Vedat Okyar'la yapılan her sohbet bir keyifti... İşte o sohbetlerden biri... Vedat Okyar, Yılmaz Erdoğan ve Tamer Karadağlı; hayat üzerine sohbeti demliyorlar: ERDOĞAN: Abi, sen hiç televizyon seyreden birine benzemiyorsun. Ben, Tamer'le beni seyrederken seni gözümde canlandıramadım. OKYAR: Yok seyrettim valla. Öyle uzun uzun seyretmedim ama. Vizontele 2'yi de önümüzdeki hafta düşünüyorum. Ben çok rahat bir adamım Yılmaz. İnsan yaşlandıkça da tuhaflaşıyor. Önüme bakıyorum yolum kısa. Onun keyfini çıkarmak için yaşıyorum. Hayatım boyunca iş yapmadım. KARADAĞLI: Abi galiba sizin en büyük özelliğiniz pozitif düşünüyorsunuz, hayata pozitif bakıyorsunuz. Oysa biz birbirimizi seven bir camia değiliz. Dedikodu yaparız. Çekememezlik var. İşimiz çok bireysel gibi görünüyor. Oysa toplu bir hareketin çıkardığı bir şey. Bir sürü pasör var arkada. Oysa dışarıdan bakıldığında ''Vayy bu şimdi ünlü oldu. Çevresinde binlerce kadın var...'' RADYOYU AÇIP KAPAMAYI BİLMEM ERDOĞAN Halbuki 300-400'ü geçmez kadın sayısı. KARADAĞLI 500 de sen en fazla! OKYAR Bir kere áşık oldum ve onunla evlendim. 38 senedir beraberim. İlk evlenirken, ''Benden koca olmaz, benden iyi bir metres olur. Sen de metres gibi davranırsan bu iş gider'' dedim. ERDOĞAN Abi, konuşurken tüyolardan birini verdi. Demiş ki, ''Bana sen nerdesin diye sorarsan ben bir daha eve gelmem''. Ama bana soruyorlar. Nereye gideyim? OKYAR Benimki evlilik değil. Bir masal, çok güzel bir masal. ERDOĞAN İyi bir hikáye dinleyince gözlerim yaşararak dinliyorum. Bizim de başımıza gelsin istiyorum tabii. OKYAR Belki tuhaf gelecek. Ben ne kadar param var bilmiyorum. Karıma da sormadım. Gece dolaştığım barlara para vermem. Ertesi gün eşime söylerim, o tek tek dolaşır barları, paraları dağıtır. Ben radyoyu açıp kapamayı bilmem. Cep telefonum yok. Şarjı bilmem. O açmazsa TV açmayı da bilmem, öğrenmek de istemem. O olmasa ben yokum. ERDOĞAN Sence biz fazla şey mi biliyoruz abi, televizyon açıp kapamak gibi? Yoksa o kadını mı bulamıyoruz? OKYAR O kadını bulamadınız. ERDOĞAN Böyle bir şey yaşamak için de senin gibi olmak lazım. Bu kadar kendine has ilkelerle yaşamak lazım. Sen kendine has, pozitif bir adamsın. Kadın bulamamak gibi değil, bizde de var. ERDOĞAN Ben Vedat Abi'nin sistemine geçmeyi düşünüyorum. Belli bir saatten sonra, belli bir yaştan sonra sadece káğıt kalem ve güzel bir şarap bulunan bir hayat düşünüyorum. Roman yazmayı, sonra o romanı birilerine anlatarak filmini yaptırmayı istiyorum. OKYAR Şık adam bir kere sana söyleyeyim, sen ne yaparsan yap, en şıkını yaparsın. ERDOĞAN Peki Vedat Abi, karınla tanıştın ve hálá aşıksın. OKYAR Her gün artarak. İki gün görmesem özlüyorum. ERDOĞAN Yenge nereli abi? OKYAR Yengenin nereli olduğu belli değil. ERDOĞAN Tahmin etmiştim. BANA 'BİBER GETİR' DEME OKYAR Dünyalı bir kız. Çok keyifli bir kız. Halen kız diyorum bak. Çok da ufak aldım. 