Ana Menü

Kızılderililer Türk Mü?

Başlatan eyup1903, Mayıs 02, 2007, 23:46:45

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

eyup1903

İndiana Üniversitesinden Amerikalı Profesör Denis Sinor Sibirya Türklerinden Tunguz kabileleri ve Yukagir'lerin Tunç çağı evrelerinden beri Kızılderililerle ortak bir kültüre sahip olduklarını tespit etmiştir. Huş ağacından oyulmuş kayıklar, Pirok yani deri, ağaç kabukları örtülerek yapılmış barınaklar ya da Kızılderililerin yarı küresel (Wigwam) veya konik(tepec) çadırları tipinde ortak kültürler, önünde yarık bulunan hafif giysi türleri, makosenler, karlı ormanların temel ulaşım aracı kayak gibi donanımlar tespit etmiştir. (Erken iç Asya Tarihi- Prof. Dr. Sinor- S. 102)" (Tanrının Türkleri- Cilt.1- S.314- Semih Tufan Gülaltay)

"Sümer Tanrıçası İnanna'yı sembolize eden İnanna'nın "Ay kayığı" simgesi olan hilal şeklindeki, boğaza takılan kolyeye Tork denilmektedir. Anadolu'da Hitit devleti kurulmadan evvel yaşayan Tork-lar (Torkom) Hitit devleti sonrası kralları Pamba devrinde Hititlere boyun eğmek zorunda kalmışlardı. (The Hitites-Gurney-Pelican-U.S.A.) (Age. Sayfa:315)

"Tork isimli, Tanrıça İnanna timsali kolyeyi tıpkı Torkom'lar gibi Bozok (Etrak) kabileleri olan sarışın Kızılderili kabilelerinden Navajo'lar, Şanı'lar, Ocibya'lar kemikten yapılmış olarak boyunlarına takmaktadırlar. Bu "Tork"ları, Çokta Kızılderilileri hilalin ortasına yıldız koyarak göğsü kaplayan geniş bir Ay yıldız kolye olarak kullanırlar. (H.C. Tanju- Tunçderililer- S.6" (Age. Sayfa:315)

"Sümer alfabesinde "Tork" timsali C hilal "N" harfi yerine geçer. Fin-ogur dilinde de "Tork" kelimesi boğaz, boyun anlamına gelen C hilal ile sembolize edilirdi." (Age. S.315)

"Mayalar kendi dillerine aynı bizim ifademizle "Mayanca" demektedirler. Maya'ların Orta Amerika'daki önemli yerleşim yerlerinden olan "Yuka-tan" isminin Türkistan'ın Yok-Tan bölgesinden gelme olduğu anlaşılmıştır. Bu bölge Sümer Türklerinin Mezopotamya'ya göçmeden evvelki yerleşim sahası idi...

Tahiti adasına ayak basan Captan Cook Kızılderililerin başlarına taktıkları çiçekten başlığa Türk adı verdiklerini 1769 yılında tespit etmiştir. (Papau Mailu Language- D'Argingy- Luzac- New Guiness) (Age. S.315)

"Fiji adalarında Rotuma yerlilerinin dillerinin Altaik dil olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Endonezya adalarının dillerinin de Altay dillerinden olduğu anlaşılmıştır. (H. Cemil Tanju-Tunç derililer. S.106) (Age.s.316)

"Doktor kelimesi yerine "Ah-men", kırık çıkıkçıya "Kak-bak", şifacı hekime"Ah-bak", çocuk doğurtan ebeye "ilk-alan-zah" derlerdi." Bütün Altaylılar gibi Kızılderililer birbirlerine amca, baba, teyze, hala, ağabey diye hitap ederler. Maya Kızılderililerinde 1878 yılında el öpme adeti tespit edilmiştir. (Tunç derililer. S.162) (Age. S. 316)

"Mohavk Kızılderilileri uzun eşek oyunu da dahil 12 Anadolu oyununun 11 tanesini bilmektedirler. Güreş ise bütün Kızılderili kabilelerinde dua ile başlanılan en önemli ata sporu olarak tatbik edilmektedir."

"Brezilya ormanlarında Zakuma Kızılderililerinde güreş, rakiplerden birisi can verene kadar devam eder. Bizdeki "Kırkpınar" efsanesinde de pehlivanlar can verene kadar güreşmişlerdir."

