Ana Menü

10 Kasım (Atamızı saygıyla anıyoruz!)

Başlatan Simurg, Kasım 07, 2007, 18:10:39

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg




Hayatı

Çocukluk ve gençlik yılları (1881 - 1905)

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 tarihinde Selânik, Koca Kasım Paşa Mahallesi, Islahhane Caddesi'nde bugün müze olan evde doğdu. 1839 doğumlu olan babası Ali Rıza Efendi aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ (Yukarı Debre)'dendir. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Bu çiftin Fatma (1871/72-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901) adında altı çocukları oldu. Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında iken, o senelerde salgın olan kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler. En küçük kardeş Naciye, Mustafa Kemal'in Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki yaşındayken verem hastalığına yakalanıp hayatını kaybetti. Makbule Hanım 1956 yılına kadar yaşadı.

Öğrenim çağına gelen Mustafa, annesinin isteğiyle Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, daha sonra babasının isteğiyle Mektebi Şemsi İbtidai (Şemsi Efendi Mektebi)'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde Hüseyin dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Bu arada Zübeyde Hanım, Selânik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi. Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, Ragıp Bey'in evidir. Ali Rıza Bey yaşarken, Ahmed Sübaşı Mahallesi'ndeki Sanayi Mektebi karşısındaki evde oturmuşlardı.

Mustafa, Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu ve 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'ne girdi. Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey "Kemal" adını ilave etti. Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısına etkiledi. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisi'ne girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli bir subay Hasan Bey'in tavsiyesine uyarak Manastır Askerî İdadisi'ne kaydoldu. 1896-1899 yıllarında okuduğu Manastır Askerî İdadisi'nde Tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal Efendi'nin tarih'e olan merağını güçlendirdi. 1899'da İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu)'na girerek 1902'de Mülâzim (Teğmen) rütbesiyle mezun oldu. Akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebi (Harp Akademisi)'ne devam etti ve 11 Ocak 1905'te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi.


Olgunlaşma dönemi (1905 - 1911)

Şam'da staj ve İttihat ve Terakki Cemiyeti
1905-1907 yılları arasında Şam'da Lütfi Müfit Bey (Özdeş) ile birlikte 5.Ordu emrinde görev yaptı. 1906 Ekim ayında Binbaşı Lütfi Bey, Dr. Mahmut Bey, Lüfti Müfit Bey (Özdeş) ve askerî tabib Mustafa Bey (Cantekin) ile birlikte 'Vatan ve Hürriyet' adlı bir cemiyeti kurduktan sonra Ordu'dan izinsiz Selânik'e gitti. Selânik Merkez Komutan Muavini Yüzbaşı Cemil Bey (Uybadın)'in yardımıyla karaya çıktı ve orda cemiyetinin şubesini açtı. Bir süre sonra arandığını öğrendi ve ona ağabeylik yapan Albay Hasan Bey, Yafa'ya dönüp oranın komutanı Ahmet Bey'e Mısır sınırında Bîrüssebi'ye gönderildiğini birdirmesini önerdi. Ahmet Bey de Mustafa Kemal Bey'i Bîrüssebi'ye tayin etti ve bir süre sonra topçu staj için tekrar Şam'a gönderildi. 20 Haziran 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu ve 13 Ekim 1907'de 3.Ordu'ya atandı. Ancak Selânik'e vardığında 'Vatan ve Hürriyet'in şubesinin İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne ilhak edildiğini öğrendi. Bu yüzden kendisi de 1908 Şubat ayında İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (Üye numarası: 322). 22 Haziran 1908'de Rumeli Doğu Bölgesi Demiryolları Müfettişliğine atandı.


Birinci Libya görevi (1908)
23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet'in ilânından sonra sonbahar aylarında İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından, toplumsal ve siyasal sorunları ve güvenlik problemlerini incelemek üzere Trablusgarp (bugünkü Libya'nın bir parçası)'a gönderildi. Burada 1908 devriminin fikirlerini Libyalılara yaymaya ve buradaki nüfusun farklı kesimlerinden gelenleri Jön Türk politikasına kazanmaya çalıştı. [1] Bu siyasi görevin yanısıra bölge halkının güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatında Bingazi garnizonuna önderlik ederek askerlere modern taktikler öğretti.Bu tatbikat süresince isyancı bir şeyhin evini sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli, hem de kırsal bölge insanlarını korumak için bir yedek asker ordusu planlamaya başladı.[2]


Hareket Ordusu (1909)
13 Ocak 1909'da 3.Ordu'ya bağlı Selânik Redif Fırkası'nın Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 1909'da Meşrutiyete karşı başlayan 31 Mart Hadisesi'ni bastırmak üzere Selânik ve Edirne'den yola çıkarak Mirliva Mahmut Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 1909'da İstanbul'a girecek olan Hareket Ordusu'na bağlı birinci kademe birliklerinin kurmayı başkanı oldu. Daha sonra 3.Ordu Kurmaylık, 3.Ordu Subay Talimgâhı Komutanlık, 5.Kolordu Kurmaylık, 38.Piyade Alay Komutanlık görevlerinde bulundu.


