Ana Menü

Kartal Yiğit'ten bomba gibi açıklamalar

Başlatan Simurg, Mayıs 22, 2009, 09:33:01

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg

Habertürk Gazetesi'nin başarılı yazarı Kartal Yiğit, Beşiktaş'ta yaşanan olayların perde arkasını açıkladı.

İsmi Kartal... Babadan hatta aileden Beşiktaşlı... Sevdası işi olmuş Kartal'ın...

Onu önce Milliyet'te tanıdık ardından Vatan'a geçti. En son flaş bir transferle Habertürk Gazetesi'nde okuyucularının karşısına çıktı.

Genç yaşına rağmen Beşiktaşlıların tanıdığı bir isim... Kartal Yiğit'le Beşiktaş sohbeti demledik. O anlattı ben dinledim.

Bir Beşiktaşlının bir Beşiktaşlıyla olan sohbeti gibi röportaj oldu. İşte karşınızda içimizden biri; Kartal Yiğit...



İlk önce isminizle başlayalım. Kartal ismi; Beşiktaş'la özdeşleşen bir isim.



Evet biz iki göbektir Beşiktaşlıyız. Özellikle babamın hayatı Beşiktaş'tır. Bize bu sevgiyi aşılayan da kendisidir. Nüfus cüzdanımda adım Kartal,doğum yerim Beşiktaş diye geçiyor. Kardeşim Sarp Yiğit alt yapıda Teknik Direktör. Rasim Kara döneminde A takıma kadar yükselmişti. Ailece hayatımız Beşiktaş diyebilirim.



Gazetecilik zor iştir. Bir yanda objektif haber yapmak zorundasınız bir yanda da Beşiktaş, bunun ayarı nasıl oluyor? Beşiktaş'ın ve gazeteciliğin seni zorladığı anlar oluyor mu?



Tabii ki öncelikle gazeteciliği yani mesleğimi taraftarlığımdan ayrı tutuyorum. Çünkü çok sevdiğim bu mesleği profesyonel anlamda yapıyorum. Onun için iş başka aşk başka diyorum.



Seba size "evlat" derdi. Onunla sanki baba-oğul ilişkiniz var. Size sinirlendiği anlar oldu mu?



Süleyman Seba gerçekten hayatımda tanıyabileceğim ender şahsiyetlerden bir tanesi. Kendisi gerek karakter olarak, gerekse Beşiktaş'a yapmış olduğu hizmetler neticesinde tarihe mal olmuş bir kişilik. Fulya'yı Beşiktaş'a kazandıran Nevzat Demir ve Çilekli tesislerinin yapımında büyük emeği geçmiş Beşiktaş'a çağ atlatmış abide bir şahsiyettir. Bir Süleyman Seba daha Beşiktaş'a gelmez. İnanılmaz derecede mütevazi bir kişilik bir defa. Herkese bir baba gibi davranmıştır. Büyüğünden küçüğüne herkesi kucaklamıştır. Sinirlendiği olmuştur. Hatta çok kızdığı, konuşmadığı anlar dahi olmuştur ama bu bir haftayı geçmemiştir. Baba Hakkı'dan sonra, Beşiktaş'a gelmiş çok nadide bir kişiliktir. Tabii bu iki abide şahsiyeti anarken, emeği geçen kulüp başkanlarını da unutmamak gerekir. M.Şamil Osmanoğlu'nu, Fuat Balkan'ı, Ahmet Fetgeri beyleri unutmamak, şimdiye kadar görev alan herkese teşekkür etmemiz gerekir.



Süleyman Seba'nın gidişi kötü mü oldu sizce de!


Süleyman Seba'nın Beşiktaş'tan ayrılış şekli gerçekten çok üzücü ve vahim bir durumdu. Küfre varacak kadar ve hakaret edenler çok büyük bir suç işlemişlerdir. Seba'nın bırakması doğruydu; yaşlanmıştı büyük hizmetler yapmıştı kenara çekilmesi gerekiyordu ama bu şekilde ayrılması Beşiktaş'a hiç ama hiç yakışmamıştır. Bu da tribünlerdeki kendini bilmez kişilerin, olayı provoke etmeleri sonucu oluşmuş çirkin hareketlerdi.



Beşiktaş'ı takip eden muhabirler ve köşe yazarları arasında bir bölünmüşlük var mı? Varsa bu bölünmeyi nasıl izah ediyorsunuz? Bir de medya da sanki diğer iki ezeli rakip korunma altında iken Beşiktaş üvey evlat muamelesi görüyor. Çifte standart var mı?