"Anadolu Türklerinin parmaklar arasına sicim gererek oynadıkları sicim oyunu Atabaşkan ve Keçuva kabilelerinde de oynanmaktadır. Üstelik figürler ve isimler de aynıdır. Eğer Anadolu'da bir figüre yıldız deniliyorsa, Kızılderililerde de yıldız denmektedir." (Tunç derililer. S. 181) (Age. S. 316)

"İnka'lar kök sülalesine "Ay-ullu" yani ulu soy demekle beraber, kendi yöneticilerine Kur-Hakan demekteydiler. İnka'lar çocuklarına bir kahramanlık gösterene kadar ad vermezlerdi. Ad verme işlemi merasimle yapılırdı. (Dede korkut destanlarından Boğaç Han destanı hatırlanırsa, orada da çocuk bir kahramanlık gösterdikten sonra ad almış, ve bu ad alma işlemi de bir törenle gerçekleştirilmiştir.M.K.) bir kişi ölene kadar bir düzine ad ve nam sahibi olabilirdi. "

"Mayalarda buluğ çağına eren çocuklara ok ve yay verilirdi. Kafkasya Türklerinde hala yaşatıldığı üzere, kadın kocasını adı ile çağırmaz, "Evin büyüğü", "çocukların babası" gibi sıfatlar kullanırdı. Kına yakma bütün Kızılderili kabilelerinde, Anadolu ve Orta Asyalı Altaylılar gibi uygulanmaktadır. Beşik kertmesi töresi aynı şekilde yaygın bir töredir." (Age. S. 317)

Yukarıdaki paragrafta anlatılanların tamamı Anadolu'da yaşanmakta olan Türk kültürünün bire bir aynıdır. Bu kadar yakın ve benzer bir yaşam biçiminin binlerce kilometre uzaktaki bir kıtada aynen yaşanıyor olması tesadüflerle izah edilebilir mi?

"İnkalarda aşağı sınıftan yani "Kara budun"dan olan birisi bir boğayı öldürmeden evlenme hakkı kazanamazdı. "

"Mohavk ve Atabaşkan kabilelerinde Kore Türkleri olan İlu'lar gibi, nişanlı kızlar saçlarına nişan tüyü takarlar."

"Loğusa kadın bütün Altaylılar gibi kutsal sayılır. Loğusanın kırkını yaparlar. Ölülerini bütün Altaylılar gibi, silahları ve atı ile birlikte "Kur-gan"lara gömerler. Kan davası bir töre olarak uygulanır."

"Cenaze merasimlerinde bütün Altaylılar gibi ölü ağlayıcıları tutarlar. (Anadolu'da, Ankara yöresinde bu gelenek "Yasçı Tutmak" olarak yakın zamana kadar uygulanmaktaydı. Son zamanlarda azalmış durumdadır. Aynı gelenek yine Ankara il sınırları içindeki Kürt köylerinde de uygulanmaktaydı ve halen uygulanıyor. M.K.) Mayalar ölüm yıl dönümünde "Yıl aşı" verirler, cenaze törenlerinde erkekler yüzlerine kara boyalar sürerlerdi." (Age. S. 317)

"Toltek Kızılderililerinin gebelik ve bereket tanrısı "Tez Katlı Poka" (Tez katlı boğa)dır. Kızılderililerde cennet ve sırat köprüsü kavramı vardır. Cennete Vakui (Akui- Altından ırmaklar akan yer) derler."

"Siu Kızılderilileri'nin 1870 yılı sonlarında Papıti, Muhave, Kalamat, Şoson, Irok gibi kabilelerinde "Hu" çekerek Bektaşi semahlarına benzeyen ayinler yaptıkları tespit edilmiştir. (Tunç derililer.s.246)"

"İnkalarda Kopuz benzeri bir saz kullanıldığı tespit edilmiştir. Aztek ve Mayalar "Ç-şıra" (şıra) isimli içki içerler. İnkalar ise bu içkiye "Çira" derlerdi." (Age.31



Kızılderili ve Türk Dillerinde Kullanılan Ortak Kelimeler



"Toplam 600 lehçeden oluşan Kızılderili lehçelerinin ortak büyük kütlesi Atabaşkan Kızılderililerinin dilidir. Bu dil Altay dillerindendir. Bu dil diğer dillerin ortak buluşma noktası niteliğindedir. Bazı örnekler:

Yatkı : Ev, yatılan yer

Dodohişça : Dudak

Lı-ık : Vatan, ili

Tamazkal : Hamam, temiz kal

T-sün : Uzun

Hogan : Ker*** ev, Hopan

Missigi : Mısır

Tepek : Tepe

Hu : Selam

Tete : Dede

Türe : Türe, Töre

Atış-ka : Ateş

Yanunda : Yanında

Aş-köz : Yemek

Tapa : Tuba

Yu : Su, yu-mak, yıkamak

İldiş : Dişleme

not: alıntıdır

AsA

alinti yaptigin yeri soyLermisin,

keskinli

Ölürüm Beşiktaşım,ZehirimSensin
Evvelim Sen Oldun,Ahirim Sensin


AsA


melankolizm



Bering Boğazı'nın Donmasıyla Amerika'ya Geçtikleri Düşünülüyor.

