Hayatının ciddi bir bölümü yalnızca Beşiktaş'ı düşünmekle, Beşiktaş'ta geçen ve kapalı tribünün havasını seneler boyu solumuş bir Beşiktaşlı olarak söyleyecek birkaç sözüm var...
Sezonu tam hatırlayamıyorum, 2001 olacak heralde, kadıköy deplasmanına gitmeden önce semtteyiz. Geceden tabi... Beşiktaş sokakları gündüzki kalabalığını gecenin sessizliğine bırakmış. Garip bi huzur... Derken bir ses patlıyo balıkçılar çarşısının arkalarından ; BEŞİKTAAAAAAŞ şak şak şak BEŞİKTAAŞ :) İçimizi ısıtırcasına... Yoldan geçen Beşiktaş'ın yerlisi olmayan çiftlere, amcalara, teyzelere, kızlara Beşiktaş'ta olduklarını hatırlatırcasına... Kimse de "vay terbiyesiz serseriler gecein bu saatinde" falan demiyor. Aksine, gülümsüyo herkes... Biliyolar... Burası Beşiktaş... Bu gençler de buranın sahibi.
Ertesi gün Dosbi'nin kafası güzel, beni gasp etmeye kalkıyo bizim eski açığın yanındaki büfenin yanında :) Zar zor hatırlatıyorum kendimi, tatlıya bağlıyoruz... Alen Abi de yeni açığın girişinde duvarın üstüne çıkmış televizyonlarda da yer almış konuşmasını yapıyo : "kimse yanına emanet almasın. Otobüslere binip geçiyoruz kadıköye, bi durum olursa yumruklarımız var" diyerek sağ elini yumruğunu sıkmış bi biçimde havaya kaldırıyo...
Bakıyorum etrafa, Emrahlar, Sercanlar... Beşiktaş'ın öz be öz çocukları. Dikilitaş tayfası da gelmiş yine :) makara yapıyolar, kafaları güzel...
Pascalı Swiss Otel'den alıp semte indirmeler, Kazan'a götürüp içmeler, 100. yıl, Abbasağa muhabbetleri, Dikilitaştaki basket maçları, Pascal'ın geldiğ sezon ki Özsahrayıcedit maçı...
Laf kalabalığı yapmayayım. Bu ve bunun gibi yüzlerce anı... Hep sıcak, hep anlatılası...
"Ne hale geldik be kardeş?" dedi bi gün tribünden bi dost... Harbi ne hale geldik..?
Kapalı tribüne loca yaptıkları gün bıraktık biz tribünü... Biz kimiz, kaç kişiyiz bilmiyorum ama yokuz o günden beri kapalıda. O günlerde yıkıldı bişeyler, yıkılmaya başladı. Bi Beşiktaş ahlakı erozyonu, bi bozulma...
"Tribünün kalbini geri vereceğiz" sloganıyla seçim propogandası yapıp, seçildikten sonra kapalının sadece ortasındaki locayı yıkan ve "eee işte kalbi dedik kalbini yani orta kısmını geri verdik" diyerek hepimizi aptal yerine koyan Demirören'in başkanlığıyla birlikte yozlaşma korkunçlaşmaya başladı. Daha doğrusu, "kapalı tribün 10 şampiyonluğa bedel" diyen bizlerin bunu sindirmesiyle, es geçmesiyle hızlandı yozlşama.
Takıma G.S'den ve F.B'den alınan topçuları yazmıyorum bile... Gelip gitmiş olanları, gelmiş ve hala takımda olanları toplayınca 10'dan fazla eden topçular... Profesyonelleştik ya biz ! Artık midesiziz. "Fark etmez" diyoruz, ter döksün de forma için, nereden geldiği önemli değil ! Ve yine buradaki asıl sıkıntı bizile ilgili. Yönetim hata yapar, bazı değerleri çiğneyebilir. Peki biz ne yaptık ? Bağrımıza basmaya kalktık o topçuları. Peki ne faydaları oldu bizim Beşiktaşımıza bu topçuların ? Manevi olarak zaten bir şey katmaları imkansız. Gölge etmesinler başka ihsan istemez. Ya maddi olarak, ne verdi Berkant ? Okan ne verdi benim Beşiktaşıma ? Emre Aşık ? Mustafa Doğan ? Ali Güneş ? Bugün Rüstü ne veriyo ? Nobre ? Yine Nobre diğerlerine göre daha çok mücadele ediyo, hakkını vermeye çalışıyo formanın kabul. Gerçi dünyanın en iyi topçusu olsa da yaramaz Beşiktaşıma o takımlardan gelmiş topçu, o ayrı da... Futbolcu kıtlığı mı var dünyada !
