Forumumuz da 'Arabesk' 'Rap' 'Rock' topicleri var ama 'Türkü' topicimiz yok...
Son zamanlarda iyice arka plana itilen türkülerimizi unutmayalım arkadaşlar onlara gereken değeri verelim...
Türkülerimiz canımız, kanımız, hayatımız, bizi en iyi anlatan ezgiler onlar...
Dünümüzü bugüne, bugünümüzü de yarına onlar taşıyacaklar emin olun...
Zengin kültür mozaiğimizin en değerli parçaları olan türkülerimizi bu topicde konuşalım :)
Neşet Ertaş dinlemeyi cok severim.
Bir şarkısınıda koyalım buraya :)
www.youtube.com/watch?v=YXXZf0rohrw
ahmet şafak-gesi bağları çok güzel söylüyot gerçekten dinlemenizi tavsiye ederim
ahmet şafağın diğer şarkılarıda güzel
konunun fikir sahibi sensin burak
senin acmani bekledim konuyu
her hafta bi türkücümüzü tanitabiliriz buradan
zahidemde bi baska güzel
eline saglik bahadir
ben yavuz bingöl' ve servet kocaka'ya dinlemeyi çok severim
Ahmet abi ustalardan başlayalım bence tanıtımlara...
Malesef çoğu sanatçımızın değerini öldükten sonra anlıyoruz, yaşarken değerlerini bilelim...
Güzelliğin On Para Etmez
Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa
Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yazılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa
Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşıkla maşuk olmasa
Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
O sana aşık olmasa
Kara Toprak
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Beyhude dolandım (ey yar) boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır
Nice güzellere (ey yar) bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne faydalandım
Her türlü isteğim (ey yar) topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Gine beni karşıladı gülinen
Benim sadık yarim kara topraktır
İşkence yaptıkça (ey yar) bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır
Havaya bakarsam (ey yar) hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır
Bütün kusurlarım (ey yar) toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır
Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yetirdi
Hergün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır
Dileğin var ise Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yarim kara topraktır
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul Allah' a
Hak'kın hazinesi gizli toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır
Her kim ki Olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i (ey yar) bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır
AŞIK VEYSEL
Ustaları tanıtmaya Neşet Ertaş'tan başlıyorum...
Ahmet abi ve Bahadır sizin için :) ;)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Neşet Ertaş 1943 yılında Çiçekdağı'na bağlı eski adıyla ABDALLAR yeni adıyla GIRTILLAR köyünde doğdu. 7 kardeşi olan Neşet Ertaş ailenin 2. çocuğudur ve kardeşlerinden müzikle ilgilenen yoktur. 5-6 yaşlarında bağlama ve keman çalmaya bağlayan Neşet Ertaş babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik ediyordu. Geçimlerini düğünlerde aldıkları paralardan temin eden Ertaş'lar birlikte 8 yıl Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat ve köylerini gezerek bu işi sürdürdüler. Neşet Ertaş bu işlerle uğraşmaktan okula da hiç gidememiştir.
14 yaşında çalışmak için İstanbul'a giden Neşet Ertaş'ın iş bulması kolay olmadı. Karın tokluğuna çalışacağı bir işe dahi razı olan sanatçı bir gün Şençalar Plak adında bir şirkete gider. Şirketin sahibi olan Kadri Şençalar Neşet Ertaş'ı dinler ve çok beğenir. ''Neden Garip Garip Ötersin Bülbül'' adlı ilk plağı 1957 yılında Şençalar plak tarafından piyasaya çıkarılır. Neşet Ertaş bu arada Beyoğlu'nda da bir gazinoda sahneye çıkmaktadır.
2 yıl İstanbul'da çalışan Neşet Ertaş daha sonra Ankara'ya gelir ve sahne hayatı burada devam eder. Ankara' da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanışır ve hemen evlenirler. İki kız bir erkek çocukları olur. Ama bu evlilik mutlu sürmemektedir. Neşet Ertaş bu arada askere gider. 1962'de İzmir Narlıdere'de askerliğini yapan Neşet Ertaş askerlik dönüşünde Leyla Ertaş ile süren 7 yıllık evliliğini bitirip ayrılır. Plak üzerine plak yapan Neşet Ertaş konserleriyle de bir çok şehri 6-7 defa gezdi. Beste ve plaklarıyla çok meşhur olan Neşet Ertaş her yerde aranan bir sanatçı olmuştu. Özellikle orta Anadolu düğünlerinin değişmez sanatçısıydı. Neşet Ertaş düğünlerdeki içkili sofraların sayesinde alkolün dozunu da artırmıştı. Dolayısıyla sıhhati de bozulmaya bağladı ve 1978 yılında parmakları felç oldu. Müzisyenlikten başka mesleğide olmadığı için işsiz ve parasız kaldı. Çok perişan bir hale gelen Neşet Ertaş tedavi olacak parayı dahi bulamadı. Çareyi 1979'da Almanya'da bulunan kardeşinin yanına gitmekte bulan Neşet Ertaş, tedavisini de orada yaptırdı. Eşinin yanında olan 3 çocuğunu da daha sonra yanına aldıran sanatçı mesleğine de Almanya'da tekrar başladı. Türklerin bulunduğu yerlerde gazino ve düğün salonlarında çalıp söylemeye başladı.
Kaset ve sahne çalışmalarına Almanya'da devam eden sanatçı kendisi okula gidemediğinden dolayı çocuklarının okumaları için elinden geleni yaptı. 1 Oğlu 2 Kızı olan sanatçı ; oğlunu hem üniversitede okutmakta hem de iyi bir müzisyen olarak yetiştirmektedir. Evli olan kızı da eşiyle birlikte üniversitede öğrenim görmektedirler.
Neşet Ertaş'a babasının hayatı ve sanatı ile ilgili bir soruya;
"Babam Kırşehir'den çıkmış, Keskin"e gelmiş, anamınan evlenmiş. Çiçekdağı'nın Gırtıllar eski adıyla Abdallar köyü denilen 20 haneli küçük bir köye gelip yerleşmiş. Ben o Abdallar yeni adıyla Gırtıllar köyünde dünyaya gelmişim.
Babam sazıynan sesiynen tanınmış engin gönül , hoşgörüsüynen sevilen bir sanatçıydı. Saz çalmasını Yusuf Usta'dan öğrenmiş. Geçinmemizi sazıyla temin ederdi. Anamı Keskin'den almış, kendisi Kırşehir'li olmasına rağmen uzun yıllar Keskin'de kalmış, Hacı Taşanı yetiştirmiş. Kırıkkale ve Yozgat'ın köylerini, İç Anadolu'nun birçok köylerini sazı omzunda gezmiş, her yerde türküler avazlar bırakmış. 5-6 yaşımda babam beni yanına aldı. Gittiği yerlere beni de götürürdü. Birlikte 8 yıl Yozgat, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Keskin ve Yerköy'ü köyleriyle beraber gezip düğün çalardık. Geçimimizde
verilen bahşişlerden olurdu.
En sonunda Kırşehir'e gelmiş 1980 de mi 1981 de mi rahmete kavuşmuş oldu." şeklinde cevap vermiştir. Neşet Ertaş'a bağlama çalmaya kaç yaşında başladığını sorduğumuzda ise; "Ben dünyaya geldiğimde sazı göbeğime koymuşlar'' şeklinde cevap vermiştir. Bağlama öğrenmesinde babasının çok etkisi ve emeği olduğunu söyleyen sanatçı, Bayram Aracı, A. Gazi Ayhan, Refik Başaran gibi bağlama ustalarını da çok beğenerek dinlediğini ifade etmektedir. Sanatçı; bir bağlamada hangi özellikleri arıyorsunuz? şeklindeki sorumuza ;
"Oyma saz ve çok perdeli olsun." diye cevap vermiştir.
Bağlamalarını da oyma tekne yapan ustalara yaptırmayı tercih eden sanatçı, bağlamalarına da 7 tel takıp, kendi sesine göre akort yaptığını söylemektedir.
Sanatçının bağlamasından duyduğumuz bazı sesleri, başka bağlamaları dinlediğimizde duyamamaktayız. Sanatçı bunun nedenini bağlamasındaki perde ayarlarını kendisinin yapmasından dolayı meydana gelen bir farklılık olduğu ifade etmektedir.
Sanatçı bestelerini, sôz ve müziği aynı anda düşünerek yaptığını, şimdiye kadar kaç bestesi ve kaseti olduğunu hatırlayamadığını ve kendi eserlerini en iyi icra eden sanatçıların da Gülşen Kutlu, Nezahat Bayram, Neriman Altındağ Tüfekçi olduğunu söylemektedir.
Neşet Ertaş'a bir çok eserlerinde adını kullandığı ve ona türküler yaktığı Leyla'nın kim olduğunu sorduğumuzda;
"Eski eşim ve çocuklarımın anası Leyla Ertaş'tır. Ama ayrıldıktan sonra türkülerimde Leyla ismini artık kullanmıyorum."diye cevap verdi. Neşet Ertaş, kendisine ait türkülerin son kıtalarında "GARİP'' mahlasını kullanmaktadır. Kendisi bunun nedenini şöyle açıklamaktadır.
"Soyadı yokken bize Garipler derlermiş. Gerçektende biz garip, yani ezilmiş, hor görülmüş, Abdal diye nitelendirilmiş, aşağılanmışızdır. O gariplik bende kaldığı için garibim diyorum. Sanatçı BOZLAK'ın tanımını da Feryattır, Ağıttır." olarak yapmıştır.
Neşet Ertaş'a ilk plağını yapmasında maddi ve manevi yardımı olanları sorduğumuzda;
"Kadri Şençalar'dır. Kendisi benimle çok yakından ilgilendi, bana plak okuttu. Beyoğlu saza götürerek bana proğram aldı ve onun sayesinde sahne hayatım başladı." diye cevap verdi. Sanatçı şimdiye kadar sazı ile hiç bir sanatçıya eşlik etmediğini, sadece tek olarak çalıp söylemeyi tercih ettiği söyledi.
Neşet Ertaş önceki bestelerinin çoğunda sevgiliye duyulan aşk ve özlem konularını işlemişti. Son kasetlerindeki (Nerde ne arıyorsun, Yolcu, Şirin Kırşehir, Benim Yurdum) bestelerinde ise insanlara belli mesajlar veriyor. Allah aşkı, insan hakkı ve sevgisi, ana ve babaya duyulan özlem, ilim ve cehalet, memleket hasreti, ölüm gibi. Sanatçı bunun nedenini şöyle açıklıyor:
"Aşık Veysel in de dediği gibi benim sadık yarim gara topraktır. Gözünen görülen, e!inen tutulan, yediğimiz içtiğimiz, canımız topraktır. Bu toprağın en güzeli insandır, insanların en güzeli de anamız ve yarimizdir.
İnsanı seven insan; Hakkı sever, bizde o Hakkın aşığıyız. Şüphesiz ki ölmez, yitmez, yemez, içmez, solmaz bir tek Allah' tır. Allah hepimizi eşit yaratmış. Haksızlık, cana gıyma, düşük görme olmasın. Allah'tan geldik Allah'a gideceğiz. Cehalete hatırlatabildimse mutluyum."
Türkiye'de konserler vermeniz için teklifler yapılıyordur. Bu teklifleri nasıl karşılıyorsunuz? sorumuza sanatçı şöyle cevap verdi:
"Kabul etmiyorum. Çünki; kırk yıl o garip vatandaşlarımın ekmeğini yedim. Tekrar konser verip onların cebindeki ekmek paralarını alamam. Ama onlara televizyondan bedava konser veririm."
Sanatçı tüm ailesinin Almanya'da olduğunu, çocuklarının üniversitede okuduğunu ve kendisinin de müzisyen olarak çalışmaya devam ettiğini, dolayısı ile Türkiye' ye kesin dönüş yapmayı, şimdilik düşünmediğini ifade etmektedir.
Neşet Ertaş Türkiye'de halk müziğinin şu andaki yeri hakkında şöyle düşünüyor:
"Halk müziği ölümsüzdür. Yeter ki yürekten okuyan, yürekten çalan olsun. Şu anda çalan olsun okuyan olsun verimlilik göremiyorum."
Halk müziğine büyük emeği geçmiş bir sanatçı olarak TRT ve Kültür
Bakanlığı'nın size gösterdiği ilgiden memnunmusunuz? diye sorduğumuzda:
"Hayır memnun değilim. Muzaffer Sarısözen 14 yaşımda iken beni mektupla çağırır, misafir olarak çaldırır, okuturdu. Daha sonra imtihanla mahalli sanatçı olarak radyoya girdim. 23 sene her ay 2 proğram yapardım. Halk müziği yöneticilerinden çok bencil insanlar vardı. Beni çıkardılar, istediğim gibi çaldırıp söyletmediler. Bende terk ettim." diye cevap verdi.