2 dia 2 muerto

Alıntı yapılan: melankolizm - Mayıs 02, 2007, 23:55:15


Bering Boğazı'nın Donmasıyla Amerika'ya Geçtikleri Düşünülüyor.
Yuksek bir ihtimal
Herkesın bıldıgı gıbı Turkler goc yaptıklarında bır cok kola ayrılmıslardı
Bır kolunun da donan Bering Bogazından Amerıkaya gectıgı dusunuluyor

CHEm !

kesin bi ispat yok bunlar tahmin
bizim tarihçi vardı o da sölüyordu bunlar benzeyen yanımız
ama bilimsel kesinliği yok
Allah kitap Beşiktaş

melankolizm

[IMG]http://img183.imageshack.us/img183/3550/kfdzfdlderilixt8.jpg[/img]

Kendi topraklarında soykırıma uğrayan, Amerika'nın gerçek sahibi Kızılderililer,
büyük protestoya hazırlanıyor. Anishinabek Kabilesi lideri, 29 Haziran'da Türkler'den destek istiyor

KANADA ve ABD'de yaşayan Kızılderililer, haklarını aramaları için verdikleri mücadelede bu ülkelerdeki Türk diasporasından kendilerine destek vermesi çağrısında bulundu. Kendilerine ait internet sitesinde daha önce Türk olduklarını açıklayarak dikkat çeken Anishinabek Kabilesi'nin lideri 29 Haziran'da Kanada'daki tüm Kızılderililer'in bu ülke hükümetine karşı protesto götserileri düzenleyeceğini ifade ederek, "Türk kardeşlerimizden bizi yalnız bırakmamalarını istiyoruz" dedi.

Bizi az gösteriyorlar

Türkçe'yi de çok iyi konuşan kabile lideri, "Tüm Türk kardeşlerimize haber vermek istiyoruz. Haklarımız için mücadele edecek kardeşlerimize ihtiyaç var. Ontario eyaletinde 150 reservasyon (Kızılderili özerk toprağı) bulunuyor. Kanada'da İnuit (Eskimo) adlı eyalet Kızılderililer'in kontrolünde. Kalan yerlerde 400 rezervasyon var. Kanada istatistiklerine göre biz 1 milyon 800 bin kişiyiz. İstatistikler doğru değildir. Çünkü milletimizi her zaman daha az göstermeye çalışıyorlar" diye konuştu.

29 Haziran'daki büyük gösteri ile kendilerini ezmeye ve haklarını çiğnemeye çalışan Kanada hükümetine karşı birlik mesajı vereceklerine dikkat çeken kabile lideri, "Bu seferki protestomuz büyük olacak. Burada bize eziyet eden ABD'li ve Kanadalı zalim işgalci şirketler acı çekecekler ve borsada zarar görecekler. Kanada, bizim millete karşı asker göndermek niyetinde. Tüm medyayı ve insan hakları örgütlerini bu protestoyu izlemeye ve bizim sorunlarımızı gündeme getirmeye davet ediyoruz" çağrısında bulundu..

Bizi terörist ilan ettiler

Kanada'da kendilerine ait 1000'den fazla toprak parçasının devlet tarafından işgal edildiğini kaydeden Kızılderili kabile lideri, devleti mahkemeye verdiklerini, ancak bu mahkemelerin adil ve zamanında sonuçlanmasını beklemediklerini dile getirdi. Kızılderi lideri, "Topraklarımızı korumak için protesto yapma hakkımız var. Biz bunu, sınırlarımıza savaşcılarımızı koyarak yapıyoruz. Ama Kanada, bir kanun çıkararak savaşcılarımızı terörist ilan etti. Kanada yasalarına göre ordunun Kızılderili öldürmesi serbest. Ama peki asıl terörist kim" diye konuştu. Tüm Kızılderili kabilelerini aynı çatı altında toplayan ve 29 Haziran'daki gösteriyi düzenleyen Assembly of First Nations (İlk Ulus Birliği) kurumunun başkanı Phil Fontaine, Kanada hükümetinin sözkonusu kararı hemen geri çekmesini istedi.

Biz iyi vatandaşız

Kanada hükümetinin kendilerini uluslararası terör örgütleriyle aynı kefeye koyduğunu belirten Fontaine, hükümetin bu kararını destekleyecek en küçük kanıtının olmadığını, Kızılderililer'in Kanada için her zaman iyi birer vatandaş olduklarını ve Kanada ordusunun kendilerine saldırmasını asla kabul etmeyeceklerini ifade etti.


