Ana Menü

Mutlu Aşk Yoktur

Başlatan mdc, Ağustos 07, 2007, 17:50:32

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kara kalem

Üşüyorum, kapama gözlerini.
kalem sana akan, kara senin sevdan.

mdc

SÜREKLİ RANDEVU


Daha büyük bir rüzgâra karşı yazıyorum ve kızmasınlar
Sadece şişirilmiş yelken olanlar
Bu rüzgâr daha güçlü eser ve daha kırmızıdır kor

Tarih ve aşkım hep aynı adımlarla yol alıyor
Daha büyük bir rüzgâra karşı yazıyorum hem ne gerek bana
Okumayanlardan buğdayların kumrallığında

Geleceğin ekmeğini ve bana ne gülenlerden benim için her kapı
Senin geçitin olsun ve her gök senin gözlerin
Giden bir tramvay hep bir şeyler götürür senden

Daha büyük bir rüzgâra karşı bulutlu bir havada
İstediğim gibi yazıyorum hem ne yapılabilir sağırlara
Kötü bir oyunda hile gibiyse şarkı söylemek onlar için

Hiç bir aşk yok ki bizim aşkımız gibi olsun
Bana yol göstermekte adımlarının izi
Güneş değil sensin ısıtan beni

Ellerinin renginden anlıyorum güneşi
Aşksız güneş rastlantısal bir ömür
Aşksız güneş bu yarın'sız bir dündür

Ayrılıklar varsa çekip giden hep sensin
Hep bizim aşkımız var ağlayan her bir gözde
Hep bizim aşkımızdır yolu şaşırılmış sokak

Bu bizim aşkımızdır yol kapanınca sensin
Sensin sızlayan yürek hareket edince tren
Sensin tek eldivene eş olacak eldiven

İnsanı solduran her bir düşünce sensin
Uzun uzun sallanan mendiller de sen
Sensin gemilerin güvertesinde giden

Susan hıçkırıklar sen agucuklar sen
Ve akşam eşikteki sessiz itiraflar
Ağızdan kaçan bir fısıltı uykuda söylenen sözler

Yakalanmış bir gülücük uçuşan perde
Bir okul avlusunda uzaktan yankılanışı seslerin
Bir iki üç diye sayan çocuklar ebe sırası kimde

Geceleyin damlar üzerinde güvercinlerin sesi
Hapishanelerin iniltisi dalgıçların incisi
Şarkı söyleten ve susturan her şey sensin

Ve söylediğim şarkı da sen o büyük rüzgâr İLE

1947

Çev: Gertrude Durusoy / Ahmet Necdet
HAYATTA BEŞİKTAŞ

mdc

LEYLAKLAR VE GÜLLER


Ey çiçek açma ayı ey değişimler ayı
Sen ey bulutsuz Mayıs bıçaklanmış Haziran
Hiçbir zaman unutmayacağım ne gülleri ne leylakları
Ne de ilkbaharın bağrında sakladıklarını hiçbir zaman

Hiçbir zaman unutmayacağım o acı görüntüyü
Tören alayını çığlıkları kalabalığı ve güneşi
Aşkla yüklü tankları Belçika'nın hediyelerini
Titreşen havayı ve arıların vızıltısı ile dolu yolu
Savaştan önce kazanılan erken zaferi
Öpücük kırmızısının önceden haber verdiği kanı
Ve coşkun bir halkın çepeçevre leylaklarla donattığı
Tankların zırhlı kuleciğinde dimdik ölüme gidenleri

Hiçbir zaman unutmayacağım Fransa'nın bahçelerini
Yok olmuş yüzyılların ayin kitapları gibi
Ne de akşamların şaşkınlığını sessizliğin esrarını
Geçtiğimiz yol boyunca uzanan gülleri

Çiçeklerin karşı koymasını bozgun rüzgârına
Korkunun kanadında geçen askerlere
Alaycı toplara çıldırmış bisikletlere
Acemi kampçıların zavallı giysilerine

Ama nedendir bilmem bu imgeler tufanı
Hep aynı durağa geri götürür beni
Sainte-Marthe'a Bir general Kara cıvıltılar
Bir Normandia villası ormanın kenarında
Çıt yok Düşman dinleniyor karanlıkta
Paris'in düştüğünü söylediler bize bu akşam
Hiçbir zaman unutmayacağım ne leylakları ne de gülleri
Ve ne de kaybettiğimiz iki sevdayı hiçbir zaman

Ölümle günün demetleri leylakları Flanders leylakları
Ölümle yanakları süslenen gölgenin tatlılığı
Ve siz bozgun demetleri narin güller
Uzaklarda yangın rengine çalan Anjon gülleri


Çev: Gertrude Durusoy / Ahmet Necdet
HAYATTA BEŞİKTAŞ

mdc

SANA
BÜYÜK
BİR SIR
SÖYLEYECEĞİM


Sana büyük bir sır söyleyeceğim Zaman sensin
Zaman kadındır İster ki
Hep okşansın diz çökülsün hep
Çözülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi durdurulmuş zamanın işkencesi
Buysa daha beterdir giderilmemiş istekten bitmez tükenmezcesine

Göz susuzluğundan sen yürürken odada
Ve bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler Asıl demek istediğim bu
Hazzın ötesinde sevgim dokunurluğun erimi dışında bugün sevgim

Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın

Sana büyük bir sır söyleyeceğim Her söz
Dudağımda bir dilenen zavallı
Acınacak bir şey ellerin için kararan bir şey bakışının altında

İşte bunun için diyorum ikide bir seni seviyorum diye
Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakça kalp kristali
Kaba konuşmamdan gücenme benim Bu konuşma
Ateşte şu tatsız gürültüyü çıkaran sudur o kadar

Sana büyük bir sır söyleyeceğim Bilmem ben
Sana benzeyen zamandan söz açmayı
Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
Tıpkı uzun bir süre garda
El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
Ve bilek söner yeni ağırlığından gözyaşlarının

Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanınsıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri

El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim
HAYATTA BEŞİKTAŞ

cmcpgc

O uyuyor bense ölmüş sanıyorum
İşte bir önseziş daha
Kalbim bir kapı gibi çarpar
Bu vatan askiyla büyüdük biz anam
Sahip olamaz ki topragima düsman !
Binlercemiz öldük, yine de ölürüz
Yildiramaz kimse iste son sözümüz !