"Bu sezon amacımız G.S'nin şampiyon olması" demiş olan bir başkanımız var ! Pascal Nouma Show TV'de canlı yayında. Beşiktaş'tan gönderildiğinin ertesi sezonu. O sezon G.S ile F.B kapışıyo şampiyonluk için, ligin bitmesine de az kalmış, bizim şampiyonluk şansımız yok. Spiker kız ısrarla soruyor : "bu sezon kim şampiyon olur, G.S mi F.B mi ?"... Pascal var ya Pascal..! Bu soruya "ben Beşiktaş'ın şampiyon olmasını isterim, gerisi beni ilgilendirmez" diye cevabı yapıştırıyo ! Pascal Nouma'nın, Beşiktaş'ın değerlerini Demirören'den az bildiğini iddia edecek var mı ? Yok be abi. Yok işte... Koskoca Beşiktaş başkanı ağır değil... Vakur değil... Alışageldiğimiz gibi ASİL değil ! Medya gülü...
"El değmemiş temiz bir lig istiyoruz" diye pankartla takımı sahaya çıkarıp medyadik hareketler yaptı... Sen yönetim olarak o işleri bırak ! Sen topuna bak. Sanane hakemden, federasyondan. Onlara ben laf ederim tribünden. Ben Beşiktaşımın hakkını yedirmem tribünden. Sen ağır ol, büyük ol... Cevap verip aynı seviyeye düşme. Seba'nın bi röportajında dediği gibi ; "biz her maç 3 gola attık da hakem mi vermedi"..! "Ben bu takımın sahada, rakibi de, hakemi de, federasyonu da bir arada yendiğini gördüm"..!
Sen hakeme kız, de ki ; "sivas maçına paf takımla çıkıcaz". Hemen ardından kurduğun takım hafta içi Liverpool'dan 8 yiyince sözünden dön sivas maçına as'larla çık... Böyle bi utanç olabilir mi ?!! Bu kabul edilebilir mi ? Delikanlı adam sözünden döner mi ! Sen gururlu Beşiktaş taraftarının başını nasıl sokakta yere eğdirirsin ! 8 değil 15 gol yesin milyon dolar harcayıp kurduğun dandik takım, önemli değil. Ben yine başım dik yürürüm. Biz sevinmek için sevmedik bilader ! Ama sözünden dönersen başım önüme eğilir. Eğildi de... Daha da çok eğilir... Ya Sinan Engin'in kendisi kabul edilebilir mi ? cevabı belli olan soru sormayayım di mi :) Sabır sabır...
Pekiiiiiiiii... Bu kadar değerinden vazgeçiyosun, kapalıdaki locaları yıkmıyosun, olmadık topçular transfer ediyosun G.Sden F.Bden...
Ne için ?
Nasıl savunuyosun kendini camiaya ?
"Efendim ticari olarak kazanç sağlamak için localar gerekli"
"Efendim başarı için, rekabet için aldık bu sporcuları, profesyonellikte duygusallığa yer yok"
Ulan biz gerizekalı mıyız ! Localar bizi zengin mi yaptı, o topçular bizi şampiyon mu yaptı ??? Bilmem kaç milyon dolar borç içinde bi kulübüz ! Şampiyonlar liginde rezil olduk, 3 defa UEFA'da gruplardan çıkamadık. Şimdi de Metalist'den 4 yedik.
Sinan Engin çıksın şimdi UTANMADAN "hakem hakkımızı yedi, o yüzden UEFA'dan elendik" desin... Der haaa ! Beklenir yani...
Neyse bu adamlar hala burdaysa, bizim başımızdaysa suç bizde bizde ! Söz verip locayı yıkmadığı gün, söz verip PAF takımla sahaya çıkmadığı gün tepesine binicekti tribün... "Çarşı" ismi piyasaya düşürülmüş, ağızlara sakız olmuş, herkes Çarşı olmuş, kafasına göre Çarşı'yı feshetmeler...
GELİRİZ TRİBÜNE... TRİBÜNÜ BIRAKTIK DİYE BEŞİKTAŞIMIZI BIRAKMADIK... AMA BİZ GELİNCE NOBREYE BEŞİKTAŞ KAPTANLIĞI PAZUBANDI GİYDİRMEYİZ, RÜŞTÜYÜ KALE SOKTURMAYIZ, LOCANIN OLDUĞU KAPALIYA SIĞAMAYIZ...