Biz öncelikle TÜRK BASINI olarak her şeye değerinden fazla paha biçiyoruz. Ben dahil, TÜRK BASIN'ININDA böyle yanlış bir tutum var. Örneğin Delgado bir hafta çok iyi oynuyor. İşte Beşiktaş'ın aradığı yıldız diyoruz. Sonra yerden yere vuruyoruz. Bir de şöyle bir problem var. Gazeteci röportaj yapamadığı futbolcuya takıyor aleyhinde yazıyor. Bu bizim meslekte olmaması lazım. Bu meslekte art niyet olmaz. Onun için sabır etmeyi öğrenmeli ve bu mesleği hakkı ile yapmalıyız.



Beşiktaş camiasını uzun süredir meşgul eden ve arap saçına dönen Beşiktaş İnönü Stadı'nın yeniden inşası için neler söyleyeceksiniz. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay yaptığı açıklamada: "Gerekirse stad yıkılır ama yerine yeniden bir başka stad inşa edilemez" dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Swiss Otel ve Gök Kafes bu tarihi yapıyı bozmazken, Beşiktaş'ın buraya modern bir stad yapması neden sorun oluyor?



Bu olaya şu şekilde bir çözüm yolu bulunabilir. Beşiktaş'ın eski açık tribünü sıkıntılı bir yerde. Dolmabahçe Saray'ına etki edebilir. Buraya dokunmadan İETT'nin arazisini de kullanarak buraya Beşiktaş'a yakışır bir modern stad yapabilirsiniz. Ama eğer Beşiktaş'a izin verilmezse bu gerçekten yetkililerin bir ayıbı olarak tarihe geçer. Ama ben o kadar umutsuz değilim. Mutlaka bir uzlaşmacı yol bulunarak bu olaya bir çözüm bulunulacaktır.



Peki Fenerbahçe ve Galatasaray'a sağlanan kolaylıklar neden Beşiktaş'a gösterilmiyor. Fenerbahçe Stadı'nın ruhsatı yok. Galatasaray devlet arazisine devletin parasıyla stat yapıyor. İşler Beşiktaş'a gelince bürokrasi ağır mı işliyor? Ya da Beşiktaş bürokrasi de diğer iki kulüp kadar iyi değil mi?



Beşiktaş,var olan siyasi bürokrasideki Beşiktaşlıları iyi kullanamıyor. Beşiktaşlı çok önemli siyasiler var. Bunlarla bir araya gelinmesi lazımdır. Ertuğrul Kumcuoğlu, eski Beşiktaş yöneticisi. Diğer önemli siyasi karakterlerden Murat Aksu'nun babası Abdülkadir Aksu gibi siyasilerle yakın temas halinde bulunması gerekir. Yakın zamanda Başkan Yıldırım Demirören, Ankara'da bir yemek organizasyonunda bu siyasilerle bir araya geldi. Bu gibi ilişkileri sıcak tutup bu gibi insanlardan da yardım alınabilir. Misal Süleyman Seba, başkanlığı döneminde her türlü izni alabilen birisiydi. Başkan Yıldırım Demirören de son dönemde Ankara'yı çok ziyaret etmeye başladı. Gerçekten kendiside çok yoruluyor. Ama bu izinler bir anda alınmaz. Mayıs'ta kazma vuracağız diyorlar ama çok zor. Sayın Demirören 2010'da da adayım diyor. Eğer başkan seçildiği takdirde bu iş kendisine nasip olacaktır.



Beşiktaş'ta her şey Yıldırım Demirören'in omuzlarında gibi. Demirören tek adam gibi bu işlerde neden yalnız kalıyor. Diğer yöneticilerin bu işleri organize etmeleri gerekmez mi? Yönetimi nasıl görüyorsunuz?



Beşiktaş yönetimi kadro itibariyle zayıf. Çok etkin isimler yok! Diğer iki rakibe baktığınız zaman işe yarayacak adamlar var. Ama maalesef Beşiktaş'ta bu bir elin beş parmağını geçmiyor. Misal Genel Sekreter Kenan Öner,bürokrasiyi çok iyi bilen birisi. Başkan'ın Kenan Öner'den daha fazla yararlanması gerekiyor. Yani bu işler sadece Yıldırım Demirören'e bakmamalı zaten maddi anlamda tüm yük onun üzerinde.



Yıldırım Demirören'in elinde olan bir şey değil mi? Kendi listesini hazırlarken neden böyle güçsüz bir liste oluşturdu peki?