Kızılderililer'e ABD izin vermedi

AMERİKA'NIN yerlileri olan ve ABD'nin kuruluşunda, Amerika'yı işgal eden Anglosaksonlar tarafından soykırıma uğranan Kızılderililer'in köklerinin Orta Asya'dan geldiği ispatlandı. Bunun üzerine, her yıl Türkiye'de yapılan Türk Cumhuriyetleri toplantısına geçtiğimiz yıllarda ABD'den Kızılderililer de davet edildi. Dünyanın her yerine demokrasi götürmeye çalışan, hatta Afganistan'ı ve Irak'ı bile demokrasi için işgal ettiğini ileri süren ABD yönetimi, kendi sınırları içinde demokratik isteklere tahammül edemedi ve Kızılderililer'in, Türkiye'deki Türk Cumhuriyetleri toplantısına katılmasına izin vermedi.

2 dia 2 muerto

Bu yazdıkların doğruysa fazla söze gerek yok!

Timurlenk

aramızda bir soy bağı olduğu çok büyük bir ihtimal.


melankolizm

Kızılderililer isyan etti

Amerika kıtasındaki Lakota kabilesi (Siyular) 150 yıl önce atalarının ABD ile imzaladığı anlaşmaları feshetti; "İsteyen bize katılmakta özgür" duyurusu yaptı.

Kabile temsilcisi Russel Means, Washington'da düzenlediği basın toplantısında, "Artık ABD vatandaşı değiliz" dedi.

Oturan Boğa (Sitting Bull) ve Çılgın At (Crazy Horse) gibi büyük kabile şeflerinin mensup olduğu Lakota kabilesinin temsilcisi Russel Means, Washington'da düzenlediği basın toplantısında, "Biz artık ABD vatandaşı değiliz ve bizim toprağımızın yer aldığı 5 eyalette yaşamak isteyenler bize katılmakta özgürler" dedi.

Means, Amerikan vatandaşlığından çıkmaları halinde kendi topraklarında yaşayanlara pasaport ve ehliyet vereceklerini de söyledi.

Lakota kabilesi yetkililerinden oluşan bir heyet hafta başında ABD Dışişleri Bakanlığına gönderdikleri mesajda, Amerikan Federal Hükümetiyle bazıları 150 yıl kadar önce imzalanan anlaşmalardan tek taraflı olarak çekildiklerini açıklamıştı.

Kabile yetkilileri, anlaşmaları, "değersiz bir kağıt parçasındaki değersiz sözler" olarak niteliyor ve bu anlaşmaların kendi kültürlerini, geleneklerini ve topraklarını çalmak için defalarda ihlal edildiğini söylüyor.

Yerlilerin davasının savunucularından olan ve 1977'de yerli haklarının ele alındığı uluslararası bir konferansı düzenlenmesine öncülük eden Phyllis Young da, ABD ile 33 anlaşma imzaladıklarını ve bu anlaşmalara uyulmadığını belirtiyor.

Lakotalar kimdir?

OTURAN BOĞA'NIN SOLUK BENİZLİLERLE SAVAŞI
Oturan Boğa (Yerli dilinde: Tatanka Iyotake) (1831 - 15 Aralık 1890), ABD ordularına karşı savaşan son kızılderili kabile şefi.
Oturan Boğa

Siyuların (Lakota) kabilesinin Hunkpapa kolunun reisi ve 25 Haziran 1876'de 7. Amerikan Süvari Birliği'ni yenen 3.500 savaşçının lideri.

Soykırım korkusuyla kabilesini Kanada'ya göç ettirdi ve 1881'e kadar orada yaşadı. Montana'daki bir ABD birliğine saldırınca yakalandı, ancak Amerikan hükümeti tarafından affedildi.

Hayatının geri kalan kısmını, Vahşi Batı Sirki ile dolaşarak geçirdi. Büyük ilgi odağı olan Oturan Boğa, seyircilere kendi dilinde küfür ederken, halk kendisine gülmüştür.

Aslında alakası olmadığı halde Hayalet Dansı hareketinin liderliği ile suçlandı ve kendisini tutuklamaya gelen polislerle çatışarak hayatını kaybetti. İronik bir şekilde, tutuklamaya gelen polisler, zamanında Oturan Boğa'yla birlikte beyazlara karşı savaşan, fakat sonradan beyazların yönetimine girerek yerli polisi olan kızılderililerdir.

BEYAZLAR ÜZERİNE TARİHİ KONUŞMASI
Oturan Boğa'nın beyazlar üzerine yaptığı bir konuşmadan kesit:
"...sahip olma isteği onlarda bir hastalık olmuş. Bu insanlar, zenginlerin bozabileceği ama fakirlerin bozamayacağı birçok kural koymuşlar. Yönetici olan zenginleri güçlendirmek için fakirlerle güçsüzlerden vergiler alıyorlar. Bizim annemizin, toprağın, kendilerinin olduğunu söylüyor, komşularını çitler yaparak kendilerinden uzaklaştırıyorlar; toprağı binalarıyla ve diğer süprüntüleriyle çirkinleştiryorlar. Bu ulus, baharda yatağından taşarak, yoluna çıkan her şeyi yok eden bir ırmağa benziyor..."