Hepimiz Beşiktaş'ın iyiliğini istiyoruz. Bizi biz yapan değerleri kaybetmeden, sahalarda da başarılı olmasını istiyoruz... Ama önce 3 puan değil, önce gol değil, ÖNCE BEŞİKTAŞLILIK DİYORUZ !!!
Ama böyle olmaz ! Yönetim istifa demiyorum. Bu adamlar İSTİFA ETMEZ !
KAPALI Bİ SİLKİN VE KENDİNE GEL ! DEĞERLERİNİ KORU !
Eyvallah
Tolgahan Akkuş
değerlerin kaybını önlemek ne kadar önemli bu yazı çok iyi açıklıyor işte...günden güne maçtan maça yaptıkları şeylerle! Beşiktaşlılık deyince akla gelen saygı unsuru ortadan kalkıyor...kaldırıyorlar.Yedikleri lafların haddi hesabı olmayan,kendisini o kutsal armanın altına sokmuş herkes silkinsin artık...
yüreğinize sağlık.
Güzel bir yazı olmuş..
Ancak katılmadığım noktalarıda yok değil..
En güzel yeride
"Neyse bu adamlar hala burdaysa, bizim başımızdaysa suç bizde bizde ! Söz verip locayı yıkmadığı gün, söz verip PAF takımla sahaya çıkmadığı gün tepesine binicekti tribün."
"El değmemiş temiz bir lig istiyoruz" diye pankartla takımı sahaya çıkarıp medyadik hareketler yaptı... Sen yönetim olarak o işleri bırak ! Sen topuna bak. Sanane hakemden, federasyondan. Onlara ben laf ederim tribünden. Ben Beşiktaşımın hakkını yedirmem tribünden. Sen ağır ol, büyük ol... Cevap verip aynı seviyeye düşme. Seba'nın bi röportajında dediği gibi ; "biz her maç 3 gola attık da hakem mi vermedi"..! "Ben bu takımın sahada, rakibi de, hakemi de, federasyonu da bir arada yendiğini gördüm"..!
Seba ne güzel de demiş..
Eline sağlık..
Katılmadığım benim de noktalar var ama çok güzel olmuş eline sağlık
Hacettepe'ye 5 atsak da... değişen hiç birşey olmaz..
Metalist'e 4'ü biz atmış olsaydık da her şeyin yolunda olduğu anlamına gelmeyeceği gibi.
Delikanlı gibi : bu yazının daha çok okunması gerektiğini,
özellikle genç arkadaşların okuyup, her şeyin üç puandan ibaret olmadığını hatırlamaları için,
bu konu birinci sayfada olsun diye yazıyorum bu mesajı...
Biraz adilik de olsa olsun.. Kendim için bir şey istemiyorum..
HER ŞEY BEŞİKTAŞ İÇİN !!!
İSTİFA ULAN<!
Okumayanlar bir daha okusun diye...
Cem papila ile beraber oturup beşiktaş ile ilgili yorum yapanlardan ne beklenır sinan dün klupteydi bugun tv de yanyana daha niceleri var
Kaybolan tek değer ruh.. Bu da taraftarlardan değil ruhsuz topçulardan kaynaklanıyor.. Ya da ruhunu kaybetmiş topçulardan.. (Bkz. Serdar Özkan)
guzel yazı olmuş eline saglık
Valla çok güzel yazmışsın kesinlikle her cümlesine katılıyorum.. Bazı yerlerini okurken duygulandım hatta.. Çok güzel anlatmışsın gerçekten eline yüreğine sağlık..
hazır lig de bitti... şampiyon olduk. kupayı aldık... Tam zamanıdır, bizi biz yapan ve kaybedildiğinde yeri dolmayacak değerleri hatırlamanın.
Çünkü Beşiktaşlılık;
atılan bir golden,
alınan üç puandan,
şampiyonluk kupasından
ve bir futbolcu transferinden çok daha kutsaldır bizler için...
Yazıyı yazdığım tarihten bu yana manevi anlamda olumlu tek bir gelişme bile yok !
Yazıdakilere ilaveten, başkan demirören bir lafını daha yedi,
yine bir konuda çark etti...
Sonucu iyi veya kötü oldu önemli değil, koskoca Beşiktaşımızın başkanı bir sözünden daha döndü ; "Ben varken Mustafa Denizli kapıdan içeri giremez" demişti...