Başkan son seçime rakipsiz girdi. Açıkçası ben rakipsiz girdiği için çok iyi bir liste bekliyordum. Ama maalesef istenilen listeyi oluşturamadı. İstenilen bir yönetim oluşturulsaydı Beşiktaş şimdi çok daha güçlü olurdu. Yönetici olarak listeye girenler beş altı ay sonra istifa ediyor. Başkan'ın bunlara çok dikkat etmesi gerekiyor.



Şunu söylemek istiyorum. Toplumun genelinde şöyle bir algı var. Amiyane bir tabirle olacak ama yönetici olan şahıs zengin ve güçlüdür. Ama Beşiktaş'ta elini cebine atan var mı?



Tabii ki ben de aynı kanaatteyim. Bakıyorsunuz Beşiktaş'ın geliri yok! İşte daha yeni biten bir Fulya projesi var. O da uzun vadede Beşiktaş'a katkıda bulunacak. Yani paralı yönetici alırsın ama bir de bu yöneticinin iş yapması lazım. Süleyman Seba'nın parası yoktu ama her işini en iyi şekilde yapıyordu. Yıldırım Demirören çok iyi niyetli, elinden gelen her şeyi yapıyor. Gecesini gündüzüne katıyor. Parasını harcıyor. Maaşları bile Başkan veriyor. Başkan'ın personel maaşlarını cebinden vermesini, kimse kusura bakmasın ama yadırgıyorum. Beşiktaş'ın en büyük sorunu kurumsallaşamaması.



Madem kurumsallaşmadan açtınız konuyu en basitinden şu soruyu sormak istiyorum. Beşiktaş'ın kendi ürünlerini pazarladığı ve satışa çıkardığı Kartal Yuvaları özelikle Fenerium ile karşılaştırıldığında satışları yerlerde sürünüyor buna ne diyorsunuz? Feneriumlar para basarken Bu buradaki yöneticilerin zafiyeti değil midir?



Tabii ki Başkan Demirören de bu konuda çok sıkıntılı ve buna çözüm arıyor. Tribünlere baktığım zaman beş senelik on senelik formalar. Beşiktaş taraftarı bir maça gelmeyip her yeni sezonda en azından bir forma almalı.



Beşiktaş'ın medya ile ilişkileri zayıf gibi gözüküyor. Medyada yeteri kadar lobi çalışması yapılamıyor mu? Sayın Yıldırım Demirören büyük gazetelerin genel yayın yönetmenleri ve spor müdürlerine ziyaretlerde bulundu ama bu ziyaretlerin neticesinde de herhangi bir değişiklik olmadı bunu hangi sebebe bağlıyorsunuz? Spor müdürlerinin ekseriyeti Fenerbahçeli bu başlı başına bir sebep değil midir!



Bu sorunu şöyle izah etmek gerekiyor. Spor müdürleri tabi ki bir sebep. Bir de Beşiktaş kulübü özeleştiri yapmıyor. Müspet manada haber yaptığımız zaman takdir eden yok! Tabii ben bir haberi hiçbir zaman birileri takdir etsin diye yapmam ama menfi bir haber karşısında da Beşiktaş düşmanı ilan ediliyorsunuz. Bir de diyelim muhalefetten birilerini yazdığımız zaman Beşiktaş yönetimi alınganlık gösteriyor. Misal Cemil Kazancı,Turgay Ciner,Nevzat Demir bu insanların görüşlerini haber yaptığımız zaman kötü evlat muamelesi görmek yanlış bir tutum.



Sizinde bahsettiğiniz gibi Tüm Türkiye'nin tanıdığı üst düzey Beşiktaşlılar var. Ama bu şahısların Beşiktaş'a ne gibi faydaları var?

Sayın Yıldırım Demirören'in bu insanlar ile temasa geçip kulüp yararına bir şeyler istediği takdirde görevden kaçacaklarını zannetmiyorum. Geçmişte de yapmışlardır zaten. Bu insanları küstürmeyeceksin. Bence bu insanlar Beşiktaş'a küsmüş durumda. Mesela Nevzat Demir Divan Toplantılarına gelmiyor. Son dönemde Demirören bu çalışmalara başladı. Hakkını da yemek olmaz. Ama şu anda herhangi bir birlik ve beraberlik yok! Sadece lafta! Her yenilgiden sonra Başkan birlik ve beraberlikten bahsediyor ama bu iş öyle olmaz. Gidip Nevzat Demir'in kapısını çalacaksın,Süleyman Seba ile görüşeceksin.