Neşet Ertaş'a, şimdiye kadar sizin ve babanızın hakkında herhangi bir
araştırma yapıldı mı? diye sorduğumuzda;
"Benim hakkımda, yani bana sorulmadı. Ama babamın hakkında kendisinden soranlar olmuştur." diye cevap verdi.
Orta Anadolu türkülerini ve bozlaklarını en iyi yorumlayan mahalli sanatçılardan biri olan Neşet Ertaş'ın eserlerinin ve müzik çalışmalarının bilinmesinin gerekliliği ile birlikte sanat hayatının ve kendisinin yaptığı müzik hakkında düşünce ve yorumlarının da bilinmesi gerekmektedir.
Neşet Ertaş gibi bir çok mahalli sanatçı hakkında bu tür çalışmalar yapılmadığı için eserleri ve yaşantısı hakkında yazılı bilgiler bulmakta güçlük çekilmektedir. Dileğimiz bu tür çalışma ve yazıların artmasıdır.
Neşet Ertaş'ın incilerinden bi kaçı:
Neredesin Sen
Şu Garip Halimden Bilen İşveli Nazlı,
Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen.
Tatlı Dillim Güler Yüzlüm Ve Ceylan Gözlüm,
Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen.
Sinemde Gizli Yaramı Kimse Bilmiyor,
Hiç Bir Tabib Su Yarama Merhem Olmuyor.
Boynu Bükük Bir Garibim Yüzüm Gülmüyor,
Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen
------------
Kendim Ettim Kendim Buldum
Karadır Şu Bahtım Kara
Sözüm Kar Etmiyor Yare
Yüreğimi Yaktı Nara (Eyvah Ey...)
Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum
Bilmez Yar Gönülden Bilmez
Akar Göz Yaşlarım Dinmez
Bir Kere Yüzüm Gülmez (Eyvah Ey...)
Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum
Söylerim Sözüm Almıyo
O Yar Yüzüme Gülmüyo
Garip Gönlümü Bilmiyo (Eyvah Ey...)
Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum
----------------
Gönül Dağı Yağmur Yağmur
Gönül Dağı Yağmur Yağmur Boran Olunca
Akar Can Özümden Sel Gizli Gizli
Bir Tenhada Can Cananı Bulunca
Sinemi Yaralar Yar Oy Yar Oy Dil Gizli Gizli
Dost Elinden Gel Olmazsa Varılmaz
Rızasız Bahçanın Gülü Derilmez
Kalpten Kalbe Bir Yol Vardır Görülmez
Gönülden Gönüle Yar Oy Yar Oy Yol Gizli Gizli
Seher Vakti Garip Bülbül Öterken
Kirpiklerin Oku Yar Yar Cana Batarken
Cümle Alem Uykusunda Yatarken
Kimseler Duymadan Yar Oy Yar Oy Gel Gizli Gizli
------------
Evvelim Sensin
Cahildim Dünyanın Rengine Kandım
Hayale Aldandım Boşuna Yandım
Seni İlelebet Benimsin Sandım
Ölürüm Sevdiğim Zehirim Sensin
Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin
Sözüm Yok Şu Benden Kırıldığına
İdip Başka Dala Sarıldığıma
Gönülüm İnanmıyor Ayrıldığına
Gözyaşım Sen Oldun Kahirim Sensin
Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin
Garibim Can Yıkıp Gönül Kırmadım
Senden Ayrı Ben Bir Mekan Kurmadım
Daha Bir Gönüle İkrar Vermedim
Batınım Sen Oldun Zahirim Sensin
Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin
Beni biLen biLir Musa ErogLu diyorum onceLikLe..
1946 yilinda Mersin'in Mut Kazasi'nda doğdum. O zamanlar Mut 2500 nüfuslu bir ilçeydi.
Saz çaliyordum. Saz çalma babadan-dededen kalma gelenekti, aslinda. Bunu ögrenmek adeta zorunluluktu. Esasinda bizim köyün disinda, Mut'tun diger köylerinde saz çalmak-türkü söylemek pek yoktu. Yörede "Karacaoglan"la ilgili gelenegi, senligi sürdüren bir köydü, bizimkisi. Çevrede davul-zurna disinda müzikal pek bir renklilik yoktu. O yüzden bizim köy biraz da dislanmisti çevre köylerce. Şenlikte oynadığım Karacaoğlan rolü beni çok etkiledi ve böyle sürüp gitti. Sürekli çalisarak, kendimi gelistirerek sanatimi bugünlere getirdim. Bu sanat ve her sanat için bir ömür yetmez aslinda. Bir altyapi zaruri, okul zaruri tabii egitim temel zaruriyet. Mut'ta bir folklor gurubu olusturuldu. Ben orada görev aldim. O Karacaoglan oyununun, beni pesinden sürükleyen o oyunun pesinden gittim hep.
Gezebildigim bölgelerde, Trakya hariç, Anadolu'nun birçok köyüne ulastim. Sadece Çorum'da 340 köy gezdim. Anadolu'da gördügüm su; yasamlarin inançlarin yüzde doksani ortak. Gelenek ve görenekleri ortak. Yani ortak bir kültürleri var. Anadolu'daki kültür zamanla bir mozaige dönüsmüs. Biz kendi gelenek ve göreneklerimizi "sehirli kalibi" içine oturtmaya çalismisiz. Sehirle özdeslestirmeye çalismisiz. Halbuki, çok uzunca bir evrim bu. Belki göçebe yasami sehirli için garip gelebilir; ama sehirlinin büyük kismi huzursuzdur, yasamindan. Kirsal alandan sehre göçte, yozlasma yasamis. Alt yapiya uyum yok. Sorunlar çok. Dil mesela, hiçbir zaman köydeki, obadaki, yayladaki insan sehirdekiler gibi konusamaz. Konusmasi da beklenemez. Benim için bile bu böyledir. Sehir bambaska, sehircilik bambaska bir seydir. Bu tasinmayla gelen insanlar, korunmuyor. Kurban Bayrami'nda apartmanda kurban kesen insaninin çaresizligini düsünün. Halbuki o insan köydeyken, bunu çok dogal ve rahat yapiyordu. O kültür sehre tasinmamis demek ki. Kültürel ögeler budanmaya basladigi zaman, o güzel türkülerle yogrulan insanlarin ileriye dogru bakislari da törpülenmistir. Bu yüzden bosluktadir. Köyde dogmus, büyümüs, olan biri olarak, her sene köyümü ziyaret ederim. Bu bir hasrettir. Bunu hiç ihmal etmedim. Simdi köyle sehir, sehirli ve köy kökenliler arasinda bir kopukluk var. Keske bu kopukluk giderilebilse. Böyle bir toplumda müzikle, gelenekle, türkü de törpülenir.
Anadolu'daki müzik formu incelenirse, Ege Bölgesi'nde genis bir müzik formu oldugu görürüz. Mesela o zeybeklerdeki incelikler, etimolojik yapidaki güzellik, estetik ne kadar hos. Sözler çok az, müzik daha fazla. Iç Anadolu'da sözler daha fazla, müzik daha az. Ege ve Karadeniz: Ege'de, ihtiyaçtan dolayi (sosyolojik nedenlerden taassuptan filan kaynaklanan) müzikli renklilik çesitlilik var. Bunu çaliyor. Daha evvel ne yapiyor? Bogaz havasi dedigimiz bir sey var. Ilk önce havasiyla yüksek perdeden ihtiyaçlarini seslendiriyor. Bu ihtiyaç, bir alt yapidan doguyor. 30-40 bin kisilik konserler yapiliyordu, Ege'de. Müziklerin bu kadar çesitli olmasinin Grek Kültürü'yle mutlaka bir ilgisi var. Rodos'tan, Girit'ten derlenen türkülere baktigimiz zaman, sadece sözleri farkli. Yunanca söylüyor, biz burada onun Türkçesi'ni söylüyoruz. Bu müzik, bu halkin alt yapisinin rafineliginin yansimasidir. Dogu Anadolu'da ise, iki veya üç dört sesten olusuyor melodiler. Iç Anadolu'da da daha az. Karadeniz'de geçmisteki Pontuslarin torunlari vardir. Ama bir kemençenin çalimi, hiç de küçümsenecek birsey degil. Tüm Anadolu'nun incelenmesi gerekiyor yani teker teker.
1965'teki iki tane 45'lik yaptim. Dinsel motifli seyler okumustum. O günden bugüne 1979'de bir uzunçalar yaptim. 15 tane kaset yaptim. 45'likleri sayamiyorum. Daha fazla. Ayrica sanatçi kardeslerimle yaptigim ortak 7 kaset var. "Muhabbet" adini vermistik adina. En son Arif Sag'la resital seklinde yapmistik. Bir de en son UNESCO için bir çalisma yaptim. UNESCO'dan Henri le'Comte isimli bir Asya müzikleri arastirmacisi, sürekli gezilerle, incelemelerle müzik çalismalari yapiyor. Bütün Türki Cumhuriyetler'inde çalinan müzik araçlarinin çogunun CD'lerini yapmis, kayitlari kendisi yapiyor. Benimle de baglantiya geçti ve benimle de CD çalismasi yapti. 1980'li yillardan itibaren müzik yönetmenliklerim var. Birçok müzisyenin yetismesinde katkilarim vardir. Belkis Akkale, Bedia Akartürk, Selda Bagcan, Ümit Tokçan.... Anadolu'daki semahlarin kaybolmamasi için, "Bin Yillik Yürüyüs" isimli 90 dakikalik 2 CD semahlari yaptim. Ticari amaçli degildir bu. Ileriye kalabilmesi için kaybolmasin diye. Bunu halk kültürüne bir katki olarak görüyorum. Bunlari yasama geçirmek için, 1980'den(1983) sonra insanlara baglama felsefesini ögretmek için de bir dershane açtim.
MusaEroglu.
Vede hastaLik yapan turKu
http://www.youtube.com/watch?v=reZ2FO7BHJ0
Aşık Veysel Şatıroğlu
1894 - 1973
HAYATI
Veysel Şatıroğlu,1894'te Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Veysel'in dünyaya geliş öyküsü, Anadolu köylerinde hemen birçok çocuğun yaşadığı olağan bir doğum biçimidir. Ama, bugün özellikle dışarıdan bakanlar için ilginçtir, olağandışıdır. Anlatmak gerekirse, annesi Gülizar Ana, Sivrialan dolaylarındaki Ayıpınar merasında koyun sağmaya giderken sancısı tutmuş, oracıkta dünyaya getirmiş Veysel'i. Göbeğini de kendisi kesmiş, bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye dönmüştür.
Veysellere yörede "Şatıroğulları" derler. Babası "Karaca" lakaplı, Ahmet adında bir çiftçidir. Veysel'in dünyaya geldiği sıralar, çiçek hastalığı Sivas yöresini kasıp kavurmaktadır. Veysel'den önce, iki kız kardeşi çiçek yüzünden yaşamlarını yitirmiştir.
Yedi yaşına girdiği 1901'de Sivas'ta çiçek salgını yeniden yaygınlaşır; o da yakalanır bu hastalığa. O günleri şöyle anlatıyor: "Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım... Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bu gündür dünya başıma zindan."
Bu düşmeden sonra Veysel'in belleğine bir de renk işler: Kırmızı. Düşerken büyük bir olasılıkla elinde sıyrık oluyor, kanıyor. Bunu eşi Gülizar Ana şöyle anlatıyor: "Bilinmez değilsin, renklerden yalnız kırmızıyı hatırladı. Gözleri gönlüne çevrilmeden önce, yani çiçek hastalığına yakalanmadan önce düşmüştü. Kan görmüştü. Kanın rengini hatırlardı yalnız. Kırmızıyı... Yeşili de elleriyle bulur ve severdi."
Sağ gözünün görme şansı varmış, ışığı seçebiliyormuş bu gözüyle o sıralar. Yalnız yakınlardaki Akdağmağdeni'nde doktor varmış. Babasına "Çocuğu Akdağmadeni'ne götür, orada gözünü açacak bir doktor var" demişler. Sevinmiş babası.
Ne var ki, olumsuzluklar yakasını bırakmamış Veysel'in. "Bir gün inek sağarken babası yanına gelmiş. Veysel ansızın dönüverince; babasının elinde bulunan bir değneğin ucu öteki gözüne girivermiş. O göz de akıp gitmiş böylece."
