Ana Menü

Gazze'ye Saldırı

Başlatan mdc, Aralık 27, 2008, 19:25:40

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Non Mollare Mai

Bende bi alaka göremedimde bi sorayım dedim.
Laf bizeyse cevap verelim diye, sağolasın.
edit

[KralKartal]

Kara Harekatina basladi Israil suan....
Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi

erdibatmaz

şerefsizler masum halktan ne istiyorlar...
dünya uyuyor..

Yeni Mesaj: Ocak 04, 2009, 00:32:38

iran ın bu olaydan sonraki tutumunun ne olacağını merak ediyorum...
bitti, dağılın.

4-8-15-16-23-42 :P

NoPasaran

ABD Uşağı HAMAS..

Defol git İsrail Topraklarına!
Aşk bu Aşk !

volkanca.net

[KralKartal]

Irana girmek icin mi paso filistine yukleniyorlar
Iranin bu olaya mudahele etmesini mi bekliyorlar????

Sonra Iran bombalayacak Israili, sonra Amerika ve Israil
Irani düm düz edecek?
Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi

carlito1903

Şuanda izlediğim bi programda da İran konusu tartışılıyor...

İran'ın kışkırtılmaya çalışıldığı söylendi bu konuda uzman olan kişiler tarafından...

Eğer İran dahil olursa Rusya'da dahil olur ve işler iyice büyür...

Bu arada El Fetih Hamasla ortak hareket etme kararı aldı...

beckyZWICKY

tutmam gereken bir matemim var, hislerim var.

unutmam gereken..

erdibatmaz

işin içine rusyanın girmesi demek çin gibi bir ülkeninde beklemesi demek daha son yıllarda çin rusya iran 3 lüsünün yaptığı görüşmeler konuşuluyordu kim bilir gizliden neler yapılıyor
dünya savaşı çıkmasa bari..
bitti, dağılın.

4-8-15-16-23-42 :P

+18 !

Alıntı yapılan: Free İdea - Ocak 04, 2009, 17:03:26
işin içine rusyanın girmesi demek çin gibi bir ülkeninde beklemesi demek daha son yıllarda çin rusya iran 3 lüsünün yaptığı görüşmeler konuşuluyordu kim bilir gizliden neler yapılıyor
dünya savaşı çıkmasa bari..
bu görüşmeLere onLarı iten vardı ve haLada var.. o güç hızını kesmediği sürece her an bir dünya savaşı çıkabiLir..

Simurg

Soykırım değil de bu ne?
Information Clearinghouse'dan Dahlia Wasfi, İsrail saldırıları altında yüzlerce masum sivilin katledildiği Gazze'yi Nazi'lerin 1940'lardaki Varşova Getto'suna benzetti.