Fransa seyahati ve İstanbul'a dönüş (1910-1911)
Mustafa Kemal Bey 12-18 Eylül 1910'de Fransa'da düzenlenen Picardie Manevraları'na gönderildi ve deneme uçuşuna davet edildiyse de korkundan uçağa binemedi ve hayat boyunca binmeyecekti. Dönüşte 27 Eylül 1911'de İstanbul'da Genelkurmay Karargâhında görev aldı.


Yöneticilik yılları (1911 - 1919)
İtalyanların Trablusgarp'a saldırısıyla 29 Eylül 1911'de başlayan Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa Kemal Bey de diğer İttihatçı arkadaşlarıyla birlikte 18 Ararlık 1911'de Bingazi'ye hareket etti. Bu arada 27 Kasım 1911'de Binbaşı oldu. Tobruk yakınında küçük bir zaferi kazandıktan sonra 11 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.


Mustafa Kemal Bey Balkan Savaşı'nın patlak vermesiyle 24 Ekim 1912'de İstanbul'a hareket etti ve 24 Kasım 1912'de karahgâhı Bolayır'da bulunan Bahr-i Sefit Boğazı (Akdeniz Boğazı) Kuvayi Mürettebesi Harekât Şubesi Müdürlüğüne atandı. General Stilian Georgiev Kovachev komutasındaki Bulgar 4.Ordusu tarafından yenildi. Haziran 1913'da başlayan İkinci Balkan Savaşı'nda Dimetoka ve Edirne'ye girdi. 27 Ekim 1913'te Sofya Askerî Ataşesi'ne atanarak yakın arkadaşı Sofya Sefiri (Elçisi) Fethi Bey (Okyar)'in altında çalıştı. Ek görev olarak Belgrat ve Çetine Askerî Ataşeliğini de yürüttü. Bu görevde iken 1 Mart 1914'te Kaymakam (Yarbay)lığa yükseldi. Savaştan sonra Harbiye Nazırı General Kovachev'in kızı Dimitrina (Miti) Kovacheva'ya yanaşarak General'in de güvenini kazanmayı başardı. Askerî Ataşe görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz 1914'de I.Dünya Savaşı başlamış, 29 Ekim 1914'de Osmanlı Devleti de savaşa girdi. 20 Ocak 1915'de Mustafa Kemal Bey 3.Kolordu emrinde Tekfurdağı'nda kurulacak olan 19.Fırka Komutanlığına atandı.


Bulgaristan ve Mustafa Kemal
Bulgaristan, Mustafa Kemal'in hayatında en büyük etki yapan ülke olmuştur. Bulgaristan'da geçen hayatı incelendiği zaman yapacağı devrimlerin birçoğunu yıllar önce Sofya'da görev yaptığı sırada düşündüğü ve şekillendirdiği görülür.[kaynak belirtilmeli] Mustafa Kemal Bey'in Sofya'ya geldiği günlerde Bulgar siyasi yaşamı çok hareketliydi. Sobranya (Bulgar Parlamentosu) için yapılan seçimler iktidardaki Radoslovov'un partisi için başarısız geçmiş ve iktidar partisi parlamentoda sandalye kaybetmişti. Kabine kurma görevinin, parlamentoda çoğunluğa sahip olmamasına rağmen yeniden Radoslovov'a verilmesi gibi siyasi olaylar Atatürk'ü derinden etkilemiştir.[kaynak belirtilmeli]


Birinci Dünya Savaşında Atatürk
19.Fırka, 23 Mart 1915'te Müstahkem Mevki Komtanlığı emriyle Eceabat bölgesinde ihtiyata alındı. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na İtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkartmalarıyla Çanakkale Savaşı başladı. 3.Kolordu komutanı Mehemt Esat Paşa'nın emrinde savaşan Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal Bey Arıburnu'na çıkan ANZAC (Avstraliya ve Yeni Zelanda Kolordusu) birliklerinin yarımada içine ilerlemesini Conkbayırı'nda durdurdu. Bu başarı üzerine 5.Ordu kumandanı Müşir (Mareşal) Liman von Sanders Paşa'nın takdirini kazandı ve 1 Haziran 1915'te Miralay (Albay)lığa yükseldi. İngilizlerin Ağustos ayında Suvla Körfezi'ne yaptığı ikinci çıkartmadan sonra, 8 Ağustos akşamı Liman von Sanders Anafartalar mevkiinde bulunan birliklerinin komutasını verdi ve 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Miralay (Albay) Mustafa Kemal Bey, Ruşen Eşref Bey (Ünaydın) başta olmak üzere İstanbul basın tarafından "Anafartalar Kahramanı" olarak kamuoyuna tanıtıldı.