Ali adında bir ağabeyisi ve Elif adında bir kızkardeşi varmış Veysel'in. Tüm aile çok üzülmüş, günlerce gözyaşı dökmüş bu hale. Bundan böyle bacısı elinden tutarak gezdirmeye, dolaştırmaya başlar Veysel'i. Gittikçe içine kapanmaktadır Veysel. Emlek yöresi olarak adlandırılan Sivas'ın bu âşığı/ozanı bol diyarında, Veysel'in babası da şiire meraklı, tekkeyle içli-dışlı biriymiş. Veysel'in dertlerini birazcık da olsa unutacağı bir uğraş olsun diye bir saz verir eline. Halk ozanlarından da şiirler okuyup, ezberleterek avutmağa çalışırmış oğlunu. Ayrıca yöre ozanları da zaman zaman babası Şatıroğlu Ahmet'in evine uğrar, çalıp söylermiş. Merakla dinlermiş bunları Veysel. Komşuları Molla Hüseyin de sazını düzenler, kırılan tellerini takarmış.
İlk saz derslerini babasının arkadaşı olan Divriği'nin köylerinden Çamışıhlı Ali Ağa'dan (Âşık Alâ) almış. Kendini de iyice saza vermiş; usta malı şiirlerden çalıp söylemeye başlamış. Karanlık dünyasını aydınlatan ozanlar dünyasıyla Çamışıhlı Ali tanıştırıyor daha çok Veysel'i. Pir Sultan Abdal, Karaoğlan, Dertli, Rühsati gibi usta ozanların dünyalarıyla tanışıyor böylece.
"Âşık Veysel'in hayatında ikinci mühim değişiklik seferberlikte başlamıştır. Kardeşi Ali de cepheye gitmiş, küçük Veysel kırık telli sazıyla yalnız kalmıştır. Harp patladıktan sonra Veysel'in bütün arkadaşları, emsalleri cepheye koşuyorlar. Veysel bundan da mahrum...
Böylece münzevi olan ruhunda ikinci bir inziva da açılmıştır. Arkadaşsızlık acısı, sefalet, onu çok bedbin, umutsuz ve mahzun ediyor. Artık küçük bahçesindeki armut ağacının altında yatıp kalkmakta, geceleri ağaçların ta tepelerine çıkarak içindeki derdini göklere ve karanlıklara bırakmaktadır."
O günlerini Aşık Veysel şöyle anlatır Enver Gökçe'ye;
"Eve girerim, yüzüm asık: anam babam halimi bilmez. Ben onlara derdimi, dokunmasın diye, açamam. Onlar benim kafa tuttuğumu zannederler, bense derdimi dökmekten çekinirim, öyle ki, sazdan bile farır gibi oldum."
Bunda biraz Anadolu'da "erkek oğlan" olgusunun etkisi varsa, daha çok Veysel'in vatanseverliğinin, vatana olan borcunu ödeme duygusunun ağırlığı vardır. Sonradan şöyle dizeleştirir bunu:
"Ne yazık ki bana olmadı kısmet
Düşmanı denize dökerken millet
Felek kırdı kolumu, vermedi nöbet
Kılıç vurmak için düşman başına.
Bugünler müyesser olsaydı bana
Minnet etmez idim bir kaşık kana
Mukadder harici gelmez meydana
Neler geldi bu Veysel'in başına."
Veysel'in annesi ve babası seferberlik sonlarına doğru "belki biz ölürüz ve kardeşi Veysel'e bakamaz" düşüncesiyle Veysel'i Esma adında, akrabalarından bir kızla evlendiriyorlar. Esma'dan bir kız, bir oğlu oluyor Veysel'in. Oğlan çocuğu daha on günlükken annesinin memesi ağzında kalarak ölüyor... Veysel'in acıları bununla da bitmiyor; aksilikler, talihsizlikler üst üste gelmeye başlıyor.1921'in 24 Şubat'ında annesi bir gün ondan onsekiz ay sonra da babası ölüyor. Bu arada bağ, bostan işleriyle uğraşıyor. Köye de bir çok âşık gelip gitmekte, Karacaoğlan'dan, Emrah'tan, Âşık Sıtkı, Âşık Veli gibi saz şairlerinden çalıp söylemektedirler. Köy odalarındaki bu âşık fasıllarından Veysel de geri kalmamaktadır.
Ağabeysi Ali'nin bir kız çocuğu daha olunca çocuklara ve işlere bakması için bir azap (hizmetkar) tutuyorlar. Bu hizmetkar ileride Veysel'in bağrında açılacak başka yaranın sebebi olacaktır. Bir gün Veysel hasta yatarken, kardeşi Ali de keven toplamakta iken, Veysel'in ilk eşi olan Esma'yı kandırarak kaçırıyor bu yanaşma. Veysel'in acılı yaşamına bir acı daha ekleniyor böylece.
Karısı bir başına bırakıp gittiğinde Veysel'in kucağında henüz altı aylık kızı varmış. İki yıl kucağında gezdirmiş Veysel onu, ne çare o da yaşamamış.
Bir şiirinde dile getirdiği gibi:
"Talih çile kadar sözü bir etmiş,
Her nereye gitsem gezer peşimde."
Bin katmerli acılar silsilesi kısacası.
"O artık alemden, bu diyardan uzaklaşmak, göçmek isteyen bir ruh haleti içindedir.1928'de en iyi arkadaşı olan İbrahim ile Adana'ya gitmeye karar veriyorlar. Fakat Sivas'ın Karaçayır köyünde Deli Süleyman isminde birisi âşığı bu ilk seyahatinden vazgeçiriyor. Veysel'i dinleyelim:
"Bu adam, saz çalarım dinler, söze başlarım keser. Gideyim derim, 'ah kivra, çoluk çocuk ağlaşıyor, gel gitme' diye elime ayağıma düşer. Nihayet dayanamadım, gitmiyorum vesselam diye bu seyahatten vazgeçtim."
Veysel'in köyünden ilk ayrılışı şöyledir: Zara'nın Barzan Baleni köyünden Kasım adında birisi Veysel'i köyüne götürerek iki üç ay beraber yaşıyorlar. Kendisini Adana'ya göndermeyen Deli Süleyman, Sivas'lı Kalaycı Hüseyin, Veysel'e yol arkadaşlığı ediyorlar. Dönüşte Veysel, Hafik'in Yalıncak köyüne ve Zara'nın Girit köyüne uğrayarak 9 liraya güzel bir saz alıyor; Sivas'tan Sivrialan'a dönerlerken arkadaşları bir "üç kağıtçı" grubuna yakalanarak bütün paralarını kaybediyorlar. Arkadaşları Veysel'in 9 lirasını da alarak kumara veriyorlar. Veysel bu hadiseden bir müddet sonra Hafik'in Karayaprak köyünden Gülizar adlı bir kadınla evleniyor."
1931 yılında Sivas Lisesi edebiyat öğretmeni olan Ahmet Kutsi Tecer ve arkadaşları "Halk Şairlerini Koruma Derneği"ni kuruyorlar. Ve 5 Aralık 1931 tarihinde de üç gün süren Halk Şairleri Bayramı'nı düzenliyorlar. Böylece Veysel'in yaşamında önemli bir dönüm noktası işlemeye başlıyor. Denebilir ki, Veysel için [kufur otomatik editlenmistir-uyarildiniz]utsi Tecer'le tanışması hayatında yeni bir başlangıcı işaretliyor.
1933'e kadar usta ozanlarından şiirlerinden çalıp söylüyor. Cumhuriyet'in onuncu yıldönümünde A. Kutsi Tecer'in direktifleriyle bütün halk ozanları cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal üzerine şiirler düzmüşler. Bunlar arasında Veysel de var. Veysel'in günışığına çıkan ilk şiiri böylece "Atatürk'tür Türkiye'nin ihyası"... dizesiyle başlayan şiir oluyor. Bu şiirin gün yüzüne çıkışı, Veysel'in de köyünden dışarıya çıkması oluyor.
O zaman Sivrialan'ın bağlı olduğu Ağacakışla nahiyesi müdürü Ali Rıza Bey, Veysel'in bu destanını çok beğeniyor, "Ankara'ya gönderelim" diye istiyor. Veysel de "Ata'ya ben giderim" diye vefalı arkadaşı İbrahim ile yayan yola düşüyor. Karakışta yalınayak, başı kabak yola çıkan bu iki arı gönül, bu iki insan örneği, üç ay yol çiğneyerek Ankara'ya geliyorlar. Veysel Ankara'da konuksever tanıdıkların evlerinde kırkbeş gün misafir kalıyor. Destanı Atatürk'e getirmek hevesiyle geldiğini söylüyorsa da destanı Atatürk'e okumak kısmet olmuyor. Eşi Gülizar Ana: "Ata'ya gidemediğine bir, askere gidemediğine iki; yanardı ki o kadar olur..." diyor. Ancak, Hakimiyet-i Milliye (Ulus) basımevinde destanı gazeteye veriliyor. Destan gazetede üç gün boyunca yayınlanıyor. Bundan sonra da bütün yurdu dolaşmaya, dolaştığı yerlerde çalıp-söylemeye başlıyor, seviliyor, saygı görüyor.
O günleri şöyle anlatıyor: "Köyden çıktık. Yaya olarak Yozgat köylerinden Çorum-Çankırı köylerinden geçip üç ayda Ankara'ya gelebildik. Otele gitsek para yok. 'Nere gidek? Nasıl Edek? " diye düşünüyoruz. Dediler ki: "Burada Erzurumlu bir Paşa Dayı var. O adam misafirperverdir." O zamanlar Dağardı diyorlardı, (şimdiki Atıf Bey Mahallesi) orada ev yaptırmış Paşa Dayı. Gittik oraya. Adamcağız hakikaten misafir etti. Birkaç gün kaldık o zaman, Ankara'da, şimdiki gibi kamyon filan yok. Bütün işler at arabalarıyla görülüyor. At arabaları olan, Hasan Efendi adında bir adamla tanıştık. O, bizi evine götürdü. Kırkbeş gün Hasan Efendi'nin evinde kaldık. Gideriz, gezeriz, geliriz; adam yemeğimizi, yatağımızı, herşeyimizi sağlar. Dedim ki: -'Hasan Efendi biz buraya gezmek için gelmedik! Bizim bir destanımız var. Bunu, Gazi Mustafa Kemal'e duyurmak istiyoruz! Nasıl ederiz? Ne yaparız? '
Dedi ki: -'Vallahi ben böyle işlerle ilgili değilim. Burada bir milletvekili var. Adı Mustafa Bey, soyadını unuttum. Bu işi ona anlatmak gerek. Belki size o yardımcı olabilir.'
Gittik Mustafa Bey'e derdimizi anlattık. Öyle böyle bir destanımız var. Gazi Mustafa Kemal'e duyurmak istiyoruz. 'Bize yardım et! ' dedik.
Dedi ki: -'Amaan! Şimdi şaire falan önem veren yok. Kıyıda köşede çalın çağırın. Geçin gidin! '
-'Yok öyle değil dedik. Biz destanımızı okuyacağız, Mustafa Kemal'e! '
Milletvekili Mustafa Bey, 'okuyun da bir dinleyeyim bakayım' dedi. Okuduk dinledi. O zamanlar Ankara'da çıkan Hakimiyet-i Milliye Gazetesi'yle konuşacağını söyledi. 'Yarın bana gelin! ' dedi. Gittik. 'Ben karışmam' dedi. Sonunda kesti attı. Biz ordan döndük geldik. 'Ne yapsak? ' diye düşünüyoruz. Sonunda, 'Matbaaya biz gidelim' dedik. Saza, tel alıp takmak eski telleri yenilemek de gerekti. Ulus Meydanı'ndaki çarşıya, o zamanlar Karaoğlan Çarşısı diyorlardı. Saz teli almak için Karaoğlan Çarşısı'na yürüdük.
Ayağımızda çarık. Bacağımızda şal-şalvar, şal-ceket, belimizde kocaman bir kuşak.! Efendim polis geldi: -'Girmeyin' dedi. 'Çarşıya girmek yasak! ' Bizi tel alacağımız çarşıya sokmadı.
Polis: -'Yasak diyoruz. Siz yasaktan anlamaz mısınız? Orası kalabalık. Kalabalığa girmeyin! ' diye diretti.
-'Peki girmeyelim' dedik. Polisi güya salmış gibi yürümeye devam ettik. Adam geldi, arkadaşım İbrahim'e çıkıştı. –'Kafadan gayri müsellah mısın? Girmeyin diyorum. Beynini patlatırım senin! ' diye çıkıştı.
-'Beyefendi biz dinlemiyoruz! Biz çarşıdan saz teli alacağız! ' dedik. O zaman polis, İbrahim'e: -'Tel alacaksan bu adamı bir yere oturt. Git telini al! ' Neyse gitti İbrahim teli aldı geldi. Tel taktık. Ama sabahleyin çarşıdan da geçemiyoruz. Sonunda matbaayı bulduk.