Perşembe, 01 Ocak 2009 14:23



Haber Merkezi / TIMETURK

SOYKIRIM
Dahlia Wasfi*
Soykırımı reddetmek antisemitizmdir. Ancak ben İkindi Dünya Savaşı, Mahmut Ahmedinecat ya da Aşkenaz Yahudilerinden bahsetmiyorum. Söylediğim hepimizin izlediği ve sorumlu olduğu bugün Gazze'de ve 60 yıldır Filistin'de yaşanan soykırım. Tanım olarak soykırım insanların kitlesel katliamıdır ya da özellikle silah kullanarak yüksek hayat kayıplarını içeren kapsamlı yıkımdır. ABD'nin silahlandırdığı ve finanse ettiği İsrail İşgal Kuvvetleri'nin şu an Gazze halkı üzerine yağdırdığı cehennemin daha iyi bir tanımı olamaz. Araplar Sami olduklarına göre, ABD-İsrail politikası bundan daha Antisemit olamaz.
Eğer abarttığımı düşünüyorsanız, İsrail Savunma Bakanı Matan Vilnai'nin 2008 Şubat'ındaki konuşmasına bakalım: "Kassam füzeleri artıkça ve menzilleri genişledikçe, onlar üzerine daha büyük "shoah" getireceğiz çünkü tüm gücümüzle kendimizi savunacağız". İbranice "shoah", 1940'ların Yahudi Soykırımı için kullanılır. Eğer saldırgan sizseniz ağır hava bombardımanları kendini savunmak değildir. Bu "Terörle Savaş" saçmalığı için de geçerlidir zira kurbanlarından hiçbiri 11 Eylül 2001 olaylarıyla ilişkisi yoktur. Irak ve Afganistan'daki Birleşik Devletler ve Filistin'deki İsrail için de durum aynıdır.
Polonya'daki Almanya için de bu geçerlidir. 1940'da, Almanlar Polonya Yahudilerini imha kamplarına göndermeden önce gettolarda topluyorlardı. En büyüğü, 1943'de Yahudi ayaklanması, direnişinin başladığı Varşova Gettosu'ydu. Bugün Gazze, 223 kilometrekarede 1,5 milyon insanın yaşadığı büyük bir Getto'dur. İsrail Gazze'nin kara sınırını, hava alanını, içme suyunu, deniz erişimini ve gıda ile tıbbi malzemeler dahil her türlü girişi kontrol etmektedir. 2007 Haziran'dan beri, İsrail Gazze halkına abluka uygulayarak, onları açlıktan ve aralıklı helikopter saldırıları arasında tıbbi yardımdan mahrum bırakarak yavaş yavaş öldürmektedir. Bu suçlar insanlığa karşıdır, tabi ki İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra "bir daha asla" ruhuyla yapılan Cenevre Konvansiyonları'na da aykırıdır. Varşova'nın aksine Gazze, imha kampları için bir mola yeri değil bilakis Gazze'nin KENDİSİ bir imha kampıdır.
İsrail F-16 hava saldırılarına karşı fırlatılan Gazze'den fırlatılan Kassam roketleri, Varşova Getto'sunda 1943'te kullanılan Molotof kokteylleriyle aynıdır. Polonya Yahudilerinin küçük silahları gibi, işgal ordusunun gelişmiş silahlarına denk değildir. Bu nedenle Gazze'deki ölü sayısı bu kadar yüksek ve İsrail için asgaridir. Büyük medya bunu "top yekun savaş" olarak betimlemektedir tıpkı Irak'ın işgali gibi. Ancak her iki durumda da, F-15'ler/F-16'lar, Kruz füzeleri, seyreltilmiş uranyum, misket bombaları, tanklar ve toplarla saldırılan, açlık çeken ve gerçekte silahsız halk vardır. Bu savaş değildir; bu kitle katliamıdır; bu soykırımdır. Bu kanın dökülmesini de sağlayan Amerika'nın askeri, mali ve siyasi desteğidir.
