Ana Menü

Ibrahim altinsay'in bugünki yazisi, mutlaka okuyun

Başlatan monetac, Kasım 14, 2007, 12:06:04

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

monetac

8-0'la gurur duyabilirdim

İbrahim Altınsay-14/11/2007

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, PKK'nın kaçırdığı 8 gencimiz için "Yurda dönmelerine sevinemedim" dedi biliyorsunuz. Gerçi gençler ancak 'yurdumun hapishaneleri'ne dönebildiler ama Bakan'ın sözlerini yadırgamadım. Şehit cenazesi evlerine kamera ordusu eşliğinde ziyaretler yapan ve duygulu anlar yaşatan birinden başka türlüsü de beklenemezdi. 'Hüküm etme' yetkisinde biri olarak, ülkede demokratikleşmenin tartışılmaya başlandığı her dönemde neden bu savaşın alevlendiğini, ülkenin dış açığı kadar bir kaynağın ve daha önemlisi binlerce ülke gencinin harcanmasına rağmen savaşın neden durdurulamadığını sorgulayacak hali yoktu ya.
Biliyorsunuz sayın Bakan 'spordan sorumlu' iken de madalya kazanan milli sporcuların yanından ayrılmazdı ama bazı sporcuların doping yaptığı ortaya çıkınca bunu sisteme değil, o sporcunun ahlaksızlığına bağlardı. Milli futbol takımı iddiası kalmamış Arnavutluk'u yendiğinde sayın Bakan sahadan çıkmamıştı. Ardından gelen İsviçre rezaletinde ise "Yetkim yok" mazeretiyle işin içinden sıyrılmıştı.
Bizim muktedirler genellikle böyle. Başarı onların, başarısızlık beceriksiz sporcuların. Onlara göre madalya milli gücümüzün, madalyasızlık kanı bozukluğun simgesi. Bu ülkenin spor tarihi, alınan madalyaların binlercesi katında kazanamadığı için hayatı karartılmış sporcuyla dolu... Mevcut sistemin mimarı muktedirler her zaman haklı, her zaman kusursuz, her zaman yargılayıcı. Hiç eleştirilemezler. Özeleştiri gibi bir zaafları yoktur. Birer üstün insanlar...
Beşiktaş'ın 8-0'lık yenilgisine Anfield'da tanıklık ettim. İnanın skora üzülmedim. Aynı takımı iki hafta önce İnönü'de yenmişti Kara Kartal. Böyle skorlar futbolda vardır. Rosenborg da 2000'de PSG'ye Şampiyonlar Ligi'nde 7-2 yenilmişti mesela. Anfield'da skora değil takımın maça yaklaşımına üzüldüm. Serdar Özkan'ın yok yere gördüğü karta üzüldüm. Serdar Kurtuluş'un oyunu bırakıp taça itiraz etmesine üzüldüm. İbrahim Toraman'ın santra yapmak yerine topu tribünlere vurmasına üzüldüm. Bütün futbolcuların toptan kaçan, maçın bir an önce bitmesini isteyen teslimiyetçiliğine üzüldüm. Seyircisini selamlamadan sahadan çıkan Beşiktaş için üzüldüm. Maçın sempati adamı olabilecekken, faulden sonra abartılı biçimde yerde kıvranan ve böylece protestoların hedefi olan kaleci Hakan Arıkan için üzüldüm.