KORKUSUZ REİS
Tatanka Iyotake, nam-ı diğer Oturan Boğa, 1831'de Güney Dakota'da doğdu. Lakabı "Ağır" anlamına gelen Hunkesi'ydi çünkü hayatında telaşa yer yoktu; işlerini dikkatle yapardı. Düşman kabileler ve istilacı beyazlarla savaşan Siyu kabilesine mensuptu. 14 yaşında ilk kez savaşa katıldı ve çok geçmeden savaştaki korkusuzluğuyla nam saldı. Cömertliği ve bilgeliği, tüm kabilenin hayranlığını kazandı.

ABD'YLE BARIŞ ANLAŞMASI YAPTI
Oturan Boğa, Siyuların avlandıkları toprakları genişletse de Birleşik Devletler ordusu sürekli olarak topraklarını istila ederek yerlilerin ekonomisine darbe vurdu. 1863-1868 yılları arasında bu savaşlar durmak bilmedi. 1867'de Oturan Boğa, Siyu halkının ilk reisi oldu. Kısa bir süre sonra Oturan Boğa barış konferansına katılmayı ya da anlaşmayı imzalamayı reddetmiş olsa da, ABD hükümetiyle barış yapıldı.

Fort Laramie anlaşması Siyah Tepeler'in sonsuza dek Siyu hakimiyetinde kalacağını garanti ediyordu. Ancak 1870'lerin ortalarında altın keşfedildi ve maden arayıcıları buraya akın etti. 1875'te Siyah Tepeler'de binlerce maden arayıcısı kamp yapıyordu. Kızılderililerin koruma altına alınmış alanlara yerleşmeleri emredildi. Bunun için son tarih 31 Ocak 1876'ydı ve emre uymayanlara düşman gözüyle bakılacaktı. Siyu kabilesi bu emri dikkate almadı ve martta General George Crook, yerlilere saldırmak üzere kamp kurdu.

Savaş yeni başlamıştı Oturan Boğa ve Siyular, Oturan Boğa orduyla tek başlarına başa çıkamayacaklarını ve diğer kabilelerle güç birliği yapmaları gerektiğini farkına vardılar. 17 Haziran'daki Rosebud Savaşı'nda ABD birliklerini geri çekilmek zorunda bırakıp Little Bighorn'da kamp kurdular. Savaştan sonra Oturan Boğa, Güneş Dansı diye adlandırılan önemli bir dini tören gerçekleştirdi. Oturan Boğa trans halindeyken gökten asker yağdığını gördüğünü söyledi. 25 Haziran'da, Tuğgeneral George Armstrong Custer askerleriyle Big Horn Nehri boyunca ilerlerken Oturan Boğa'nın öngörüsü gerçek oldu. Günün sonunda, Custer ve 200'den fazla askeri hayatını kaybetti.

"BÜTÜN BİZONLARI KAÇIRIYORSUNUZ!"
Oturan Boğa bu savaşı kazandığı için Birleşik Devletler hükümetinin onu rahat bırakacağını düşünüyordu ancak savaş daha yeni başlamıştı. Süregelen çatışmalarda takipçilerinin birçoğu teslim oldu ancak Oturan Boğa pes etmedi. Peşindeki askerler bir not buldular. Notta şunlar yazılıydı: "Bütün bizonları kaçırıyorsunuz. Burada avlanmak istiyorum. Buradan geri dönün yoksa sizinle tekrar savaşırım."

1877'de, Oturan Boğa ve takipçileri Kanada'ya kaçtılar. Ancak dört yıl içinde, kıtlık yüzünden teslim olmak zorunda kaldılar. Oturan Boğa iki yıl hapis yattı, daha sonra Kuzey Dakota'ya gönderildi. 1885'te, Buffalo Bill'in Vahşi Batı Gösterisi'ne katılıp Birleşik Devletler ve Kanada'yı dolaştı. Bazıları, onu bölgeden uzak tutmak için gösteriye katılmasına izin verildiğine inanır. 1889'da bölgesine döndüğünde, yerlilerin birçoğu "Hayalet Dansı"nı benimsemişti.