O da yalan oldu...
iyiki de yalan oldu iyiki de lafını yedi
besiktasin degerleri sayin sebaya küfredilerek bitirildi
bu bitimin bas sorumlusuda takimin esas sahibi taraftardir!
besiktas degerleri uzun uzun tartisilir,ama pascal besiktas degerlerinin sahibi olamaz.
bu tartismasiz bi gercektir!
baska takimlardan futbolcu alinmasinin elestirileri cok abartili,aldigin futbolcunun karakteri önemli.
ben bu konuda bi problem görmüyorum.problem baska takima zarar vermek icin yapilan yanlis transferlerdir
besiktas degerleri binalara yapilan eklemelerle veya yikmalarla kaybolmaz,o binanin icini dolduranlarin gösterdikleri tavirla kaybolur
Evet Seba'ya küfür sonun başlangıcıydı gerçekten... Maalesef yaşandı...
Özür de dilendi ama, "ok yaydan çıktıktan sonra dönülür mü geriye demiş" şair.
Pascal Nouma tabi ki tek başına Beşiktaş değerlerinin sahibi olamaz ama Beşiktaş'ın gelmiş geçmiş en önemli sembollerinden biri olmuştur taraftarın gönlünde... Yoksa kimse Beşiktaş'tan büyük olamaz.
Seba Başkanımızın ardından gelen yönetimler Beşiktaşlılıktan uzak öyle tavırlar sergilediler ki , Beşiktaşımızın değerleri ciddi manada zarar gördü...
Serdar Bilgili zamanında, profesyonelleşme adı altında Beşiktaş'ın kimyası bozuldu... Demirören zamanında inanılmaz bir hızla yozlaşma, bozulma devam etti. Oysa ki, çağa ayak uydurmak ve rekabet edebilirliğini korumak ayrı şeylerdi, Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan ve siyahbeyazı farklı kılan temel değerler farklı... Pekala, dik durarak, her şeyin maddesel değerle ölçüldüğü futbol dünyasına inat duruşunu bozmadan da rekabet edilebilirdi... Ama öyle olmadı...
Feneden gs'den topçu alınması konusundaki fikrim zaten sabit ;) Dünyanın en efendi, en yeteekli topçusu olsun, fener veya gs forması giydiği anda benim için sonsuza kadar bitmiştir. Beşiktaı Beşiktaş yapan değer tabi ki TEK BAŞINA bu değildir... Bu muhafazakarlık ya da fanatizm ya da adı herneyse, Beşiktaş'ın taşlarından biridir... daha doğrusu biriydi...
Rahmetli Kazım Kanat da, bazı aşırılıkları olsa da, bu gibi konulara çok temas eder ve hatta çağa ayak uyduramamakla suçlanırdı... Aklıma geldi paylaşayım istedim.
çarşı dediğiniz kişiler yada kuruluş benim için seba döneminden sonra bitmiştir onlar değilmiydi seba yı küfürlerle gönderenler onlar değil miydi ahmet dursun seba gitsin diyenler seba dan daha beteri geldi başımıza demirören diye boşuna dememişler gelen gideni aratır diye bu kadar başarız sezonlar geçirdik başkanımız dediğimiz insan bizim yüzümüzü 50 kere kara çıkardı ama seba yı gönderen çarşı birden sustu ne olursa olsun böyle bi başkana bi kere bile istifa demedi diyemedi diyemedi çünki iş artık rant a dönmüştü bizim aşkımız paraya bedava bilete satılır olmuştu iş o gün bütün beşiktaş değerleri hiç dönmemek üzere mezara gömülmüştür
Alıntı yapılan: eyup1903 - Haziran 15, 2009, 21:11:21
çarşı dediğiniz kişiler yada kuruluş benim için seba döneminden sonra bitmiştir onlar değilmiydi seba yı küfürlerle gönderenler onlar değil miydi ahmet dursun seba gitsin diyenler seba dan daha beteri geldi başımıza demirören diye boşuna dememişler gelen gideni aratır diye bu kadar başarız sezonlar geçirdik başkanımız dediğimiz insan bizim yüzümüzü 50 kere kara çıkardı ama seba yı gönderen çarşı birden sustu ne olursa olsun böyle bi başkana bi kere bile istifa demedi diyemedi diyemedi çünki iş artık rant a dönmüştü bizim aşkımız paraya bedava bilete satılır olmuştu iş o gün bütün beşiktaş değerleri hiç dönmemek üzere mezara gömülmüştür
Eyüp, bu cümleleri kuran birileri varsa hiçbir şey hiçbir yere gömülmemiştir...
