belki de bir müddet formayı Ricardinho'ya kaptıracağını hissetse de, O oyunda yokken gelen gole, taç çizgisini aşıp, elindeki havluyu sallayarak çılgınca sevinmesi; Trabzonspor maçında attığı golden sonra, kalecinin durumunu merak etmesi; Fenerbahçe-Beşiktaş maçı sonrası, deplasmana gelmiş taraftara "sus çekme" ihtiyacı duyan Volkan'a, Higuain'le birlikte tepki vermesi... Tüm bu örnekler, birer neden oluyor Delgado'nun sevilmesi ve kaptanlığa seçimi için. Delgado'nun "neden kaptan olamaz" sorusuna karşılık tek bir eksiği çıkıyor, o da "Türkçe bilmemesi". Bundan ibaret olarak Delgado'nun haklarımızı yeterli şekilde savunamama kaygısı... Oysa ki, bir futbol maçında hak savunması genelde hakeme karşı oluyor. Bir kaptanın hakem kararlarına tepki verip, onu tesir altına alması için çok iyi Türkçe konuşmasına hatta konuşmasına gerek yok. Hakemi etkileyecek olan şey, o kaptanın camia üzerindeki etkisi ve saygınlığı. Hagi, tek kelime Türkçe bilmezken, maçları hakemle birlikte yönetiyordu... Delgado'nun da tüm taraftarı ve takım arkadaşlarını arkasına alacak saygısı ve karizmasıyla, o meşur bakışını atıp, işaret parmağını sağa-sola sallayarak hakemi müthiş bir gerilime sokacaktır.
Bu ani çıkan kaptanlık terfisi, Delgado'nun futboluna ve hırsına ne gibi katkı yapacağı merak ediliyor. Aslında hazırlık maçlarında o ışığı verdi bile. Bochum maçının 2. golünde yaptığı asist, O'na gelen ekstra motivasyonun belgesiydi. Bir hazırlık maçı olmasına rağmen, topsuz oyunda bir baskı kurup topu kazanıyor, defans bloğunun üstüne üstüne gidip asisti bırakıyor... Tabi bu en az hırsı kadar, fiziğini de geliştirdiğini gösteriyor. Daha önce Delgado doğru dürüst bir ön hazırlık kampı geçirmemişti, bu kez bakıyorum da fizik olarak da hiç olmadığı kadar güçlü ve hazır duruyor.
Ayrıca 10 numara ve kaptanlık birleşimi futbola çok yakışıyor. Delgado da, kaptanlığı yakışıyor...
Sonuç olarak seçim, doğru seçimdir. Bu pazuband O'nundur.
Tabi bir de eski kaptanlar var... Bu olayın üzerinde artık çok konuşmaya gerek yok, karar kesin. Yeni bir sezona girerken, tek bir konuya kitlenip kalmamak gerek. Futbol açısından baktığımda, sadece Toraman'ın eksikliği hissedilecek diye düşünüyorum. İbrahim Kaş'ın da gidişiyle, aynı tip 2 adamı birden kaybettik. Hem sağbek hem de stoper alternatifli savunmacı tipi. Şimdi sağbekte mecburen Serdar Kurtuluş ilk tercih olarak kaldı. Halbuki ben kendisine o mevkiide acıdığıma aylardır değiniyordum. Bir diğer sağbek ise devşirme Ali Tandoğan. Toraman'ın yerine transfer aranıyormuş, bu bana göre yerli bir sağbek olmalı. Yurtiçine baktığımda, o bölge için yapılacak en iyi transferi Ümit Milli oyuncu, Kayserili "Durmuş Bayram" olarak görüyorum. Kendisi Alman altyapısı almış, ileri geri çalışan, ters kademelerde başarılı bir sağbek izlenimi verdi bana, Fransa'daki turnuvada izlediğim kadarıyla...
İbrahim Üzülmez'in bu sezon da düşünülmesi, üstelik Tello, Emre Özkan varken, Seriç transfer edilmişken yine kampa alınması futbol adına bana çok ters geldi. İşin böylesine zıvadan çıkmış bir olayla, kadro dışı bırakılmasına kalmamalıydı bu durum.
Emre Özkan'ın adı geçmişken; 3.5 yıllık kiralama durumunun iptal edilip, kampa alınmasına çok sevindim. Şuan ülkemizde, o mevkiinin hakkını veren "tek" solbek var. O da Hakan Balta bana göre. Yine o tarzı benimseyen tek oyuncu ise Emre Özkan. Hem stoper, hem solbek, hem de önlibero oynayabilecek yeteneği, aklı, soğuk kanlılığı ve fiziği var. Bunların hepsini yavaş yavaş hazırlık maçlarında gösterdi. Göstermediği ve benim pafta oynadığı zamanlarda gördüğüm bir çok özellliği daha var aslında. Mesela mermi gibi şutları, frikikleri, kornerleri, oyunu başlatan pasları vesaire. Güvenmek lazım, ısrar etmek lazım. Bu sene hem stoper hem de solbek alternatifi ihtiyacı duyulacak, bu nedenle Emre Özkan banko A takımda kalacak diye düşünüyorum. Belki de 11'i kapar, 6+2'lık yabancı hakkında kolaylık sağlar, kim bilir?
Kampta bana göre sivrilen diğer gencimiz Batuhan. Az buz yetenek değil. 17 yaşında bir çocuğun oyuna girer girmez, maça damga vurmaya başlaması kolay görülür iş değil. Sağına soluna indirdiği toplar, ileride top saklaması, Bochum maçında 25 metreden attığı, direkte patlayan şutu, yine aynı maçta eliyle gönderir gibi kalecinin üstünden kafayla bıraktığı ve sayılmayan golü futbol adına zamanla olgunlaştığını gösteriyor. Zaten asıl problem ulaşamadığı insani olgunluktu ki bana göre öyle bir problem de yoktu. Geçen yıl 16 yaşını doldurmamışken bile, saçma sapan şeylerle üzerine gidildi. 16 yaş nedir? Daha yeni yeni apartman zillerine basıp, depar atmayı bırakma yaşları... Konu Beşiktaş olunca, nedense insan tabiatında yok sayılan durumlar bile varmış gibi gösteriliyor. Yemeyelim, yedirtmeyelim!
Mustafa Demirtaş

Çok güzel ve yerinde tespitlerin olduğu bir yazı.

Emre Özkan ve Batuhanada değinilmiş yazıda..
http://schwarzadler.blogspot.com/

2008-2009 TSL Şampiyonu Beşiktaş

onaT


carlito1903

Çok güzel analizler var yazıda, yazan arkadaşın kalemine sağlık...

Delgado'nun kaptanlığı konusunda çok haklı ama eğer iki İbrahim'den biri geri dönerse Delgado bu sene iptal olur...

E.Özkan konusunda kendisine katılıyorum, bu sezon yeni bir yıldız doğabilir...


ilhan mansız_melis

Forza'da sanırım okumuştum ve de çok beğenmiştim
28 Mayıs 1994 tarihinde "Kızlar futboldan anlamaz" sözüne tepki olarak doğdum.

Non Mollare Mai

Evet gerçekten güzel bi yazı olmuş.

Bu sene Delgado'dan çok şey bekliyorum. Bu moralle artık varını yoğunu ortaya koymalı.

Ayrıca Emre Özkan bu sene patlama yapabilir..
edit