HAYALET DANSI
Kuralları kuşaklar boyunca gizlilik içinde yayılan ve uygulanan Hayalet Dansı'nın sözleri şöyle:

Kartal mesajı getirdi
Güneşin çocuklarına
Bufalonun dönüşü için,
Ve güzel günler yakında
Sen bedenimi öldürebilirsin
Ruhuma lanet okuyabilirsin
Senin tanrına inanmadığım için
Dualarım karşısında durma şansın yok
Sevgime karşı durma şansın yok
Onlar yasakladılar Hayalet Dansı'nı
Fakat biz tekrar yaşayacağız

Kız kardeşim yukarıda
Kızıla boyanmış o yaralı dizde
Öldürüldü, bir azize o şimdi
Büyük davulun var senin mesafeler ötesinden
Gökyüzünde siyah kuş
Duyduğun bu ses ve müzik bufalonun ağlamasıdır

Çılgın At gizemliydi
Kendinden geçmenin en iyisini bilirdi
Ve Oturan Boğa büyük havariydi

Hayalet Dansı'na gelin Comanchee'ler
Gelin Karaayaklar
Gelin Shoshone'ler
Gelin Cheyenne'ler
Biz tekrar yaşayacağız

Gelin Arapaho'lar
Gelin Cherokee'ler
Gelin Paiute'ler
Gelin Sioux'lar
Tekrar yaşayacağız

Bir ayin, dans gösterisiyle simgelenen; dirilişin habercisi; beyazların zulmünden kurtulup, anayurtlarına kavuşmayı vaadeden 'Hayalet Dansı' tüm kabilelere yayılınca, Hükümet silahlı güçlerle eylemi püskürtme kararı aldı; Hayalet Dansı'nı yasakladı.

YERLİ BİR POLİS ÖLDÜRDÜ
Siyu şefi Oturan Boğa da, bu yasağa uymadığı için 15 Aralık 1890'da yerli bir polis tarafından öldürüldü.

Umut dolu bir savaşçıydı Oturan Boğa da, aynen siyahların kahramanı Martin Luther King gibi umut dolu bir adamdı. Yaşamının amacı kabileleri birleştirip topraklarının geri kalanını çocuklarına kutsal bir miras olarak bırakabilmekti.
Oturan Boğa'nın toprakları

Bu isteği, topraklarını istila etmek isteyen "soluk benizlilerin" çıkarlarıyla çakışınca onu susturmaları gerekti.

Fort Yates'teki cenazesinde ne bir şarkı söylendi ne de bir ağıt okundu. Bu onurlu tarihi karaktere yakışmayacak şekilde gömüldü. Mezarının 1953'te Güney Dakota'ya taşındığı söylenir. Ancak bu da tarihin tartışmalı sayfalarından biridir. Kimileri kalıntılarının taşınmadığını, kimileri ise sadece bir kısmının getirildiğini iddia eder. Oturan Boğa halkına esin kaynağı olan bir lider ve korkusuz bir savaşçı olarak değil, şefkatli bir baba, yetenekli bir şarkıcı, derin dini inancı sayesinde kehanetle ilgili öngörüye sahip biri olarak da akıllarda kaldı.

OTURAN BOĞA'NIN TÜRKÜSÜ

Bir zamanlar bir savaşçıydım ben de / Oysa şimdi / Her şey bitti / Zor zamanlar yaşıyorum bugünlerde.


alıntıdır/etikhaber.com

freedom forever

Paris'te 72 gün boyunca fabrikalar çalıştı, atölyeler üretti, fırınlar yiğit Parislilere ekmek yetiştirdi. Paris'te 72 gün boyunca ücretin, sermayenin, karın, paranın olmadığı bir dünya kuruldu.

melankolizm


Kızılderililer Türk mü?

Kızılderililerle Türkler arasında birçok benzer kelime var. İddiayı iki taraf zirvede tartışacak.

Kızılderililerin Türk olduğu yönündeki iddia, ilk kez her iki tarafın da katılacağı bir zirvede ele alınacak.

İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanı Ali Çınar'ın girişimleri ile 26 Ocak'ta Türkevi'nde yapılacak zirveye, George Washington Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Türker Özdoğan, Amerikan İçişleri Bakanlığı Kızılderililer Doğu Yakası Daire Başkanı Frank Keel, Michigan Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Timur Kocaoğlu, Birleşmiş Güney ve Doğu Kabileleri Başkanı Brian Paterson, Araştırma Profesörü Marjorie Mandelstam Balzer ve Amerikan Kızılderilileri Araştırma Bölümü Arizona Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Carol Lujan katılacak.

Ali Çınar konu ile ilgili açıklamasında, "Yıllardır Türk ve Kızılderililerin benzerliklerini ve bağlarını konuşuruz. Şimdi her iki taraftan da araştırmacıların katılımıyla bu bağların ne olduğunu öğrenip, herkese duyurma imkanı bulacağız" dedi.