Rüzgarım kayadan alacağı en çok tozdur.
Hepimiz farkındayız işte, çok haklısın söylediklerinde... Bu farkındalık durumu bile umuttur. En azından kendi çocuklarımıza Beşiktaş'ı çıkarsız sevmeyi öğreticez
tek umudumuz onlar değil mi zaten
yazının her cümlesıne katılıyorum tolgahan abi
ellerine sağlık
okumayanlar mutlaka okumalı...
degerler kaybolan degıl artık kayboldu bitti hepsi kalmadı ne var ne yok basımızda ona buna b.k atan bır baskan sozunun yemede ustune olmayan bır baskan ve en onemlısı ve en uzuldugum nokta içinde beşiktaşlıdan cok rantcının old. bir trıbun var
varsın bi 6yıl daha sampiyonluk gelmesın umurumuzda olurmu bir aglarız 2uzuluruz ama sonra sineye atarız ama degerlerımız bakı kalır....
Yazı güzel teşekkürler katılmadığım noktalar elbette var ama genel anlamda beğendim. :alkis
"Çarşı" ismi piyasaya düşürülmüş, ağızlara sakız olmuş, herkes Çarşı olmuş, kafasına göre Çarşı'yı feshetmeler...?
Bu cümleyi anlayamadım? Kafasına göre derken?
Kimseye sormadan etmeden semtten yeterli sayıda kişinin görüşünü - olurunu almadan, ÇARŞI siyasi partiymiş gibi "basın açıklamalrıyla" Çarşı'yı feshettiler ya kardeş ;)
o muhabbet işte
detayını tam bilmiyorum sen semtin içindensin daha bilgilisindir yorum yapamayacağım abicm.. peki.. ;)
Alıntı yapılan: Bircan* - Haziran 17, 2009, 11:00:20
detayını tam bilmiyorum sen semtin içindensin daha bilgilisindir yorum yapamayacağım abicm.. peki.. ;)
Küçücük bir örnek ;
Seneyi tam hatırlamıyorum... İnönüde maçımız var semtteyiz, bilet yok... Parası olan da var olmayan da.. ama ekseri para-pul yok daha liseye gidiyoruz. Abilere bilet falan soruyoruz. Çift turnike kovalıyoruz kapalı önlerinde... Ben ne yaptım ne ettim girdim. Ama arkadaşım rıza burak falan giremediler... Kapalının üst katının iç tarafından yol görünürdü. yani giriş kısmına yukardan bakılabilirdi eskiden, localar yokken.. Ordan bakıyoruz aşşa, millet girmek için bekliyo, çabalıyo...
O sırada Gökhan Abi geldi, karaborsacının birinin ağzını yüzünü kırdı... Biletlerine el koydu, orada bekleyen gençlere, Beşiktaş diye haykırmak için gelmiş ama cebinde parası olmadığı için maça giremeyecek kardeşlerine biletleri dağıttı...
Böyleydi eskiden...
Şimdi kapalıda ne Gökhan Abi var, ne onun gibiler, ne biz gidiyoruz, ne de eski eşraf...
Karaborsacılar da belinde silahla bilet satıyo, bazı yolunu şaşırmış arkadaşlar da işbirliği içinde bu adamlarla...
Bundan 7-8 sene önceki tribün olsa, ne demirören kalırdı, ne loca kalırdı...
"Alayına isyan ölümüne Beşiktaş"tı evvelden...
Şimdi, "denegelere dikkat edelim, kimseyi üzmeyelim" felsefesiyle hareket ediliyor.
Maalesef
anladım abi.. kapalı senin gibilerle silkinip kendine gelebilir. biz de lise tayfasıyız daha. istanbulda olmadığımız için de hasretiz aşkımıza,, bazı deplasmanlara gidiyoruz sadece.. bizlerr için, geleceğimiz için sizden bir şey istiyorum;
ALAYINA İSYAN İNADINA BEŞİKTAŞ!
çok şey mi istedim !?
çok şey istemedin de kardeş, çark öyle bi kurulmuş ki... elini attığın taşın altından kök derinlere kök salmış ağaçlar çıkıyo.
Bu haliyle bile Beşiktaş'ın yeri apayrıdır... Eski günlere geri dönülür mü ...? zaman gösterir, mücadeleye devam ;)
Safları sıklaştıralım..
Çünkü bizim mücadelemizin adıdır BEŞİKTAŞ..!!