1916'da önce Edirne ve sonra Diyarbekir'de görev aldı. Anafartalar'daki başarıları dolayısıyla muharebe kıdem zamları verilerek 1 Nisan 1916'da Mirlivalığa yükseldi ve Paşa ünvanını aldı. Rus kuvvetleriyle yapılan savaşlar sonucunda Muş ve Bitlis geri alındı. 7 Mart 1917'de karargâhı Diyarbekir'de bulunan 2.Ordu Koumtan Vekililiğine atandıktan sonra Hicaz Kuuveyi Seferiyesi Komutanlığına getirilmek istendi. Ancak bunu kabul etmeyerek 5 Temmuz 1917'de Yıldırım Orduları Grubu emrindeki 7.Ordu Komutanlığına atandı. Bu görevi sırasında Ahmet Cemâl Paşa ile birlikte, savaşta ülkeyi felakete sürüklediğine inandığı Başkumandan Vekili Enver Paşa'ya karşı bir askerî darbe hazırlamakla suçlandı.[kaynak belirtilmeli] Görevinden alınarak İstanbul'a çağırıldı. 15 Aralık 1917 ile 5 Ocak 1918 tarihler arasında Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Almanya'ya giderek Keiser II.Wilhelm, Genel Karargâhı ve Elsass bölgesini ziyaret etti.

1918 Haziran ayında Viyana ve Karlsbad'a giderek tedavi gördü. Sultan Reşat'ın vefatı ve Vahdettin'in cülûsu üzerine 2 Ağustos'ta İstanbul'a döndü. 15 Ağustos 1918'de 7. Ordu Komutanı olarak [[Suriye cephesine atandı ve ardından Fahri Yaver Hazreti Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri) ünvanı verildi. 19 Eylül 1918'de Allenby komutasındaki İtilaf kuvvetleri genel taarruza geçerek üç ordudan oluşan Yıldırım Orduları Grubu'nu ağır bir hezimete uğrattılar (Nablus Hezmeti). 1 Ekim'de Şam, 25 Ekim'de Halep düştü. Fahri Yaver Hazreti Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri) Mustafa Kemal Paşa, VI.Mehmet (Vahdettin)'in başyaveri Naci Bey (Eldeniz)'e bir tel çekerek Yıldırım Orduları Grubu'nun savaş gücünün kalmadığını bildirerek mütareke istemesini önerdi. Ayrıca yeni hükümette kendisinin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini istedi. 30 Ekim'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve ertesi gün öğle vaktinde yürürlüğe girdi. Mondros Mütarekenamesi 19.maddesi gereğince, Yıldırım Orduları Grubu kumandanı olan Liman von Sanders Paşa'nın görevden alınması üzerine Fahri Yaver Hazreti Şehriyari Mustafa Kemal Paşa bu göreve getirildi. Ancak 7 Kasım'da Yıldırım Orduları Grubu ile 7.Ordu lağvedildi. 10 Kasım'da Yıldırım Kıt'aatının komutasını 2.Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarak Adana'dan İstanbul'a haraket etti ve 13 Kasım'da İstanbul'a Haydarpaşa Garı'na ulaştı. Fethi Bey (Okyar) ile birlikte Ahmet İzzet Paşa (Furgaç) yanlısı ve Ahmet Tevfik Paşa (Okday) karşıtı bir tavrı koyan 'Minber' gazetesini çıkararak siyasî girişimlerde bulundu.

Milli Mücadele dönemi (1919 - 1923)
Bu dönemin genel durumu için: Kurtuluş Savaşı
Mondros Mütarekesi'nden sonra Anadolu'da milisler (Kuvayı Milliye) şeklinde örgütlenen direniş hareketleri başladı. Fahri Yaver Hazreti Şehriyari Mustafa Kemal Paşa, Padişah VI.Mehmet (Vahdettin) tarafından olağanüstü yetkilerle donatılarak Vilayet-i Sitte (6 Vilayet)'yi Büyük Ermenistan ve Bağımsız Kürdistan projelerinden korması için görevlendirildi. 19 Mayıs 1919'da Refet Bey (Bele), Kâzım Bey (Dirik), 'Ayıcı' Mehmet Arif Bey, Hüsrev Bey (Gerede)lerle beraber Samsun'a çıktı.