Evet utansınlar
Utanmak yüreğimin köşesinden bile geçmedi. Her has futbolsever gibi bunu sineye çeker ve o güzelim deyişle "Önümüzdeki maçlara bakar"dım. Ta ki Beşiktaş'ın başına çöreklenmiş Demirören-Engin kliği, ak kaşık gibi kendini dışta tutup sonucu futbolcuların sırtına yıkana kadar. Liverpool maçını 'utanç' ilan edip sonraki her maçı 'utanç temizleme cezası' haline getirene kadar.
Evet Beşiktaş'ta olanlardan utanması gerekenler var. İyi günde ortalara dökülüp zor günde liderlik yapmayan, suçu başkalarına atan, her zora düştüğünde ve şantajda kulübün iktidarını ulufe olarak dağıtanlar utanmalı. Kulübün verdiği yetkiyi kişisel amaçları için kullandığı için yargılanan, profesyonel geçinip de başka bir yerde iş bulamayan, TV ekranlarına çıkıp hocayı çekiştirmekten ve kafasına göre konuşmaktan başka bir şey yapmayanlara görev verenler utanmalı.
Tribüne ve medyaya oynama kolaycılığıyla her yıl plansız bir sürü transfer yapan, hoca değiştirerek ayakta kalmaya çalışan, daha sezonun üçüncü ayında köklü revizyondan söz eden, bunu gizli yapmak yerine özellikle medya önünde yürüten, böylece teknik ekibi ve oyuncuları bitirenler utanmalı.
Kulübün mevcut kaynaklarını ve gelecekteki gelirlerini çarçur eden, Fulya'nın yarısını kat karşılığı elden çıkaran, buna rağmen geri alacakları kişisel borcu kulübün tepesinde kılıç gibi sallandıranlar utanmalı.
Kendi gücüne ve çalışarak kazanacağına güvenmeyen, 'ağbicim, babacığım'la himmet ve kayırma bekleyen, her başarısızlıkta suçu başkasına atıp orada takılan, "100. yılda ben şampiyon yaptım" diyerek başta o takımın hocası ve futbolcuları olmak üzere o kadar insanın emeğinin üzerine oturanlar utanmalı.
Başarıları sahiplenip onun sarhoşluğuyla sonraki maçları unutan, takımı Liverpool'a maçtan sadece bir gün önce getiren, futbolcuları maça çıkmaya korkar hale sokanlar utanmalı.

Ben Beşiktaşlı değilim
8-0 istatistiklerde bir satır olarak kalacak. Ancak Demirören-Engin kliğinin Fenerbahçe maçında aldıkları, sonra da federasyondan korktukları için çark ettikleri "Sivas maçına PAF takımıyla çıkma" kararı unutulmayacak. Tamam, PAF takımıyla maça çıkabilirsiniz. A takım futbolcularına "Sizsiz de oynarız" anlamında bir uyarı olur bu. İşi Federasyon Asbaşkanı'nı ve bir hakemi yerinden etmeye düşürüp Beşiktaş'ın ağırlığını beş grama indirmek niye? Bunu yaparken PAF takımındaki gencecik çocukları bir tehdit sopası olarak kullanmak neden? Şimdi bu çocuklardan spor ahlakı ve kültürü bekleyebilir misiniz? "Kral yapmayacaksın, kral olacaksın" laflarını söyleyen 16 yaşındaki genç mi kabahatli yoksa bu lafları onun ağzına takan kültür mü?
O geceki kararda tarih boyu kazınmayacak bir utanç var: "Seyirci maça gelmesin." Bu kararı alanlar Beşiktaş taraftarının maça gelmemesini hangi hakla isteyebiliyor? Bu bir kulübün kendini inkâr etmesi değil mi? Taraftarsız Beşiktaş, Beşiktaş olabilir mi! Bu çağrıyı yapan akıl yoksunları, herkesin aklını bağlamak için belirsiz düşmanlardan komplolardan medet umuyorlar. Takımın teknik direktörünü ve futbolcuları medyanın önüne atmaya, transfer haberleriyle milleti oyalamaya çalışıyorlar. Eklemeyi de unutmuyorlar: "Herkesten en fazla Beşiktaşlı benim."
Beşiktaşlılık buysa ben Beşiktaşlı değilim.

Razı mısınız?
8-0'la gurur duyabilirdim. Eğer sıfırın karşısında Beşiktaş'ın başına çöreklenmişlerin kulübe yaydıkları lumpen kültür olmasaydı... Yabancı hayranı değilim. Onların da bir sürü sorunu, yamuğu var. Ancak Beşiktaşlı rakiplerini sahadan uğurlamadan taraftarıyla yengiyi kutlamayan Liverpool'lu oyuncuları gördüm. Sekizin karşısında futbol kültürü yazıyordu.
Hezimet, borç, moral çöküntüsü Beşiktaş'ın sonu değil. Önemli olan, yüksek giriş parası ve yönetimin yasağıyla Genel Kurul üyeliği engellenen Beşiktaşlılar, kulüp için yüreği titreyen kongre üyeleri, beklentisiz 'Yeni Açık ruhu'ndan vazgeçmeyen taraftarlar ne istiyor?
Batuhan Higuain'e pası verse ve Fener maçı 2-2 bitse, Liverpool'dan 2-0 gibi 'makul' bir yenilgiyle dönülse, Sivasspor 1-0'la geçilse Beşiktaşlı bugünkü tepkileri gösterecek miydi? Beşiktaşlı, şampiyon olmaya değil, küme düşse bile yeniden Beşiktaş olmaya ne kadar razı?