İŞTE O BENZER KELİMELER

Öte yandan Kızılderililerin Türk olduğunu öne sürenler, gelenek benzerliklerin yanı sıra dillerdeki ortak kelimeleri de delil olarak ortaya koyuyor. İşte o kelimeler: "Yatkı: Ev, yatılan yer, Dodohişça: Dudak, Lı-ık: Vatan, ili, Tamazkal: Hamam, temiz kal, T-sün: Uzun, Hogan: Ker[editlendi] ev, Hopan, Missigi: Mısır, Tepek: Tepe, Hu: Selam, Tete: Dede, Türe: Türe, Töre, Atış-ka: Ateş, Yanunda: Yanında, Aş-köz: Yemek, Tapa: Tuba, Yu: Su, yu-mak, yıkamak, İldiş: Dişleme, Kün: Gün, Kuşa: Kuş, Köç:Göç"


alıntıdır/internethaber.com

melankolizm



ABD'nin New York kentinde düzenlenen

''Türkler ile Kızılderililer Arasında Ortak Bağlar'' adlı panelde, iki millet arasında çok ilginç benzerliklerin olduğu ortaya çıktı.

ABD'de faaliyet gösteren İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği'nin (İÜMEZUSA) Türkevi'nde düzenlediği etkinlikte, George Washington Üniversitesinden Prof. Dr. Türker Özdoğan başkanlığında Türklerle Kızılderililer arasında tarih, kültür, dil, Şamanizm inancı ve el sanatlarında kendini gösteren benzerlikler tartışıldı.

Özdoğan açılış konuşmasında, konunun çok popüler olduğunu belirterek, modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün de bu konuyla ilgilendiğini anımsattı.

ABD'DE ''HAVASU'' KENTİNİN ANLAMI

DNA testlerinin yapılmasıyla son yıllarda Türkler ile Kızılderililer arasındaki bağların net şekilde ortaya çıktığını kaydeden Özdoğan, Orta Asya'daki Türkler ile Sibirya Türkleri ve Kızılderililerin DNA örneklerinin çakıştığını söyledi.

Özdoğan, iki halk arasında kültürel, ruhani pek çok bağ olduğunu çeşitli örneklerle anlattı. ABD'nin Arizona eyaletinde Kızılderililerin yaşadığı ''Havasu'' kentinin ne anlama geldiğini yerlilere sorduğunda Türkçe'dekiyle aynı anlama geldiğini öğrenince çok şaşırdığını anlatan Özdoğan, Türk ve Kızılderili kilim motiflerinin birbirinden ayırt edilmesinin zor olduğunu, dil, müzik, heykel, mücevher ve diğer el sanatlarında büyük benzerlikler olduğunu belirtti.

CENGİZ HAN'DAN KAÇAN UYGUR ASILLI TÜRK GRUPLARI

Özdoğan, Kızılderililerin Bering Boğazından Amerika kıtasına göç ettiklerini ifade ederek, en son MS 1233 yıllarında göç edenlerin Cengiz Han'dan kaçan Uygur asıllı Türk grupları olduğunu söyledi.

Özdoğan, bu insanların Amerika'da Atabaşkan lisanı konuştuklarını ve bu lisanının Türkçe'ye çok benzediğini belirtti. Özdoğan, Kızılderililerin Navaho klanından olanların yaratılış hikayesini anlatan ''Dine Bahane'' isimli kitabın da yine Türkçe çağrışımlar yaptığını ifade etti.

TÜM KIZILDERİLİLER TÜRK KÖKENLİ DEĞİL

Georgetown Üniversitesi Sosyoloji-Antropoloji Bölümünden Prof. Dr. Marjorie Mandelstam Balzer de konuşmaSInın başında, tüm Kızılderililerin Türk kökenli olduğunu söylemenin yanlış olacağını, ancak bazı kabilelerle arada büyük benzerlikler olduğunu söyledi.

Balzer, Doğu Sibirya'da yaşayan Türk gruplarının Cengizhan'dan kaçarak Bering Boğazından 800 yıl önce Alaska'ya göç ettikleri bilgisini de teyit etti.

ŞAMANİZM VE TOTEMLER ORTAK

Balzer, Kızılderililer ile Türkler arasında ''ayı, kurt, kartal'' gibi totem ve simgelerin aynı şekilde yaygın biçimde kullanıldığını, dil, tarih, biyolojik ve ruhaniyet açısından büyük benzerlikler olduğunu söyledi.

Rusya'daki ''Yakutistan'' adıyla bilinen Saha Cumhuriyetinde yaşayan Türk kökenlilerle Kızılderililer arasında yine büyük benzerlikler olduğunu anlatan Balzer, örneğin Alaska'daki Kızılderili grupların başından beri demir işleme konusunda çok ileride olmasının da yine bu göçten kaynaklanabileceğini ifade etti.

