Ana Menü

Korkma be hocam!

Başlatan Simurg, Eylül 04, 2008, 09:37:24

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Simurg

Korkma be hocam!
'Sanıyorum Ertuğrul Sağlam yalnız, çok yalnız. Düşünsel bir yalnızlık bu. Kararlarını verirken, sırtını yaslayacağı, güveneceği bir düşünme arkadaşı yok!...' Türrk spor medyasının duayenlerinden Güven Taner'in köşe yazısı:
 
Korkma be hocam!
Korkma be hocam!

Sanıyorum Ertuğrul Sağlam yalnız, çok yalnız. Düşünsel bir yalnızlık bu. Kararlarını verirken, sırtını yaslayacağı, güveneceği bir düşünme arkadaşı yok! Yok ki hep tedirginlikler içinde! Bu yüzden önce sırtını güvene alma duygusu ile hareket etmekte.

Ya da öyle bir korkmuş ki, hiç bir gelişme, değişim, hiçbir uyarı onu saklandığı düşüncenin arkasından çıkaramıyor.

Saplandığı korku, Beşiktaş'ın savunma sorunlarının olması. Bunu transferle çözmeye çalıştılar. Transferi savunma yığınağı kurma üzerine yaptılar.

Yetmedi, çift ön liberolu (herkes böyle anlattığı için, savunmaya yönelik oynayan orta alan adamlarına böyle demek zorunda kalıyoruz) öncelikle kale güvenliğini düşünen, kontrollü, oyunu ağırlaştıran, hücumu rakibin hatalarına bırakan, hücum planı zenginliği olmayan bir yapıda oynatıyor takımı. Bundan vazgeçecek gibi bir havaya girmişti ki Antalya'dan şipşak iki gol yiyince, gene gözü korktu ve geri döndü.

Elbette rakibe göre, maçın özelliği ve zorluk derecesine, takımın o haftaki havasına, kadro olanaklarına göre bu da kullanılabilir. Ancak Ertuğrul kardeşinki karar verememekten doğan endişelerin ürettiği korku!

Siroki Brijeg'i ilk maçta sahasında 2-1 yenmişsin, İstanbul'da ilk 20 dakikada bastırıp parçalayabileceğin bir rakip, ama ağırdan alıyorsun! Sonra kendine güvenmek gerektiğini anımsıyorsun, iyi oyuna dönüp, fark atıyorsun! Oysa bunun oluru, önce farkı atmak, sonra keyfine bakmaktır.

Ertuğrul tedirgin olmakta ve tedbirli olmakta haklı, ancak tedbiri almanın ve tedirginliğini yıkmanın yolunu yanlış seçiyor.

Ve bu nedenle de adamlarını yanlış kullanıyor, takımdan alabileceği kadar yüksek verimi alamıyor... Artık belli ki Tello iyi bir hücum adamıdır, Holosko süper bir hücum adamıdır. Onları bu yolda doğru kullanmak gerekir. Holosko'yu kenara sıkıştırmak, Tello'yu geride köreltmek anlamsızdır. Çare olmadığı zamanlar tamam ama Beşiktaş'ta artık zengin bir kadro var. Çözümsüzlük geride kaldı. Hemen yer yerin iki adamı bulunuyor. Tatlı, kontrol edebildiği bir iç rekabet kurmalı, hepsini diri tutmalı ve kim oynarsa oynasın takımın verimi düşmemeli.

Takımına 2 gol yedikten ya da maç berabere giderken nasıl güvenip yüksek tempolu hücum emri verebiliyorsa, maçına göre bunu daha başlangıçta yaptırabilir. Hepsi bu kadar!

BEŞİKTAŞK



Kahrolsun uyuyunca geçmeyen bazı şeyler..

pascalyptica

Barça       ; Xavi ve Iniesta
Chelsea   ; Lampard, Ballack ve Essien (Geçen sene Makalele)
Liverpool ; Mascherano ve Gerrard

Ertuğrul korkak ve diğerleri değil öyle mi??
Sonunda Nouma olmayan Pascal üçgeninden bi' hayır gelmez..

Adriano

Bi tarafta Cisse'den bahsediyoruz diğer tarafta Xavi'den (: Oyuncu kalitemiz öyle olsun 3 ön libero çıksakta olur ;)
Uçurumlardan düşmeden tut elimizi..