-'Ne istiyorsunuz? ' dedi müdür.
-'Bir destanımız var. Gazeteye vereceğiz! ' dedik.
-'Çalın bakayım; bir dinleyeyim! ' dedi. Çaldık dinledi!
- 'Ooo! Çok iyi' dedi. 'Çok güzel.'
Yazdılar. 'Yarın gazetede çıkar' dediler. 'Gelin de gazete alın! ' Orada bize telif hakkı olarak biraz da para verdiler. Sabahleyin gidip 5-6 gazete aldık. Çarşıya çıktık. Polisler:
- 'Oooo! Âşık Veysel siz misiniz? Rahat edin efendim! Kahvelere girin! Oturun! ' dediler. Bir iltifat başladı ki sormayın! Çarşıda bir zaman gezdik. Fakat yine Mustafa Kemal'den ses yok. Dedik: 'Bu iş olmayacak.' Amma Hakimiyet-i Milliye Gazetesi'nde destanımı üç gün birbiri üstüne yayınladılar. Mustafa Kemal'den yine ses çıkmadı. Köye dönmeye karar verdik. Fakat cebimizde yol paramız da yok. Ankara'da bir avukatla tanışmıştık.
Avukat: - 'Ben belediye başkanına bir mektup yazayım. Belediye sizi köyünüze parasız gönderir! ...' dedi. Elimize bir mektup verdi. Belediyeye gittik. Orada bize dediler ki: - 'Siz sanatkâr adamsınız. Nasıl geldinizse öyle gidersiniz! '
Döndük avukata geldik. 'Ne yaptınız? 'dedi. Anlattık. 'Durun bir de valiye yazalım! ' dedi. Valiye de dilekçe yazdı. Valiye dilekçemizi imzalayıp yine Belediyeye buyurdu. Belediyeye ilettik. Belediye bize: -'Yok! ' dedi. 'Paramız yok! Sizi gönderemeyiz! ' dedi.
Avukat içerledi ve kahretti: - 'Gidin! İşinize gidin! ' dedi. 'Ankara Belediyesi'nin sizin için parası yokmuş; tükenmiş! ' dedi. Acıdım avukata.
'Nasıl edelim? Ne edelim? ' derken bir de 'Halkevi'ne uğrayalım bakalım. Belki oradan bir şey çıkar' diye düşündük. Mustafa Kemal'e gidemiyok. Halkevine gidek. Bu defa, Halkevine, bizi kapıcılar bırakmıyor ki girelim. Orada dinelip duruyorduk.
İçeriden bir adam çıktı: -'Ne geziyorsunuz burada? Ne yapıyorsunuz? ' diye sordu.
-'Halkevine gireceğiz ama bırakmıyorlar! ' diye cevap verdik.
-'Bırakın! bu adamlar, tanınmış adamlar! Âşık Veysel bu! ' dedi.
O içeriden çıkan adam, bizi edebiyat şubesi müdürüne gönderdi. Orada: -'Ooo! Buyurun! Buyurun! dediler. Halkevinde bazı milletvekilleri varmış. Şube müdürü onları çağırdı: -'Gelin halk şairleri var, dinleyin.' dedi.
Eski milletvekillerinden Necib Ali Bey: -'Yahu dedi bunlar fakir adamlar. Bunlara bakalım. Bunlara birer kat elbise de yaptırmalı. Pazar günü de Halkevinde bir konser versinler! '
Hakikaten bize, birer takım elbise aldılar. Biz de o Pazar günü Ankara Halkevi'nde bir konser verdik. Konserden sonra cebimize para da koydular. Ankara'dan köyümüze işte o parayla döndük.
Plağa okuduğu ilk türkü ise, Emlek yöresinin ünlü ozanlarından Âşık İzzeti'nin:
"Mecnunum, Leyla'mı gördüm
Bir kerrece baktı geçti.
Ne söyledi ne de sordum
Kaşlarını yıktı geçti
Soramadım bir çift sözü
Ay mıydı gün müydü, yüzü
Sandım ki zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti.
Ateşinden duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti.
Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dertler yareler bizi
Gamzen oku bazı bazı
Yar sineme çaktı geçti..
İzzetî, bu ne hikmet iş
Uyur iken gördüm bir düş
Zülüflerin kement etmiş,
Yar bonuma taktı geçti." şiiridir.
Köy Enstitüleri'nin kurulmasıyla birlikte, yine Ahmet Kutsi Tecer'in katkılarıyla, sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitüleri'nde saz öğretmenliği yapıyor. Bu okullarda Türkiye'nin kültür yaşamına damgasını vurmuş birçok aydın sanatçıyla tanışma olanağı buluyor, şiirini iyiden iyiye geliştiriyor.
1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Âşık Veysel'e, "Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü" 500 lira aylık bağlanmıştır.
21 Mart 1973 günü, sabaha karşı saat 3.30'da doğduğu köy olan Sivrialan'da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde yaşama gözlerini yumdu.
Âşık Veysel'in yaşamını özetlemek gerekirse, Erdoğan Alkan'ın şu betimlemesi en güzel cümleleri oluşturur: "Kızılırmak soru işaretine benzer, Zara'dan doğar, Hafik ve Şarkışla'dan sonra Sivas topraklarını terkeder. Bir yay çizip Kayseri'yi, Nevşehir'i, Kırşehir'i, Ankara'yı ve Çorum'u sular, Samsun'un Bafra ilçesinde denize dökülür, Âşık Veysel'in yaşam öyküsü Kızılırmak gibidir. Bir ucu Bafra'dadır, bir ucu da Zara'da. Bafra'ya dek uzanan acılı bir yaşam Zara'nın doğusundaki Kızıldağ'ın gür sularıyla beslenip sona erer."
ESERLERİ
En güzel şiirlerinden bazılarını ölümünden hemen önce yazdı. Şimdi Şarkışla'da her yıl adına bir şenlik yapılır. Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Tekniği gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içedir. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var. Şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimi kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınl'andı.
Zara benim favorim zaten annemde çok dinler :)
Türkülerimiz bizden bir parça gereken değeri bende dahil hiçbirimiz vermiyoruz ne yazıkki ;)
burak sagolasin neset ertas konusunu arastirman icin
neset ertas yasayan bi efsane,annesinin hemserim olmasi bambaska güzel :)
Yavuz Bingöl -- Yemin
Bu Sevdanin Dalinda Hep Yanmaya Mi Yemin'in
Erken Gelen Hazanda Hep Solmaya Mi Yeminin ?
Bulutlarda Yansin Diye Adini Dağlara Verdim
Toprağa Anlatsin Diye Sesimi Sulara Verdim
Her Mevsim Uyansin Diye Sevdami Bahara Verdim
Dört yana Savrulsun Diye kokumu Rüzgara verdim ...
Bu Sevdanin Kapisini Hep Calmaya Mi Yeminin
Yanan Kalbimin Ahını Hep Almaya Mi Yeminin
Çalın Davulları (Selanik) - Hüseyin Yaltırık
Çalın davulları çaydan aşağı
Mezarımı kazın belden aşağı
Suyunu da dökün boydan aşağı
Aman ölüm zalim ölüm üç gün ara ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver
Selanik Selanik viran olası
Taşını toprağını seller alası
Sen de benim gibi yarsız kalası
Aman ölüm zalim ölüm üç gün ara ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver
Selanik içinde selam okunur
Selamın sedası cana dokunur
Gelin olanlara kına yakılır
Aman ölüm zalim ölüm üç gün ara ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver
Kaynak: Hüseyin Yaltirik
Yöre: Rumeli
sevdiginiz türkülerin yanina görüntü veya ses koyabilirseniz cok iyi olur
selanik türküsünün youtube görüntüsünü koyuyorum ben
+yavuz bingöl yemin
http://de.youtube.com/watch?v=4b3Tx87a-PU
http://de.youtube.com/watch?v=7Kzdaf4Jey0
gülsen kutlu en sevdigim sanatcilarin basinda gelir
gülsen kutludan bi kirikkale türküsü
sinam ateslere yandi gidiyom
http://de.youtube.com/watch?v=dM9p6MSmess
Gülşen Kutlu ülkemizin yetiştirdiği en önemli seslerden biridir bence de, Mihribanım türküsünü dinlemenizi öneririm ;)
Neşet Ertaş türkülerini de bi başka okuyor, zaten Neşet Ertaş'ın kendisi de 'türkülerimi en iyi Gülşen Kutlu okuyor' demiş...
gülsen kutludan dinlemedigim parca yoktur
benimde kesin tavsiyemdir
kacirmayin bu sesi :)
Hüseyin Turan , Orhan Hakalmaz
yeni nesil türkücüler tercihimdir.
üstadlardan biride kesinlikle nuri sesigüzel dir
http://de.youtube.com/watch?v=ufN6Dw5sAo0&feature=related
Yavuz Bingöl ve Orhan Hakalmaz'ı dinlerim
Selda Bağcan , Yavuz Bingöl , Z.Livaneli daha ismi aklıma gelmeyen bir sürü sanatçıyı severim ve dinlerim.
özellikle Z.Müren hiç bitmez :) bide E.Akbayram
Tanrıdan Diledim
Tanrıdan diledim bu kadar dilek
O yarin yüzünü bir daha görek
Bana kısmet değil dizinde yatmak
Dizinde yatıp da yüzüne bakmak
Gel aman aman yanıma
Kıyma bu yazık canıma
Bir kara kaşın bir kara gözün
Değer dünya malına
Ayrılık hasreti canıma yetti
Kalmadı gözümün yaşları dindi
Bahçenizde lale sümbül gül bitti
Eridi yüreğim tükendi bitti
Gel aman aman yanıma
Kıyma bu yazık canıma
Bir kara kaşın bir kara gözün
Değer dünya malına
Şiire Gazele
senin eşkin meni düşürdü dile.
ne çe aşığh olur bülbüller güle.
hasret çektim, könül verdim, seni sevdim men,
hasret çektim, könül verdim, seni sevdim.
böyle bir güzele, eşkimir gazele,
şiire gazele könül verdim şiire gazele.
eger menden ayrıl, gezip dolansın.
menim bu eşkime yigane kalsın.
alışaram, ot tutaram, hem yanaram men.
alışaram, ot tutaram, hem yanaram.
bunuda bilmerem, sensiz men gülmerem.
könlümü vermerem, heç kesemem könlümü vermerem.
(http://img212.imageshack.us/img212/3706/nesetgg6.jpg)
1. Neşet Ertaş - 01 - Nigde Baglari
2. Neşet Ertaş - 02 - Kesik Cayir
3. Neşet Ertaş - 03 - Gelin Ne Olur
4. Neşet Ertaş - 04 - Cicek Dagi
5. Neşet Ertaş - 05 - Al Yanak Allaniyor
6. Neşet Ertaş - 06 - Halime Kiz
7. Neşet Ertaş - 07 - Bülbül
8. Neşet Ertaş - 08 - Bozkir
9. Neşet Ertaş - 09 - Kaslarin Karasina
10. Neşet Ertaş - 10 - O Kiz
Al Yanak Allanıyor ve Kaşların Karasına Kim Söylerse Dinlerim İkisini Ama Üstad Başka ;)
TÜRKÜNÜN HİKAYESİ
Yozgat şehri 1760 yılı başlarında Bozok Yaylasının, yeşillik, etrafı ormanlarla çevrili içinde binbir çeşit kuşun ötüştüğü bir sahada kurulurken; Yozgat halkı o zaman yarı göçebe ve sürülerini besleyerek hayvancılıkla uğraşır, hayatlarını bu yoldan sağlarlardı. Bu ozanların çoğunluğunu Sorgun ilçesindeki ozanlarımız oluşturmaktadır.
Bozok yaylasında otlayan bu sürülerin birini de Sürmeli Bey adında bir Türkmen Yörüğü otlatırdı. Halk tarafından sevilen bu yanık sesli halk ozanı elinde kavalı, sırtında sazı Yozgat'tan Akdağmadeni'ne uzanan ormanların içinde sürüsünün içinde dolaşırdı. Bazen bir çamın dibine rastlanır. Sazının tellerini konuşturur bazen bir derenin kenarında kavalını çalar, aşık olduğu gönlünün sevgilisini düşünürdü.O sevgili ki güzelliği Bozok yayla'sına yayılmış, ahu gözlü, sürmeli kaşlı, ay yüzlü bir dilberdi. Babası bir Türkmen beyi idi ve çok sert bir adamdı. Sürmeli Bey, ailesini salarak, babasından sevdiğini istetir, mağrur adam, kızını bir çobana vermeye yanaşmaz. Araya beyler, ağalar girer ama boşuna, bir türlü gönlü olmaz kızın babasının ve iki sevgili birleşemezler.