Kuzey Amerika'dan Almanya'ya, Kamboçya'dan Ruanda'ya, Filistin'den Irak'a kitle katliamı haksızdır. Amerikalılar kimin suçlu olduğunu ararken, kurbanları suçlayamayız. Evet, birçok oyuncu vardır ve soykırıma göz yuman birçok hükümet vardır fakat onlardan daha iyi olduğumuzla nasıl övünürüz? Tüm bu insanlığa karşı suçlara ortak olmayı bırakmalı değil miyiz? Yapmamız gereken yegane şey, imzalanan uluslararası anlaşmalar dahil kanunlarımıza bağlı kalmaktır. Irak ve Afganistan'daki kanun dışı işgalimize son vermeli ve Filistin toprağının yasal olmayan işgali için silah ve para vermeyi durdurmalıyız. İsrail İşgal Kuvvetleri tarafından 16 Mart 2003'te Refah'ta katledilen 23 yaşındaki Amerikalı kolej öğrencisi Rachel Corrie'nin dediği gibi:
"... Sadece anneme yazmak istedim ve ona kronik, sinsi bir soykırıma şahit olduğumu anlatmak istedim. Gerçekten çok korkuyorum ve insan doğasının iyiliğiyle ilgili temel inancımı sorguluyor. Bu durmak zorunda. Bence her şeyi bırakıp bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş. Sanmıyorum ki artık bu yapılacak aşırı bir şey olsun. Hala Pat Banatar şarkılarıyla dans etmek istiyorum, erkek arkadaşlarım olsun ve iş arkadaşlarıma şaklabanlıklar yapayım. Fakat bunun da durmasını istiyorum. İnanamıyorum ve dehşet içindeyim. Ümidim kırıldı. Dünyamızın temel gerçekliğinin bu olduğundan ve gerçekte bizim buna ortak olduğumuzdan dolayı hayal kırıklığı içerisindeyim. Buradaki insanların bu dünyaya geldiklerinde istedikleri bu değildi... Yani eğer deli gibi görünürsem ya da İsrail ordusu beyazlara zarar vermeme yönündeki ırkçı eğiliminden vazgeçerse, lütfen suçu iki kere, dolaylı olarak benim de desteklediğim ve hükümetinin büyük ölçüde sorumlu olduğu bir soykırım ortasında olduğum gerçeğinde arayın".
Lütfen onun cesur bilgeliğine kulak verelim ve bu kanunsuz işgali durduralım. Eğer başaramazsak, bir dahaki sefer birileri Amerikan binalarına uçaklar çarptırdığında, cahilce, "Neden bizden nefret ediyorlar?" diye sormayalım.
Dahlia Wasfi, 1975'te Birleşik Devletler'de doğdu. Annesi Amerikan Yahudi ve Babası Iraklı Müslüman. 1997'de Pennsylvania Üniversitesi'nden tıp eğitimi aldı. Dr. Wasfi, Amerikan güçlerinin Irak'tan koşulsuz çıkmasını ve "Nil'den Fırat'a" işgalin durdurulmasını istemektedir.