22 Haziran 1919'da Rauf Bey (Orbay), Kâzım Karabekir Paşa, Refet Bey (Bele) ve Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile birlikte Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan etti. Kâzım Karabekir Paşa tarafından Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Kongresine (Erzurum Kongresi) katıldı. Kongre üyelerinin ısrarıyla Osmanlı ordusundan istifa etti ve Kongre başkanlığına seçildi[kaynak belirtilmeli]. 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresi'ni toplayarak ulusal direnişi yönetecek olan siyasi yapılaşmayı kurdu. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. Osmanlı Meclis-i Mebusan'ın Mart 1920'de işgal güçlerince basılması ve önde gelen vatanperverane mebusların tutuklanması üzerine 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasını sağladı. Erzurum mebusu sıfatıyla Meclis ve Hükûmet Başkanlığına seçildi. T.B.M.M., bir kurucu meclis gibi çalışarak Milli Mücadele'yi yürütecek olan Anadolu hükumetinin altyapısını kurdu.

Merkezi denetimden uzak bulunan Kuva-yı Milliye örgütleri dağıtılarak düzenli bir ordu oluşturuldu. Milli Mücadele'nin en kanlı çatışmaları, düzenli orduya katılmayı kabul etmeyen Kuva-yı Milliye gruplarına karşı verildi. (Bak. Çerkez Ethem Bey). 1921 Ağustos ayında askerî durumun kritikleşmesi üzerine Meclis Mustafa Kemal'e 'Başkumandan' ünvanını vererek yasama ve yürütme erklerinin bir kısmını kendisine devretti[kaynak belirtilmeli].


Ulusal direnişin yayılması ve Sevr Antlaşması'nın direnişle karşılaşması üzerine İtilaf Devletleri, Yunan ordusunu Anadolu'nun içlerine sürdü.[kaynak belirtilmeli] Yunan ordusu İsmet Bey kumandasındaki düzenli birliklerce I.İnönü (6-10 Ocak 1921) ve II.İnönü (23 Mart-1 Nisan 1921) Muharebelerinde geri çevirildi. Ancak Yunanlılarının Karahisar istikametinden büyük hücumunun yapılacağını tahmin edemeyerek Kütahya-Eskişehir (10-24 Temmuz) Muharebelerinde 4. Fırka Kumandanı Yarbay Mehmet Nâzım Bey'in şehit düşmesi gibi ağır şekilde mağlubiyete uğradı ve Sakarya nehrinin doğusuna çekilmek zorunda kaldı.
Mustafa Kemal Paşa 12 Ağustos'ta Polatlı'da teftiş yaparken atttan düştü ve kaburga kemiği kırıldı. 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihlerinde yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan Ordusu'nun hücum gücü tükendi. Bu zaferden sonra 19 Eylül 1921'de TBMM Mustafa Kemal Paşa'ya Müşir rütbesi ve Gazi ünvanı verdi. Akabinde Sad Taarruz planı tasarlattıysa çeşitli nedenlerden dolayı gerçekleştirmedi.
Büyük Millet Meclisi Ordusu, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın 26 Ağustos 1922'de başlatığı Büyük Taarruz ile Afyon civarında Yunan cephelerini yardı ve 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar Meydan Muharebesi ile imha etti. Geri kalan Yunan birliklerini de Anadolu'dan kovarak 9 Eylül'de İzmir'i kurtardı.
Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te İsviçre'nin Lausanne (Lozan) kentinde imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Bu antlaşma ile Sevr Antlaşması yürürlükten kalkmış, Türkiye Cumhuriyeti Lozan Antlaşması temelleri üzerine kurulmuştur.


Cumhurbaşkanlığı yılları (1923-1938)
Milli Mücadele sonrasında Türkiye'de iki başlı bir yönetim ortaya çıkmıştı. TBMM 1 Kasım 1922'de Osmanlı saltanatını lağvedip Vahidettin'i tahttan indirerek İstanbul hükümetinin hukuki varlığına son verdi. 16 Ocak 1923'de İzmit'te Hünkâr Kasrı'nda İstanbul'dan gelen gazetecilerle mülakat yapıldığında Vakit başyazarı Ahmet Emin Bey (Yalman)'in Kürt meselesi hakkında sorusuna karşı 'Başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir' diyerek Kürtlere özel statü tanımamak için ihtiyatlı davrandı. 8 Nisan 1923'te yayımlanan Dokuz Umde ile Mustafa Kemal yeni rejimin temelini oluşturacak olan Halk Fırkası'nın (daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası, Cumhuriyet Halk Partisi, CHP) temellerini attı. Nisan ayında yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece Halk Fırkasının katılmasına izin verildi. Mebus adayları Parti başkanı sıfatıyla Mustafa Kemal tarafından belirlendi.