Ruhaniyet ve Şamanizm'in Türkler ile Kızılderililer arasında en büyük benzerliklerden biri olduğunu kaydeden Balzer, Şamanların o dönemin doktorları sayıldığını ve Kaliforniya'da halen Şaman teknikleri kullanan ''doktorlar'' olduğunu belirtti.

KIZILDERİLİ VE TÜRK KİLİMLERİ ARASINDA FARK YOK

Balzer, Türk ve Kızılderili gruplar tarafından dokunan kilimlerin, coğrafi uzaklığa rağmen birbirinden ayırt edilmesinin son derece güç olduğunu da belirterek, yapılan bir deneyde insanlara kendilerine gösterilen Türk ve Kızılderili kilimleri birbirinden ayıramadıklarını anlattı.

Arizona State Üniversitesinden Kızılderili kökenli Doçent Carol Jujan da kendisinin bağlı bulunduğu Navaho klanıyla ilgili detaylı bilgi verdi. Jujan, ABD'de 2.5 milyon dolayında Kızılderili ve 300 bin civarında Navaho klanından Kızılderili olduğunu söyledi. Navaho (Dine-halk) Kızılderililerinin ABD'nin güneyindeki Utah, Arizona ve New Mexico'da yaşadıklarını kaydeden Jujan, kendileri için ''aile, kadın, arkadaşlık, eğitim ve sanatın'' çok önemli olduğunu anlattı.

DİLDE GRAMER BENZERLİĞİ

Michigan Devlet Üniversitesinden Prof. Dr. Timur Kocaoğlu ise Türkçe ile Kızılderili dilleri arasında bağ bulunduğunu, bu bağın kendisini ortak kelimelerin ötesinde gramer açısından gösterdiğini söyledi.

Kelimelerin zamanla değiştiğini, bu açıdan karşılaştırma yaparken sadece kelimelerin değil başka bilimsel ölçütlerin de kullanılması gerektiğini, ancak yine de zaman değişse bile bazı kelimelerin anlamının ve şeklinin değişmediğini anlattı.

''TÜRKLERİN ATALARI BELKİ DE AMERİKA'DAN GÖÇ ETTİ''

ABD Doğu Yakası Kabileleri (Ayı Klanı) Başkanı Brian Paterson da geleneksel
Kızılderili başlığıyla yaptığı konuşmasında, Türkçe ''merhaba'' diyerek konukları
selamladı.

Paterson, ABD'de Kızılderililerin geçmişte ezildiğini, ancak şu an daha iyi koşullar altında yaşadıklarını, modern yaşama uyum sağlamakla birlikte kültürel miraslarını korumaya çalıştıklarını belirtti.

Paterson, Türkleri kardeş ve aynı aileden gördüklerini, aynı değerleri paylaştıklarını kaydederek, esprili şekilde, ''Türk insanların ataları da belki de bu topraklardan (Amerika'dan) göç etti'' dedi.

TÜRK DOKTORUN DNA SONUCU

Bu arada Prof. Dr Özdoğan, Paterson'a, ''Size bir müjdem var'' diyerek, İstanbul'dan Levent Bozatlı adlı doktorun DNA testi sonuçlarının kendisinin Kızılderili olduğunu kanıtladığını söyledi.

New York'a gelemeyen Bozatlı panele telefonla bağlanarak Paterson'la konuştu. Paterson daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, DNA testi sonucunun kendisini şaşırtmadığını, Türkleri kardeş gördüklerini ve toplantının da aralarındaki dostluğu pekiştirdiğini belirtti.

ABD İçişleri Bakanlığı Kızılderililer Doğu Yakası Başkanı Frank Keel de yaptığı konuşmada Türk misafirperverliğini övdü ve ''Aradaki bağın derecesi ne olursa olsun veya bağ olsun ya da olmasın iki halk her zaman dost olacak'' dedi.

Özdoğan daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada ise Türkler ile Kızılderililer arasındaki benzerlikleri yıllardır anlatan tarihçilerin, antropologların, dil bilimcilerin söylediklerinin DNA testleriyle kanıtlandığını ve testlerin artık benzerliğin Orta Asya ve Sibirya'da yaşayan Türkler ile Kızılderililer arasında olduğunu ortaya çıkardığını belirtti.

Özdoğan, toplantıya katılan Kızılderili liderlerin toplumlarında önemli kişiler olduğunu vurgulayarak, bu vesileyle iki toplum arasındaki dostluğun yeniden altının çizildiğini ve bundan ileride de yararlanılması gerektiğini söyledi.

ABD'deki Türk toplumunun Kızılderili asıllı Amerikalı bir Kongre üyesini desteklemesinin yararlı olabileceğini kaydeden Öztürk, Kızılderili gruplarının da Türk lobisi için çok aktif olabileceklerini belirtti.

AA