Sen ne yaptın be Amca!

Zor olacak söylemesi, ama şöyle diyeyim:
Kabul, ikiyüzlü taraflarımız, çifte standartlarımız, her acı, her mazlum, her mağdur karşısında aynı hızla çarpmayan kalplerimiz, yontmacılığımız filan var...
Tamam.
Milletçe böyle şeylerle malulüz... tamam.
Ama, kimi konuda, bir "büyük, derin, engin ve zengin bir kamu vicdanı" var.
"Filistin meselesi" mesela.
Hep inanırım ki, "kamu vicdanı"nda özel bir yeri bulunan bu mesele, sadece "din kardeşliği" veya salt "İsrail düşmanlığı (hatta Yahudi düşmanlığı)" olmaktan ziyade...
Emperyalizm, yayılmacılık, halklara zulüm, ırkçılık, aşağılama, bağnazlık, dinsel ve etnik nefret, kalleşlik, acımasızlık;
Ekonomik, sosyal, kültürel şiddet ve baskı; kırım, kıyım, tehcir, yurdundan etmek, yurdunda esir etmek, yurdunda güvensiz ve çaresiz kalmak ablukaya almak, açlığa mahkûm etmek gibi zaviyelerle ve hem kalp ile hem akılla sıkı kavransa, bize başka şeyleri, tarihi ve bugünü de daha iyi anlatacak.
O pek olmuyor ama böyle olmaması, hassas bir kamu vicdanı gerçeğini de değiştirmiyor.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti;
Bu hassas kamu vicdanına hassasiyetle hesap vermek zorunda.
Çünkü, Türkiye tarihinin, en azından hani "Cezayir halkının bağımsızlık hakkına emperyalizm kuyruğunda çekimser kalmış" lekeler tarihimizin en ciddi kirlerinden biri bulaştı üstümüze.
Kir ve kan bulaştı hepimize. Üçüncü gün, ısrarla yazmaktan başkası gelmiyor elimden.
Ankara; İsrail yüzlerce Filistinliyi katletmek üzere saldırı kararını almışken Türkiye'ye gelen İsrail Başbakanı ile ne konuşulduğunu, ne konuşulmadığını açıklamak zorunda.
Hükümet (ve devlet) bundan kaçınamaz.
Çünkü, kandırıldıysa bir türlü, kandırıyorsa bin türlü.
Her halükârda, kir ve kan üstümüze bulaştı.
Kamu vicdanının en hassas olduğu bir konuda, bu ülkede ama varlıklı ama yoksul, soldan sağa, her kesimden, kökenden milyonlarca insanın içi acıdı. Çok acıdı.
Acının katmeri, bir de utanç.
İsrail Başbakanı "bizimkiler"i kandırdıysa da utanç; "bizimkiler" kendilerini veya bizi kandırdıysa da.
Bunu sormak Meclis'in görevi, muhalefetin işi, ama AKP Grubu'nun da sorumluluğu.
Bunun peşine düşmek gazeteciliğin gereği.
Bunu talep etmek insanlığın, kamu vicdanının doğal sonucu.
Bir şey daha;
Devlet; hükümet ve Genelkurmay, aynı kamu vicdanına, "İsrail ile işler"in dökümünü de verebilmeli.
Tanklar, helikopterler, uçaklar... Paralar hükümete de Genelkurmay'a da ait şahsi varidat olmadığına göre; siyasi ve askeri kararlarla İsrail savaş, şiddet, baskı, katliam makinesine akıtılan "kamu kaynakları".
Öyle turizm, portakal ticareti, lokum, hurma alışverişi filan değil...
İsrail silahlarını besleyen kamu kaynakları!
İsrail uçaklarına açılan kamu tesisleri!
Hassas kamu vicdanını yaralayan, yaraları kanatan, çocuklara kıyan ne varsa!
Filistin'in ölü çocukları da soruyor: Bizi vururlarken sen ne yaptın be Amca!
Ablukada ve yarı ölü kapatırken bir yılı daha, ölü (veya ölümüne sakat) girdikleri yeni bir yılda, o çocukların da hatırasına, daha umutlu, hakikatli, hakkaniyetli günlere tanık olmak dileğiyle.