14 yaşındaydı. Bak, fıkra gibi. Dedim ki, ''Sakın bana bir şey taşıtma. Biber getir falan yapma. Ben hiçbir akrabamla görüşmem. Senin de akrabaların benim evime gelmesin. Ben akrabaları sevmem, çünkü ben seçmedim. Ben seçtiğim insanla birlikte olurum''. Bir gün eve geldim, baldız var, bacanak var. ''Bunlar ne'' dedim, ''Eee, geldiler ne yapayım'' dedi. ''Eyvah, salatanın limonu yok, alır mısın'' dedi. Ben de ''Alırım'' dedim. Evden çıktım, devre arasıydı. 15 gün Yalova'da termalde kaldım. Eve 15 gün sonra limonla döndüm. 38 senedir bak bir daha da başıma gelmedi. Benim bir oğlum var. Eğitimini bitirdi. Bana arkadaşlarım soruyordu, oğlun kaçta diye. Ben hayatımda sormadım ki. Okuyor işte. Böyle de yaşayan bir adamım. Senin yerine yenge hasta oluyor herhalde KARADAĞLI Korkularınız var mı abi? OKYAR Ben tek başıma orduyum. Hayatta hiç korkmadım. ERDOĞAN Ben inşaat kenarından geçerken başıma tuğla, taş, insan düşmesinden korkarım. Şaka şaka. OKYAR Benim daha doktorla hiç işim olmadı. Daha Aspirin almadım. ERDOĞAN Abi buradan Mecidiyeköy'e kadar ''Vedat Abi'' diye bağırarak göndereceksin bizi yav! OKYAR Enteresan şey! Hayatımda doktorla işim olmadı. Baş ağrısı bilmem. Grip bilmem. Olmak da istiyorum, nasıl olunur diye soruyorum? Normal ateş 36,5. Benim daha 37 olmadı ateşim. ERDOĞAN Maşallah. Senin yerine yenge hasta oluyordur herhalde! OKYAR O da hastalanmıyor. KARADAĞLI Gizli kahraman yenge oldu. ERDOĞAN Bizi bunalıma sokup göndereceksin abi. Ama bu sohbet, ne konuşulursa konuşulsun sonunda hep ''yenge''de kilitlendi. 38 yıllık evli olan Vedat Okyar'dan tüyo almaya çalışan Karadağlı ve Erdoğan, bu arada kendi ilişkilerini de sorguladılar. Yılmaz Erdoğan ''İlk ilişkimde uygulayacağım model seninki abi. Bana nerdesin diye sorarsan ben de bir daha eve gelmem!'' diyerek, Vedat Abi'sine ''İzindeyim'' mesajını verdi. OKYAR Beşiktaşlı olmak her zaman ayrıcalıklıdır. Ne Fener'e benzer, ne Galatasaray'a.. Başka bir şey o. ERDOĞAN Bir yazı yazmıştım Beşiktaş derbisinde, ''Bir çocuk niye Beşiktaşlı olur'' diye. Ben şöyle formüle etmiştim. Takım seçerken bir kere çocuğun içinde doğduğu şartlar var. Aile içinden gelmesi dışında, hani babanın takımını tutar ya da tutmaz, sonraki bir anlamı var. Mesela Galatasaray'da Galatasaray Lisesi'nden gelen bir tür Fransız aristokrasisine kadar giden, bir tür ''Fransız gibi eğitilen bizimkiler'' gibi bir durum var. Fenerbahçe'de, daha çok Anadolu kuşağının sermayesinin, Avrupa'ya bir tür kafa tutması gibi bir şey var. Beşiktaşlılık ise ne parayla, ne de kültür düzeyiyle ölçülü bir şey. ''Delikanlılık'' denen kavramın çok oturduğunu düşünüyorum. ELHAMDÜLİLLAH BEŞİKTAŞLIYIM OKYAR Yılmazcığım çok enteresan. Rahmetli babacığım kulübün ikinci başkanıydı. Ben babamdan aldığım parayı ihtiyacı olan arkadaşlara veriyordum. Ne maaş, ne prim, ne transfer ücreti, hiçbirini almadım. ERDOĞAN Tam Beşiktaşlısın o zaman. Buna rağmen ''Başkanın torpillisi'' falan demiyorlar mıydı?.. OKYAR Ben elhamdülillah Beşiktaşlıyım. Spor yazarı değilim. Gazeteci hiç değilim, haddim yok. Ben Beşiktaş yazarıyım. Fener, Galatasaray hakkında konuşamam, yorum getirecek bilgim yok. Beşiktaş'la yatarım, Beşiktaş'la kalkarım. Başka takıma da kafayı yormuyorum. Ben futbolu bıraktım, ertesi gün kulübe üye oldum. Ama futbol yorumculuğuna başladım. Tuhaf prensiplerim vardır. 