Üzüntüsünden sürüsünü bırakan Sürmeli Bey alır sazını eline beşçamlar mevkiinde kendine bir dergah kurar. Aşkını, yanık türküleriyle dağlara ağaçlara anlatır. Küser otağına, obasına ve Akdağlar'a kadar uzanan çamların arkasında onu bir daha gören olmaz. Dertli kavalına üflediği, işli sazına söylettiği nameler kalır geriye. O gün bu gündür dillerde yankılanır Sürmeli Bey'in türküleri.
TÜRKÜNÜN SÖZLERİ
Dersini Almış Da Ediyor Ezber
Dersini almış da ediyor ezber
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
Aman aman ben yarelendim aman
Bu dert beni iflah etmez del'eyler
Benim dert çekmeye dermanım mı var
Aman aman sürmelim aman
Kaşın çeymelenmiş kirpik üstüne
Havada bulutun ağdığı gibi
Aman aman ben yarelendim aman
Çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış
Yağmurun güllere yağdığı gibi
Aman aman sürmelim aman
Yozgat'ı sel almış Soğluk'u duman
Sıtkınan severim billahi inan
Aman aman ben yarelendim aman
Ölünce mezara girdiğim zaman
Ben susuyum kemiklerim söylesin
Aman aman sürmelim aman
TÜRKÜZ TÜRKÜ ÇAĞIRIRIZ
Dünya dolsa şarkıyılan
Türküz türkü çağırırız
Yola gitmek korkuyulan
Türküz türkü çağırırız
Türküz Türkler yoldaşımız
Hesaba gelmez yaşımız
Nerde olsa savaşırız
Türküz türkü çağırırız
Türklerdir bizim atamız
Halis Türküz kanı temiz
Şarkı gazeldir hatamız
Türküz türkü çağırırız
Bayramlarda düğünlerde
Toplantıda yığınlarda
Sıkılınca dar günlerde
Türküz türkü çağırırız
Yaylalarda yataklarda
Odalarda otaklarda
Koyun gibi koytaklarda
Türküz türkü çağırırız
Su başında sulaklarda
Türkün sesi kulaklarda
Beşiklerde beleklerde
Türküz türkü çağırırız
Hep beraber gelin kızlar
Bile coşar o yıldızlar
Koşulunca çifte sazlar
Türküz türkü çağırırız
İnler Veysel arı gibi
Bülbülerin zarı gibi
Turnalar katarı gibi
Türküz türkü çağırırız.
AŞIK VEYSEL
Kirdin hatirimi yedin ömrümü
Tövbe olsun daha aramam seni
Bosuna vermisim sana gönlümü
Tövbe olsun daha aramam seni
Seherde aglayan bülbüle döndüm
Hasretinle böyle yandim ha yandim
Seni hakikatli birisi sandim
Tövbe olsun daha aramam seni
Bir zamam hayalin bana yeterdi
Görünce gönlümde güller biterdi
Her dedigin birbirini tutardi
Tövbe olsun daha aramam seni
Akarsuyum sensiz duramazimis
Bu yarayi kimse saramazimis
Sana kurban olan yaramazimis
Tövbe olsun daha aramam seni
Söz - Müzik: Muhlis AKARSU
Gesi bağlarını kimin sesinden güzel bir yorumla dinleyebilirim ;)
Ben en çok 'Hacı' diye bi dizi vardı, orda söyleyen çocuğun sesinden dinlediğimde çok beğenmiştim...
Onun dışında da Kubat'tan dinleyebilrsin, Kıraç - Funda Arar ikilisi de güzel söylüyor...
Alıntı yapılan: Simurg - Temmuz 08, 2008, 17:08:32
Gesi bağlarını kimin sesinden güzel bir yorumla dinleyebilirim ;)
http://de.youtube.com/watch?v=3QqBlvtGfZw (http://de.youtube.com/watch?v=3QqBlvtGfZw)
youtubede sorun yasayanlar buradan izleyebilir
om/SELDA-BAGCANGESI-BAGLARI/id/1759517449]http://tr.truve[edit]om/SELDA-BAGCANGESI-BAGLARI/id/1759517449 (http://tr.truve[edit)
Bi ara Barış Akarsu'dan dinlemiştim.Çok güzel söylemişti ama siz beğenirmisiniz bilmem..
Buldum;
http://vtunnel.com/index.php/1010110A/6de1e7de1d19471bbb8ba39680ea260eaa8d90227c822938ae18c89a2a9944574b1e2667410ca57718213 (http://vtunnel.com/index.php/1010110A/6de1e7de1d19471bbb8ba39680ea260eaa8d90227c822938ae18c89a2a9944574b1e2667410ca57718213)
teşekkürler :)
Odam Kireç Tutmuyor
Odam kireç tutmuyor
Kumunu katmayınca
Sevdan baştan gitmiyor
Sarılıp yatmayınca
Odam kireç tutmuyor
Biraz kum katmayınca
Gönül rahat etmiyor
Yare laf atmayınca
(Yarini görmeyince)
Odam kireçtir benim
Yüzüm güleçtir benim
Soyunda gir koynuma
Tenim ilaçtır benim
Odam kireçtir benim
Yüzüm güleçtir benim
Hangi taşa sarılsam
Emeğim boştur benim
Baba ben derviş miyem
Hırkamı giymiş miyem
Ben sevdim eller aldı
Niye ben ölmüş müyem
Odanı kireç eyle
Yüzünü güleç eyle
Soyun da gir koynuma
Terimi ilaç eyle
Haydi yarim evde misin evde misin
Silinmeyen camlara perde misin
Kaynak: Sati Yesil
Yöre: Seyitgazi
bu türküyü çok seviyorum özellikle ahmet kaya'nın söyleyişini
Esti Seher Yeli
Esti seher yeli söküldü seller
Gidiyorum kömür gözlüm ağlama
Ağlamanın vaktı geçti ne çare
Kemend atıp yollarımı bağlama
Yolunu yolumdan ayırdı Gani
Gelin gurbet ile gönderin beni
Şu başım oldukça unutmam seni
Ben yarsızım deyü yanıp ağlama
Sana derim sana kaşı kemanım
Büküldü kametim geçti zamanım
Gidiyorum yedi benli ceranım
Yarim gitti deyü yürek dağlama
Karac'oğlan der göz yaşım silinir
Bir ah çeksem yüce dağlar delinir
Yüreciğim bölük bölük bölünür
Yaş döküp de arkam sıra çağlama
KARACAOĞLAN
Alıntı yapılan: Simurg - Temmuz 08, 2008, 17:08:32
Gesi bağlarını kimin sesinden güzel bir yorumla dinleyebilirim ;)
Ahmet Şafak
Yavuz BingöL
Türlü Türlü
Her akşam aynı hüzün
Yol gözler iki gözüm
Dış kapıda beklerim
Avucum içinde yüzüm oyy
Sen gelmezsin bir türlü
Dertlerim türlü türlü
Nice dertleri çektim
Bu başka türlü
Yar sevmedin üstüne
Bilmem bana kastın ne
Bu hayat senin diye
Beni üzdüğün niye oyy
Unutamam seni yar
Bu günün yarını var
Beraber mutlu geçen
Günlerimiz var
Oğuz Aksaç
Düz Tara Yar Düz Tara
Yar Zülüfün Düz Tara
Doksan Dokuz Yarem Var
Sen Açtırdın Yüz Yara
Uy Aman Aman Aman
Burası Adıyaman
Alem Düşman Kesilir
Seni Sevdiğim Zaman
Düzdedir Yar Düzdedir
Yar Zülüfün Yüzdedir
Nice Güzeller Sevdim
Hala Gönlüm Sendedir
Uy Aman Aman Aman
Burası Adıyaman
Alem Düşman Kesilir
Seni Sevdiğim Zaman
Geleceğin Yok - Yıldız Tilbe
Bir zaman yılları saydım
Bir zaman ayları saydım
Bir zaman günleri saydım
Hani geleceğin yok
Soracağın yok
Sen bir zalimsin
Bir zaman günleri saydım
Hani geleceğin yok
Soracağın yok
Sen bir hainsin
Koç aldım kurban getirdim
Her bayram yanlız oturdum
Kaç tane takvim bitirdim
Hani geleceğin yok
Soracağın yok
Sen bir zalimsin
Kaç tane takvim bitrdim
Hani geleceğin yok
Soracağın yok
Sen bir hainsin
Kızıl tohum çalar telden
El vefalı çıktı senden
Ölsem haberin yok benden
Hani geleceğin yok
Soracağın yok
Sen bir zalimsin
Ölsem haberin yok benden
Hani geleceğin yok
Soracağın yok
Sen bir hainsin
Ahmet Kaya
Ağlama Bebeğim
Ağlama bebek, ağlama sende
Umut sende yarın sende.
Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye,
Bu suskunluk, bu durgunluk, sıkıntın/kırgınlık niye.
Çok uzakta öyle bir yer var
O yerlerde mutluluk var
Paylaşılmaya hazır
Bir hayat var.
Ağlama bebeğim ağlama sende
Acı sende hasret sende.
Dalıp dalıp derinlere düşünmen niye,
Bu küskünlük, bu dargınlık, sıkıntın/kızgınlık niye.
Hani Benim GençLiğim
Hani benim sevincim nerde
Bilyelerim, topacım
Kiraz ağacında yırtılan gömleğim
Çaldılar çocukluğumu habersiz
Penceresiz kaldım anne
Uçurtmam tel örgülere takıldı
Hani benim gençliğim anne/nerde.
Ne varsa buğusu genzi yakan
Ekmek gibi aşk gibi
Ah... ne varsa güzellikten yana
Bölüştüm, büyümüştüm
Bu ne yaman çelişki anne
Kurtlar sofrasına düştüm
Hani benim gençliğim anne/nerde.
Hani benim sevincim nerde
Akvaryumum, kanaryam
Üstüne titrediğim kaktüs çiçeği
Aldılar kitaplarımı sorgusuz
Duvarlar konuşmuyor anne
Açık kalmıyor hiçbir kapı
Hani benim gençliğim anne/nerde.
Yavuz BingöL
Neredesin Sen
Şu garip halimden bilen işveli nazlı
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen
Bütün dertlerim anlayıp gönlümü bilen
Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyo
Hiç bir tabip bu yarama melhem olmuyo
Boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyo
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Gülüm Hakan Yeşilyurt'un Adıyamam şarkısı çok güzel, paylaştığın için sağol ;)
Ama sana tavsiyem bu şarkıyı bir de Oğuz Aksaç'ın yorumu ile dinlemen...
Edip Akbayram
GüzeL günLer göreceğiz güneşLi günLer :)
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Hani şimdi bize
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
Yalnız cumaları ,yalnız pazarları
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
Açılır kara kaplı kitap:Zindan
Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve
Çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir
Hani şimdi biz
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Alıntı yapılan: carlito1903 - Temmuz 16, 2008, 14:58:31
Gülüm Hakan Yeşilyurt'un Adıyamam şarkısı çok güzel, paylaştığın için sağol ;)
Ama sana tavsiyem bu şarkıyı bir de Oğuz Aksaç'ın yorumu ile dinlemen...
Oğuz Aksaç'ın yorumundanda dinLedim ama SözLerini buLamadım Hakan YeşiLyurt'unkini buLdum onu payLaştım.
Oğuz Aksaç çiçekli yaz favorimdir :)
Bunu yazmayı unutmuş herkes herhaLde..
Edip Akbayram
Aldırma Gönül
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül, aldırma
Ağladığın duyulmasın,
Aldırma gönül, aldırma
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar,
Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter;
Mapus yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allaha
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma
Alıntı yapılan: Free İdea - Temmuz 16, 2008, 15:01:22
Oğuz Aksaç çiçekli yaz favorimdir :)
Kendisi toprağım olur, sesine yorumuna hastayım gerçekten de...
