Süper Lig'de oynanan futbolun kalitesi kimseyi tatmin etmiyor.
Ne oynayan zevk alıyor ne de seyreden...
Yılda 3-5 teknik adam değiştiren sabırsız, plansız, sistemsiz, modelsiz, organizasyonsuz kulüplerimiz ve onların ateşten gömlek giyen ve doğal olarak koltuğunu sağlama almak için kısa vadede günü kurtarmaya çalışan teknik adamları...
Herkes zaten sadece sonuç bekliyor. Taraftar, yorumcu, medya...
Teknik adam da haliyle diyor ki: "Kardeşim, fırtına veya kasırga var mıydı? Kimse sormuyor, gemi limana yanaştı mı? Herkes buna bakıyor. Zaten idari ve mali sıkıntılar doruk noktada. Bu takımı da ben kurmadım. Transferi de ben yapmadım. Önemli olan günü kurtarmak. Kısa yoldan ne yapabilirsek yapmaya çalışıyoruz. Oyuncu kalitemiz de belli. 3-5 ay sonra ne olacağımız belli değil. Biz ne yapalım?"
Bu koşullarda hadi gel de pozitif futbol oynamaya çalış.
Yüzyılın en büyük futbol adamı Rinus Michels de kendi futbol felsefesini anlattığı "Teambulding" adlı kitabında "Kısa vadede başarıya ulaşmanın tek yolu savunma ve kontratak oyunudur. Evet, bu oyunla maçlar kazanabilirsiniz, fakat hiçbir zaman büyük zaferler ve şampiyonluklar kazanan keyif veren bir takım yaratamazsınız" diyor.
***
Bir de trendler var tabii. Çirkin futbolun baş sorumlularından...
Son Avrupa şampiyonu Yunanistan, son dünya şampiyonu İtalya veya son Şampiyonlar ligi şampiyonu Milan... Teknik adamların önlerindeki en kısa yoldan başarı hikayeleri bunlar.
4-5-1 veya 4-4-1-1... Tek forvet, arkasında ona destek olan bir oyuncu ve arkalarında koşan, rakibi bozan oyuncular. Dikkat edin! Oynayan değil de hep rakibi bozan takımlar. Hücuma pek katılmayan, stoper özellikli bekler vesaire vesaire... Bizim liglerde de üç aşağı beş yukarı tüm takımlar bu futbolu oynamaya çalışıyor. Süper Lig, Bank Asya veya gidin 3. ligde maç izleyin.
Ancak herkes şunu unutuyor. Yukardaki takımlar böyle oynayarak lig değil turnuva kazandı. İşte bir örnek: Son yıllarda Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olan Benitez yönetimindeki Liverpool, takım savunmasını mükemmel yapan, rakiplerini en iyi bozan ve oynatmayan takım. Devler Ligi'nde hep başarılı, ancak İngiltere Ligi'nde tam 18 yıldır şampiyon olamıyor. Hatta son 15 yılda sadece bir kez 2'nci olabildi. Kendi liginde son yıllarda ilk 3'e bile giremiyor. Rakipleri bozarak, oynatmayarak kupalarda veya turnuvalarda başarılı olabilirsiniz, ancak ligde uzun vadede hedefe koşamazsınız. Daha farklı şeyler üretmelisiniz.
LIVERPOOL CHELSEA
Torres Drogba
Babel Kuyt Malouda J. Cole
Gerrard Lampard Ballack
Mascherano Alonso Makalele
Aurelio Skrtel Carragher Arbeloa A. Cole Terry Carvalho Ferreira
Reina Cech
***
Avrupa'da günümüz futbolunda artık koşmak ve mücadele etmek çamaşır makinesi gibi. Yani artık bir lüks değil. Bir gereklilik. Bizde ise oyunculara mikrofon uzattığınızda ilk söyledikleri şey, "İyi mücadele ettik..! "
İzleyici de bunu duyunca diyor ki: "İyi de biraz da top oynasaydınız keşke!"
Hem koşu temposu iyi olan hem de top ayağındayken çabuk karar veren, insiyatif kullanan, becerikli oyuncu sayısı ligimizde çok az.
İki ceza yayı arasında gidip gelen hem savunma hem de hücum yapabilen oyuncular bu işin anahtarı. Tıpkı 2000'deki Emre, Okan, Suat, Ümit Davala gibi. Pas yapabilen, hücum yapabilen ama ayak basmadık yer de bırakmayan çok yönlü orta saha oyuncuları..
***
Artık trendler değişiyor. Bu özelliklere forvetler de eklenmeye başladı..