28 senedir kulüp üyesiyim, daha kongre kapısında beni görmüş bir tek Beşiktaş taraftarı yoktur. Çünkü bir tarafın adamı değilim. Beşiktaş'ın adamı, insanıyım. Gidip de Serdar Bey ya da daha başka birine falan oy da atmadım. Serdar Bey aday olmasaydı, Beşiktaş'ın başkanlığına adaydım. Süleyman Bey bıraktığında kimse aday olmasaydı, ben adaydım ama rahatımı bozacaktım. Ben tembellikle flört eden bir adamım. DELİ GÖMLEĞİ ÜTÜ TUTMAZMIŞ ERDOĞAN Sana yorucu olurdu be abi. İkinci başkana çok iş düşerdi. Peki abi seni kim keşfetti? OKYAR Ben kendi kendimi keşfettim. Ben Bakırköylüyüm. Bir laf vardır, deli gömleği ütü tutmaz, derler. 43 yaşına kadar top oynadım ben. ERDOĞAN Yani birkaç sene önce bıraktın top oynamayı! OKYAR Çok keyif alıyordum top oynamaktan. Ne sigara içtim, ne bira içtim 43 yaşına kadar. Gerçi şimdi o açığı kapattım biraz. Amerikan futbolu oynayan Kartal KARADAĞLI Ben şimdi komik bir şey söyleyeceğim. Amerika'da okuldayken, Amerikan futbolu oynadım. Okul takımındaydım. Takım kaptanıydım. Kemiklerim kırılıyordu. ERDOĞAN Hangi mevkide oynadın diye bir soru sorsam saçma mı olur? KARADAĞLI Corner back oynuyordum. Yani topu biri alıyor, yakalayıp koşuyor ya... ERDOĞAN Haa... Yakalayıp koşardın yani. KARADAĞLI Çok hızlı koşuyordum ama. Çok zevkli bir spor ama acı verebiliyor. Beyzbol Amerika'da yılın olayıdır. Basketle kafa kafaya gider. Yine de beyzbol çok ayrıdır. Yeni yeni ''soccer'' moda olmaya başladı, kadın takımları falan var. ERDOĞAN Galiba Dünya Kupası sırasında Amerikalı bir spor yazarı, ''Sonucu bir buçuk saat sonra 0-0 olacak bir maçı Amerikalı seyretmez'' demişti. Biz seyrederiz. Galiba aramızdaki fark bu. Hatta 6-0'lık maçlardan daha fazla zevkle seyrederiz. Dizide de Beşiktaş lider... KARADAĞLI Benim Beşiktaşlı olmamla alakası yok ama Haluk Fenerbahçeli olsa bütün Galatasaraylılar, Galatasaraylı olsa bütün Fenerliler ondan nefret edecekti. Ama Beşiktaş daha ortada, iki tarafın da sempatiyle baktığı bir takım. İnsanların keyif aldığı bir takım. ERDOĞAN Ama şimdi de gereğinden fazla Beşiktaşlı bir duruma sokulma var. Dizilerde bu gözetiliyor. Haluk da, Mükremin de Beşiktaşlı. Bir iki dizide de artık bunun dışına çıkılması, ''Biz de Fenerliyiz ulan'' denmesi falan lazım. KARADAĞLI Dediler ama olmuyor işte! Futbolcuyken kereste olan biri sonra alim olur mu? ERDOĞAN Benim hayattan mutluluk çıkarma anlayışım, hayvan gibi çalışıp bir film yapıp, sonra da eve kapanıp bu beğenmedi bu beğendi diye saçma sapan gergin bir süreç yaşamaktır. Türkiye'de çok başarılı olmaktan hoşlanan çok başarılı insan yok. Yanlış anlatılmış bir sol ideolojiden de gelen bir eşitlik ilkesi var. Türkiye'de mutlu olmak için vasat olmak en güzel yoldur. Mesela Tamer içimizde en son çıkış yapan insandır. Geçen gün bir anlattılar, ''Abicim ben onu benzin alırken gördüm. Arabadan bir inişi var''. Yani dedim, bir insan arabadan nasıl iner? Ne yapmış olabilir? ''Görsen''miş!! Naptın