Ankara'da olanlar Adres Bar'da dinleyebilirler kendisini ;)
Esat KabakLı-YoL yemez
Bu türkü'nün sözLerini buLan oLursa güzeL oLur dinLemeyen ve biLmeyenLere tavsiyem çok süper bir türkü :)
Yavuz BingöL
Çarşambayı Sel Aldı
Çarşambayı sel aldı
Bir yar sevdim el aldı aman
Keşke sevmez olaydım
Elim koynumda kaldı aman
Oy neyimiş neyimiş aman
Kaderim böyleymiş
Çarşamba yollarında
Kelepçe kollarında aman
Allah canımı alsın
O yarin kollarında aman
Oy neyimiş neymiş aman
Kaderim böyleyimiş
Kara Tren
Gözüm yolda gönlüm darda
Ya kendin gel yada haber yolla
Duyarım yazmışsın iki satır mektup
Vermişsin trene halini unutup
Kara tren gecikir belki hiç gelmez
Dağlarda salınırda derdimi bilmez
Dumanın savurur halimi görmez
Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez
Yara bende derman sende
Ya kendin gel yada bana gel de
Duyarım yazmışsın iki satır mektup
Vermişsin trene halini unutup
Sele Verseydim
Bir pazardı kardı kıştı
Çarpıp gittin kapıları
Bir pazardı kardı kıştı
Buralarda neyim kaldı
Bu gönlümü sana değil
Ilgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil
Boz bulanık sele verseydim
Ben sarardım ayva küstü
İçimde bir taze mezar
Ben sarardım ayva küstü
Çiçeğime karlar yağdı
Bu gönlümü sana değil
Ilgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil
Boz bulanık sele verseydim
Alıntı yapılan: carsi52 - Temmuz 16, 2008, 15:19:24
Esat KabakLı-YoL yemez
Bu türkü'nün sözLerini buLan oLursa güzeL oLur dinLemeyen ve biLmeyenLere tavsiyem çok süper bir türkü :)
http://de.youtube.com/watch?v=RkDN2AMOgq0 (http://de.youtube.com/watch?v=RkDN2AMOgq0)
Yol yemez yol yemez
Elazizde bir dayı var yol yemez
Derdemez derdemez
Kendine dayı der nazmi yol yemez
Beyaz gömlek yaka açık
Azıcık şahkülden kaçık
Emniyetle arsı açık
Yol yemez yol yemez
Geçen gördüm gene yolda
Tesbih elde ceket kolda
Sabah akşam karakolda
Yol yemez yol yemez
Dayıdır dayıdır
Herkes yegen o dayıdır dayıdır
Çayıdır çayıdır
Deli akar sanki murat çayıdır
Yolda gider yamu yumuk
Sivri burun yumurta topuk
Hayatı filim kopuk kopuk
Yol yemez yol yemez
Tavla oynar zarı yoktur
Düşmanı dostundan çoktur
Haram yemez karnı tpktur
Yol yemez yol yemez
Sevdalı sevdalı
Nazmi dayı bir güzele sevdalı
Havalı havalı
Gene bu gün nazmi dayı havalı
Ceket katlı sol elinde
Falçatası sağ belinde
Cümle alemin dilinde
Yolyemez yolyemez
Geçen gördü gene yolda
Tesbih elde ceket kolda
Sabah akşam karakolda
Yol yemez yol yemez
Çakmağı yandıran kavdır
Demiri dövdüren tavdır
Dayan ince memed
Şimdi direnecek çağdır
İnce memed toroslar'dan gürledi
Buhurcular kulak verip dinledi
Onyedi kurşunu yedi ölmedi
Dayan ince memed dayan
N'idelim gardaş n'idelim oy
Tut elimden ince memed
Gidelim dağlar gidelim oy
Kıratın boynunda püsküllü koza
Kanlarım damladı çimene toza
Kurtulursam eğer sorarım size
Buhurcular bölük bölük geldiler
Atlarımı delik delik deldiler
Duvarın dibinde resmim aldılar
Ak kağıt üstünde
Tanıyın beni gardaş n'idelim oy
Dayan ince memed dayan
N'idelim gardaş n'idelim oy
Tut elimden ince memed
Gidelim dağlar gidelim oy
günde en az 2 kere dinlerim çok güzel bir türkü
@hepsiyah
EyvaLLah saoLasın sözLerini buLamadım.
Herkese dinLemesini tavsiye ederim kendimi biLdim biLeLi bu şarkıyı hergün dinLerim :D
Esat KabakLı-BiL oğLum
Gün gidende ay gelende gel oğlum
Cihan yanar sen gülende gül oğlum
Bir yol vardır HAKK yoludur bul oğlum
Yeri bilmek göğü bilmek bil oğlum
Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum.!
Dostun kim düşmanın kim sez oğlum
Tarihini şerefinle yaz oğlum
Yaz oğlum.!
Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum.!
Dostun kim düşmanın kim sez oğlum
Tarihini şerefinle yaz oğlum
Yaz oğlum.!
Senden gider sonsuzluğa yol oğlum
Dört bir yana salmalısın kol oğlum
Ekmeğini aç olanla böl oğlum
Haram yeme, HAKK uğruna öl oğlum...
Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
Hain gezen şu dağlarda gez oğlum
Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum.!
Dostun kim düşmanın kim sez oğlum
Tarihini şerefinle yaz oğlum
Yaz oğlum.!
Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum.!
Dostun kim düşmanın kim sez oğlum
Tarihini şerefinle yaz oğlum
Yaz oğlum.!
Zulüm dolu saltanattan in oğlum
Zalimlere duymalısın kin oğlum
Nefis kibir mantık yutan dev oğlum
Mağrur olma insanları sev oğlum
Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
Hain gezen şu dağlarda gez oğlum
Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum.!
Dostun kim düşmanın kim sez oğlum
Tarihini şerefinle yaz oğlum
Yaz oğlum.!
Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum.!
Dostun kim düşmanın kim sez oğlum
Söz ver bana geç karşıma söz oğlum.!
ErdaL ErzincanLı-Nem KaLdı
Parsel parsel eylemişler dünyayı
Bir dikili taştan gayrı nem kaldı
Dost köyünden ayağımı kestiler
Bir akılsız baştan gayrı nem kaldı
Padişah değilem ceksem otursam
Saraylar kursam da asker yetirsem
Hediyem yoktur ki dosta götürsem
İki damla yaştan gayrı nem kaldı
Mahzuni serifim cıksam dağlara
Rastgelsem de avcı vurmuş marala
Doldur tüfeğini beni yarala
Bir yaralı döşten gayrı nem kaldı
Yavuz BingöL-SeLe Verseydim
Bir pazardı kardı kıştı
Çarpıp gittin kapıları
Bir pazardı kardı kıştı
Buralarda neyim kaldı
Bu gönlümü sana değil
Ilgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil
Boz bulanık Sele verseydim
Ben sarardım ayva küstü
İçimde bir taze mezar
Ben sarardım ayva küstü
Çiçeğime karlar yağdı
Bu gönlümü sana değil
Ilgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil
Boz bulanık sele verseydim
Bülbülüm Altın Kafeste
Öter Aheste Aheste
Ötme Bülbül Yarim Hasta
Ah Neyleyım Şu Gönlüme
Hasret Kaldım Sevdiğime
Ben Sana Dayanamam Yarim
Ben Sana Aldanamam
Ben Sana Aldanamam Yarim
Yarim Ben Sana Dayanamam
Bülbülleri Har Ağlatır
Aşıkları Yar Ağlatır
Ben Feleğe Neylemişim
Beni Her Bahar Ağlatır
Ben Sana Dayanamam Yarim
Ben Sana Aldanamam
Ben Sana Aldanamam Yarim
Yarim Ben Sana Dayanamam
cok severim ;)
Ömür dertlerden ibaret
Yanıyor ahu zarınan
Sen bir garip ben bir garip
Gurbet gidiyor zoruma
Yazı bi dert kışı bi dert
Gelmeseydik şu dünyaya
Kardeş bi dert bacı bi dert
Acımıyor zalim dünya
Dolu vurdu bağımıza
Doymadık genç çağımıza
Hasret kaldık yurdumuza
Gurbet gidiyor zoruma
Yazı bi dert kışı bi dert
Gelmeseydik şu dünyaya
Felek dersen ayrı bi dert
Gurbet gidiyor zoruma
Gün olur derdım bitermi
Dalımda bülbül ötermi
Çektiğim dertler bitermi
Yokluk gidiyor zoruma
Yazı bi dert kışı bi dert
Gelmeseydik şu dünyaya
Felek dersen ayrı bi dert
Yokluk gidiyor zoruma
Ad? Bahtiyar - Ahmet Kaya
Geçiyor önümden sirenler içinde
Ah eller üstünde çiçekler içinde
Dudaı?nda yar?m bir sevdan?n hüznü
Aslan gibi göısü türküler içinde
Rastlard?m avluda hep volta atarken
C?gara içerken yahut coblan?rken
Kimseyle konuŞmaz dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiıi çiçeıi sularken
Diyarbak?rl?ym?Ş ad? Bahtiyar
Suçu saz çalmakm?Ş öırendiıi kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü Bahtiyar
Yara ald?ı? yerde kalan saz? kadar
Beni tez sald?lar o içerde kald?
Çok sonra duydum ki Yozgatta sürgünde
Ne yapsa etse üstüne gitmiŞler
Mavi gök yüzünü ona dar etmiŞler
Gazetede ç?kt? üç sat?r yaz? ile
Uzam?Ş sakal? çatlam?Ş saz?yla
Birileri ona ölmedin diyorda
Ölüm ilan?nda hüzünle gülüyordu
Mahzuni Şerif (1939, Afşin, Kahramanmaraş - 17 Mayıs 2002, Köln), bir Türk halk ozanıdır. Tam adı Şerif Cırık'dır.
Hayatı [değiştir]Kahramanmaraş'ın Tarlacık (eski ismi Berçenek) Köyü'nde dünyaya geldi. 1955 yılında daha sonra Ankara'ya nakledilen Mersin Astsubay Okulu'na kaydoldu. 1960'ta eşi Suna'yı kaçırdı ve 6 ay köyünde kaldı. Bu sırada okulu Balıkesir'e nakledildi. Okul komutanının çabası ile yeniden okula dönen Aşık Mahzuni, 6 ay devamsızlık yaptığına ilişkin bir ihbar üzerine okuldan atılınca yeniden köyüne döndü. 1964 yılında ilk plağı ile müzik piyasasına girdi.
Bir süre Gaziantep'te ikamet ettikten sonra Ankara'ya taşındı. 1989-1991 yılları arasında Halk Ozanları Derneği Genel Başkanlığı'ni yürüten Aşık Mahzuni Şerif, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığı, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve Ozan-Der Onur Kurulu Başkanlığı'nı da yaptı.
2001'in başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital'da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan'ı Aşık Mahzuni Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın Kasım ayında kendisine, "Elhamdülillah Kızılbaş'ım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir!" dediği için, DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27 Aralık 2001 tarihinde DGM'de yapıldı. 2002 Mayıs ayının 17'sinde evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Mahsuni Şerif 62 yaşında Almanya'nın Köln şehrinde hayata gözlerini yumdu. Ve ölümünün sebeplerinden biri hastalığıysa, bir o kadar da onu yargılayanların ona tedavi olması için yurtdışına çıkışına izin vermemeleridir.Erken teşhis yapılmadığı sebebiyle hayatını kaybeden değerli şair ve yazarımız, bu ana kadar devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu.Mezarı şu an son ikamatgâhı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgededir.
Türk halk müziği sanatçılarının başvuru kaynağı, söz ve beste deposu olan Aşık Mahzuni birçok dinleyecisi açısından günümüzün çağdaş Karacaoğlan'ıydı. Dom Dom Kurşunu (Araştırmacı Yazar Battal Pehlivan Aşık Mahzuni Şerif'i yaşamı ve sanatı üzerine yaptığı incelemenin adı da Dom Dom Kurşunu idi), Yuh Yuh, Fadimem, Gül yüzlüm, Ciğerparem ve Ekmek kölesi gibi eserleriyle tanınan Aşık Mahzuni'nin türkülerini İbrahim Tatlıses'ten Mahsun Kırmızıgül'e kadar birçok türkücü ile bazı pop müzik sanatçıları da okudu. Halk şiirine gönül veren ve konuşma dilini şiirleştiren Aşık Mahzuni'nin 400'e yakın plağı, 50 kasedi ve yayınlanmış 9 adet kitabı bulunuyor.
Oğuz Aksaç - Öldüm
Sandık sandığa dayalı
Yazması mavi boyalı
Ben seni böyle mi sevdim
Kirpiği kaşı boyalı...
Öldüm öldüm...
Öldüm öldüm...
Yar yüzünü nerde gördüm
Bunda benim suçum neydi
Sen çağırdın ben de geldim
Kaşlarını eğdirirsin
Birbirine değdirirsin
Güzelliğin yoktur amma
Sen kendini sevdirirsin
Öldüm öldüm...
bu türkülerin yanina görüntü veya ses linki verseniz cok makbule gecer
burak senin türküne youtube görüntüsü var
http://de.youtube.com/watch?v=tsR0Zt020J8 (http://de.youtube.com/watch?v=tsR0Zt020J8)
Abi ben hala youtubea giremiyorum :ahaha
Girsem görüntü koyacağım ama giremiyorum :(
bi sürü yolu var burak niye denemiyorsun
Abi o dns ayarları falan değiştirince giriyomuş, hiç anlamam o işlerden hiçte denemedim açıkçası...