Şampiyonlar ligi yarı finalindeki 4 takım birbirlerine benzer formasyonlar kullandılar.
4 teknik adamın da savunma yapıları -farklı oyuncular kullansalar da- genellikle aynı..
Dikkat edilmesi gereken husus orta alanda oynayan 3 futbolcu ve bu futbolcuların özelliklerinde. Hepsi sırtı dönükken top alıp baskı altında kullanabilen, iyi pas yapan ve hücuma destek verebilen çok koşan ve savunma yapan oyuncular. Şut atıyor, orta yapıyor, adam kovalıyorlar. Çabuk düşünüp karar verip, uygulayabiliyorlar.
***
Gelelim asıl değinmek istediğim farklılığa. Liverpool'da Babel ve Kuyt aslında birer forvet oyuncusu. Torres ile birlikte top kendilerindeyken forvet hattını 3'leyen bu iki oyuncu top rakibe geçince kendi kanadını büyük bir disiplinle savunuyor. Manchester United bunu Ronaldo, Tevez ve Rooney ile; Chelsea Drogba, Joe Cole ve Malouda (Kalou) ile; Barcelona Eto'o, Messi ve Iniesta ile yapıyor. Çünkü top rakipteyken 9-10 kişi ile savunma yapmalısınız ama top sizdeyken de hücumda çoğalabilmelisiniz. Rakibin üstüne farklı silahlarla, kalabalık ve hızlı gitmelisiniz. Top sizdeyken 4-3-3 ; rakipte iken 4-5-1'e dönmelisiniz. Forvetler de artık orta saha gibi oyunun içinde, öyle ki fedakarlık yapmayan, adamını kovalamayan Henry, Anelka, Kalou gibi süper yıldızlar bu yüksek seviyeli maçlarda yedek kalıyor. Düşünün yukarıdakiler gibi süper yetenekli ve hızlı bir santrforsunuz ama adam kovalamadığınız için yedek kalıyorsunuz. Yaşamak ve varolmak için koşmak zorundasınız. Ronaldinho, Shevcenko, Anelka veya Henry olmanız bile sizi kurtarmaya yetmiyor.
BARCELONA MANCHESTER UNITED
Eto'o C. Ronaldo
Iniesta Messi Tevez Rooney
Deco Xavi Park Scholes
Yaya Toure Carrick
Abidal Milito Marquez Zambrotta Evra Ferdinand Brown Hargreaves
Valdes Van der Sar
***
Avrupa futbolu artık bu noktaya geldi. Senede 50-60 maç oynayan hızlı, atletik, güçlü, yetenekli biyonik adamlar.
Başarı için gereken kriterler değişiyor. Orada varolmak, ayakta kalmak, yaşamak çok zor.
Gerçekten de savaşmak lazım.
***
Aslında bizle onlar arasında bence yetenek olarak çok da büyük uçurumlar yok. Ama zihniyet ve fizik gücü konularına gelince araya uçurumlar giriyor.
İşte somut bir örnek:
Bizde çok beğenilen Beşiktaşlı Delgado orta saha oynuyor. Yani kendisinin modern futbolda yerine getirmesi gereken bir çok sorumlulukları var. Ancak bırakın forveti orta sahada oynayan bu oyuncu en son faulünü Beşiktaş'ın Galatasaray ile oynadığı 24'üncü hafta karşılaşmasında yapmış. O maçta 1 faul yapan Arjantinli yıldız, forma giymediği Sivasspor maçı haricindeki 6 maçta rakiplerine tek bir faul bile yapmadan maçları tamamlamış.
Buradan bir yanlış anlaşılma çıkartan olmaz umarım. Rakiplerine tekme atsın, çeksin, itsin, vursun diye bekleyen yok... Ancak görünen o ki beyefendinin sahadaki mücadele ile, rakiple falan da hiç alakası yok.
* * *
Futbol hızlanıyor, değişiyor..Süper yetenekler de koşuyor, savaşıyor...
Peki değişimin farkında olup ayak uydurmaya çalışan var mı?
Ben açmıştım konuyu ama yorum yapan olmadı :)
Buraya da kimse yapmamış...
Güzel yazmış :)
Aslında Guinti ile Cisse arasındaki fark bizim kalite farkımızıda ortaya koyuyor..
Aynı şekilde pancu
Hem hücum hem savunma yapıyorlardı ve başarı geliyordu :)
Bu sene bizim ileri ucumuz yapabilecek mi acaba burada yazılanları?
Ernst-Guti-???-Q7-Bobo-Nihat(???)
sizce?
Delgado olabilir.
Ama bu sene baya bi kontenjan sorunu çekeceğimiz kesin :-\