ya?? Kıçının kalktığını nasıl görebildin? FUTBOLDAKİ ZULÜM HİÇBİR YERDE YOK OKYAR Adam Beşiktaşlı demek, bu tip defolara mani bir kere. ERDOĞAN Ben bakacağım. Bir şey görürsem kendisini uyarırım. KARADAĞLI Bizim işler eleştirilsin diye. Oyunculuğumuz, yönetmenliğimiz eleştirilebilir ama kişisel bir savaş olunca bu sizi yıpratıyor. Ama zaten bizim işimizde çok fazla insan yok. Destek olmaları gerekirken köstek oluyorlar. ERDOĞAN Yat kalk magazincilere dua et. Futboldaki zulüm hiçbir yerde yok. KARADAĞLI Yapma yav? ERDOĞAN En az iki günde bir biri ''Bu keresteyi niye oraya koydunuz'' diye yazar. O kerestenin anası var, babası var, çocuğu var. Babası daha ilkokuldayken onu ne gözyaşlarıyla yetiştirip futbolcu yapmış. Bunları nasıl görmezden geliyorsun. Bir de inanamadığım şey, bunu söyleyen adam yıllarca kendi de kerestelik yapmış ve hakiki kereste! Yani sen neydin top oynarken ki? Bir de abi, sahi böyle bir şey mümkün mü? Futbolcuyken kereste olan sonradan alim olabilir mi? OKYAR Mümkün değil. ŞİFO'DAN SONRA JÜBİLE YAPMIYORLAR ERDOĞAN Peki sence Türkiye'de kaç tane var bunlardan? OKYAR Epey var. Tanınmakla sevilmenin arasındaki farkı bilmeyen yapıyor bunu. Polis kordonuyla maça giden var. Ben şezlongda evin telefonuyla haber yazmadım. Ben her deplasmana giden bir adamım. Dangalak mıyım? Oturuyorlar evlerinde arkadaş grubuyla. Yemek yeniyor, içki içiliyor, ertesi gün de yazısı yayınlanıyor. Ben işte buna karşıyım. Böyle bir saygısızlık yok! Çünkü televizyonda seyretmek ayrı bir şey, çıplak gözle seyretmek çok ayrı bir şey! Bakıyorsun spor yazarı kardeşlerimiz, bakın ben spor yazarı değilim, bir çay reklamına çıkıyorlar. Bana de geldi. Hatta sakalını kes bile dediler, büyük de bir paraydı. Ben tenezzül edecek adam değilim. Ne işim var? Ben bir tek Çocuk Esirgeme Kurumu'na çıkarım. Ben futbolu bıraktığımda jübile yap dediler. Ben de jübileyi Çocuk Esirgeme Kurumu için yaparım deyince, futbolda sen böyle bir şey yaparsan bir daha biz yapamayız, yapma bu yüzden dediler. Ben de yapmadım. Zaten bakın Şifo Mehmet'ten sonra yapan insanı da göremedim. O çok güzel bir olaydı. KARADAĞLI Harikaydı! Onu diziye de konuk ettik. ERDOĞAN Erkeğin yalan söylediği şurdan anlaşılır. Hemen soru sorar. ''Dün gece bilmem neyleymişsin.'' ''Kimle?... Kim dedi? O Resul şerefsizi beni nerde görmüş?'' Bir de erken telefonu kapamak da ''Tamam tamam görüşürüz'' dersen de kabahat. Vedat Abi, senin gibi sonsuz huzurla olmuyor abi... KARADAĞLI Cep telefonu çıktı mertlik bozuldu yani. Ben askerdeyken telefon kuyruğunda bekliyordum. Ev telefonundan arıyordum. Sonra evdeyse yakalıyordum, yoksa ulaşamıyordum. OKYAR Bende telefon yok. ERDOĞAN Abi ben söyleyeyim, ilk ilişkimde uygulayacağım model bu abi. ''Bana nerdesin diye sorarsan ben bir daha eve gelmem!'' diyeceğim. Beni kızdırmayacak kişi daha anasından doğmadı OKYAR Ben tuhaf bir adamım. Beni kızdıracak insan anasından doğmadı. Kızmıyorum... Niye kızayım ki? ERDOĞAN Ben de daha kızdırmayana denk gelmedim. OKYAR Ben keyifli adamları cımbızla çekiyorum. Benle