Çok ihtiyaç olursa vtunnel'den falan giriyorum...
odam kireç tutmuyor... bide ahmet kayanın yorumuysa mükemmel olur..
Cimilli İbo - Armudu Budakladım
http://www.youtube.com/watch?v=fIYf2odRA_0 (http://www.youtube.com/watch?v=fIYf2odRA_0)
Birgün çıktım armuta yarim geldi altına
Seçtim sarılarını attım peştemalına
(nakarat)
Armudu budakladım dallarını sakladım
Anasının yanına kızını kucakladım
Armut budaklanır mı dalları saklanır mı
Anasının yanına kızı kucaklanır mı
Armudun dalı kara dökülür ara ara
Yokki paralı dayım sülalemiz fukara
(nakarat)
Çıktım armuda çıktım budadım dallarını
Gece sabaha kadar bekledim yollarını
(nakarat)
Aha ben gidiyorum sar bana kollarını
Gel seveyim Seveyim cilveli boylarını
(nakarat)
Çıkıyordum armuta keserdim dallarını
O kendini zanneder severdim kardeşini
(nakarat)
Yavuz Bingöl:Esti Seher Yeli
Esti seher yeli söküldü seller
Gidiyorum kömür gözlüm ağlama
Ağlamanın vakti geçti ne çare
Kement atıp yollarımı bağlama
Sana derim sana kaşı kemanım
Büküldü kametim geçti zamanım
Gidiyorum yedi benli cevranım
Yarim gitti diye yürek dağlama
Karacaoğlan der gözyaşım silinir
Bir ok çeksem yüce dağlar delinir
Yüreciğim bölük bölük bölünür
Yaş döküp de arkam sıra ağlama
Yavuz Bingöl:Sele Verseydim
Bir pazardı kardı kıştı
Çarpıp gittin kapıları
Bir pazardı kardı kıştı
Buralarda neyin kaldı
Bu gönlümü sana değil ılgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil boz bulanık sele verseydim
Bu gönlümü sana değil ılgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil boz bulanık sele verseydim
Ben sarardım ayva küstü
ıçimde bir taze mezar
Ben sarardım ayva küstü
Çiçeğime karlar yağdı
Bu gönlümü sana değil ılgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil boz bulanık sele verseydim
Bu gönlümü sana değil ılgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil boz bulanık sele verseydim
Yavuz Bingöl:Yar Demedin
Ey sevdiğim bir gün bana
Yar demedin yar demedin
Gece gündüz tenhalarda
Ağlayanım var demedin.
Seni sevmek suçunu bana
Ağlıyorum yana yana
Bir melhem verip yarama
Sür demedin
Bir gün bana gül demedin
Göz yaşını sil demedin
Bir ömür koştum peşinden
Gel demedin yar demedin
Yavuz Bingöl:Neredesin Sen
Su garip halimden bilen isveren azli
Gönlüm hep seni ariyor neredesin sen
Tatli dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni ariyor neredesin sen
Ben aglarsam aglayip, gülersem gülen
Bütün dertlerim anlayip, halimi bilen
Sanki kalbimi bilerek, yüzüme gülen
Gönlüm hep seni ariyor neredesin sen
Sinemde gizli yarami kimse bilmiyor
Hiç bir tabib su yarama melhem olmuyor
Boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor
Gönlüm hep seni ariyor neredesin sen
Kara Tren
Gözüm yolda gönlüm darda
Ya kendin gel ya da haber yolla
Duyarım yazmışsın iki satır mektup
Vermişsin trene halini unutup
Kara tren gecikir belki hiç gelmez
Dağlarda salınırda derdimi bilmez
Dumanın savurur halimi görmez
Kan dolar yüreğim gözyaşım dinmez
Yara bende derman sende
Ya kendin gel yada bana gel de
Duyarım yazmışsın iki satır mektup
Vermişsin trene halini unutup
Kara tren gecikir belki hiç gelmez
Dağlarda salınırda derdimi bilmez
Dumanın savurur halimi görmez
Kan dolar yüreğim gözyaşım dinmez
Alıntı yapılan: carsi52 - Aralık 19, 2008, 21:13:14
Yavuz Bingöl:Sele Verseydim
Bir pazardı kardı kıştı
Çarpıp gittin kapıları
Bir pazardı kardı kıştı
Buralarda neyin kaldı
Bu gönlümü sana değil ılgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil boz bulanık sele verseydim
Bu gönlümü sana değil ılgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil boz bulanık sele verseydim
Ben sarardım ayva küstü
ıçimde bir taze mezar
Ben sarardım ayva küstü
Çiçeğime karlar yağdı
Bu gönlümü sana değil ılgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil boz bulanık sele verseydim
Bu gönlümü sana değil ılgıt ılgıt yele verseydim
Bu gönlümü sana değil boz bulanık sele verseydim
süper bir türkü :)
Yavuz Bingöl:Yemin
bu sevdanin dalinda hep yanmaya mi yemin'in
erken gelen hazanada hep solmaya mi yeminin
bulutlarda yansin diye adini dağlara verdim
toprağa anlatsin diye sesimi sulara verdim
her mevsim uyansin diye sevdami bahara verdim
dört yana savrulsun diye kokumu rüzgara verdim
bu sevdanin kapisini hep calmaya mi yeminin
yanan kalbimin ahını hep almaya mi yeminin
Suavi - Drama Köprüsü
Suavi - Drama Köprüsü (http://www.youtube.com/watch?v=3v5dmtbGNIQ&feature=related#)
Seher Yeliz Nazlı Yare...
On numara türkü.
Sen gideli, kubat, bu da güzel.
Başına bir hal gelirse canım,
Dağlara gel,dağlara,
Seni saklar vermez ele canım,
Dağlara gel,dağlara,
Dağlara gel,dağlara...
Grup Yorum - Dağlara gel.
urfaya pasa geldı'yı yavuz bıngolden dınlemenızı tavsıye ederım. :)
bunu burayada eklemeden yapamayacagim
BEN SENİ GİZLİ SEVDİM BİLMEDİM ALEM DUYAR (http://www.youtube.com/watch?v=XVSG465isq4#)
Hasret Gültekin / Şelpe (http://www.youtube.com/watch?v=Wyf5XKkIcSI#)
bu vesiliyle buyuk usta Hasret Gültekinide anmis olalim ..
Selpe'nin ustasi :ok
saygiyla aniyoruz
22 yasinda katledenleride kiniyoruz
daha biyigi bitmemis,gencecik bi mahalli sanatci.cok güzel bi sesi var,türküde güzel olunca cok güzel bi sey cikmis ortaya
okan babacan (http://www.youtube.com/watch?v=uMK_qCSlwFw&feature=player_embedded#)
abi bu sanki üclü sarip sarki soylemis gibi, oyle bir bakiyor ki gozler ;D
ama sesi guzel gercekten
daha acemi
kamera karsisinda trip yapiyor :D
http://www.youtube.com/watch?v=BTDVDj_SyUY (http://www.youtube.com/watch?v=BTDVDj_SyUY)
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde hande derman bulayım
Meğer dost elinden ola çaresi
Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim
Türlü donlar giymiş gülden naziktir
Bülbül çevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle güle gelir canlar paresi
Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim
Benim uzun boylu servi çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası
Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim
Pir sultanım katı yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Dilber muhabetten niye kaçarsın
Böylemiydi yolumuzun töresi
Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim
Söz: Ali Ekber Çiçek
Müzik: Erkan Oğur
beni cok hüzünlendiren bi türkü
Aşık Gülabi-Mapushane (http://www.youtube.com/watch?v=PBUlfBwKebg#)
Karadır kaşların şu sıralar favorim :)
ZARA-AŞK BİR IZDIRAP. (http://www.dailymotion.com/video/x6qw17)
buda youtube videosu
http://www.youtube.com/watch?v=99Vq-IEDfSA (http://www.youtube.com/watch?v=99Vq-IEDfSA)
http://www.izlesene.com/video/muzik-erkan-ogur-kaleden-inismi-olur/1879653 (http://www.izlesene.com/video/muzik-erkan-ogur-kaleden-inismi-olur/1879653)
Kaleden inişmi olur
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Ham demir gümüşmolur
Yad ele bakma,ciğerim yakma
Evvelden ikrar verip
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Sonradan dönüşmolur
Yad ele bakma ciğerim yakma
Bu dağlar kömürdendir
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Geçen gün ömürdendir
Yad ele bakma ciğerim yakma
Feleğin bir kuşu var
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Çırnağı demirdendir
Yad ele bakma,ciğerim yakma
Bu dağlar eze dağlar
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Yar gele geze dağlar
Yad ele bakma,ciğerim bakma
Suları şarabolmuş
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Çiçeği meze dağlar
Yad ele bakma ciğerim yakma
ERKAN OĞUR
çok severim erkan oğur..
hangi yörenin türküsü bu?
Yavuz Bıngol-Suzan Suzı :ok
Alıntı yapılan: keskinli - Temmuz 21, 2010, 18:29:53
hangi yörenin türküsü bu?
Bildiğim kadarıyla G.antep olması lazım
http://www.youtube.com/watch?v=DMB5UxFsC9M (http://www.youtube.com/watch?v=DMB5UxFsC9M)
Dertliyim efkarlıyım
Dertliyim kederliyim
Her ne desa ağlarum
Gülmedum bu dünyada
Hem söyler aylarum
Gülmedum bu dünyada
Garip garip ağlarum
Üzülme sevduceğum
Ben hep böyle ağlarum
Yazmayile tükenmez
Ha bu benum dertlerum
Gökteki yıldızlari
Sayardum elli elli
Bu dünyadan fayda yok
Öteki da şüpheli
Türkünün kalbi Malatya-Arguvan
Erkan Oğur ve Kazım Koyuncu en çok dinlediğim türkücülerdir.. Erdal Erzincan ve İsmail Hakkı Demircioğlu'da var tabi:)
http://www.dailymotion.com/video/x5iyp6_ozan-arif-ve-esat-kabakly_music?start=2#from=embed (http://www.dailymotion.com/video/x5iyp6_ozan-arif-ve-esat-kabakly_music?start=2#from=embed)
Erkan Oğur-Yeter gönül yeter senden çektiğim
Deli Yürek - Başkadır Başka
http://www.dailymotion.com/video/xae4h3_deli-yurek-baykadyr-bayka_shortfilms (http://www.dailymotion.com/video/xae4h3_deli-yurek-baykadyr-bayka_shortfilms)
Alıntı yapılan: keskinli - Temmuz 23, 2010, 16:32:04
Alıntı yapılan: [KralKartal] - Temmuz 23, 2010, 14:05:52
Türkünün kalbi Malatya-Arguvan
örnek ver ihsan :D
abi örnege ne gerek var, herkes biliyor, bilmiyorsan artik pes :)
Arguvan yorelerinin turkuleri kadar meshur turku diyari varmidir?
Ceylanin bir cok turkuleri,
Guler Duman, Belkis Akkale, Sebahat Akkiraz ve bir cok ustat yorumlamistir,
daha cok GELIN kelimesi gecer, ask ve ayr uzerine yazilir, ve UZUN havalarida meshurdur..
ornegin http://www.facebook.com/video/video.php?v=306518027157&ref=mf (http://www.facebook.com/video/video.php?v=306518027157&ref=mf)
http://www.youtube.com/watch?v=nJ0bkNvmshE (http://www.youtube.com/watch?v=nJ0bkNvmshE)
buyur abi sana Muharrem Temiz, bir cok turkumuz vardir :)
Buda en sevdigim Turku, Kurucaydan öte yana..
http://www.youtube.com/watch?v=ukH5tuhQlnY&feature=related (http://www.youtube.com/watch?v=ukH5tuhQlnY&feature=related)
Buda vatandasimiz, hep boyledir ordakiler, tey tey tey
http://www.youtube.com/watch?v=aIZoSF1ILk8&feature=related (http://www.youtube.com/watch?v=aIZoSF1ILk8&feature=related)
Türkünün kalbi sözünü ben kabul etmiyorum ..
Türkü her yöreye ile hatta ilçeye göre bile şekil alır her türkü kendince güze4ldir bence..
büsraninda dedigi gibi her yörenin güzel türküleri var
ihsan örnek ver derken paylasimci ol görüntü yükle demek istemistim,yoksa malatyanin güzel türküleri oldugunu biliyorum :D
Alıntı yapılan: Simurg - Temmuz 23, 2010, 18:24:41
Türkünün kalbi sözünü ben kabul etmiyorum ..