29 Ekim 1923'te TBMM, oturuma katılan 159 milletvekilinin oybirliğiyle Cumhuriyet'i ilan ederek Mustafa Kemal Paşa'yı Cumhurbaşkanı seçti. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927'de kabul edilen CHF Tüzüğü ile Mustafa Kemal Paşa partinin "değişmez genel başkanı" ilan edildi ve mebus adaylarını seçme yetkisi, kaydı hayat şartıyla kendisine tanındı. CHF/CHP üyelerinden oluşan TBMM 1927, 1931, 1935 yıllarında Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

Cumhuriyetin ilanından sonra, Milli Mücadeleyi başlatan beş kişilik kadronun Mustafa Kemal dışındaki dört üyesi (Rauf Bey, Karabekir Paşa, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa) muhalefete geçerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. 1925 Martı'nda çıkan Genç Hâdisesi (Şeyh Sait İsyanı, Doğu İsyanı) üzerine sıkıyönetim ilan edilerek TpCF kapatıldı. Partinin lider kadrosu tutuklanarak önde gelenleri idam edildi.

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. Ancak 1918 yılından sonra hiçbir resmi veya özel ziyaret için yurt dışına çıkmadı.

15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan Nutuk'u (Söylev), 29 Ekim 1933 tarihinde de Onuncu Yıl Nutku'nu okudu. Kurtuluş Savaşı'nın Atatürk'ün bakış açısıyla anlatımını içeren Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Mücadeleye ilişkin resmi görüşünün esasını oluşturur ve Milli Mücadeleyi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte başlatan ve yürüten askerî ve siyasi şeflere karşı (Rauf, Karabekir, Refet Bele, Mersinli Cemal Paşa, Cafer Tayyar Eğilmez, "Sakallı" Nurettin Paşa, Celalettin Arif Bey vb.) bir polemik niteliği de taşır.


Milli Mücadele döneminde Ankara İstasyon Binasında Fikriye Hanım ile birlikte yaşıyordu. Fikriye hanımı Almanya'ya gönderdikten sonra 29 Ocak 1923'te İzmir'in sayılı zenginlerinden Uşakizade Muammer Bey'in kızı Latife Hanım'la evlendi. 1924'de yapılan Sonbahar Seyahatı sırasında çift kavga etti ve Mustafa Kemal Paşa Erzurum'dan İsmet Paşa'ya telegraf çekerek boşanacağını bildirdi. Ancak az sonra Salih Bey (Bozok) ve Kılıç Ali Bey'in aracılığıyla boşanmasından vazgeçti. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. 1922-1934 yılları arasında Gazi Mustafa Kemal veya sadece Gazi ünvanıyla anılan Mustafa Kemal'e Soyadı Kanunu ile birlikte TBMM tarafından çıkarılan 24 Kasım 1934 tarihli ve 2587 sayılı kanun ile [3] ile kendisine "Türklerin Atası" anlamına gelen Atatürk ismi verilmiştir.


1930'lu yıllarda Balkan ülkelerinde yaygınlaşan revizyonist siyasi görüşlere karşı Atatürk "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle karşı çıkarak, Birinci Dünya Savaşı ertesinde Neuilly ve Lozan antlaşmalarıyla kurulan uluslararası statükoyu savundu. 1930 yılında Yunan başbakanı Elefterios Venizelos'u Türkiye'ye davet ederek Milli Mücadele'nin düşmanı Yunanistan'la barışın temellerini attı. 1934'de Venizelos tarafından Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi (Ancak Nobel Ödül Komitesi değerlendirmeye almadı).


Serbest Cumhuriyet Fırkası
12 Ağustos 1930'da İsmet Paşa'nın hükumetine alternatifleri sunmak amacıyla çok partili demokratik hayata kavuşmak için Gazi Mustafa Kamal Paşa'nın yakın arkadaşı Fethi Bey (Okyar)'e Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdurarak kız kardeşi Makbule Hanım (Boysan, Atadan), çocukluk ve okul arkadaşı Nuri Bey (Conker)'leri de üye yaptırdı. Ancak 17 Kasım 1930'da rakibi istemeyen İsmet Paşa'nın baskısı ve İslâmcıların aleti olma endişesinden dolayı partiti fesh etti. Bu demokrasi denemesinin biraz önce, ordu'nun siyasete müdahale etmesinin demokrasiye zarar verebileceğini öngören Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Askerî Ceza Kanunu (22 Mayıs 1930 tarih ve 1632 Sayılı Kanun)'nu meclisten geçirdi. Bu kanunun 148.maddesine Ordu mensubunun siyasî toplantılar ve gösterilere katılmasını siyasî partiye üyesi olmasını, siyasî maksatlarla şifahi telkinatta bulunmasını, siyasî makale yazmasını ve siyasî nutuk söylemesini yasaklanan hükumu koydurdu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bundan yaklaşık 30 yıl sonra 27 Mayıs 1960'de ileri görüşlülüğünü bir daha kanıtlayacaktı.