yaşamak çok keyifli. Benle seyahate gitmek keyifli. ERDOĞAN Seyahatte ben de fena değilim. OKYAR O zaman beraber dolaşacağız. ERDOĞAN Yaptığın işle de ilşkili. Vedat Abi sevdiği işi yapıyor. Bu açıdan bir farkımız yok. Ama bir filmde yönetmenlik yapmak gerçek bir ömür törpüsü. Çok ağır bir iş. Sinemacılık, madencilikten sonra en zor ikinci iş. KARADAĞLI Ne kadar gündemde olursan o kadar çok beni sinirlendirecek insan olduğunu gördüm. Bundan önce daha çok sevilen bir insan olduğumu sanırdım. Daha popüler olunca daha az sevilmeye başlıyorsun. Bizim işimiz hem yıpratıcı hem de enerji veren, bir önceki yaptığınızın motivasyonuyla ileri gittiğiniz bir iş. OKYAR Bir de tanınmakla sevilmenin arasında çok ciddi bir çizgi var. Benim gördüğüm bu iki güzel kardeşim siz tanınmak için değil sevilmek için yaşıyorsunuz. Sizi sevmeyen ölsün. Hakikaten sizler şık insansınız! Ben tanınayım diye çok şey yapanlar kepaze oluyor. Siz o ince çizgiyi çok iyi etüt etmişsiniz, bravo. Hem siz insanlardan da kaçamıyorsunuz. Benim yaptığım iş kaçmaya çok müsait. Beni insanlar seçemiyor. Sizi insanlar, Türkiye seçiyor. Teflon tava gibiyim kimse yapışmaz diyordum, ama... KARADAĞLI Vedat Abi ya, ben korkuyorum. Ben evlilikten de korkuyordum. Ben derdim ki ''Teflon tava gibiyim. Kimse yapışmaz bana''. Biri yapıştı bana. Çocuktan da korkuyorum. O hani bize öyle öğretilmiş ya. ''Oğlum sakın evlenme'' diye. Ne mutlu evlilikler var diyorsun, yanına geliyor o mutlu evlilikteki adam, ''Ne yap yap evlenme'' diyor sana. OKYAR Evliliğin adı kötü bana göre. KARADAĞLI Masada oturuyorsun, ''Kim var yanında'' diye soruyor. O an yanındakilerin adını da unutmuş olabilirsin. Ben işte, ''Yılmaz var, Vedat Abi var'' falan derken utanıyorum. Yanımdakileri utandırmamak için başka yere bakmaya, sessiz olmaya çalışırım. ERDOĞAN Bir de Türkiye'de, iki şey var. Biri ''Sen benim yüzüme nasıl telefon kapatırsın?'' diyor. ''Bak, şu şekilde. Tak.'' İkincisi de ''Ne yani ben yalan mı söylüyorum?'' Evet! Buna bu kadar aşırı alınganlığı anlamadım. Hayvan hastanesi açılışında bile kestiler ERDOĞAN Bu hayvanları sokakta öldürmeyin kardeşim! Bu çok saçma! Bu kadar barbarca, ilkelce bir şey olamaz. Bu ibadetin asıl mantığına geri dönüp karşılığını bulmak lazım. Çocukların gözü önünde, hatta arkadaşı olan koyuna kuzuya yapıyorsunuz? OKYAR Ben bir adım öteye gideyim. Hayvan Hastanesi açılışında kurban kestiler. ERDOĞAN O ibadetin en orijinine gidince benim çıkardığım şu: Hz. İbrahim'e söylenen şey, ''Bunu yapacağına bunu yap. Oğlunu keseceğine bunu kes. Onu da kavurma yapma, yoksullara dağıt!'' Ama şimdi bir tane adam çıkmış geçen gün, bir dana nasıl kesilir onu anlatıyor. ''Buraya vuracaksın!'' diye anlatıyor. Bir de öyle terbiyesizler varmış ki deriyi zedeliyorlarmış! Barbarlık bu kadar aleni olmaz yani! Bizimkiler Almanya'ya ilk gittiklerinde sokakta kesmişlerdi, Alman çocuklar psikolojik yardım almışlar uzun zaman. Bizimkiler de şimdi küvette kesiyorlar. Bu kadar küvet fantezisi duydum, ki çoğunu da severim, bu kadar sapıkçasını duymadım. |