Ana Menü

Ekşiyen Beyinler

Başlatan Non Mollare Mai, Mayıs 23, 2008, 12:41:59

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Non Mollare Mai

Ekşiyen beyinler


Her Devler Ligi maçının ardından bir tartışma...
Öyle futbol, teknik, taktik uçurumlar değil hani.
Konu Ertem Şener.
Star TV'nin -heyecan veren- spikeri.
Son günlerde sık sık solaryuma girdiği belli olan isim.
Bu tabii işin şakası, güldürücü noktası.
Ekşi Sözlükçülerle savaşıyor son günlerde Ertem Şener.
Sporx'e verdiği röportajda Ekşicilere kendileri gibi davrandığı için oysa. (Tıklayın)

Avrupa'nın en büyüğünün belli olduğu maç sonrasında da tablo yine aynıydı.
Hiddet, şiddet bilimum etken ile takip ettim durumu.
Maçı bıraktım, futbolun içine zaten düşmüşüz dedim, biraz işin dışında kalalım.
Ballack'a, 'üstün Alman teknolojisi' dedi, hoş ben bunu çok öncedendir kullanıyordum.
Ronaldo, 'kanatları olmadan uçabilen tek canlı' oldu.
Yeşil sahaların lordları bir ara dolaştı zeminde.
Portekiz kanat üretiminden çıkan ürünlere de dokundurdu Ertem Şener.
Ve dahası tabii ki.

Şimdi durun, sakin olun önce.
Sürü psikolojisine kapılıp etrafınızdaki 'of Ertem' diyenlerden sıyrılın.
Ertem Şener'in söylediği sözler maç boyunca sadece ata sözü mü olmak zorunda?
Bir spiker kendi tabirlerini kullanamayacaksa başka kim kullanacak?
Gidip sokakta mı bağırsın kendi kendine.
Mübalağa sanatını edebiyat dünyamızdan da, tarihten de silelim.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır ve Ertem Şener bu şekilde sunuyor maçı, siz ne derseniz deyin.
50 kelime ile taç, şut, gol, pas mı desin sadece?
O yeter mi size...
Düşünün Ertem Şener de yok..
Murat Kosova, Okay Karacan'ı da kaybettiniz.
Sıkılırsınız...

****

Ve tekrar durun, yine diyorum sakin olun.
Kaçınız M.United - Chelsea maçında gülmedi? Gülümsemedi. Of çektiniz demiyorum.
Bir de işin bu tarafından bakın.
Bir spikerin maçı okey oynar gibi anlatma zorunluluğu yok.
O anda mikrofonun sahibi odur ve o anda nasıl futbolseverler bir şov sunuyorsa maç içinde, o da kendi şovunu sunar izleyiciye..
Kendi notları vardır, beğenilir, beğenilmez.
Notlar demişken, neden rahatsız olunur ki Evra'nın 27 kardeşi olduğunu söylemesinden.
Bunu anlamış değilim.
Ya da Mariah Carey'in kuzeninin Ashley Cole olduğundan.
Olmadı, Jose Mourinho'nun evinin Setubal'da oluşunu söyleyerek bir gönderme yapmasından.
Sizi Ömer Üründül keser mi? Anlaşıldı siz kolektif futbol ile blogların hayranısınız.
Futbol o kadar üzerimize düşmüş ki bu oyunun tamamen 7.32'lik kalenin içinden giren top olduğunu düşünüyoruz.
Yorumlar, düşünceler hep o çok bildiğini zanneden ama hiçbir şey bilmeyen diziliş laflarında olmalı değil mi.
Birinin sol ayağının kaliteli olduğunu söylemek yetmeli ya da.
Bütün her şey taktik, bütün her şey izleyiciyi yoran, karalar bağlamış spikerler ile olmalı doğru.