1932 yılından itibaren yaşamının büyük bölümünü İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda kendisine ayrılan dairede geçirdi. 1935'ten itibaren gittikçe şiddetlenen karaciğer sirozu hastalığı ile mücadele etti. 1937'de dönemin en pahalı yatı olarak bilinen Savarona yatı Bakanlar Kurulu kararıyla satın alınarak Cumhurbaşkanının şahsi kullanımına tahsis edildi. Aynı yıl çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na pay ayırdı. Atatürk, 10 Kasım 1938 saat 9:05'te Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'ne defnedildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâaşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü buraya nakledildi.

Yaşamındaki Belli Başlı Dönüm Noktaları
1881 Selanik'te doğdu.
1893 Selanik Askeri Rüştiyesi'ne yazıldı ve öğretmeni Mustafa Sabri Efendi, kendisine Kemal ek adını verdi.
1895 Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.
18 Mart 1899 İstanbul'da Harp Okulu piyade sınıfına yazıldı.
1902 Harp Akademisi'ne girdi.
11 Ocak 1905 Kurmay yüzbaşı olarak Harp Akademisi'ni bitirdi. Merkezi Şam'da bulunan 5. Ordu'da göreve başladı.
Ekim 1906 Arkadaşlarıyla birlikte Şam'da gizli Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu.
20 Haziran 1907 Rütbesi kolağalığa yükseltildi.
Eylül 1907 3. Ordu'ya atanarak Selanik'e gitti.
13 Nisan 1909 31 Mart Ayaklanması'nı bastırmak üzere Hareket Ordusu'nda kurmay oldu.
1910 Mahmud Şevket Paşa'nın kurmay başkanı olarak Arnavutluk isyanının bastırılmasında görev aldı.
13 Eylül 1911 İstanbul'da genelkurmayda göreve atandı.
27 Kasım 1911 Binbaşılığa yükseltildi.
9 Ocak 1912 Trablusgarp'da Tobruk Savaşı'nı yönetti.
27 Ekim 1913 Sofya'ya askeri ateşe atandı.
1 Mart 1914 Yarbaylığa yükseltildi.
Şubat 1915 Tekirdağ'da 19. Tümen'i kurdu.
25 Nisan 1915 ANZAK askerlerini Arıburnu'da durdurdu.
1 Haziran 1915 Albaylığa yükseltildi.
10 Ağustos 1915 Anafartalar Grubu komutanı olarak İngiliz ve ANZAK birliklerini durdurdu.
14 Ocak 1916 Edirne'de 16. Kolordu komutanı oldu.
1 Nisan 1916 Mirlivalığa(tuğgeneralliğe) yükseltildi.
5 Temmuz 1917 7. Ordu Komutanlığı'na atandı.
Ekim 1917 7. Ordu Komutanlığı'ndan ayrılarak İstanbul'a döndü.
31 Ekim 1918 Yıldırım Orduları Grubu komutanı oldu.
19 Mayıs 1919 Samsun'a vardı.
21/22 Haziran 1919 Amasya Tamimi'ni açıkladı.
8 Temmuz 1919 3. Ordu Müfettişliği'nden ve askerlikten çekildi.
23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi'ne başkan seçildi.
4 Eylül 1919 Sivas Kongresi'ne başkanlık etti.
7 Kasım 1919 Meclis-i Mebusan için yapılan seçimde Erzurum'dan milletvekili seçildi.
27 Aralık 1919 Heyet-i Temsiliye ile birlikte Ankara'ya geldi.
23 Nisan 1920 Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
11 Mayıs 1920 İstanbul Divan-ı Harp tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
5 Ağustos 1921 Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce başkomutan yapıldı.
23 Ağustos 1921 Sakarya Savaşı'nı yönetti.
19 Eylül 1921 Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce mareşallik rütbesi ve gazi sanı verildi.
26 Ağustos 1922 Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetti.
30 Ağustos 1922 Dumlupınar'da Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı kazandı.
8 Eylül 1922 İzmir'i düşmandan kurtardı.
1 Kasım 1922 Saltanat kaldırıldı.
29 Ocak 1923 İzmir'de Latife Hanım ile evlendi(5 Ağustos 1925'te ayrıldı).
17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi açıldı.
11 Ağustos 1923 İkinci Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığına seçildi.
9 Eylül 1923 Halk Fırkası'nı kurdu.
29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilan edildi; Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.
3 Mart 1924 Halifelik kaldırıldı.
20 Nisan 1924 Yeni Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edildi.
17 Kasım 1924 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kuruldu(3 Haziran 1925'te kapatıldı).
25 Kasım 1925 Şapka Yasası kabul edildi.
26 Aralık 1925 Uluslararası takvim ve saat kabul edildi.
1 Kasım 1927 İkinci kez cumhurbaşkanlığına seçildi.
1 Kasım 1928 Latin harflerinin kabulüne ilişkin yasa çıktı.
12 Ağustos 1930 Serbest Cumhuriyet Fırkası kuruldu(17 Kasım 1930'da dağıldı).
15 Nisan 1931 Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'ni kurdu.
4 Mayıs 1931 Üçüncü kez cumhurbaşkanı seçildi.
12 Temmuz 1932 Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdu.
24 Kasım 1934 Atatürk soyadı verildi.
27 Ocak 1937 Hatay'ın bağımsızlığı Milletler Cemiyeti'nce kabul edildi.
10 Kasım 1938 Dolmabahçe Sarayı'nda vefat etti.