Böyle diyorsunuz ama son dönemde gizlice yapılacak bir yemekli toplantı basına sızdı diye iptal oldu. İnsan işin içinde art niyet arıyor. En azından neden yapılmadı sorusu akla geliyor!



Bence o yemek basına sızdıktan sonra da yapılmalıydı. Demirören'in açıklamasına üzüldüm ama karşı tarafında yemeği yapmaması yanlış bir hareketti. Bu yemekte Beşiktaş başkan adayı belli olmaz. Zaten kongreye daha var. Bir defa bu yemeği yap. Basını da çağır yemeğin sonunda bir basın açıklaması yap 'Başkan'ın yanındayız veya karşısındayız' diyerek de bir açıklama yap. Başkan'ın eksiklikleri şunlardır: Demirören: "Başkan adayları kongre zamanı çıksın" diyor. Başkan adayının kongreden en az bir sene önce çıkıp projelerini anlatması, kendini ifade etmesi gerekir. Misal şimdi bir başkan adayı çıksa o insanı gerçekten bitirirler. Bir başkan adayının şimdiden adaylığını ortaya koyması gerekir. Takıma zarar verir diyorlar tam tersine aslında fayda sağlar. Şimdi takım iyi gidiyor, şampiyonluğa oynuyor. Haziran ayı sonu gibi başkan adayı çıkarsa da kimse şaşırmasın.



2010'daki kongrede Demirören'in karşısına zayıf veya güçlü bir adayın çıkması Beşiktaş'ın menfaatine diyebilir miyiz?



Kesinlikle! Şimdi Başkan'ın karşısına çıkacak aday oluşturacağı listeyle Demirören'inde daha iyi bir liste kurmasını teşvik edecektir. Benim şahsi kanaatim Başkan'ın 2010'da çok daha seçici ve daha iyi bir kadro kuracağı yönündedir. Ama karşısında da çok iyi bir aday bulacağını tahmin ediyorum.



Sizin bir tahmininiz var mı? Sayın Demirören'in karşısına çıkacak aday konusunda.Mesela Celal Kolot'un ismi geçiyor. Kolot aday olur mu?




Ben Celal Kolot'un aday olacağını zannetmiyorum. Ama şurada koca bir parantez açmak istiyorum. Celal Kolot'un 2010'daki kongrede mutlaka ve mutlaka yönetici olarak görev alması lazımdır. Çünkü bir defa futbolu çok iyi biliyor ve futbolcu psikolojisinden çok iyi anlıyor. Celal Kolot ve Kolot gibi yöneticilerin Beşiktaş'ta bulunması gereklidir. Başkan keşke Celal Kolot'u iyi değerlendirebilseydi hem ezeli rakipler bu kadar boş alan bulamazlardı hem de transferlere boş yere para harcanmazdı. Celal Kolot her yerde doğruları konuştuğu için barınamadı. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovar misali. Başkan adaylığı içinde benim aldığım duyumlara göre en çok ismi geçen şahsın Hikmet Çetin olduğu, ama şu anda bunun sadece güçlü bir söylenti olduğunu söylemeliyim. Bundan sonrada Beşiktaş'ın kaybedecek bir dakikası bile yoktur. Yapılacak kongrede Demirören kazandığı takdirde de herkes Demirören'e destek olmalıdır.



Beşiktaş'ta var olan bir muhalefetten bahsettik. Sizinde yazınızda kaleme aldığınız gibi geçen haftalarda muhalif kanat bir yemek tertip etti ve bu yemeğin parasını dahi, muhalif durdukları Demirören ödedi. Bu trajik komik olay için ne diyeceksiniz. Bir de sizin gibi Beşiktaş'ı gece gündüz takip eden muhabirler çağrılmadı. Kırıldınız mı?