[KralKartal]

Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi

Onur*

Altınsay, yazısının genel içeriğinde olayları güzel analiz etmiş ve düşüncelerini çok açık ve net olarak açıklamış. Kısaca çoğumuzun duygularına tercüman olmuş. Ama son cümlesinin bana göre kabul edilir bir tarafı yok!..

Bu cümle ve içeriği herşeyden önce her ne kadar çok tutmasamda bir sloganı bertaraf eden cinsten; " Sevinmek için sevmedik" sloganı ya da söylemi.

Ben her zaman derim bu söylemi dile getirenlere "Sevinmek için sevmedik ama kahrolmak da layığımız değildir" diye.

Neyse konuyu dağıtmadan diyeceğim o dur ki;

Altınsay'a göre biz o maçları öyle ya da böyle keyifle ve fazla üzülmeden atlatmış olsaydık, ne başkana ne Sinan Engin'e tepki vermeyecektik. Herşey süt liman devam edecekti. Başkan ve icraatleri, Sinan Engin ayrıntısı kulübün ve Beşiktaş isminin uğradığı zararlarının tüm izleri silinecekmiydi yani?!.. Bence tepkisini dile getiren Beşiktaş'lıya skora göre Beşiktaş'lısınız demeye getirmiş. Ama farkında olmadan.

Yok ben Altınsay'a kesinlikle katılmıyorum. Bir hastalık var ve tedavisi şart. Bu hastalık semptomatik(Geçici) bir tedavi ile iyileşemez.
duymadığım kalmadı; kalmayanı duydum aklım almadı..!

kara kalem

Aslında tam olarak 'Skora göre Beşiktaşlısınız' demek değil anlatmak istediği, inceden bi' sitemde bulunmuş bu söz ile.

Alıntı YapAltınsay'a göre biz o maçları öyle ya da böyle keyifle ve fazla üzülmeden atlatmış olsaydık, ne başkana ne Sinan Engin'e tepki vermeyecektik. Herşey süt liman devam edecekti. Başkan ve icraatleri, Sinan Engin ayrıntısı kulübün ve Beşiktaş isminin uğradığı zararlarının tüm izleri silinecekmiydi yani?!..

O zaman;

Yıldırım DEMİRÖREN ve Sinan ENGİN'e neden tepki gösterilmedi düne kadar, Beşiktaş'ın çiğnenen değerlerine neden sahip çıkılmadı bugüne dek ?
kalem sana akan, kara senin sevdan.

[KralKartal]

bu sorunun cevabini bence sen daha iyi biliyorsun volkan..

forzada aktif bir yazicisin ve neden tepki verilmedigini forzadaki arkadaslarimiz
sana anlatmistir herhalde ...
Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi

kara kalem

Sorunun cevabını elbette biliyorum. Keza cevabını öğrenmek için falan da yazmadım, sadece İbrahim ALTINSAY'ın haklı olduğunu belirtmek için yazdım.

Forza muhabbetini açmana ne gerek vardı onu da bilmiyorum ama Forza'da ki Volkan Kaya ben değilim. Hatta yaklaşık 2,5 ay önce ihraç aldım.
kalem sana akan, kara senin sevdan.

[KralKartal]

Forza konusunu neden actigimi sormussun, bir art niyetle acmadim..
sadece cevabi orada oldugunu bildigim/bildigin icin , ve sorunun muhattabi aslinda
oradakiler oldugu icin forza dedim..
Etikete gerek yok, eskiler tanir bizi

kara kalem

Neyse, bi' önce ki yazımda da belirttiğim gibi benim o soruyu sormamda ki amaç İbrahim ALTINSAY'ın haklı olduğunu anlatabilmekdi.
kalem sana akan, kara senin sevdan.