Kişiliği

Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi, uçuş seyretmeyi ve yüzmeyi severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan keyif alırdı. Sakarya adlı atına ve köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Devlet adamlarının, sanatçıların, bilim adamlarının, dostların davet edildiği, ülke sorunlarının da konuşulduğu akşam yemekleri Çankaya Köşkü'nde sık rastlanan bir durumdu. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, modern tarıma geçiş yolunda yürütülen çalışmalara bizzat katılırdı. İleri derecede Fransızca ve az Almanca biliyordu.

Çocuğu olmayan Atatürk, savaş yıllarından başlayarak birçok çocuğun hamiliğini üstlenmiş, birçoğunu da evlat edinmişti. Atatürk'ün manevi evlatları, Afet İnan, Sabiha Gökçen, Ülkü Adatepe, Nebile Hanım, Rukiye Erkin, Zehra Aylin, Sığırtmaç Mustafa, Abdurrahim Tuncak, İhsan'dır.

İzmir zaferinde Yunan bayrağını yerden alması bilinen bir olaydır.


İnkılapları

Ana madde: Atatürk İnkılapları
Mustafa Kemal, kendi deyişiyle Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesine çıkarmak" amacıyla bir dizi radikal dönüşüme imza attı. Sözkonusu düzenlemeler başlangıçta Osmanlıca "reform" veya "dönüşüm" anlamına gelen "inkılap" adıyla anıldılar. 1960'lı yıllarda, inkılap karşılığı olarak Öztürkçe "devrim" kelimesi kullanıldı. Ancak 12 Eylül 1980 askeri ihtilalinden sonra, "devrim", kanlı bir düzen değişikliğini (Fransızca: révolution) ve sol dünya görüşünü çağrıştırdığı gerekçesiyle resmi kullanımda yeniden "inkılap" sözcüğü benimsendi.

Atatürk inkılapları beş ana başlık altında toplanabilir:


Siyasal
Osmanlı saltanatının kaldırılması ve Osmanlı Devletinin tasfiyesi (1 Kasım 1922).
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923).
Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılması (3 Mart 1924).
Laiklik ilkesinin anayasaya eklenmesi (1928)


Toplumsal
Şapka Kanunu (25 Kasım 1925)
Tekkelerin, zaviyelerin ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
Kadınlara belediye seçimlerinde (1930) ve genel seçimlerde (1935) seçme ve seçilme hakkı tanınması
Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
Efendi, Bey, Paşa gibi lakab ve ünvanlarin kullanımının yasaklanması (26 Kasım 1934)
Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerinin kabulü (1925-1931)

Hukuk
İslam vakıflarının devlet idaresine alınması (1924)
İsviçre Medeni Kodundan çevrilerek hazırlanan Medeni Kanun'un kabulü (1926).
İtalyan Ceza Kanunu'ndan çevrilerek hazırlanan Türk Ceza Kanunu'nun kabulü (1927).