İlk önce ben o olayı şu şekilde duydum. Spor müdürlerine bir yemek düzenlendiği, bu sayınında yirmi ila otuz civarında olacağı şeklindeydi. Ama daha sonradan bir öğrendik ki Beşiktaş ile alakası olmayan spor yazarları çağırılmış. Diyelim ki sadece yazarlar çağırılmış sonuçta bizler Türkiye'nin en büyük gazetelerinde yazıyoruz. Orhan Yıldırım,İsmail Er bizimde aynı zamanda köşe yazarı olduğumuzu unutmuşlar! Ben o köşe yazısını da yazarken inanın çok düşündüm. Bir yemek için bu yapılır mı diyeceklerini bildiğim için. Ama biz binlerce yemek gördük böyle Beşiktaş için bir kalemde milyon dolarlarını verecek insanlar ile oturup kalktık. Ama madem stad için destek isteyeceksiniz bizim orada bulunmamız gerekliydi. Atıf Keçeci ile görüştüğümde buraya çağıranların bir kriteri var dedi. Bu kriter ne ise biz ona uymuyoruz. Sinan Vardar yazar olarak orada bulunmuş. Ben de Haberturk gazetesi köşe yazarıyım. Ama önemli değil! Canları sağ olsun! Biz kriter meraklısı değiliz. Muhabir olmaktan da gurur duyuyorum. Muhabir olarak da kalacağım. Çünkü en önemli görevler bize aittir. Başkan'a da bir serzenişte bulunmak istiyorum. Listeye baktığı zaman bu adamlar neden yok asıl onların burada olması gerekir demesini beklerdik.



Galatasaray-Fenerbahçe maçından sonra Adnan Polat'ın "Tezgah var" demesi kafaları karıştırdı. Hakemler çabuk mu etkileniyor. Gerçekten bizim bilmediğimiz bir tezgah var mı? Çünkü Beşiktaş yıllardır hakem hatalarından çok çekti gibi





Adnan Polat o gün çıktı kendi başarısızlığını MHK'nın üzerine yıktı. Ben bir yazımda da belirttim. Son Galatasaray-Beşiktaş maçından sonra Beşiktaş yönetimi ortalığı ayağa kaldırdı. Demirören ağır hakaretler etti Oğuz Sarvan'a. O gün ortalığı ayağa kaldıran Beşiktaş, Adnan Polat'ın açıklamasından sonra da çıkıp konuşmalıydı. Bu gibi olayların önüne geçmek için. Beşiktaş şu anki konumuna bileğinin hakkı ile gelmiştir. Çıkıp konuşun niye konuşmuyorsunuz? Neymiş polemiğe girmek olmazmış. Adama derler: Sen kötü olduğunda konuşuyorsun iyi olduğunda konuşmuyorsun. Bursa maçından sonra çıkıp konuşmalıydı. Misal Kocaeli maçında penaltı bal gibi penaltı ama Kocaeli'nin ikinci golü kesildi dersen herkesin gözünde takdir edilirsin. Beşiktaş duruşu her zaman doğruyu söylemektir. Çünkü Beşiktaş aleyhinde en fazla karar verilen kulüptür. Bursa maçında Toraman'ın atılması doğru ama verilen diğer kararlar ve verilmeyen diğer kararlar tamamen Beşiktaş'ın aleyhineydi. Ama şöyle de bir durum var ortada; hiçbir MHK başkanı veya yöneticisi bu şekilde talimat vermez. Adnan Polat'ın açıklamalarını da komik buluyorum. Her zaman şunu söylemişimdir. Eğer sen şampiyon olmak istiyorsan hakemi de yeneceksin. Beşiktaş çok büyük bir kulüp, çok büyük bir camia onun için sen hakemi de yeneceksin.



Bana en çok sorulan soruyu size de sormak istiyorum. Beşiktaş neden yıllardır istediği manada transferler yapamadı. Yani Beşiktaş'ın asli manada bir on numarası yok! Bu transferi gerçekleştirenlerin suçu değil midir?



Yıldırım Demirören ilk geldiğinden beri dört dörtlük transfer gerçekleştiremedi. Özellikle ilk sene milyon avrolar boşa gitti. Gerek teknik direktör, gerekse futbolcular nezdinde. İlk dönemini anlayış ile karşılıyorum. Ama sonrasında hata yapma lüksü yoktu. Bu sezon başında Zapo ve Sivok'un transferinde Beşiktaş on milyon Euro zarar etmiştir. Sivok çok iyi futbolcu kimse Sivok'a laf edemez ama maliyetinin çok üstünde bir paraya alınmış olması işin can sıkan tarafıdır.



Bu Beşiktaş'ın menajerlere teslim olmasından kaynaklı bir problem mi?



Kesinlikle! O zaman Sinan Engin,Ertuğrul Sağlam ikilisi bu transferleri yaptı. Sinan Engin menajerdi doğal olarak gitti getirdi. Onlar da yararlı olacak diye aldılar belki oldu da ama bu kadar para verilir miydi? İşte bunun cevabı koca bir hayır. Ama son kararı verecek olan mercii başkan Yıldırım Demirören'di. Başkanda bu işe onay verdi sonuçta.