Cem Yılmaz'ı izlemeye gidip milyonlar veriyorsunuz.
Sizi bedavaya güldüren bir spikere 'öyle değil, böyle, of, aman, ah ah, yeter' okları fırlatıyorsunuz.
Ya gülüyoruz, eğleniyoruz, futbolu daha çok sempatik buluyoruz.
Ağlayarak mı izlemeliyiz maçı?
Televizyonun sesini kıstım palavraları atıyoruz.
Oysa sesini daha çok açıp acaba şimdi nasıl bir benzetme bulacak diyoruz.
Ben Ertem Şener fanatiği filan değilim, aman yanlış anlaşılmasın.
Sadece futbolu, futbol ile bırakmayanların her zaman yanındayım.
Biz ancak bu şekilde içimizdeki holiganlıklardan kurtuluruz.
Bu şekilde terbiye ederiz kendimizi, fanatik kinlerimizi.
Futbolun rekabet kadar eğlenceli bir 'oyun' olduğunu da ancak bu şekilde anlarız.
Bir gün tribüne yerleştiğimizde ağzımızdan küfür yerine, bu tip benzetmeler dökülür.
Hırsımızı eğlenerek çıkartırız, futbolun eğlenceli bir oyun olduğu aklımıza gelir yine.
Ertem Şener farkında olmadan bize bunu hatırlatıyor oysa.

Maç içinde kelime hataları yapar, pozisyon hataları yapar o ayrı.
Yapıyor da zaten...
Ya da maçtan çok uzaklaşarak, bazen gereksiz sohbet yaptığı konusu.
Bu konuda ona karşı yapılan eleştirilerin hepsinin altına benim adımı yazın.
Sizden daha çok.
Daha bir sürü yönden de eleştirilir, eleştirilmezse eğer konuşulmazsa çünkü hiçtir.
Fakat iş futbolun cilvelerine dokunduğunda.
Bugün halen daha konuşuluyorsa, 'başarılı' olduğu için olan bir adamla dalga geçeceğiz diye.
Kendinizi komik duruma düşürmeyin, sözümün yarısından fazlası da Ekşicilere gitsin.
Onlar sever.
Bol bol da hareketlenirler şimdi...

Bir not ise 'Avrupa'da bilmem kim, spiker böyle mi, gidip baksın' tafraları hakkında.
Öyle bir hal aldık ki, tuvalete giderken, bakın Avrupalı diyeceğiz..
Bırakın artık, bırakın..

Eğlenin. Güzel şeyler bunlar.
Ben size sadece Ertem Şener'in 'heyecan' katarak, sizi gerçekten gülümsettiğini hatırlattım.
Ekşicilere ekşi yolla onlar gibi sataştım.
TV karşısında siniri bozulmuş rolü yapan gülenlere hitap ettim..
Gerisi size kalmış ya düşünün.
Ya da ekşiyin.

***

Bu arada dikkat ettiyseniz İlker Yasin'den hiç bahsetmetim.
Evet büyüğümüz, evet bir eski ama.
Galiba artık eskidi, artık durma zamanı çoktan geldi geçiyor.
O bunu fark eder umarım.
Eski eskide 'kalmalı', 'tadında'.
Yoksa gerçek anlamda istemese de 'gülünen' oluyor.
'Drogba bu sene İtalya'ya, olmazsa Milan'a gidecek' gibi...

Esat Dergi
------------------------------

Çok güzel yazmış. Ertem Şener bence bu işi çok iyi yapıyor.
Bana büyük zevk veriyor maç izlerken.
Sıradan, bilindik kelimeleri kullanmaktansa adamın kendi stili var.
Bildiğin yolda ilerle Ertem Şener.  :alkis
edit

gözzde_bjk

Yazı gerçekten çok güzel olmuş,her ne kadar İlker Yasin'e bile dayanamıyor olsamda gülmeden de edemedim maçı izlerken.Hatta aynen söylendiği gibi bakalım bu sefer ne diycek diye daha dikkatlice dinledim maçı.
Kendi yüreğimden başka sığınacak yerim yok,yurdum yok!
Tüm hayallerin sonsuzluğa
Ve sona erebildiği yerdeyim!
Esir değil kul hiç değil
Kendimde yaşıyorum!