Eğitim ve kültür
Öğretimin Birleştirilmesi Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ile devlete bağlı olmayan ilköğretim kurumlarının kapatılması (3 Mart 1924)
Yeni Türk harflerinin kabulü ve arap alfabesiyle her türlü yayın ve eğitimin yasaklanması (1 Kasım 1928)
Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1932)
Dil Devrimi ve Güneş Dil Teorisinin benimsenmesi (1932-1938)
Darülfünun'un kapatılıp İstanbul Üniversitesi adıyla yeniden kurulması (31 Mayıs 1933)







Eserleri
Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih
Takımın Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1908)
Cumalı Ordugâhı - Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları (1909)
Tâbiye ve Tatbikat Seyahati (1911)
Bölüğün Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1912)
Zabit ve Kumandan ile Hasbihal (1918)
Nutuk (1927)
Vatandaş İçin Medeni Bilgiler (Manevi kızı Afet İnan adıyla yayımlandı) (1930)
Geometri (isimsiz yayımlandı) (1937)
Atatürk'ün ayrıca, 1915-1918 yılları arasında Anafartalar, Doğu Cephesi ve Karlsbad'daki hatıralarını yazdığı günlükleri de bulunmaktadır. Bunlardan Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe, Türk Tarih Kurumu tarafından kitap olarak yayımlanmıştır. 1908-1938 yılları arasında Mustafa Kemal'in imza attığı, yazdığı, söylediği kişisel notları dahil her şeyin toplandığı Atatürk'ün Bütün Eserleri adlı bir ansiklopedi de Kaynak Yayınları tarafından hazırlanmaktadır.






Büyük Yas

Hatırlatmayın bana dokuzu beş geçeyi,
Hele puslu geçen o geceyi....
Söyletmeyin kasım adlı iki heceyi,
Bu benim en büyük yasım.
Bu Atam'ın öldüğü tarih 10 Kasım.

Atam ölmüş Dolmabahçe Sarayı'da
Çok üzüldüm olamadım ya yanında
Ağladım onun öldüğünü duyduğumda
Bu benim en büyük yasım
Bu Atam'ın öldüğü tarih 10 Kasım...

Duydum ki Atam ölmüş
Türkün yanan meşalesi sönmüş
Atam 10 Kasımda gömülmüş
Bu benim en büyük yasım
Bu Atam'ın öldüğü tarih 10 Kasım....

Bu tarihte Atam'ın kalmış cansız eti
Kan ağlıyor Türk Milleti..
Böyle anladık yokluğu, sefaleti
Bu benim en büyük yasım
Bu Atam'ın öldüğü tarih 10 Kasım...

Bu gün duydum sirenler çalıyor.
Sordum ne oldu? Dediler çiçekler soldu...
Dedim niye? Dediler ki Atatürk öldü diye...
Bundan sonra bayraklar yarıya iniyor.
Bu benim en büyük yasım
Bu Atam'ın öldüğüm tarih 10 Kasım...

 


:bayrak SENİ HİÇ BİR ZAMAN UNUTMAYACAĞIZ ATAM :bayrak

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

keskinli

Ölürüm Beşiktaşım,ZehirimSensin
Evvelim Sen Oldun,Ahirim Sensin

akbaba71

http://schwarzadler.blogspot.com/

2008-2009 TSL Şampiyonu Beşiktaş

+SteNt


Non Mollare Mai

Adam gibi Adam !
Minnettarız sana ATAM..

Saygıyla ve büyük bir sevgiyle anıyoruz
edit

Elerosse

Forever \m/ Metallica \m/ || Sinanı'da AL GİT

BeşiktAŞK



karizwa_006

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ


melankolizm

Ruhun ŞAd Olsun Ulu Başbuğ
Çok Ama Çok Özledik...!
Yeniden Bağımsız Olmayı İstiyoruz..:!!!!

gözzde_bjk

İzindeyiz,Ulu Atam SENİNLE GÜLDÜ BU GÜZEL VATAN!
Her 10Kasım acımıza bı parca daha ekleyerek gecıyor.
Her 10Kasım yokluğunda seni anarak,seni özleyerek,senin gıbısinin gelmediğini söylerek geçiyor.
AmA her 10Kasım ilkelerini yaşatacağımızın yeminiyle solup gidiyor.
Kendi yüreğimden başka sığınacak yerim yok,yurdum yok!
Tüm hayallerin sonsuzluğa
Ve sona erebildiği yerdeyim!
Esir değil kul hiç değil
Kendimde yaşıyorum!

carsi52

Çok özLedik seni adam gibi adam ATAM !
saygıyLa anıyoruz..
Bölünür senin için uykular!

[KralKartal]

Keske herzaman ayni saygi ve ilgi ile anabilsek ve ANMAK ile kalmasak...

Saygi ile aniyoruz... Mekanin cennet olsun..

Izindeyiz , izinde olmaya calisiyoruz desek daha dogru..

Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi

özLemTA

git ona git benden seLam söyLe..
aRamasın aRtık hiç beni öyLe,
git ona git benden seLam söyLe,
son pişmanLık fayda etmez git ona söyLeee !!! ;)

noumAyberk

Rahat Uyu
İzindeyiz
EN BÜYÜK BEŞİKTAŞLI

bjk_fatih