Türkü her yöreye ile hatta ilçeye göre bile şekil alır her türkü kendince güze4ldir bence..
sen etmesende universiteler,halk muzigi soyleyenler sevenler bile etti, tez oldu arguvan unilerde :) yani eden etti busracim,|
ati alan uskudari gecti, bu konuda tevazu gosteremicem. He, tabiki her yorenin turkuleri vardir, ama bir kalp vardir ya, insanda
oldugu gibi, o da arguvandir.
anladim ahmet abi, pardon yanlis anladim, neyse ayni sekilde paylasim yapmis oldum.
abi türkü diyarı benim bildiğim sivastır. :D
tek bildigim oyun havalarinin tek ve öz mekani angara :)
Alıntı yapılan: [KralKartal] - Temmuz 23, 2010, 14:05:52
Türkünün kalbi Malatya-Arguvan
Aynen abi ben Arguvanlıyım doğuanadolu'da kime sorarsan sor nerenin türküsü meşhurdur diye sor Arguvan der
Bu sıralar geleneksel Türkü festivalide düzenlenmekte.
İlyas Salmanda Arguvanlıdır :)
vay topragim :)
Neresinden abi Malatyanın :)
Hekimhan-->Kuluncak -> köyünden
cuma senligimiz vardi, 9. duzenlendi, Muharrem Temizde katildi, ama ben buradayim, gidemedim :(
erzurumdan kaynatın çay diye çok güzel dinlemenizi tavsiye ederim
Annem Hekimhanlı benim :) Babam Arguvanlı
Tam hemşoyuz seninle abi :D bu sıralarda Arguvan festivali var bende oraya gidemedim fırsat olmadı :(
http://www.facebook.com/video/video.php?v=431759272368&ref=mf (http://www.facebook.com/video/video.php?v=431759272368&ref=mf)
:/
yorumlarda referandum tartisiliyor faruk :D
:D gördüm ya araya sızmış :P
gülay ellerini cekip benden teknikerozcan (http://www.dailymotion.com/video/x9mmch)
Ellerini çekip benden
Yarim bu gün gider oldu
Hem sever hem sevilirdik
Bu ayrılık neden oldu
Yar aşkıyla yana yana
Ayrı düştüm ellere ben
Ama senden ayrı gezen
Yürek değil beden oldu
Yandı yürek kebab oldu
Gül bahçemde hazan oldu
Ben ki senden ayrılmazdım
Bu ayrılık neden oldu
cok güzelmis türkü
Bilmiyormuydun Ahmet Abi :D
valla bilmiyordum,son zamannlarda yerel türküler dinlyorum
gülay farkı çok ayrı
http://www.myvideo.de/watch/1343191/Kubat_Iki_Keklik (http://www.myvideo.de/watch/1343191/Kubat_Iki_Keklik)
iki de keklik bir kayada ötüyor... (tekrar)
ötme de keklik derdim bana yetiyor
aman aman....
yeeeeeetiyor... (tekrar)
annesine kara da haber gidiyor (tekrar)
yazması oyalı kundurası boyalı yar benim aman amman yaar benim
uzun da geceler yar boynuma sar benim aman amman, sar benim...
iki keklik bir kayada su içer (tekrar)
dertli de keklik dertsizlere dert açar aman aman dert açar... (tekrar)
buna da gizli sevda derler, tez geçer.. (tekrar)
yazması oyalı kundurası boyalı yar benim aman amman yar benim
uzun da geceler yar boynuma sar benim.. aman amman, sar benim...
İçmeye teşvik yemin ediyorum. Bu türküyü tek geçerim..
Hakan Yeşilyurt Acıya Gülmek ( Yılmaz Güney'in Anısına) (http://www.dailymotion.com/video/xdo5t8)
öpüyorsam ayrılığı gözünden
söküyorsam yüreğimi göğsünden
geçiyorsam gözlerinin içinden
sana olan sevdamdandır bilesin.
geçiyorsam bir çiçeğin özünden
sana olan sevdamdandır bilesin.
meğer ne yalnızız insan olmuşsak
yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak
yeri gelmiş acıya da gülmüşsek
sana olan sevdamdandır bilesin
yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek
sana olan sevdamdandır bilesin...
biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun
aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat
ayaklarınla kasıklarının kasırgasını
ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun
sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta
ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda
apansız penceremde gülümsüyor güneş, ne güzel
bütün parmakların tıkır tıkır işliyor
iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk.
gece ile gündüzün sessiz geçişi midir bir uyku boyunda
delice bir yangın parmaklarının buzulunda
ah sahrut, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli...
karşılıksız sevebilmekse sevda
gerçek seven küle dönmüş her çağda
elim kolum bağlanmışsa kıyında
sana olan sevdamdansır bilesin
sevdunayım gebermişsem kıyında
sana olan sevdamdandır bilesin...
Grup kızılırmak-ilkay akkaya -zor imiş meğer
büyük üstad neset ertasin türküsünü cok güzel yorumlamis
Grup kızılırmak-ilkay akkaya -zor imiş meğer (http://www.dailymotion.com/video/x7khhn)
Yavuz Bingöl - Yar Demedin (http://www.youtube.com/watch?v=8GTiua8tSPg#)
Sevdiğim bir gün bana
Yar demedin yar demedin
Gece gündüz tenhalarda
Ağlayanım var demedin.
Seni sevmek suçunu bana
Ağlıyorum yana yana
Bir melhem verip yarama
Sür demedin
Bir gün bana gül demedin
Göz yaşını sil demedin
Bir ömür koştum peşinden
Gül demedin yar demedin
:ok
Ahmet Kaya - Entel Maganda (http://www.dailymotion.com/video/x4kq8w)
Piposu agız kenarında
Bodrum'un entel barında
Herkesin yarğılamaktan
Kimse kalmamış yanında
Sakalları şarap tasında
Dikilmiş barın ortasında
Tanınsın diye bekliyor
Sanırsın dev aynasında
Bir eli televizyonda
Öteki eli basında
Birşeylerin tadı kalmış
Dişlerinin arasında
Başkalarına hümanist
Karısına karşı dayı
Nasil beceriyor bilmem
Ikisi birden olmayı
Konuşurken solcusun
Yaşarken karambolcusun
Oportunizme bulaşmış
Tipik bir orta yolcusun
Bir Allahcı bir kulcusun
Bir davulcu bir pulcusun
Ne kadar inkar etsen de
Hem jigolo hem dulcusun
O yandasın bu yandasın
Hovardasın hep bardasın
Artık rol yapmayı bırak
Sen bir entel magandasın
Behey sanat hırsızı
Behey üretme kabızı
Birazcık efendi ol
Birak elinden şu sazı.
:ok
valla süper sözler
kimi kast ediyo acep :D
Fatih Kısaparmak diye biliyorum ben ama yanılıyorda olabilirim :)
Ama şimdi sanatçıyım diye gezinen bazı soytarılara bu şarkıyı armağan ediyorum :)
Ellerini Çekip Benden Yarim Bu Gün Gider Oldu ... (http://www.dailymotion.com/video/x9s6u0)
bu türküde cok güzelmis cem
Ahmet Kaya - Fosso Nejdat (http://www.dailymotion.com/video/x4i2x6)
Evet Eren o şarkı F.Kısaparmak'a yazılmış.
Tam oturmuş o zaman cuk diye :ok
Erkan Oğur- Eksiklik Kendi Özümde
http://http://video.google.com/videoplay?docid=-1820156937484877475# (http://http://video.google.com/videoplay?docid=-1820156937484877475#)
linkte bi hata var kübra
Alıntı yapılan: keskinli - Ekim 25, 2010, 18:21:32
linkte bi hata var kübra
tamam saol bakıyorum şimdi hemen :)
Erkan Oğur- Eksiklik Kendi Özümde http://www.trtube.com/erkan-ogureksiklik-kendi-ozumde-deyis-64259.html (http://www.trtube.com/erkan-ogureksiklik-kendi-ozumde-deyis-64259.html)
Erkan Oğur- Eksiklik Kendi Özümde
Bir nefesçik söyleyeyim
Dinlemezsen neyleyeyim
Ask deryasin boylayayim
Ummana dalmaga geldim
Ben Hak'la oldum asina
Kalmadi gönlümde nesne
Pervaneyim atesine
Oduna yanmaga geldim
Ask harmaninda savruldum
Hem elendim hem yugruldum
Kazana girdim kavruldum
Meydana yenmege geldim
Ben Hakk'in edna kuluyum
Kem damarlardan biriyim
Ayn-i cemin bülbülüyüm
Meydana ötmeye geldim
Pir Sultan'im der gözümde
Hiç hata yoktur sözümde
Eksiklik kendi özümde
Darina durmaga geldim
Sözler: Pir Sultan Abdal
degisik bi ses,hosuma gitti
eline saglik kübra
Evet çok farklı bi söleyişi var farklı bi sesi var çok seviyorum türkülerini.. Bu türküyede son zamanlarda takılmıştım baya burdada paylaşmak istedim:)
Rica ederm sevindm beğenmene=))
Sezen Aksu - Ben Annemi İsterim (Karadeniz) (http://www.dailymotion.com/video/xatev9)
:yeho :yeho :yeho :yeho :yeho
moda oldu karadeniz türküleri
Cansu koc - gamzedeyim deva bulmam
Cansu koc - gamzedeyim deva bulmam (http://www.dailymotion.com/video/x5m82x)
Gülay -^^^daha senden gayrı aşık mı yoktur..^^ (http://www.dailymotion.com/video/xetxj0)
YIKILASIN BE DÜNYA-Efsal (http://www.youtube.com/watch?v=LyVFgINH-Uo&feature=related#)
İzzet Altınmeşe - Serin Sulu Bulaklardan-Size Selam Getirmişem (http://www.youtube.com/watch?v=TqBNSdC9hpM&feature=related#)
ONUR AKIN-GECEYİ SANA YAZDIM (http://www.dailymotion.com/video/xeu2lz)
Dün çok etkilendim vadinin son sahneden yaa..
Erkan Oğur-İsmail H. Demircioğlu-MAMOŞ
Erkan Oğur & İsmail H. Demircioğlu - Mamoş (http://www.dailymotion.com/video/xg9eq7)
bu türküde ali memati aklima gelecek artik her dinleyisimde
Alıntı yapılan: keskinli - Aralık 24, 2010, 14:53:28
bu türküde ali memati aklima gelecek artik her dinleyisimde
aynen benimde ya:(( çok kötü oldum dün..
KUBAT - Kesik Çayır (http://www.dailymotion.com/video/xdtx2f)
:dansoz
arif Sag burada paylasilmaz mi ?
Arif Sağ - Özde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim (http://www.dailymotion.com/video/xcg2vg)
:alkis :alkis :alkis
Gülay - Geçti Dost Kervanı (Türkülerimiz) (http://www.dailymotion.com/video/xf1gdi)
ERKAN OĞUR EY ZAHİT ŞARABA EYLE İHTİRAM (http://www.dailymotion.com/video/xac66b)
kıvırcık ali - gül tükendi, ben tükendim (http://www.dailymotion.com/video/xa6u33)
Erkan Oğur "Kaleden İnişmolur" (http://www.dailymotion.com/video/xbklyk)
Karmete - Karaduman (http://www.dailymotion.com/video/xcs2vt)
cok güzelmis karadeniz türküsü
en sevdigim türkülerden
IxGorypo#]Aşık Mahzuni Şerif - Mevlam Gül Diyerek Iki Göz Vermiş Bilmem Ağlasammı Ağlamasammı (http://www.youtube.com/watch?v=0%5Bkufur%20otomatik%20editlenmistir)
bende severim bu türküyü
Kazim Koyuncu - Karsiya Cifte Camlar (http://www.dailymotion.com/video/x8fe8e)
Kazım Koyuncu İşte Gidiyorum (http://www.dailymotion.com/video/x92dn7)
İki damla gözyaşımla
Satıldım pazarlarda
Kırdılar yüreğimi
Kırdılar azarlarla
Sürgünlere yolladılar
Sabah dörtte yağmurlarla
Ben yandım,
Sen yanma Allah aşkına.
Ahmet Kaya - Siz Yanmayin (Sürgün) (http://www.youtube.com/watch?v=s9l2d6kFdUg#)
Kubat - Iki Keklik (http://www.youtube.com/watch?v=ExcMnsWeIJ0#)
:ok
güncelleme..
Neşet Ertaş - Hata Benim (http://www.dailymotion.com/video/xdihlv)
Nur icinde yat
seni hep gülen yüzünle hatirlayacagiz
Kamil Sönmez - Yaylanın Çimenine (http://www.youtube.com/watch?v=ZVHpW9IowPk#)
Kamil Sönmez - Oy Kemence (Allah Rahmet Eylesin) (http://www.youtube.com/watch?v=YXFyZwaMyoA#)
Yüsel Özkasap Dağlar Kızı Reyhan (http://www.youtube.com/watch?v=2wzkwm6mLQk#)