[/hr]

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

keskinli

dualarimiz filistin halki icin
insanlik düsmani israile lanet okumaktan baska caremiz yok
cok üzücü bi durum,orada katledilen insanlarin hesabini bir gün verecekler insaallah
Ölürüm Beşiktaşım,ZehirimSensin
Evvelim Sen Oldun,Ahirim Sensin

Cem Goren

olan yine sivil halka çocuklara oluyor
allahınızdan bulun şerefsizler
altın kapılarımız kan oldu tayfun

Simurg

· Musevi olmayan İsrail vatandaşları İsrail'de hiçbir şekilde toprak satın almıyorlar
· İsrail'de, Musevileri Musevi olmayanlardan ayırt edebilmek için Filistinlilerin araba plakaları farklı renklerdedir.
· Batı ve Doğu, tüm Kudüs, ABD'de dahil olmak üzere tüm dünya toplumlarınca İsrail topraklarının bir parçası değil de, işgal edilmiş topraklar olarak kabul edilmiştir.
· İsrail, su kaynaklarının %85 'ini Musevilere tahsis ederken kalan % 15'lik kaynak ise bölgede yaşayan tüm Filistinlilere veriliyor.
· ABD, yardım adı altında her yıl İsrail'i 5 milyar dolar ile ödüllendiriyor.
· İsrail'e yapılan yıllık Amerikan yardımı ABD'nin tüm Afrika kıtasındaki ülkelere vermeyi kabul ettiği miktarı aşıyor.
· Birleşmiş Milletler güvenlik konseyinin kararlarına karşı çıkan İsrail, Lübnan ve Suriye gibi iki özgür ülkenin topraklarını işgal etmiştir.
· İsrail, Ortadoğu'da nükleer silahlara sahip olan tek ülkedir.
· Orta doğuda nükleer silahsızlanma anlaşmasını reddeden tek ülke İsrail'dir ve İsrail uluslararası uzmanların bölgede yapmak istediği denetimi engellemektedir.
· İsrail yıllardır siyasi düşmanlarını öldürmek amacıyla diğer ülkelere suikastçiler göndermektedir.
· İsrail savunma kuvvetlerindeki yüksek rütbeli askeri görevliler, silahsız savaş mahkumlarının idam edildiklerini kabul ettiler
· İsrail, savaş mahkumlarının idamını kabul eden İsrailli askerler hakkında soruşturma yapılmasını reddediyor.
· İsrail, düzenli olarak Filistinlilerin banka hesaplarına, işlerine ve topraklarına el koyuyor ve bu durumdan mağdur olanlara tazminat ödemeyi kabul etmiyor.
· İsrail ABD'nin Mısır'da bulunan büyükelçiliğini havaya uçurdu ve uluslararası sularda Amerikan gemilerine saldırarak 33 denizcinin ölmesine 177 denizcinin yaralanmasına sebep oldu.
· Fortune dergisinin Washington'da yaptığı araştırmaya göre, ABD'de deki en güçlü ikinci lobi İsrailli AIPAC' dır.
· İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 69 ayrı kararını ihlal etmektedir.
· Dört İsrail Başbakanı; Begin, Shamir, Rabin, ve Sharon; sivillere yönelik bomba saldırıları, katliamlar ve sivillerin zorla köylerinden çıkartılmalarında görev almışlardır.
· İsrail Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Amerikalılara iyi tanıtılmasını sağlamak için iki Amerikan halkla ilişkiler şirketine para ödemektedir.
· Tüm Filistinlilerin, işgal edilmiş topraklardan çıkarılması gerektiğini savunan Madolet partisi, Sharon'un kurduğu koalisyon hükümetinin bir parçasıdır.
· Oslo'dan bu yana geçen sekiz sene içinde İsrail'in yerleşke inşaları artmıştır.
· Netanyahu ile kıyaslanınca, Barak döneminde yapılan yerleşke inşası iki kat artmıştır.
· İsrail, sivil bir otobüse saldıran ve birçok insanın ölmesine sebep olan bir İsrailli için posta pulu bastırmıştır.
· Filistinlilerin %95'nin işgal altındaki topraklara sözde geri dönüşleri hakkında Ehud Barak'ın ne kadar gönüllü olduğunu sıkça duyuyoruz. Fakat bu teklifi Filistinliler reddettiği zaman Filistinliler "Bir fırsatı kaçırmakla " suçlandılar.
· Filistinliler, bir zamanlara Filistin olan toprakların %78'inde İsrail varlığını kabul etmişlerdir.
· Hz. İsa'nın torunları olduklarından Filistinli Hıristiyanlar, Hıristiyanlığın "yaşayan kalesi ( taşları ) " olarak kabul edilmektedir.
· İsrail Adalet Yüksek Mahkemesince işkencenin yasaklanmasına rağmen Filistinli mahkumlara Shin Bet yetkililerince yapılan sorgulamalarda işkence yapılmaktadır.
· Dünyadaki mülteci nüfusunun büyük bölümünü Filistinli mülteciler oluşturmaktadır.
· İsrailliler 1988'e kadar iş ilanlarını "sadece Museviler" diyerek veriyorlardı.
· Bugünün İsrail'i, şimdi yok edilmiş olan 400'den fazla eski Filistin köylerinin üzerine kurulmuştur ve eski izleri yok etmek için İsrailliler her bölgeyi yeniden isimlendirmişlerdir.
· Yeniden düzenlenen dokümanlar, 1948 yılında Filistinlilerin topraklarından çıkarılmalarının bazı durumlarda söz konusu olduğunu ve bu durumun David Ben- Gurion tarafından onaylandığını gösteriyor
Evet bu konuda ne yapacaksınız ?
En azından başkalarının da bu gerçekleri öğrenmelerini sağlayabilirsiniz.

Alıntıdır

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

ilhan mansız_melis

ha abd ha israil ha filistin ne farkeder ki hepsi aynı ama masum insanlara kıymak ne demektir ya kahpe israil
28 Mayıs 1994 tarihinde "Kızlar futboldan anlamaz" sözüne tepki olarak doğdum.

gürol

Bir insanın zekası verdiği cevaplardan değil, sorduğu sorulardan anlaşılır.
http://gurolbjk.blogcu.com/