Ana Menü

Noel Baba'ya Mektup (alıntıdır...)

Başlatan free10, Aralık 25, 2009, 18:20:19

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

free10

Sevgili Noel Baba,

Adını, çocuklara oyuncak dağıttığını öğrendiğimde ilkokula yeni başlamıştım. Anneme sordum: "Ne zaman gelir", "istesem bana da kitap falan getirir mi" diye. Başından savdı. "Yılbaşında kar yağarsa gelir, fakat o bize uğramaz. Hıristiyan çocukların evlerine bırakır hediyeleri" dedi.



Allah seni inandırsın Hıristiyanlığın ne demek olduğunu bilmiyordum.

"Ben de Hıristiyan olucam" dedim anneme... İşin ucunda kitap, belki de pilli radyo vardı ne de olsa.

Annem süpürgenin sapını kıçıma yapıştırırken, "kime çektin lan sen, gavur mu olucan" diye bağırdı.

Senin yüzünden bir de dayak yedik yani.

Fakat yılmadım. Karlı bir yılbaşı gecesinde korkudan üç kuluvallah, bir elhamı da okumama rağmen yorganın altına kafamı saklayıp; "ben Hıristiyanım, ben gavurum, bana da hediye getir" diye sızana kadar söylendim fakat nafile... Ne geldin, ne rüyama girdin. Gerçi rüyama girmemen iyiydi. Adam sabah uyanıp da ortada hediye falan görmeyince kötü oluyor.

Sonra seni Rum, Ermeni arkadaşlarıma sordum. Onlar "gavur" komşularımızdı ya onlara uğramış olmalıydın. Fakat ne Andon'un ne de Niko'nun evlerine uğramamış olduğunu öğrenince çok şaşırdım.

Hatta Niko senin yalnızca zengin çocuklarının evine hediye götürdüğünü söyleyip, Fransa'daki akrabalarından gelen bir kartpostalı gösterince çok da üzüldüm. Süslü çam ağacının altına hediyeler bıraktığın, şömineli evin yanında bizim evlerimiz virane gibiydi.

"Baksana" dedi Niko, "bir kere Noel Baba'nın girmesi için bu kocaman bacalı ocaklardan lazım."

"Doğru lan" dedim," bizim camdan çıkmış soba borusundan nasıl girsin adam." Gülüştük...

Fakat yılmadım, akşam babama eve büyük bacalı bir ocak yapıp yapamayacağını sordum.

Çorba boğazında kaldı. "Hanım biz bunu tez elden bir askeri okula yazdıralım, orda adam ederler ancak" dedi.

Denediler de. Allahtan boyum, kilom tutmadı da iki göz ahşap evimizden gavur arkadaşlarımdan ayrı düşmedim.

Sevgili Noel Baba,

Biraz daha büyüyüp senin Antalya' da doğduğunu, Ovalıgemiş'li olup, Demre' de yaşadığını okuduğumda ikinci büyük hayal kırıklığımı yaşadım. Yani baba, insan önce memleketlisini düşünürdü değil mi? Oysa filmlerde gördüğümüz kadarıyla sen hep Amerikalı çocukları sevindiriyordun ve benim bu anti-Amerikancılığımın tohumları da kesinlikle o günlerde atıldı.

Oysa kabahat sende değilmiş.

Nereden bilecektim bu Amerikalıların her şeyi yürütme merakını. Seni de Kuzey Kutbu'na taşımışlar, kılığını kıyafetini değiştirmişler, Anadolu'da yaptığın iyilikleri unutturmuşlar, çam süsleme geleneğimize bile sahip çıkmışlardı. Hatta şömineli evlerimizi bile aşırıp götürmüşlerdir diye ciddi bir kuşku duymuyor değilim.

Sevgili Aziz Nicolas,

Anadolu topraklarında "Aziz" olmak kolay iş değildir. 1700 yıldan beri iyiliklerin söylene geliyorsa, insanlar ve diğer canlılar için mutlaka iyi bir şeyler yapmış olmalısın. Herkes seni ister bir dinsel motif, ister bir mitolojik kahraman, ister folklorik bir öge olarak hatırlasın. Önemli olan çocukların gözünde sevgi ve iyilik sembolü olman; din, dil, ırk ayrımı olmaksızın onlar tarafından sonsuza kadar hatırlanacak olmandır.

Bu gece söylencen her yere ulaşacak. Küçük de olsa en azından çocukları sevindirme işinde biz de elimizden geleni yaparız.

Sevgili Noel Baba,

Bırak aklı servetle bozmuşlar huzursuz uykularda kıvranıp dursunlar.

Senin gibi; servetini, bilgisini, sevgisini halklarıyla paylaşmış bu toprakların nice "Aziz" i hep bizimle.

Bir ağaçta, bir çiçekte, bir şiirde, bir türküdesiniz. Siz vicdanımızdasınız.

O vicdan ki, barışın yolunu açacak.


Not:
Küçüklüğümde bana getiremediğin kitaplar var ya... Merak etme, sana özenen abiler bol miktarda getirdiler. Teşekkür ederim. Sevgiler.
BERTOLT BRECHT