Beşiktaş'ta bu işler transfer işleri profesyonelce mi yapılıyor? İşte en güzel örnek on dokuz milyon avroya mal olan iki futbolcu var. Bu işin amatörce yapıldığına bir delil değil mi?



Yapılan işler ortada Mustafa Doğanlar,Ali Güneşler, oynanmadan gönderilen futbolcular. Alıyorsan bari arkasında dur. Futbolcu oynamadan parasını alıyor. Delagado ile anlaşma yapıyorsun. Niye yapıyorsun? Yıllık iki milyon yüz bin Euro veriyorsun bu çok büyük bir rakam. Yazık günahtır.



Türkiye'de bu kadar büyük rakamlar alan futbolcuların hiçbir Avrupa kulübünde oynayacaklarına inanmamakla beraber oynayanlarında bırakın milyon avroyu beş yüz bin Euro'dan fazla kazanacaklarına inanmıyorum. Siz ne dersiniz bu konuda?



Çok doğru bir tespit yaptın. Avrupa'daki vergi sistemi zaten bunu imkansız hale getiriyor. Ernst'in Beşiktaş'ı tercih etmesindeki en büyük neden verginin Avrupa'da büyük bir sorun olması.





Mustafa Hoca geldikten sonra neler değişti? Mustafa hoca'nın size göre farkı nedir? Denizli'yi beğeniyor musunuz?



Mustafa Denizli bir defa işini çok iyi biliyor. Yusuf transferinin beş trilyona mal olması camiada huzursuzluk yaratsa da bu sene Beşiktaş'ı şampiyon yapacak adam Yusuf'tur. Ernst ve Yusuf alınmasaydı şu an Beşiktaş ya dördüncü ya beşinciydi. Yeni sezonda da yerinde transferler yaparak açıklarını kapatması lazım. Delgado ve Bobo'yu üç aşağı beş yukarı satarak elinden çıkarması lazım gerektiğini düşünüyorum.

Denizli gerçekten Beşiktaş'ı baştan aşağı değiştirdi. Tesislerdeki değişimden yemekli toplantılara kadar Beşiktaş'ı Beşiktaş yaptı. Düşünün en son top toplayıcı çocukları değiştirdi. "Biz çok tempolu oynuyoruz. Bize ayak uyduramıyorlar." Dedi ve top toplayıcıları değiştirdi. Bunu her hoca düşünemez. Artık Demirören'inde geçmişteki hataları yapmayacağını düşünüyorum. Diğer Teknik adamlara 'arkanızdayım' diyerek güven vermesi ve ardından göndermesi Beşiktaş'a çok büyük zarar vermiştir. Ama artık Başkan'ın bu hataları yapacağına ihtimal vermiyorum.



Yardımcılarını nasıl buluyorsunuz? Stefano Morreno ,Zafer Öğer ve Tayfur Havutçu'dan bahsetmek istiyorum. Bu kişileri başarılı buluyor musunuz?



Zafer Hoca iki kaleciyi de üst düzey bir performansa getirdi. Tayfur Havutçu da iki yabancı dil bilmesi sayesinde, özellikle yabancı futbolcularla arasında inanılmaz bir diyalog kurdu. Stefano için söylenecek çok fazla bir şey yok. Gerçekten Beşiktaş bu kadar tempolu futbol oynuyorsa bunu kendisine borçludur. Artık Beşiktaş o eski günleri geride bıraktı. O kahır dolu günler artık Beşiktaş için çok uzak. Bu takım Avrupa'da da çok büyük işler yapacaktır. Beşiktaşlının yüzü artık Avrupa'da da gülecek. Kimsenin şüphesi olmasın.



Son olarak Beşiktaş'ın şampiyonluk şansı nedir?



Bursa-Fenerbahçe maçları kazanılsaydı bugün kutlamalar yapılıyordu. Ancak futbolda her şeye hazırlıklı olunmalı. Beşiktaş şampiyonluğun en büyük adayı. Beşiktaş'ın kalan maçları kazanacağına inanıyorum. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki Beşiktaş şampiyonluğun en güçlü adayıdır. Tüm Beşiktaşlılar şampiyonluğu çok istiyor.



Bu yoğun temponuzda bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

ilhan mansız_melis

Bence Beşiktaş'ı en güzel takip eden kişidir Kartal Yiğit...
28 Mayıs 1994 tarihinde "Kızlar futboldan anlamaz" sözüne tepki olarak doğdum.